Iğdır Ak Parti Milletvekili Nurettin Aras Aşura günü sebebi ile meclis genel kurulunda söz aldı.Meclis başkanvekili ve oturumda bulunan milletvekillerine hitap eden Nurettin Aras; “Sayın Başkan Değerli Milletvekilleri Hz. Hüseyin’in şahadetinin 1377. Yıldönümü münasebeti ile söz almış bulunuyorum. Bu münasebetle genel kurulunuzu samimi bir kalple selamlıyorum.

              Şüphesiz ölüm bir eksiklik ve kusur değildir. Hz İbrahim de bu yüzden ölüme giderken yardım istememiştir. Hz. Hüseyin diyor ki “En Yüce ölüm Allah yolunda öldürülmek ve şehit olmaktır. Şehit olmak bizim süsümüzdür, bezeğimizdir. Biz de süslenmekten ve bezenmekten korkmayız. Bizim milletimizin de geçekten şiarı aynı yöndedir. 15 Temmuz gecesi halkımız, milletimiz sokağa dökülerek şahadetin bir süs bir bezek olduğunu bütün dünyaya göstermiştir. Bu bakımdan 15 Temmuz şehitlerimizin şehitlerin şahı Hz. Hüseyin efendimizle buluşmalarını Cenab-ı Mevla’dan dilemekteyim.

               Değerli Milletvekilleri Hz. Ali hilafet makamındayken son namazda Harici İbn-i Mülcem tarafından secde halindeyken zehirli kılıçla vuruldu ve şehitliğe ulaştı. Kufe o günlerde İslam’ın merkezi sayılıyor ve aynı zamanda rehberlerin ve sancaktarların şehri olarak biliniyordu. Orada yaşayan bütün kabilelerin resileri olsun, İleri gelenleri olsun o bölge halkı olsun İmam Hasan’a biat ettiler. Ancak sınırın öte tarafında da egemen bir zorba vardı. 7 ay 24 gün süren İmam Hasan hilafetine karşı tacizlerde bulunuyordu. Şeytanlığıyla ünlü bu egemen zorba, boş ama imzalı ve mühürlü kağıtlar göndererek İmam Hasan’a tekliflerde bulunuyor; ‘İstediğin şartları yaz, ben kabul ediyorum, ancak hilafeti bana bırak’ diyordu. İslam’ın ve Ehl-i Beyt’in maslahatlarından olan barış Vahyin de derinliklerinden beslenen bir tohumdur. İmam Hasan çok önemli bir güce kavuşmuş olan batıl cephenin sınanması, yaptıklarını halkın, İslam aleminin görebilmesi bakımından yine İslam kanının dökülmemesi açısından bu barışı kabul etmiştir. İşte İslam tarihinin en önemli dönüm noktalarından olan bir tarihtir bu aşama. Ancak barışın imzalandığı gün Muaviye minbere çıkarak ‘Ben bu barışı tanımıyorum. Nasıl olsa hilafeti ele geçirdim’ gibi adi bir düşünceyle Hz. Ali’ye hakaret etti ve ‘Bu Barışın şartları ayaklarımın altındadır’ dedi. İmam Hasan ise Müslümanlara dönerek; ‘Ey Müminler ben sizi küçük düşürmek istemedim. Saltanat uğruna kanınızı feda etmedim’ şeklinde buyurdular.

      Hz. Hüseyin de sırf İslam’ın kardeşliği için kıyam etmiştir. Yoksa Hz. Hüseyin’in fesat çıkarmak gibi bir niyeti yoktu. Çok kısa süre içerisinde zaten Muaviye ve ekibinin neler yaptığı görüldü. Aşura günü İmam Hüseyin’i katletmekle kalmayıp bedeninin atların nalları altında çiğnediler. Bununla da kalmayıp yarenlerinin ve İmam Hüseyin’in mübarek başlarını keserek mızraklara taktılar ve şehir şehir dolaştırdılar. Vahiy ailesini, Resulullah’ın kızlarını maalesef esirler gibi şehir şehir dolaştırdılar. Neydi bu, şu idi;Uhud günü Hz. Hamza’nın mübarek ciğerini yiyen hindecilikti, hindenin yaptığının aynısını yaptılar.

       Hz. Peygamber şöyle buyurmuşlardır; ‘Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendileridir.’Niçin dünya gençlerinin efendileri dememiştir de cennet gençlerinin efendileridir demiştir. Zira Hz. Resulullah zaman perdesinin gerisinde geleceği görüyordu. Zamanın gençlerinin bu iki muhterem insanın arkasında durmayıp ihanet edebileceklerini biliyordu. O yüzden cennet Gençlerinin efendileridir demiştir. Peki bu dünya gençleri nankörlük yaptılar, haksızlık yaptılar diye Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in hakları yok mu sayılacak? Hayır onların hakları, liderlikleri efendilikleri bakidir ve süreklidir. Onların önderlik vasıfları itaat edilmesi zorunlu vasıflardır ve Cenab-ı Hakkın Kuran-ı Kerim’inde buyurduğu gibi onların sevgisi, muhabbeti hepimize farz kılınmıştır. Hepinize teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

Tweet