Arslantürk AKYILDIZ NEVRUZ
Tarih : 2008-03-20
Tüm Yazılar

Arslantürk AKYILDIZ



 Nev(yeni) ve ruz (gün) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen ve "Yeni Gün "anlamını taşıyan Nevruz, kuzey yarımkürede yaygın olarak, büyük bir coşku ile kutlanmaktadır.
Gece ile gündüzün eşitlendiği 21 Mart'ta güneş kuzey yarımküreye yönelir. 21 Mart ile birlikte havalar ısınmaya, karlar erimeye, ağaçlar çiçeklenmeye, toprak yeşermeye, göçmen kuşlar yuvalarına dönmeye başlar.
Bu nedenle 21 Mart bütün varlıklar için uyanış, diriliş ve yaradılış günü olarak kabul edilerek, Nevruz/YENİGÜN bayramı adıyla kutlanır.
Orta Asya'da yaşayan Türkler, Anadolu Türkleri ve İran coğrafyasında yaşayanlar tarafından yılbaşı olarak kabul edilip kutlamalar yapılan bu güne, Nevruz adı verilir. Gece ve gündüzün eşit olduğu Miladi 22 Mart, Rumi 9 Mart gününe rastlamaktadır.
"Oniki Hayvanlı Türk Takvimin" de görüldüğü üzere Türklerde de çok eskiden beri bilinmekte ve törenlerle kutlanmaktadır. Türklerde Nevruz hakkında başlıca rivayet, bugünün bir kurtuluş günü olarak kabul edilmesidir. Yani Ergenekon'dan çıkıştır. İşte bu nedenle bugün Türklerde Nevruz, yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilmiş ve günümüze kadar kutlana gelmiştir. Türk topluluklarından Azeri, Kazak, Kırgız, Türkmen, Özbek, Tatar, Uygur Türkleri, Anadolu Türkleri ve Balkan Türkleri Nevruz geleneğini canlı olarak günümüze kadar yaşatmışlardır.
Nevruz, çeşitli kültür çevrelerinde, çeşitli etnik gruplarda, farklı bir muhtevaya ve anlama sahip olmuştur. Kültürler arasındaki iletişim sonucunda çeşitli kültürlere girmiş ve benimsenmiştir. Eldeki tarihi kaynaklardan hareketle, en eski Türk adetlerinden, bayramlarından biri olduğu kesinleşmiştir. Yeni yılın başlangıcı, yenilik, coşku, canlanma gibi nitelikler hiç değişmeden günümüze kadar yaşadığı uçsuz bucaksız coğrafyalarda görülmektedir.
Yusuf Has Hacib'in  Kutadgu Bilig'den, Kaşgarlı Mahmud'un Divan-ı Lügat-i Türküsi'sine, Bîrûnî'ye, Nizâmü'ı Mülk'ün Siyasetname'sinden Melikşah'ın takvimine kadar, Akkoyunlu Uzun Hasan Bey'in kanunlarına kadar gelen bir çizgide, Nevruz ile ilgili kayıtlara rastlamaktayız. Diğer taraftan Sivas hükümdarı Kadı Burhaneddin Ahmed, Safevi Türkmen Devletinin kurucusu Şah İsmail (Hataî), bazı Osmanlı Padişahları, Fuzulî, Nef'î, Nedim, büyük Azeri şairi Şehriyar'ın ve büyük Türkmen şairi Mahdumkulu'nun  Nevruz ile ilgili birbirinden güzel şiirlerini  ve yazılarını görmekteyiz.
Son asrın en önemli Türk şairlerinden olan Şehriyar , "Haydar Baba" adlı sanat şaheseri şiirinde Nevruzu çok güzel anlatmıştır.
"Bayramıydı, gece kuşu ohurdu,
   Adahlı kız, bey çorabın tohurdu,
      Herkes şalın, bir bacadan sohurdu,
        Ay ne gözel gaydaydı, şal sallamak
          Bey şalına,  bayramlığın bağlamak."
21 Mart'tan önceki dört Çarşamba günlerinde,  Nevruz ile ilgili etkinliklerin daha canlı olduğu görülmektedir. Bunların ilkine "haberci" veya "güllü" Çarşamba, "ikinci", "üçüncü", Çarşamba ve "İl ahır" yani son Çarşamba denir. İlk Çarşamba hazırlığa başlamanın işaretidir. Bu günde evlerde güzel yemekler yapılır, "tongal"  adı verilen ateş yakılır. İkinci ve üçüncü Çarşambalar hazırlıklar hızlandırılarak devam ettirilir, semeni konulur. Sıra son Çarşambaya gelir. Son Çarşamba, Salı gecesini Çarşambaya bağlayan gecedir ki, bu, bayram günlerinin en şenliklisidir. Buna "il-ahır Çarşamba" da denilir. "Ahır (son) Çarşamba" , ölüleri anma günüdür. Bu günde mezar ziyaretlerine gidilir. Yemek ve helva hazırlanarak mezarlığa götürülür ve orada bulunanlara bilhassa fakirlere, vefat eden hayrına dağıtılır. Vefat edenlere kuran okutulur, dua edilir..
