Kurtuluş Mücadelesi Bu Kahramanlar Sayesinde Kazanıldı
    Mustafa Kemal Atatürk, Albay Reşat'ın şehit oluşunu TBMM'de şöyle anlatıyor: "Bir taarruz gününde (27 Ağustos 1922) en sol kanatta 57. tümenimiz taarruz ederken, kuvvetlerini biraz birbirinden uzakça bulundurmuştu. Bu nedenle düşman üzerinde kalıcı bir etki yapamıyordu. O tümenin kumandanı Reşat Bey adında bir albaydı. Bu kişiyi çok eskiden tanıyordum ve beraber muharebe yapmıştık. Suriye'de çok muharebeler yaptık ve çok kıymetli bir askerdi. Şahsen bana çok güveni vardı. Telefonla sordum: 'Niçin hedefinize (Çiyiltepe) hâkim olamadınız?' dedim. Cevaben dedi ki; 'Yarım saat sonra bu hedeflere varmış olacağız'. Hâlbuki yarım saat sonra bu hedefler elde edilememişti. Tekrar sorduğum zaman telefonda Reşat Bey'in son bir veda namesini okudular. Orada diyordu ki; 'Yarım saat zarfında size o mevkileri almak için söz verdiğim halde, sözümü tutamamış olduğumdan dolayı yaşayamam'. 15 dakika sonra Çiyiltepe alınmış, ancak şehit komutan Albay Reşat Bey bu müstesna anı görememiştir. Ruhu şad olsun." Çetmilli Ali Çavuş Dumlupınar'da savaşan vatan evlatlarından biriydi. Savaşın bitmesini ve karısıyla 8 yaşındayken bırakıp cepheye gittiği oğluna kavuşmayı bekliyordu. Aradan tam 11 yıl geçmişti. Büyük bir tesadüf sonucu artık bir delikanlı olan oğluyla aynı cepheye düşmüştü Ali Çavuş. Birbirlerine öyle sıkı, öyle içten sarılmışlardı ki cephedekiler gözyaşlarını tutamamışlardı. Artık baba, oğul birlikte savaşacaklardı düşmana karşı. O büyük gün gelmişti sonunda. Top seslerinin uğultusunda baba, oğul sımsıkı sarıldılar. Mermiler geçiyordu diplerinden ama ikisi de korkmuyordu. Helalleştikten sonra diğer Mehmetçiklerle birlikte yürüdüler mermilerin üzerine. Ali Çavuş'a kahpe bir mermi isabet etti, yere yığıldı birden. Ama ne acı, ne korku, ne de özlem vardı gözlerinde. 11 yıllık evlat hasreti sona  ermişti. Gözleri kapanmadan şunları söyledi: "Vatan sağ olsun."  31 Ağustos 1922'de şehit olmuştu Ali Çavuş yıllarca hasret kaldığı oğlunun kollarında. Oğlu Mehmet ağlamadı, ağlama zamanı değildi çünkü. Düşmanın üzerine yürüdü daha bir hırsla. Mehmet de 9 Eylül'de İzmir'de kapadı gözlerini bir düşman mermisiyle, o da babası gibi şehit oldu.

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.