Ekrem BAYDAR BİR ŞEREF MADALYASI
Tarih : 2007-10-01
Tüm Yazılar

Ekrem BAYDAR



Cumhuriyet yeni kurulmuş, henüz ikinci yaşını bitirmemiştir. Halk, Cumhuriyetin erdemini yeni yeni kavramaya başlamış, zaman zaman davranışlarında ve yaşam tarzında acemilikler çekse de Atatürk'e olan güven ve itaatten dolayı padişahlık rejiminin alışkanlıklarından çabucak kurtulmuştu. Atatürk'ün halka, halkın da Atatürk'e büyük güveni vardı. Karşılıklı bu güven içinde, henüz yeni kurulmuş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yeni doğmuş çocuk misali, bakıma, ilgiye ve hastalanmadan, ömrünü sürdürmeye ihtiyacı vardı. Halktan ziyade, Atatürk'ün kafasında bir tek sorun vardı ki; o da bu çocuğun çok iyi korunması ve sağlıklı bir yaşam sürdürmesi idi. Karadan gelecek olan tehlikeleri bu Halk, Kurtuluş Savaş'ında, denizden gelecek tehlikeleri ise Çanakkale'de destanlar yazarak zaten ispatlamıştı. Ancak, havadan gelecek olan tehlikeler ise, Ulu Önderi tereddüde düşürmüştü. İşte o zaman, "İSTİKLAL GÖKLERDEDİR." Diyerek bu fikrini halkla paylaşmak için bir genelge yayınlayarak, kurulacak olan Türk Tayyare Cemiyetine katkı sunmasını ister. Nihayet Cumhuriyetten on altı ay sonra Türk Tayyare Cemiyeti kurulur. Atatürk'ün bizzat doğudaki aşiret reislerine yazmış olduğu mektuplardan biride Iğdır'da Ali Mirza Ağa'ya gelir. Ali Mirza, Atatürk'ten gelen mektubu alır almaz, derhal aşiretinin ve diğer aşiretlerin ileri gelenleri ile bir toplantı yaparak durumu onlara anlatır. " hey ağalar beyler" der "Bu ülke hepimizindir, hepimizin, babalarımızın ve dedelerimizin bu ülkenin her karışında, kanımız vardır, hakkımız vardır. Atatürk, biz Kürtlere güvenerek bu mektubu göndermiş ise, bizde gereğini yerine getirmeliyiz" der. Oradaki herkes tarafından kabul gören bu durum Ali Mirze'yide memnun eder. Hani şu, Iğdır'ın her kurtuluş yıldönümünde adından öve öve bahsedip, bitiremediğimiz, adını bir caddeye değil, sokağa bile vermeye cesaret edemediğimiz Ali Mirza var ya, işte o Ali Mirza! Bir süre sonra mektubun gereği yerine getirilmiştir. 4 kanuni evvel 1341(4 Kasım veya Aralık 1925) günü 100 bin kuruş (bir uçak alınacak kadar para) 74047 numaralı makbuz ve senet ile Türk Tayyare Cemiyetine teslim edilir. 12 kanuni evvel 1926 tarihinde Atatürk, Osmanlıca ve kendi imzasıyla, Ali Mirza Ağaya bir takdirname ve üzerinde Türk Tayyare Cemiyetinin amblemi bulunan şu altın madalyayı göndererek şöyle der: Iğdır Ali Mirza Ağa Aziz ve sevgili vatanımızın müdafaası ve inkişaf ve terakkisi maka sit aliyesiyle teşekkül eden Tayyare Cemiyeti, ibraz buyurduğunuz hamiyet ve mürüvvetin bir nişanei iftiharı olmak üzere âlilerine bir kıta Altın Tayyare madalyası tektim ile kesbi şeref eyler. 12 kanunievvel 1926 Türkiye Cumhuriyeti reisi Yorumu siz değerli okurlara bırakıyorum. Cumhuriyetten bu yana hiçbir Belediye Başkanı düşünemedi. Hiç olmazsa Ali Mirza adını, onun yaşamış olduğu bir sokağa vererek ona olan minnet ve şükran borcumuzu yerine getirelim. Sayın Başkan Nurettin Aras'ın bu konuyu düşünüp sağlıklı bir karar vereceğine inanıyorum. Ya Ali Mirza, Kerem Bey, Şamil Beyin, her kurtuluş bayramında adını anmayacağız, ya da varsa minnet borcumuz, bir şekilde gereğini yerine getirmeliyiz. Söyleyin şimdi, bundan güzel iz olur mu? İz bırakanlara devam edeceğim.

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası