Öğr. Gör. Arslantürk AKYILDIZ
    Düşünüyorum da Iğdır’da ..güzelliklerle, çirkinlikler iç içe geçmiş. Nimetler ile külfetler bir birinin panzehri olmuş adeta.
    Bir taraftan dünyanın en fazla tanınan ve gizemiyle ünlenen Ağrı dağı, diğer taraftan suladığı ovaya adeta bereket bahşeden, birçok efsaneye konu olmuş, Iğdır ovasının her tondaki yeşili ile Ağrı dağının gizem dolu vuslatını sağlayan Aras Nehrinin büyüsü. Dört ülkenin sınırlarının kesiştiği, Güneşin Ülkemizde ilk doğduğu yer olması ……gibi. Dünyanın  hiçbir yerinde bu kadar zenginliği bir arada barındıran başka yer yoktur.. Bu değerlerden herhangi bir tanesi bile, başta turizm olmak üzere birçok alanda o bölgenin gelişmesini sağlamaya yeterde, artar bile..
    Bu kadar önemli hazinelerin üzerinde oturan ve bunlardan gereği gibi faydalanamayan Iğdır, maalesef havası açısından , bir o kadar tehlikeyi de bünyesinde taşıyor..
    Hemen yanı başımızda yer alan Metzomar Nükleer santrali ile ilgili olarak söylenecek fazla bir şey yok zaten. Başta Dünya Atom Enerji Kurumu başta olmak üzere, konu ile ilgili yerli ve yabancı otoriteler bu nükleer santralin çoktan kapatılması gerektiğini, zira çok eski teknolojiye sahip olmasının yanında ciddi bir deprem fayına yakın olmasına işaret etmektedirler. Yerel ve ulusal sivil Toplum kuruluşlarının , kapatılması yönünde yaptıkları tüm   çalışmalar,  Ermenistan Devletinin anlamsız direnişi yüzünden bir türlü olumlu netice vermemiştir.. Halbuki olası bir nükleer sızıntı bize olduğu kadar Ermenistana’da onarılması mümkün olmayan zararlar verecektir..
    Bu arada Hava kirliliğinin uluslararası tarafını bir tarafa bırakıp, yerele baktığımızda facianın boyutu insanı ürkütüyor.. Kış aylarının gelmesi ile zorunlu olarak yanan kaloriferlerin çıkardığı duman ve is adeta dışarıya çıkmayı imkânsız hale getirmektedir. Hasta, yaşlı ve çocuklarda risk oranı haliyle daha da artmaktadır.. Yaz aylarında kısmen temiz olan havalarda yürüyüş yapmayı alışkanlık haline getiren bir çok kişi , ne yazık ki havanın kirliliğini gördükten sonra yürüyüş yapmaktan vaz geçmek zorunda kaldı.. İlgili makamların aldıkları bazı iyileştirici tedbirlerin istenilen ölçüde tesirli olmadığı anlaşılıyor.. Burada ilgili mercilerin alacakları iyileştirici tedbirlere, bina sakinlerinin de destek vermesi, kalorifer kazanlarının en az duman çıkaracak şekilde yakmaya özen göstermeleri çok önemlidir hiç kuşkusuz..
    Bu arada bu işte uzman olan bir dostumuzun verdiği sevindirici gelişmeyi de zikretmeden geçmemek gerekir… EPDK’nın Iğdır’ında içinde bulunduğu Doğalgaz olmayan yerleşim yerlerine Doğalgaz götürme ihalesinde Iğdır ili için 4 ayrı firmanın başvurduğunu söyledi. Ocak ayı içerisinde ihalesi yapılması planlanan bu çalışmanın, ihale sürecinden sonra iki yıl içerisinde bitirilesin beklenmektedir. Umarız ki bir an önce bu gerçekleşir de hiç olmazsa kış aylarında zehir solumaktan kurtuluruz. Bu durum Iğdır’a sunulan bir lütuf değil, aksine çok geç kalınmış bir hizmettir..
    Iğdır tezatları  içinde yaşayan, öneminin farkına vardığı oranda önü  açık bir yerdir.. yukarıda bir kısmını zikretmeye çalıştığım nimetlerden binasip olan güzelim Iğdır’da, hiç olmasa zehir solumayalım .

Tweet