Iğdır'da Ahilik Kültürü Haftası Kutlandı

Tarih : 2016-05-25 / Kategori : Genel Haber

Iğdır'da Ahilik Kültürü Haftası Kutlandı

          Bu yıl 29’incisi kutlanan hafta dolayısıyla Iğdır Kültür Merkezinde, Esnaf ve Sanatkârlar Odalar Birliği Başkanlığı ile Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı tarafından düzenlenen Ahilik Haftası programı  saygı duruşu ve İstiklal Marşı okunmasıyla başladı.

 

           Ardından da yılın ahisi seçilen esnaflara ve İlköğretim okulları arasında düzenlenen kompozisyon dalında birinci olan öğrencilere ahilik geleneğine göre hediyeleri Iğdır Valisi Davut Haner ve Iğdır Emniyet Müdürü Yüksel Babal tarafından verildi.
             Iğdır Ticaret İl Müdürü Kenan Güneş, Ahilik Haftasının anlam ve önemini belirten bir konuşma yaptı. Güneş konuşmasında; “Ahilik ilkeleri kuralcı bir yaklaşımdan çok pratik hayat koşullarından ahilik uygulamalarından çıkmıştır. Yani gerçeğin yaşanmasından iş ve üretim hayatının gereklerinden doğmuştur. Sadece bir düşünce sistemine bağlı kalmadığından yürüyen hayat gerçeklerini yakalamış ve bundan ilkeler üretmiştir.” dedi.
             Güneş, Ahiliğin, sanatın, ticaretin ve mesleğin, olgun kişilik, güzel ahlak ve doğrulukla yoğrulduğu bu bağlamda kökleri çok eskilere uzanan bir gelenek olduğuna dikkat çekti.   
    Daha sonra konuşan, Iğdır Üniversitesi Öğretim Görevlisi Arslantürk Akyıldız,  “Kültürümüzün önemli yapı taşlarından biri, Ahilik’tir. Ahilik, Anadolu’muzda Ahi Evran tarafından kurulmuş bulunan ve temelinde ahlaki ilkelerin bulunduğu bir esnaf teşkilatıdır.
 Dîvânu Lugâti’t-Türk, “cömertlik” olarak tanımlar, Ahiliği; Türkçe “akı”dan türemesinden dolayı... Kelime kökeni itibariyle Arapça, “kardeşim” anlamına gelir. Sûfi menşelidir. Ahi Galip Demir, şöyle tanımlar Ahiliği: “Kendine istediğini, önce başkalarına isteyendir.” Şehirlidir, Ahiler
 Tarihi süreç içerisinde Türk sosyal hayatını derinden etkileyen ve varlığını asırlarca sürdürebilen sivil örgütlerin başında Ahilik teşkilatı gelir. Ahilik bir hayat felsefesi niteliğinde oluşu sebebiyle kültürel alanı oluşturan bütün dinamikleri etkilemiş,ferdin ve toplumun iktisadi,siyasi ve sosyal hayatını etkilemiştir
    Azerbaycan’ın Hoy kasabasında 1171 yılında doğan, bu bölgede birçok bilginden eğitim aldıktan sonra Ahmet Yesevi’nin öğrencilerinden de feyz alarak Anadolu’ya gelen Ahi Evran , önce Kayseri’ye yerleşerek burada Konya’daki Anadolu Selçuklu hükümdarı ile yazışmalar yapıp izin almış ve 32 esnaf grubundan oluşan bir esnaf birliği ve sitesi kurmuştur. 
    Kendisi debbağ olan Ahi Evran, sadece bir esnaf değil, aynı zamanda tıp, siyaset, din ve felsefe gibi birçok konuda üst düzey bilgi sahibi olan ve bu konularda 20 civarında eseri bulunan büyük bir şahsiyettir.. Bu büyük bilgin, aynı zamanda çok iyi bir stratejist ve savaşçıdır. Nitekim Anadolu’nun Moğollar tarafından işgali sırasında bu esnaf teşkilatı mensuplarını çok iyi bir şekilde teşkilatlandırarak Kayseri’yi çok iyi savunmuştur. 
