Ekrem BAYDAR Ne Zamana Kadar... Ha!
Tarih : 2007-10-01
Tüm Yazılar

Ekrem BAYDAR



Kendi kendime karar vermiştim. Hiçbir yazımda politik konulara deyinmeyeceyim diye ama şartlar, gelişen çirkin olaylar, ister istemez insanı konuşmaya gebe kılıyor. Politika kazanında, lanet olası ırkçılığın fokur fokur kaynadığı Iğdır'da, susmak, konuşmamak için, sağır, dilsiz olmak ta yetmiyor insana… En azından karşı taraftaki insanların mimiklerinden, hareketlerinden rahatsız olursun, sağır ve dilsiz olsan da!

Her kahvenin önü, dükkânların önü, evlerimiz, eş dost ziyaretleri, her köşe, her cadde, sokak vıcık vıcık ırkçılık kokuyor. Yıllardır Iğdır'a has olan bu çirkin, bu iyileşmez ırkçılık yarasından kurtulamadık gitti. Soğuk damga gibi içimize mühürlemişler, yüreğimizin en derinine kazımışlar sanki bu kahrolasıca ırkçılığı. İşin aksi, en çirkin olanı da, bazı okumuş yazmış, üniversite bitirmiş insanlarımızın, cehalet içinde yaşayan insanlarımızdan daha ırkçı, daha şoven olmasıdır.

Konuşunca ağızlarından, bal yerine salya akıyor. Hem öyle bir salya ki bulaşınca kuduz ediyor insanı! Sakın ha sözlerimi tek taraflı algılamasın kimse, benim sözlerim, her iki kesim içindeki çirkince düşünen insanlaradır. Yoksa ne Azeri toplumunun, ne de Kürt toplumunun değer yargılarıyla oynamak, benim haddim olmadığı gibi bir başkasının da haddi değildir. Bakın sevgili Iğdırlılar;

Tarih, Iğdır'da Kürtlerle Azerileri birlikte yaşamaya mahkûm etmiştir. Ve yine tarihin hiçbir döneminde bu iki toplum arasında savaş olmamıştır. Ta ki son yirmi yıllık ve git gide kökleşen, kökleştikçe çirkinleşen, seçimden seçime hortlayan ırkçılık savaşı hariç. Yine Allaha şükredelim ki bu ırkçı savaşın ömrü, Iğdır'daki Şalak Kaysının ömrü gibi kısadır. Hemen bitiveriyor. Seçim sandığı kapandığı andan itibaren ırkçılık savaşı da bitiyor. Kürt'ün Iğdır'da politik sermayesi Azeri'nin varlığı, Azeri'nin de Iğdır'daki politik sermayesi Kürt'ün varlığıdır. Bu iki toplumun bundan başka, ne ekonomik, ne sosyal, ne kültürel ve ne de barışçıl hiçbir sermayesi ve de projesi yoktur, Iğdır adına, birlik adına beraberlik adına, dostluk ve kardeşlik adına… Varsa yoksa ırkçılık üzerine kurulan, "ne olursa olsun, yeter ki benim olsun" gibi şovence bir düşünce. Ve inanıyorum ki bu günün gençleri tarafından hiçte önemsenmeyen vıcıklaşan çirkin ırkçılık, yarınlara taşınmayacaktır. Oysa seçimden seçime hortlayan bu ırkçı düşünce, her iki topluma da fayda sağlamıyor. Sağladığı en büyük fayda ise, bu iki toplumu politik çıkarları uğruna birbirine düşman ederek karşı karşıya getirmeye çalışan insancıkların ekmeğine yağ sürmektir. Yetmez mi ağalar, beyler, hanımlar, ne zamana kadar… Ha, ne zamana kadar üç beş ırkçı düşüncenin ayaklarındaki top misali sağa sola savrulacağız! Seçilecek kişinin illâ da Azeri, illâ da Kürt olması şart mı? "İkisi de Kürt olsun, yeter ki benden olsun", ya da "ikisi de Azeri olsun yeter ki benden olsun" düşüncesi değilmidir ki; güzelim Iğdır'ı bu günlere getiren… Kendisiyle barışık olmayan bir toplumun, ne kendisine ne de çevresine hiçbir yararı dokunamaz. Hani derler ya, "kör Allaha nasıl bakarsa Allah ta köre öyle bakar." Galiba biz Iğdır'a şaşı bakıyoruz. Şaşı baktığımız için de kimi, nasıl seçeceğimizi bilemiyoruz. Sağa bakınca sol, sola bakınca sağ görüyoruz. Baktığımızı göremeyecek kadar kör olmuşuz. Neleri neleri kaybettiğimizin farkında bile değiliz. Çevre illere bakınca utanası geliyor insanın.

Ne zaman mı "düzelir, güllük gülistanlık olur Iğdır"? Diyorsanız, bunun cevabı çok basittir. Çocuğa sorsan bilir. Hemen söyleyeyim, söyleyeyim mi? Hayır söylemeyeceğim. Siz ki bu kadarcık basit olan bir sorunun cevabını bilmiyorsanız ne diyebilirim ki, benim vereceğim cevap ta sizleri tatmin etmez demektir o zaman. Şayet sizler de benim gibi düşünüyor, bildiğim cevabı biliyorsanız, işte o zaman Iğdır layık olduğu yere gelecek ve bizden sonraki kuşak, bizleri minnetle, şükranla ve de saygıyla anacaktır.

Aynı cevabı düşünüyoruz değil mi? Çok güzel, haydi hep bir ağızdan, avazımız çıktığı kadar bağıralım, bağıralım ki bizi kendi politik çıkarları için kullanmaya çalışanların etekleri tutuşsun.

NE ZAMANA KADAR… ARTIK YETTİ… YETTİ… YETTİ... BİZİ BİZE BIRAKIN

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.