Dün, eve gitmeden önce, değerli ağabeyim Hacı Ali Parim’e uğrayıp, bir çayını içmek istedim. Kendilerini dükkânın önünde göremeyince, geri dönüp eve gidiyordum ki, Söğütlü Kahvesinin önünde, oturan birkaç arkadaş beni yanlarına çağırarak, birer çay içip biraz sohbet etmek istediklerini söylediler. Naçizane oturdum. Çaylar geldi, henüz içmemiştik Ben işin içinde bir iş olduğunu anlamıştım. Çünkü çağırma tarzları bir şeyler soracaklar izlemini vermişti bana. Öylede oldu! Yanılmamıştım… Henüz çay bardağını ağzıma götürmüştüm ki, sorulardan biri geldi! “Yeni il başkanınız hayırlı olsun” dedi, arkadaşlardan biri. Ben önce CHP anladım. Meğer AKP’yi soruyormuş arkadaş. İnanın o ana kadar, AKP il ve ilçe başkanlarının değiştiğini bilmiyordum. “yok, ben AKP’yi soruyorum” dedi. “Adı da Ömer’miş, Azerilerde Ömer olmadığına göre, demek ki sizdendir. Sen bilirsin belki diye çağırdık.”Vereceğim cevabı beklemeden diğer arkadaş sordu! “Sahi; sen tanıyor musun? Kimlerdendir” ? Peşine de o çirkin, o, vıcık vıcık ırkçılık kokan soruyu sordu! “Kürt’ mü, Azeri mi”? “Ne fark eder, ikisi de Iğdırlı değil mi? Siz hala orada mısınız? Bu tür sorular bize yakışmıyor beyler” diyorum, pek işlerine gelmediği için, gülerek geçiştirmeye çalıştılar. Bukalemunları bilirsiniz. Hani şu renkten renge giren, bulundukları ortamın durumuna göre kılık değiştiren, kertenkele cinsi hayvanlar! Bu hayvancıkların uzun da bir dilleri vardır. Kamçı gibi. Rengini değiştirir, pusuda yatar. Ne zaman saldıracağı belli değil. Uygun ortamı bulduğu anda kamçısını uzatarak avını yakalar ve dilindeki zehiri o anda avının üstüne boşaltır. Kusura bakma arkadaşım, hayvan dediysek o kadar da çirkin bir hayvan değildir bukalemun. Uzaktan bakınca çok ta sevimli görünür. Sevgili Iğdırlılar, şu anda bu yazıyı okuyan her kimse, şöyle bir düşünün! Dünyada başka Türkiye var mı? Yok. Türkiye’de başka Iğdır var mı? Yok. Iğdır’da yaşayan kimler? Iğdırlılar, yani Türkü, Kürdü, Azerisi Terekemsi, Lazı velhasıl Iğdır’da yaşayan her kes Iğdırlı olduğuna göre bölünmeyecek neyimiz var? Önemli olan İl başkanının hangi ırktan, hangi dilden, hangi dinden olduğu değil, insan olmasıdır. Azeri olunca, Iğdır günlük güneşlik mi olacak, esnafı, memurun, köylünün yüzü mü gülecek? Kürt olursa bütün bunların tersi mi olacak? Hayır. Gökten zembille başka birisi de gelmeyeceğine göre ikisinden birini içimize sindirmek zorundayız. Ha, başarılı olurlar, olmazlar onu da zaman gösterecek. Bizler kişisel çıkarlarımızı, toplumsal çıkarlarımızdan üstün tutmadığımız müddetçe başarılı olmayı engelleyecek hiç bir neden olamaz. Geri kalmışlığımızın, eğitimsizliğimizin, hoşgörüsüzlüğümüzün çarpık kentleşmemizin yegane sebebi de bu çirkin düşüncelerimiz değimlidir? Öncelikle insan olmayı beceremeyenler, Kürt olmayı da beceremezler, Azeri olmayı da beceremezler. Bir tek şeyi çok iyi becerebilirler o da bukalemun olmayı! Bazılarınızı üzdüysem özür dilerim.