Buranın işgalinden sonra Kayseri’den ayrılıp Konya’ya gelen Ahi Evran, Selçuklu sultanı I. Alaattin Keykubat’ın takdirini kazanmış, fakat daha sonra Keykubat’ın öldürülmesine sert tepki gösterince tahta geçen Keykubat’ın oğlu tarafından tutuklanmıştır. Serbest bırakıldıktan sonra Denizli’ye yerleşen Ahi Evran, burada da halkı kültürel yönden eğitmeye devam etmiş, sonra tekrar Konya’ya dönüp burada bir süre kalmıştır. Mevlanâ’nın can dostu Şems-i Tebrizî’nin öldürülmesi üzerine Konya’dan ayrılıp Kırşehir’e gelip yerleşmiş ve burada da debbağlık mesleğine devam ettiği gibi, kurduğu zaviyede halkın eğitimiyle meşgul olmuştur. 
    O sıralarda Selçuklu yönetimi üzerinde Moğol baskısı artınca Ahi Evran, Moğollara karşı tekrar direnişe geçmiştir. Ahi Evran’ın nüfuzundan korkmakta olan Moğollar, bunu fırsat bilip Kırşehir üzerine yürümüşler ve şehri yakıp yıkmışlardır. İşte bu saldırı ve kuşatma sırasında asıl hedefleri olan Ahi Evran’ı da 90 yaşını geçmiş vaziyette iken, Kırşehir’de şehit etmişlerdir.
Bu büyük şahsiyet, bir taraftan esnaf birliklerinin ilk kurucusu olup, diğer taraftan da bir eğitimcidir. Kurduğu zaviyelerde çırakların, kalfaların ve aynı zamanda halkın eğitimiyle ilgilenerek Türk toplumunun Anadolu’ya yerleşiminde ve Anadolu’nun ebedi yurt olmasında önemli katkılar sağlamıştır. Moğol tehlikesine karşı halkı uyarmakla kalmamış, fiilen Moğollarla mücadele etmiş Anadolu’daki Türk birliğinin sağlanmasında canını ortaya koymuştur. Ahi Evran’ın kurmuş olduğu Ahilik teşkilatı, Selçuklu yönetiminde boşluk olduğu zamanlarda teşkilatçılıklarıyla halkın yönetimsiz kalmaması için belde veya şehirlerde yönetime katkı sağlamışlardır. 
Ahilik, her şeyden önce bir esnaf teşkilatı olduğu için, özellikle esnafın eğitimiyle ilgilenilmiş, “iyi insan, iyi esnaf” felsefesiyle çalışmışlardır. Bugünkü çıraklı eğitim merkezlerinin ilk çekirdeği, Ahilikteki çırak eğitimiyle başlatılmıştır. Çıraklar, 10 yaşından itibaren eğitim altına alınmış ve ustasına itaatten, insanlara iyi davranmaya, işini iyi yapmaktan hem halka, hem Hakk’a sorumlu olmaya kadar her konuda iyi yetiştirilmişlerdir. Çıraklığını tamamlayan genç, yapılan sınavdan sonra kalfalığa, buradaki eğitiminin ve sınavın ardından da ustalığa yükseltilirdi. Usta olan kişi, yaptığı işin bütün “püf noktalarını” öğrenmeden dükkân açmasına izin verilmezdi. Dükkân açmanın izne bağlı olması, üretim fazlalığı yoluyla tüketim çılgınlığına sebep olmamak içindi. Dükkân açana, Ahi ortak sandığından yardım edilir ve takımı tezgâhı bu ortak sandıkla kurulurdu.
