Rüyalar gerçek olsa…

Tarih : 2012-12-24 / Kategori : Kültür & Sanat

Rüyalar gerçek olsa…

    Hava karmakarışık kapalı, hem kar, hem yağmur var. Sabahın erken saatleri olmasına karşın sanki geceymiş gibi karanlık, üstelik günlerden pazartesi. Yatak sıcakcık, bırakmak çok zor geliyor. Trafiği, keşmekeşi çekecek halim yok Ah güneş neredesin, göster yüzünü, içim aydınlansın, güne başlayabileyim.Güneş beni duymuyor bile,  gitmiş, başka yerlerde başkalarıyla  flört ediyor.
    Ne olurdu mevsimler, ilkbahar, ilkbahar, yaz ve sonbahar olsaydı. Kış diye bir zaman dilimi olmasaydı, hiç bilmeseydik, hiç tanımasaydık, ne kaybederdik. Kartopu oynamanındışında.Allah’ın gücüne gitmesin, her mevsim doğanın dengesi için gerekli ama ben kış aylarını sevmiyorum. Üstüste giyinmek,  şemsiye taşımak, çizme, bot giymekbana göre değil, ağır geliyor.Hele İstanbul’daysan ve birde mevsimlerden kış ise işe gitmek hiç çekici değil. Hafif ve basit yaşamalı insan, kıyafetleri, ruhu hafif rüzgarda uçuşan ipek gibi olmalı.
    Ofsıcak yatağımdan ayrılıp, işe gitmek istemiyorum.Keşke  home–office çalışabilsem. Bana göre hava kötü ve kapalıysa yaşam durmalı, işyerleri tatil edilmeli, hatta sokağa çıkma yasağı bile olabilir. Evlerde kitap okuma,patlamış mısır eşliğinde film izleme etkinlikleri düzenlenmeli. Düşünsenize, çalışanların kabusu haftanın ilk iş günü Pazartesive siz evdesiniz. Harika değil mi?
    Bu hafta ben öyle yapmaya karar veriyorum, bir mesaj yazıyorum yıllık iznimden bir gün kullanmak istediğimi iletiyorum, sonra tekrar derin bir uykuya dalıyorum. Uykumu aldığımda kendiliğimden uyanıyorum yorgun değilim, bilakis kendimi enerjik hissediyorum. Radyoyu açıyorum istediğim şarkıyı buluncaya kadar kanal değiştiriyorum. Tamam buldum şarkımı. ‘’Yalan Dünya’’ çalıyor. Ha! bu arada evde kimse yok, bütün ev benim ve kedimin. Mutfağa geçip kahvemin suyunu ısıtıyorum, ekmek kızartıyorum, kokusunu içime çektiğim ekmeği tereyağı ile buluşturuyorum. Sonra bal ve ceviz, yanında şekersiz sade kahve güne başlamaya hazırım. Aaa gazeteleri kapıdan almayı unutmuşum. Gazetelerimi de aldım mı tamamdır.
    Hem gazetemi okuyor, hemde kahvaltımı yapıyorum. Havuçta açıkmış belli, etrafımda dönüp duruyor, mamasını koyup, suyunu tazeliyorum. Bir süre camın önüne geçip keyifle karı izliyorum, manzara güzel. Kar masum beyaz rengiyle İstanbul’un tüm pisliklerini kapatmış.
    Bütün günün bana ait olduğunu bilmenin keyfiyle kütüphanenin karşısına geçiyorum, yeni aldığım, sabırsızlıkla okumak istediğim,içinde kaybolacağım Nazan Bekiroğlu’nun yazdığı Nar Ağacı kitabımı alıp, salondaki koltuğa uzanıyorum. Kitaba ilk ben dokunuyorum, sözcükleri ilk ben görüyorum, kokusunu ilk ben içime çekiyorum.
    Belli belirsiz bir ses duyuyorum, ‘’anne, anne’’ biri omuzuma dokunuyor, irkiliyorum.Kızım!‘’anne uyuyup kalmışsın işe geç kalacaksın’’.Uyanıyorum,odam da yatağımdayım.
Gönlüm ne dertlidir, ne de bahtiyar;
Ne kendisine yar, ne kimseye yar,
Bir rüya uğrunda ben diyar diyar,
Gölgemin peşinden yürür giderim...

        Necip Fazıl KISAKÜREK
        Sevgiyle daima
        Neşe Sofuoğlu

Facebook Beğenenler

  1. Guest 2012-12-24 08:03:59

    hisselerimize tercüman olmuşsunuz, yazılarınızın devamını bekliyoruz...

  2. Guest 2012-12-24 08:13:11

    hayata dair güzel şeyler yazmışsınız. ama hayat zıtlıklarıyla güzel bence.. hep güzelliklerle dolu bir hayatta o güzelliklerin değeri mi olacaktı.. olmazdı, o güzellikler bize mutluluk getirmezdi..

  3. Guest 2012-12-24 09:38:46

    neşeciğim yazılarını çok severek okuyorum ve devamını diliyorum evet bende pazartesini sevmeyenlerdenim keşke rüyalar gerçek olsa çok sevgiler nuray ARTANTAŞ OĞAN

  4. Guest 2012-12-24 10:59:20

    Bir sinema filmi izler gibi okudum yazdıklarınızı. Öylesine başarılı bir betimleme olmuş ki, orada sizinle bir fincan kahve keyfi yapmak istedim.

  5. Guest 2012-12-24 16:40:21

    muhteşem yazmışsınız ...

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.