Ben buna "zafer sarhoşluğu" diyordum. "Güç zehirlenmesi" sözcüğünü duyduğumda bu kelimeyi daha çok tutmuştum.  Gerçi ikisi de aynı manaya geliyor. Sarhoş da aklı başında hareket edemez, zehirlenmiş kişide!  Ama güç zehirlenmesi ifadesinin daha çok anlam ifade ettiğini düşünüyorum ve bu hafta ki konumu bu söz üzerine inşa etmek istiyorum.
                Nice padişahlar, krallar, liderler yaşadıkları dönemlerde gücün verdiği etki ile yolunu şaşırtmış, zulüm etmeye başlamış ve aslında hüsran dolu bir hayattın acımasız pençesinde kendi sonlarını hazırlamışlardır.
                Liderin tanımı yapıldığında... Lider, alan değil veren, özveri bekleyen değil, özveride bulunan olarak ifade edilir. Lider mutlaka kendi tarzını ortaya koyar ama "güç zehirlenmesi" yaşarsa hem liderliğini kaybeder, hem de aklı başında davranmadığı için toplum üzerinde ki inandırıcılığını yitirir.
                Dünyamıza ve Türkiye'mize baktığımızda liderlerin içinde bulunduğu durumu  net ve anlaşılır bir biçimde özetleyebiliriz.
                Kısaca aşağıda sıralayacağım  başlıklar "güç zehirlenmesi" yaşayan liderleri tanımlıyor diyebiliriz...
                -Gücü eline geçiren, başkasına yaşam hakkı tanımıyor.
                -Kendisini bulunmaz Bursa kumaşı yerine koyuyor.
                -Her şeyi bir tek en iyi o biliyor.
                -O’na sorulmadan yapılan her iş yanlıştır.
                -Herkes bana tabii olmaya mecburdur.
                -Toplumun hiçbir değer yargısı onun umurunda değildir.
                -Sözünün üstüne söz söyleyen kesin muhaliftir.
                -Doğruyu söyleyen ya kıskanıyor, ya da bilgisizdir.
                -Oy isteyeceği topluma gitmesi gerekirken, halkın ayağına gelmesini bekliyor.
                -Halkı motive etmesi gerekirken, etrafındakilerden övgü bekliyor.
                -İnsanları dinlemek yerine, sözünü dinletmeye çalışıyor.
                -Kendi tarafı olmayan herkes, onun dünyasında bertaraftır. Muhalifleri kazanma eğilimi ve niyeti onun literatüründe yoktur.
                Böyle olunca da:
                Zehirlenmiş beden de hiçbir organ sağlıklı çalışmaz.
               Beyin hiçbir organa hükmedemez.
                Yapmış olduğu hataları bir zaman sonra doğruymuş gibi görmeye başlar ve herkesin de bu yanlışlara doğru demesini bekler...
                İşte o zaman film kopar, sonun başlangıcı kapıya dayanır.

                HEM DİNLEMELİ, HEM DİNLETMELİYİZ
                Dünya öyle bir hızla değişiyor ki, bu hıza ayak uydurmak, adapte olabilmek çoğu zaman mümkün olmayabiliyor. Değişen dünyanın, değişen insan yapısını iyi tanımak gerekir.  Çoğu teknoloji ile tanışan bir topluma, illa da bana geleceksiniz dayatması karşısında göstereceği refleksi, toplum liderliğine soyunan kişilerin iyi okuması ve ona göre siyasi manevralar yapması gerekmektedir.
                Şimdiden her şeyi ben bilirimden ziyade, biz biliriz olmalı… Toplumun her kesiminden oy alacak bir anlayış ortaya koymalı, insanların ayağına gitmeli, konuşurken ruhlara hitap etmeli, yarınları hüsrana uğratmayacak bir mücadelenin içinde olunmalıdır.
                Al alma, gönül alma...
                İki tatlı kelime ile alınacak gönüller varken, kaf dağının tepesinde gezinmek, daha hiçbir şey olmadan, bir şey olmuş psikolojisine kapılmanın hiçbir gereği yoktur.
                Önce şapkanızı önünüze koyup düşünün, topluma lider olacağım diyorsanız, lider gibi davranmanız gerekir. Eğer lider gibi davranırsanız, hatalarınızı görür, size hatalarınızı söyleyenlerin sözlerine karşı çıkmazsınız.  

Tweet