Ahiliğin en fazla önem verdiği konuların başında ahlak gelirdi. Hem genel ahlak kuralları hem de iş ve meslek ahlakı, Ahiler için adeta bir ibadet ciddiyetiyle uygulanan kurallardı. Bunu sağlayan kurallar Ahi Evran’ın şu öğüdünde bulunmaktadır: “Elini, kapını, sofranı açık tut; dilini, belini, gözünü bağlı tut.” Bu genel ahlak kuralları, cömertlik ve kardeşlik ilkelerine göre kurulmuş Ahiliğin adeta ana yasasıydı. Meslek ahlakına da büyük önem veren Ahi Evran, kalfalıktan ustalığa yükselenleri şed, yani kuşak bağlarken şu öğütlerde bulunmuş ve bu öğütler, yüzyıllar boyunca Ahilikte her şed kuşatma töreninde söylenmiştir: “Harama bakma, haram yeme, haram içme. Doğru, sabırlı, dayanıklı ol. Yalan söyleme. Büyüklerden önce söze başlama. Kimseyi kandırma. Kanaatkâr ol. Dünya malına tamah etme. Yanlış ölçme, eksik tartma. Kuvvetli ve üstün durumda iken affetmesini, hiddetli iken yumuşak davranmasını bil ve kendin muhtaç iken bile, başkalarına verecek kadar cömert ol.”
Bu öğütlere dayanarak Ahilikteki meslek ahlakının kuralları da şöyle sıralanabilir: Eğitimli ve bilgili olmak, rastgele ve plansız değil, planlı ve programlı-yöntemli çalışma, dayanışma, kanaatkâr olmak, üretimin dayanıklı olmasına gayret etmek, tüketicinin haklarına riayet etmek, doğru ve dürüst olmak.
Ahîlik, 13. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar Anadolu’daki esnaf ve sanatkâr birliklerine verilen birİsimdir . Ahilik birliği, köylere kadar yayılan örgütleriyle, millî birliği ve bütünlüğü, sosyal dayanışma ve yardımı temel ilke olarak benimseyen, dostluk ve kardeşlik havası içinde, toplumsal ahlâk kurallarına sıkı sıkıya bağlı, millî bir toplum kurmayı amaçlayan, yurt ekonomisinde temel ihtiyaç maddelerini en kaliteli, en ucuz biçimde üretmeyi öngören millî
bir örgüt biçimi idi. 
Yaşamak için yaşatmanın gerekliliğine inanılan ahilikte, her fert toplumun bir parçası olarak kabul edilmiş ve bir insanın rahatsızlığının bütün toplumu rahatsız edeceği düşüncesi daima hâkim olmuştur. Komşusu aç iken tok yatanın ağır bir dille suçlandığı bu düşünce sisteminde, sosyal adalet ve dayanışmanın önemli bir yeri bulunmaktadır.  13. yüzyılda ortaya çıkmış olan ahilik; Anadolu Selçuklu devletinin son dönemlerinde sosyal düzenin sağlanmasında ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda etkin olmuş, manevi harcını oluşturarak günümüzdeki kooperatif, sendika, sigorta ve bankaların fonksiyonlarını yüklenen ve özellikle İslami iş ahlâkını yayan ve benimseten bir kurum ve teşkilat olmuştur. Doğruluk, dürüstlük, yardımlaşma ve toplumsal dayanışma, sosyal adalet ile iş ve meslek ahlakının esas alındığı, İslam ahlâkı çerçevesiyle, Türk milletinin tarihinden ve sosyal-kültürel geçmişinden izler taşıyan bir halk birliğini temsil etmiştir.
Türk kültüründe iktisat-ahlâk ilişkisini uygulayan modellerden biri Ahiliktir. Ahlâk merkezli iktisadî hayat olarak nitelendirilebilen bu teşkilâtın kurumsallaşmasında belli ahlâkî değerler öne çıkar. Ahilikte öne çıkan bu değerler de kaynağını çoğunlukla İslâm dininden alır. Ahilik, İslâm dünyasında Abbasi halifesi tarafından kurumlaştırılan “fütüvvet” kurumunun, Anadolu’da 13. yüzyıldan itibaren millî ve yerli unsurlarla donanmış bir şeklidir. Ferde