Bayram günlerinde ikinci Çarşamba'dan sonra sokaklarda, köşe başlarında ve belirli mekânlarda toplanan çocuklar, gençler soğan kabuğu veya samanla boyanan yumurtaları tokuştururlar. Çok şenlikli geçen bu yumurta tokuşturma işine bazen yaşlılarında katılılığına şahit olunmaktadır. Bilindiği gibi yumurta bolluğun bereketin sembolüdür. 
Şehriyar "Haydar Babaya Selam" şiirinde bu hadiseyi birkaç mısrayla inci gibi dizmiştir.
"Yumurtanı göyçek, güllü boyardık,
 Çakkıştırıp, sınanların soyardık,
  Oynamaktan birce meğer doyardık,
     Eli mene, yaşıl aşşık vererdi,
         İrza mene, Novruz gülü dererdi".
Üçüncü "Ahır Çarşamba" ve bayram gecesi -bu Salıyı Çarşambaya bağlayan gecedir- "alav alav" gecesidir. Bu gecede, genellikle geçen yıldan kalan işe yaramaz, atılması icap eden çöp, ot ve samanlar bir araya toplanarak "tongal" denen ateşler yakılır, üzerinden atlanır. Eskiden bu ateşler, evlerin damında yakılırdı. Ancak, yaşam şartlarının değişmesiyle bu ateşler şimdilerde bahçelerde veya boş meydanlarda, sokak aralarında yakılmaktadır. Ateşin yakılmasıyla içlerinden bir dilek tutarak ateşin üzerinden atlayan kimseler bu dileklerinin gerçekleşeceğine, tüm hastalıklarının bu ateşe dökülüp yanacağına, yeni yıla bu hastalık ve kötülüklerden arınarak girileceğine inanılır.
Ateşin üzerinden atlanırken genellikle şöyle bir tekerleme okunur:
"Ağırlığım, uğurluğum dökülsün bu ateşin üstüne"
           "Ağırlığım, uğurluğum, kelliğim, keçelliğim hep bu ateşe"
       "Ağırlığım, uğurluğum dökülsün, odda yanıp kül olsun"
    "Yansın alev saçılsın, menim bahtım açılsın"
Bu arada yağlı paçavralardan yapılan ateş topları da bir telle bağlanır ve birkaç defa sallandıktan sonra havaya atılır. Daha sonra tongalın külleri bolluk getirsin diye evin bahçesine serpilir.
Dışarıdaki "alav alav" şenliği bittikten sonra eve gelinerek, önceden hazırlanan Nevruz sofrasına oturulur. Bu sofrada pilav, kavurga, et , tatlı, v.s gibi milli yemeklerin yanında, boyanmış yumurta, çeşitli kuruyemiş (yeddilevin)çeşitleri ve semeni bulunur. Sofra başında aile fertleri birbirini tebrik eder, evin büyüğünün işaretiyle yemeye başlanılır. Bundan sonra Nevruz etkinlikleri bilhassa gençler arasında devam eder.
 21 Mart günü, bayramın büyük sevinç ve heyecanla kutlandığı gündür.  Bazı yörelerde Koç ve Manda ( Camış ) dövüşleri , At yarışı, Güreş gibi birçok etkinlikler yapılır. Ancak gelişen şartlar bazı etkinliklerin yapılmasını zora sokmuş, değiştirmiş, bazen de kaybolmaları sonucunu doğurmuştur.
 Geniş bir coğrafyada, asırlardır kuşaktan kuşağa sürüp gelen, toplumları kaynaştıran, dinamiğini artıran Nevruz Bayramı, çok önemli mesajları bünyesinde taşımaktadır. Nevruzda, yeni doğan çocuktan, yüz yaşını geçmiş yaşlıya kadar, hatta ölülere kadar geniş bir yelpazeye hitap eden etkinlikler, güzellikler bulunmaktadır. Orijinalini bozmadan, ruhuna sadık kalarak kutlanacak Nevruz Bayramları, milletimiz açısından paha biçilmez bir hazinedir.

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası