Ekrem BAYDAR İtiraf
Tarih : 2012-07-12
Tüm Yazılar

Ekrem BAYDAR



Haklısınız. Uzun zamandır yazmıyorum, yazamıyorum.

Cadde de, sokakta rastladığım bazı arkadaşlarım, telefon ve maillerle neden yazamadığımı soran bazı eş, dost ve okurlar hayli çoğunlukta. Özellikle Iğdır dışında yaşayan sevgili hemşerilerim bu soruyu daha çok sormaktalar.  “Niçin yazmıyorsun?”  Niçin yazmadığımı, yazamadığımı siz sevgili okurlara açıklayayım. Zaten günlerdir, aylardır parmaklarım her tuşa gittiğinde, elime kalemi her aldığımda duyduğum bir iki laf midemi bulandırdığı  için yazamıyordum. Hani derler ya;  “Sinek bir şey değil, ancak mide bulandırır.” Benimki de o misalde…  Neymiş  efendim;  Yeşil Iğdır Gazetesi faşist bir gazetedir,  Ben Kürt’üm ya, benim gibi bir Kürt’ün orada yazı yazması  yakışık almıyormuş. Yazdığım yazılar o gazeteye güç veriyormuş. Her davranışın bir bedeli olurmuş,  ben yarın siyasi bir oluşumda yer alırsam desteksiz kalırmışım gibi, bir takım nahoş, giz dolu, belki de kendilerince iyi niyetli uyarılar…   Doğrusu beni biraz tedirgin etti. Tedirgin olmadım desem yalan olur. İtiraf ediyorum. Yazamadığımın tek sebebi bu ve benzeri birtakım tedirgin edici sözlerdir. 
Ancak şunu herkes çok iyi bilsin ki, Yeşil Iğdır Gazetesinde yazı  yazmak suç ise ben bu suçu işlemeye devam edeceğim.  Ben kendimle barışık bir adamım.  Ben, “Ben”  olmaktan oldukça mutluyum. Dünyaya bir kez daha gelsem yine de” Ben”  olarak gelmek isterim. Kendimi bildim bileli, kimseyi üzmedim, kimseyi kırmadım, kimseyi dilinden, dininden, ırkından ve cinsiyetinden ötürü ayırıp ayıplamadım. Kimsenin tavuğuna “Kış”, kızına “Şşşt”, oğluna puşt, köpeğine “Hoşt”  demedim. Bana demelerine de müsaade etmedim.  Çok ünü bir yazar değilim, Şair değilim, çok kuvvetli bir kalemşor da değilim. Siyasi yazılar yazmıyorum, politik yazılar yazmıyorum. Benim tüm derdim, tasam Iğdır ve Iğdır’da yaşananlar. Benim yaptığım, geçmişten günümüze,  Iğdır’ın soysal, siyasal, kültürel yapısından kaynaklanan, biraz da özlemli yaşantısını dile getirmekten ve o anları yeniden yaşayarak, onlardan birtakım dersler çıkarmaktan başka bir şey değildir.  Son 15-20 yıldır Iğdır’da Azeriler ve Kürtler arasında siyasi ve hatta sosyal bir çekişme var. Bunu kimse inkâr edemez.      Benim Kürt olmam bu çekişmenin tarafı olmam anlamına gelemeyeceği gibi Kürtlüğümü de inkar edeceğim anlamına da gelmez. Ben kendimi her iki toplumun da kullanacağı bir köprü gibi görüyorum. Yalnız benim gibi düşünmeyen, çok önyargılı ve katı kurallı düşünen bazı arkadaşlarımdan, ( bu Kürt’te olabilir, Azeri de, Türk de) bir farkım var. Ben hiçbir zaman yolun bu tarafında durup karşı tarafı hakkında peşin hükümlü olmadım. Ben kendi mahallemde yaşarken,  bazen de karşı mahalleye geçip,  orada yaşayarak kendi mahalleme bakıyorum.  Bu vesile ile yanlışları, doğruları, güzellik ve çirkinlikleri daha net görebiliyorum. Bizim mahalledeki deveyi pire yapıp görmezden gelemeyeceğim gibi, karşı mahalledeki pireyi de deve yapamam. Bunun tersini de yapamam. Eğriye eğri, doğruya doğru…
Gelelim Yeşil Iğdır Gazetesinin Faşist ve ırkçı oluşuna! Bir kere ben bu iki yakıştırmaya da inanmıyorum. En azından şu ana kadar yazdığım hiçbir yazıma sansür uygulanmamış, hiçbir yazımı  yayından alıkoymamıştır.  Bütün ulusal gazetelerin ve de yerel gazetelerin elbet teki bir misyonu ve vizyonu vardır. Bu doğaldır. Fakat hiçbir zaman herhangi bir gazete tek taraflı bir yayın anlayışı ile hayatını sürdüremez. Sürdürse dahi yayın hayatı oldukça kısa olur. Yeşil Iğdır gazetesi Kitle Gazetesidir ve bu yayın hayatını altmış yıla yakındır da sürdürmektedir. Bildiğim kadarı ile herkese ve her kesime de yer vererek, röportajlar yaparak yayın hayatını sürdürmektedir. Her ne ise; Benim derdim,  tasam Yeşil Iğdır gazetesini savunmak değil. Benim derdim, bilip bilmeden, araştırıp sormadan, beynimizde allayıp pullayıp piyasaya sürdüğümüz ön yargılarımızla birbirimizi üzmemiz ve kırmamızdır, dışlamamızdır, ötekileştirmemizdir. Sen, ben, o,  ister Azeri olalım, ister Kürt olalım, ister Türk olalım, adam olamadıktan sonra Azeri olsan ne yazar, Kürt olsan ne yazar. İyi iyidir, kötü  de kötüdür. Bu kadar basit! Şu sözlerimi kafanızın bir yerlerine iyice yerleştirin. Bir zamanlar Ekrem Hoca, şöyle demişti dersiniz;
“ Bizler birbirimizi ötekileştirip uzaklaştırdıkça aramıza girecek olan devşirmeler biz istesek de bizim birbirimize yaklaşmamız, toplumsal, siyasal ve sosyal menfaatler elde etmemize müsaade etmeyeceklerdir. Sen bir uçta ben bir uçta, başkalarının çıkarları  için birbirimize dışlayacağız.iş işten geçtikten sonra da  Ahhh.. Keşke… Ahh.. Keşke… Diyerek hayıflanacağız ama artık fayda etmeyecek Ahhh… Keşkeklerimiz. Çünkü atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiştir.   Bilmem anlatabildim mi?  Ben   bildiğim yoldan yürümeye devam edeceğim.  Ancak; Sizi bilemem!...

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.