yönelik öğüt ve yaptırımları da bulunmakla birlikte esas itibariyle “ferdî” değil, “içtimaî”dir. Çekememezlik ve dedikodudan kaçınmak, cömert, şefkatli ve merhametli olmak herkese iyilik yapmak ve iyiliklerini istemek vs. gibi onlarca prensip, esasta ferdî olmaktan ziyade içtimaî, yani toplum hayatını düzene sokucu mahiyette düsturlardır. Fakat bu içtimaî oluşta ne kişi topluma, ne de toplum kişiye ezdirilmiştir. Ayrıca Ahilik, Türk esnafının hayat anlayışına ve dünya görüşüne uygun olması sebebiyle daha çok esnaf arasında gelişmiş olmakla birlikte esnaf dışından da çeşitli meslek erbabını bünyesinde barındıran, Anadolu’da, Anadolu dışında Balkanlar, Orta Doğu ve Kafkaslar’a kadar yayılan sivil bir yapılanmanın adıdır.
Esnaf ve sanatkârlar, sanat öğretiminin esaslarının belirlenmesi, üyeler arasında disiplinin sağlanması, karşılıklı yardımlaşma ve özlük haklarının korunması bakımından 13. Yüzyılda ahilik teşkilatında çevresinde toplandılar. Daha sonraları Lonca teşkilatına dönüşen ahilik,  meslek ve sanat okullarının kurulmasına kadar memleketimizde sanat öğreten kurumlar olarak varlık göstermişlerdir.
Ahilik, tespit etmiş olduğu hedefe, sağlam bir teşkilatlanma modeli yanında, köklü bir eğitim sistemi ile ulaşmaya çalışmıştır. Esnaf ve sanatkârlara işyerlerinde yamak, çırak, kalfa ve usta hiyerarşisine göre mesleğin incelikleri öğretilmiş, kabiliyetli çırak, kalfa ve ustaların elinden tutularak medreselerde eğitim görmeleri sağlanmış ve gerektiğinde kendilerine Orta Sandığı’ndan maddî destekte bulunmuştur. Bu hususiyetinden dolayıdır ki Ahilik âdeta usta
yetiştiren bir okul özelliğini kazanmıştır.
Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda ve gelişmesinde önemli rol oynayan Ahiler, imalat ve ticarete verdikleri önemle ekonominin büyümesine, eğitime verdikleri önemle de bilimin gelişmesine büyük katkı sağladılar. Ahilik sisteminde eğitim, Farâbî, İbnî Sina, Fahrettin Râzî ve Ahi Evran çizgisinde gelişmiştir. Ahilik tespit ettiği hedefe, sağlam bir teşkilatlanma modeli yanında, köklü bir eğitim sistemi ile ulaşmaya çalışmıştır. Ahiler, eğitimi hayat boyunca devam eden bir süreç olarak görmüşlerdir. 
Ahilik teşkilatındaki eğitim iki grupta toplanabilir.
İş Dışında Eğitim; genel eğitim özelliğinde olup bireysel gelişmeye yöneliktir. Ahi zaviyelerinde öğretmen tarafından teşkilata yeni giren gençlere okuma yazma, dini ve ilmi bilgiler, Türkçe konuşma, güzel yazma, musiki dersleri, davranış kuralları, askeri bilgi, spor eğitimi ve edebiyat dersleri okutulurdu. Zaviyelerde eski Türk destanları, Kutadgu Bilig ve Ahi Evran’ın kitapları yanında Fütüvvetname denilen, Ahiliğin Ahlak Nizamnamesi olarak bilinen kitaplar okutulurdu. Bu eserler yalnız gençlerin değil, toplumun tamamının uyması istenilen ahlaki kuralları içerirdi.
