Arslantürk AKYILDIZ NAHCIVANIN YENİ YÜZÜ
Tarih : 2009-07-09
Tüm Yazılar

Arslantürk AKYILDIZ



    Nahcıvana ilk gidişim 1995 yılı soğuk bir kış günüydü. Gerçekten içler acısı bir manzara. Her tarafta büyük bir çöküntü yaşanıyordu. Sovyetler Birliğinin yıllardır süren demir yumruğundan kurtulalı daha birkaç yıl olmuş. Bir taraftan bunun sıkıntıları yaşanırken, diğer taraftan yayılmacı bir politika güden Ermenilerin, Rusya’nın desteğin alarak saldırılarını  artırdığı acı ve yokluk yılları.. Bir taraftan soğuk, bir taraftan yokluk, diğer taraftan Ermeni saldırıları ile adeta bunalmışlardı. 
    O günlere gittiğimde gözümün önünde Nancıvan insanının bütün olumsuzluklara rağmen dik duruşunu, vakur halini gösteren tipik bir anımı gelir. ; Benimde içinde bulunduğum, Iğdır’dan giden üniversite hocalarının onuruna üniversitede bir konser verilecektir. Heyet halinde salona girdiğimizde, Ermenilerin Doğalgaz vanalarını kapatmaları yüzünden, dışarıda -20’leri bulan soğuğa rağmen uzun zamandır içeride kaloriferlerin yanmadığı öğreniyoruz. Ancak içeri girdiğimizde Nahcıvan Devlet Üniversitesinin hoca ve öğrencileri uzaklardan gelen dostlarını karşılamanın verdiği heyecanla adeta bizleri bağırlarına bastılar. Verdikleri harikulade konserle binanın soğuğu adeta yok oldu,  sıcaklıkları, içtenlikleri adeta kalplerimizi ısıttı.
    Tabii aradan yıllar geçti. Azerbaycan’da ardı ardına gelişen olaylarla taşlar yerine oturdu. Çalkantılı olaylardan sonra Azerbaycan’ın en önemli devlet adamlarından Merhum Haydar ALİYEV iktidara geldi. Bu arada uzun ve zorlu mücadeleden sonra Ermeni saldırıları kısmen de olsa durdurulabilinmişti. Artık Azerbaycan ciddi bir devlet olma yolunda önemli adımlar atmaya başlamıştır. Bu durum kısa zamanda Azerbaycan’ın bir parçası olan Nahcıvanda da kendisini göstermeye başladı. Kötü yıllar artık geride kalmaya yüz tutmuş, gelecek mutlu yıllar ufukta görülmeye başlanmıştır.
    Tarihin birçok safhasında gördüğümüz gibi, şartlar ne kadar kötü olursa olsun, akıllı idareciler sayesinde mutlaka düzlüğe çıkılmıştır. Yaralar sarılır, geleceğe daha bir şevkle ve istekle bakılır. Nahcıvan çok eski bir yerleşim yeri olduğu için, bu acıları geçmişte fazlası ile yaşmıştır. Birçok istilalar, katliamlar görmüş olan Nahcivan bu badireyi de elbette atlatacaktı. Nahcıvana ilk gidişimden sonra sık olmasa da zaman zaman giderim. Nahcıvan Devlet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsa Habibbeyli başta olmak üzere bilim adamları ile görüşür, Nancıvanı takip etmeye çalışırım. Nahcıvana her gidişimde, tarihi mekânların yeniden düzenlenmesini, binaların restorasyonu, park ve bahçelerin yeniden yapılandırılması, yolların yeniden asfaltlanıp, çağdaş bir görünüme kavuşturulması, iş merkezleri ve yeni modern otellerin yapılmasını büyük bir hayranlıkla görmekteyim. Bilhassa son yıllarda inanılmaz bir enerji ile çok hızlı bir ilerleme kendini göstermektedir. Adeta Nahcıvan kabuk değiştiriyor.
    Nahcıvana son olarak geçen hafta sonu gittim. Dil ucu sınır kapısından Nahcıvan tarafına geçerken ilk dikkatimi geçerken gümrükteki ciddiyet ve düzendi. Gerçekten saat gibi işleyen bir sistem kurulduğu belli oluyor. Yolcular işlemlerin yapılması sırasında büyük bir nezaketle karşılanıyor, güler yüzle yolcu ediliyorlardı. Bu konuda Nahcıvan Gümrük müdürü Seyit beyi tebrik etmek gerekiyor.
   Gümrüğü geçtikten sonra yapımı büyük oranda tamamlanan otobana yöneliyoruz. Bu yol bittiğinde Iğdır ile Nahcıvan arasındaki yolculuk daha bir zevkli hale geleceği şüphesizdir. Yol buyunca ellerinde, kürek, testere, ağaçların gövdelerini kireçlemede kullandıkları fırçalar, tırpanlar bulunan insanla dikkatimizi çekti. Gerçekten bunlar yol boyunca bütün çevreyi pırıl pırıl yapmışlar. Yol boyunca, seyrettikçe insanın içi açılıyor.
Nahcıvana girdiğimizde hızlı ve düzenli gelişme, hemen her sahada görülüyor. Alt yapısı ile modern ve temiz görünümlü bambaşka bir Nahcıvan karşılıyor bizleri. Kısa zamanda gerçekleştirilen bu kadar büyük gelişme karşısında hayrete düşmemek elde değil.
    Zamanımız olduğu için Nahcıvanın İran’a açılan sınır kapısı Culfa’ya kadar gittik. Yolda karşılaştığımın tırlar ve Culfa sınırındaki canlılık, Nahcıvanın gelecekteki ticari potansiyeli açısından ümit vermektedir. Geriye dönerek, Nahcivanın Ermenistan ile sınır kenti olan Sederek’e yöneldik. Sederek’te halen o acı günlerin izleri duruyor. Sederek şehrinin karşısında Ermenistan’la sınırı teşkil eden dağlardaki mevziler kısmen de olsa uzaktan görülmektedir. Tabii olarak bu durumun psikolojik tesiri her tarafta göze çarpmaktadır. Ancak insanlar her şeye rağmen mutlu görünüyorlar.
    Nahcıvanın parlayan yeni yüzü hepimizi gelecek açısından heyecanlandırıyor. Türkiye –Nahcıvan sınırında açılması düşünülen  “Serbest Bölge” projesi gerçekleşirse, kısa zamanda bölgenin önemini daha da artıracağı gibi Nahcıvanın refah düzeyi daha da geliştirecektir.Mutu insanların yaşadığı Nahcivan hiç de uzak değil….

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.