Arslantürk AKYILDIZ Fuzuli Heykeli
Tarih : 2007-10-01
Tüm Yazılar

Arslantürk AKYILDIZ



Perişan-halin oldum, sormadın hal-i perişanım Gamından derde düştüm, kılmadın tedbir-i dermanım Ne dersin, rüzgarım böylemi geçsin güzel hanım! Gözüm, canım efendim, sevdiğim; devletli sultanım! Mısraının sahibi, Türk edebiyatının abide isimlerinden Fuzuli'ye aittir. Fuzuli gerçek manası ile bir şiir ustasıdır. Onun, ne denli büyük bir şair olduğunu anlatmak için, fakültede iken bir ara ders aldığım büyük edebiyat alimi Prof. Dr. Orhan OKAY hocamız şunu söylerdi ; "Eğer Fuzuli bir batı memleketinde yaşamış ve onların şairi olsaydı, inanın mesela Şekspir adı, Fuzuli’nin yanında çok sönük kalırdı. Onlar kendi değerlerine bizden daha iyi sahip çıkıyorlar." Divan Edebiyatımızın derinlik, samimilik ve içtenlik bakımından en büyük şairi olan Fuzuli'nin hayatı, ne yazık ki bilinmezliklerle doludur. Doğduğu yer kesinlikle bilinmiyor. Ancak bazı şiirlerine bakarak, 15 . y.y. 'ın sonlarında doğduğu, 60 yaşının üstünde vefat ettiği söylenebilir. Bazı kaynaklara göre, 1556'da Irak'ı kasıp kavuran bir veba salgınında vefat etmiştir. Nerede vefat ettiği ve mezarının nerede olduğu kesin olarak bilinmiyor. Bazı kayıtlara dayanarak muhtemel mezar yerinin Kerbela'da, Hz. Hüseyin'in türbesinin yanında olduğu kabul edilmektedir. Zaten ömrünün büyük bir kısmında Hz. Hüseyin'in türbesinde türbedar olarak geçmiştir. Buna dayanarak bazı yorumcular, Fuzuli'de ki mistik anlayışın tesirini de buna bağlarlar. Mezarı olarak kabul edilen yere bir türbe yapılmışsa da, şairin; Mezarım üzre koyma mil, eğer kuyunde can versem Koyun bir saye düşsün üstümeol serv-kametten Beytini bir vasiyet sayan Bağdat valilerinden biri, Hz. Hüseyin'in türbesinden, mezara gölge düşmesi için o türbeyi yıktırmıştır. Asıl adını Mehmet olarak bildiğimiz şair, Fuzuli adını mahlas olarak kullanmıştır. Ana dilinin Türkçe olduğunu her fırsatta ifade eden Fuzuli, Büyük Selçuklular devrinden beri Irak'a yerleşmiş, Oğuz Türklerinin Bayat boyundandır. Şiirlerini Azeri lehçesi ile yazdığı için, bilhassa Azeri Türklerinin yaygın olduğu Irak, Anadolu, İran ve Azerbaycan'da büyük üne kavuşmuştur. Fuzuli, Farsça Divanı'nın başında : "İlimsiz şiir, esası yok duvar gibi olur ve esassız duvar gayet itibarsız olur" dedikten sonra " İlimsiz şiirden ruhsuz kalıp gibi" nefret ettiğini ve kendini ilim tahsiline verdiğini söylemektedir. Fuzuli şiirlerinde bütün ilhamını aşktan almıştır. Toplum, felsefe, ölüm, yoksulluk, izzetinefis, çöl, tabiat ve başka temalar hep aşk ekseninde dönmekte ve temel duygu içinde erimektedir. Kültür; bilindiği gibi, toplumların hayat damarları gibidir. Kültürü'nde en önemli kollarından biriside hiç şüphesiz edebiyattır, şiirdir. Kültür tarihimizde Fuzuli gibi nice abide şahsiyetler var. Ancak hemen her sahada olduğu gibi, bu sahada da çok kötü bir seyir takip ediyoruz. Bizi biz yapan, toplumu motive eden, gelecek için ümitlenmemizi sağlayacak olan birçok değere maalesef sırtımızı dönmüş durumdayız. Toplumsal reflekslerin harekata geçirilmesinde büyük öneme sahip, bu kadar önemli hazinelerden istifade edemiyoruz. Mesela Fuzuli başta olmak üzere, edebiyat, sanat, bilim dehalarımızı hiç olmazsa yılda bir defa olsun anamazmıyız ? Onların heykellerini şehirlerimizin muhtelif yerlerine dikerek, genç neslimizin öz güven kazanmasını sağlayamaz mıyız? Bunlar yapılabilirse, en azından moral değerleri yükselen milletimizin, her zamandan daha fazla milli birlik ve beraberliği göstereceğine şahit oluruz. Bu milletin kendi değerleri etrafında toplanıp, hedefe kilitlendiğinde ne kadar büyük zorlukları alt ettiğini tarihimize baktığımızda görmekteyiz. Milletimizin ihtiyacı olan öz güven, ancak öz kaynaklarımızın çağdaş ölçülerle değerlendirilmesi ve yorumlanması ile kazanılabilir. Bunun için ilk iş olarak Iğdır'ın merkezine görkemli bir Fuzuli heykeli yapalım…

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.