İş Başında Eğitim; İş yeri sahibi daha önce çalıştığı iş kolundan mesleğini öğrendiğine dair icazet (diploma) ve iş yeri açma izni almış kimsedir. Bir gencin usta olabilmesi ve kendi iş yerini açabilmesi için değişik öğrenim kademelerinden geçmesi gerekirdi. Her şeyden önce bir gencin Ahi birliğine üye olabilmesi için mutlaka geçimini temin edebilecek bir iş veya sanatının olması aranırdı. Çırak olmak isteyen aday öncelikle, elinde ustalık belgesi sahibi birustaya yardımcı olarak verilir ve kendisine iki tane “yol kardeş” (yiğit başı) seçilirdi. “Yol kardeşlik” gençlerin ömürleri boyunca sürerdi.
Köy odalarına benzer şekilde yaren toplantıları da ahiliğin sosyal yönlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.      Ahilik teşkilatının vazgeçilmez temel değerlerinden olan “hizmette mükemmellik” ilkesi asırlarca bütün üretimlerde kullanılmıştır. Kalitesiz mal üretimine müsamaha edilmemiş ve kalitesiz mal üreten meslekten ihraç edilmiştir. Müşteri veli nimetimdir” ilkesini esas kabul eden Ahiler kalitesiz mal üretenin pabucunu dama atarlarmış. “Pabucun dama atılması” kalitesiz mal üretimi için verilen cezayı ifade eder.
Bu dönemde çok önemli bir teşkilatlanma bu çerçevede kadınlar arasında oluşturulmuştur.  Ahi Evran’ın hanımı Fatma Bacı öncülüğünde, ilk sivil kadın teşkilatı, Bacıyan-ı Rum(Anadolu Bacıları) kurulur. Bir debbağ olan Ahi Evran, koyun derilerini işler, yünlerini de teşkilattaki kadınlar işleyip, iplik yaparlar. Ticari faaliyet böylece devam eder. Her iki teşkilat, faaliyetlerini üyelik sistemiyle yürütür. Daha sonra Kayseri’den Kırşehir’e gelen Ahi Evran, gecikmeksizin, burada bir tabakhane inşa etmeye karar vermiştir. 
Ahilik, temiz ticarete inanır. Sermaye vasıtadır, maksat değil, varlık sebebi olarak özümsenmemiştir. Para ile kirli ilişki kurulmaz. Ahi için müşteri, veli nimettir. Hizmette mükemmelliği varlık sebebi telakki eden Ahiler, müşterek bir toplum tasavvuru güder ki, kalitenin yanında, dürüstlük de gerçekleşebilsin... 
Esnaflığı ve sanatkârlığı “dosdoğru” yapmayı öğütler, Ahilik. Çünkü güvensizliğin yaygınlaştığı bir toplumda, adına “toplumsal dayanışma” dedikleri şey gerçekleşmez. 
Ahilik Türklerin Anadolu’ya kök salıp, yerleşik hayata geçişlerinde çok önemli bir rol üslenmiştir. Yarı göçebe hayat tarzı yerine çağın gereği olarak yerleşik hayata geçiş gerekiyordu. Ahilik bu süreçte toplumsal ahengin, üretimin, dayanışmanın ve güvenliğin tesisinde toplumsal bir görev üslenmiştir.
 Bu gün dolayısıyla bütün esnaf ve sanatkarlarımızı kutluyor, hayırlı ve  bol kazançla birlikte toplumsal sorumluluk bilincinin yaygınlaşmasını diliyorum. Ahi Evran bu prensiplerle yola çıkmıştır..” dedi.
    Kültür Sarayı’nda düzenlenen programa Iğdır Valisi Davut Haner, Iğdır Emniyet Müdürü Yüksel Babal, kurum amirleri ve vatandaşlar katıldı.
    Program, halk oyunları ekiplerinin gösterilerinin ardından yemek ikramıyla son buldu.

 

Facebook Beğenenler

Yorum yapılmadı!

Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.