Ekrem BAYDAR VERİN, ALLAH VER ELİNİZİ KESMESİN
Tarih : 2007-10-01
Tüm Yazılar

Ekrem BAYDAR



Evet, bir Nevruz Bayramını daha geride bıraktık. Her kesin ve her kesimin Nevruz Bayramını can ı gönülden kutluyor ve daha nice bayramlarda buluşmayı diliyorum. Bir önceki yazımın devamı niteliğinde yazdığım bu yazıma biraz da yaşanmış espri katarak sizlere bir bayram hediyesi sunacağım. Hoşgörünüze sığınıyorum.

Iğdır'da, Azeriler arasında Nevruz Bayramı ile ilgili birtakım inanışlar ve gelenekler vardır. Örneğin; bazı bekâr gençler bir leğen suya, pamuk ipliği geçi rilmiş iki iğne atarlar. İğneyi atmadan önce, suyu biraz dalgalandırırlar. Eğer dalgalı suda dönen iğneler birbirlerine değerlerse, yani iki iğne birbirine kavuşursa, demek ki o iğneleri suya atan genç, sevdiği kıza kavuşacak demektir. Büyüdüğü zaman gözü açık bir çocuk olsun diye küçük çocukların omzuna, üzerine kırk delik açılmış, renkli bir kumaş parçası dikerler. Ve bu kumaş parçasına da kırk göz derler. Kırkgöz genelde erkek çocukların omzuna dikilirdi. Bereket getirsin diye yedi evden çöp getirilir ve evin bahçesinde yakılarak ateşin üzerinden atlanırdı. Aynı zamanda o yıl yakalanılacak hastalıkların da ateşle birlikte yok olduğuna inanılırdı. Korkularından kurtulsun diye yolda yürüyen gençlerin başına damların üzerinden aniden su dökülür, korkularını yensinler diye…

Bu ve benzeri geleneklerin hepsi artık yok olmuş. Biri var ki o da hala çok canlı ve duygusal olarak devam ediyor. Mezar ziyaretleri… Belirlenen günlerde, belirli mezarlıklara gidilir, dualar okunur. Çok duygusal anlar yaşanır. Mezarlar ziyaret edilir, ağıtlar yakılır. Bir zamanların ALİ BAYRAMI olarak anılan bu bayramın, bu yüzden bir adı da ölü bayramıdır.

Bizim evimiz, İdirmava mezarlığının yanındadır. Mezarlıkla aramızda sadece bir yol vardır.

İşte, böyle bir Nevruz Bayramındaki mezar ziyaretinde, sabahın erken saatlerinde, mikrofondan çıkan "VERİN, VERİN ALLAH VER ELİNİZİ KESMESİN." şeklindeki gür bir sesle uyandım.

Camdan bakınca iki molla Hüseyinleri gördüm. Mezarlığın hemen girişine bir masa ve masanın üzerine de tomarla kağıt bırakmışlar. Mezarlık hınca hınç dolmuş. Biri yazıyor öbürü," RAHMETLİNİN ADINI SÖYLE " diyerek önündeki bir tomar kâğıda hem yazıyor hem de Kuran-ı Kerimden dualar okuyor. İçeriye girenler, onar, yirmişer ellişer lira verdikçe Hüseyinlerden biri daha yüksek sesle dua okumaya devam ederken, öbürü toplanan paraların sevinciyle durmadan bağırıyor. "VERİN, VERİN ALLAH VER ELİNİZİ KESMESİN… RAHMETLİNİN ADINI SÖYLE" Deyip söylenen ismi önündeki kâğıda kaydedi yordu. Kısaca zahmetli olmasın diye kırkına birden bir dua okuyordu. Az ötede ise bir mezarın üzerine, çikolata, elma, fındık, fıstık, v.s çerezden bolca dökmüşler ve mezarın üzerine genişçe yaymışlar. Yani o mezarda yatan rahmetliye, Nevruz Bayramının yedi levin denen çerez payını getirmişler. Mezarın başında da altı yedi kadın, çok acı ağıtlar yakarak ağlıyorlar. Ben de birkaç arkadaşla birlikte, gelen paralara bakarak hem molla olmadığımıza hayıflanıyor, hem de mezarın üzerindeki çerezlerle, ağlayan kadınları izlerken, önümüzden iki üç kadın da ağlayarak o mezara doğru yöneldiler. İçlerinden biri hem hıçkıra hıçkıra ağlıyor hem de yanındakilere çerezli mezarı göstererek, Azeri şivesiyle "HELE BAK ÜSTÜNÜ DE NECE YEDİLEVİNNEN DOLDURUPLAR" Öbürü de hem ağlıyor hem de çerezlere hayıflanarak "BE HAMMISINI KÜRT KÜVE YİYECEK DA VALLAH" Deyip ağlıyor.

Ben, dayanamadım, hemen sordum. "Ne olacak bacım yesinler." Kadıncağız benim de Azeri olacağımı tahmin ederek, "NİYE YESİNLER, ZIKKIM YESİNLER" Diyerek uzaklaşınca, ben arkasından, "Olsun kurt kuş yiyeceğine onlar yesinler, sevap değilmi"? Dediğimde O hala "Zehir zıkkım yesinler" diyerek ve ağlayarak çerezli mezarın başına çömeldi. İşin aksine o mezarlığın etrafında bir tek Azeri evi yoktur. Mezarlığın dört bir yanı Kürt evleriyle çevrilidir.

Bazılarınız espri yaptığımı zannedebilirler. İnanın ki değil, inanmayanlar Sevcan Çetinel'e sorabilirler. Çünkü o benim canlı şahidimdir. Ha bundan gocundum mu hayır, hiçte değil; cahil bir kadının ırkçı düşüncesinden dolayı, kendi doğrularımdan vazgeçip dostlarımı ve arkadaşlarımı mı kaybedeceğim. Asla istemem. Hüseyin Hocaların affına sığınarak Nevruz bayramınızı tekrar tekrar kutluyorum. Ve hepinizi çok ama çok seviyorum.

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası