Azerbaycanlı ses sanatçılarının seslendirdiği bu şarkı sözünü eminim ki hepiniz duymuşsunuzdur.  Azerbaycan aşığı Merhum  Elcine Qewey'in yazdığı ve yorumcuların seslendirdiği  "Bakı'lı Balası" isimli şarkıda, Azerbaycan'a olan sevgi ve aşkını, şarkı sözlerinde net bir biçimde ifade etmiştir. "Bakü'de doğulmuşam, Bakü'de öleceyem" vurgusu, sevginin sınırsızlığını işaretidir. Her nerede yaşıyor olsa da, gönlünün Bakü/Azerbaycan'da olduğunu, öldüğünde oraya defnedileceğini, edilmek istediğini  vurgulamaktadır.
            Şarkı, yorumcuları tarafından zaman zaman Gence, Karabağ, Sumgayıt, Naxcıvan vs. diye de seslendirilmiştir.  Orijinali "Bakılı balasıyam, Bakıda doğulmuşam, Bakıda ölesiyem"dir...
            "Iğdır'ın al alması" şarkısının orijinalinde, Azerbaycan'ın Quba şehrine yazılmış, "Quba'nın al alması" olduğu gibi. "Bakılı Balasıyam"  şarkı sözünün başlığını "İydir'li Balasıyam" olarak değiştirerek, Iğdır'a olan sevgimizi, aşkımızı, muhabbetimizi, vazgeçilmezimiz oluşunu ortaya koymak istedik...
            Ne varsa bu toprakta var.
            Muhabbette bu topraktadır. Aşkta bu topraktadır. Sevgide bu topraktadır. Hasrette bu toprağadır.
            Vazgeçilmezimiz bu toprak olduğuna göre, toprağımıza sahip çıkmalı, insanımıza sahip çıkmalı, şehrimize sahip çıkmalı, geliştirmeli, güzelleştirmeli, el birliği ile kalkındırmalıyız.
            Hepimizin Iğdır'da yaşaması doğanın kanununa aykırıdır. Elbette ki Türkiye'nin, Dünya'nın dört bir yöresine dağılacak, farklı alanlarda ticarete atılacak, bürokraside ilerleyecek, eğitim görecek ve hayatımızı idame ettireceğiz.
            Elbette ki Iğdır dışında da olacağız.
            Iğdır dışında olmamız, gönlümüzün Iğdır'da olmasına engel değil ki!
            Başka şehirlerde, başka ülkelerde yaşıyor olmamız, Iğdır'ı unutacağız, umursamayacağız anlamına gelmez ki!
            Gurbette yaşamanın zorluklarını, sıkıntılarını, ızdıraplarını hissetmiyor değiliz.   Örfünden, ananelerinden, kültüründen uzak yaşayan hemşerilerimizin büyük bir özlem duyduğu, hasret çektiği hepimize malumdur.
            Teknoloji sayesinde uzakların yakın olduğu çağımızda, ulaşım araçlarının sunduğu nimetlerden yararlanıp şehrimizi ziyaret etmeli, halkımızın ufkunu açacak bilgi birikimlerimizi paylaşmalı, önerilerimizi sunmalı, "bir evimizde Iğdır'da olsun" anlayışı ile küçücükte olsa bir yatırım yapmalı ve bağımızı hepten koparmamamız gerektiğini vurgulamak istiyorum.
            Her nereye gidersek gidelim, her nerede yaşıyorsak yaşayalım, gittiğimiz yere atalarımızın mezarlarını götürme şansımız yoktur. Hatıralarımız ve geçmişimizin silinmez izleri bu şehirde saklıdır. Arada bir yad ettiğimizde Iğdır'a gelip anılarımızı tazelemeli, varsa akrabalarımız, akranlarımız, hasret gidermeliyiz.
            Ben gidersem, sen gidersen, kim kalacak bu şehirde...
            Bu şehrin Azerisi, Kürdü, Göçmeni, Terekemesi, Lazı  öylesine güzel bir bütünlük içinde, öylesine kardeşçe, öylesine içtendirler ki, bunu bu şehrin dışında olanlar bizlerden daha iyi anlamakta, hissetmekte ve yaşamaktadırlar.
            Siyasette, ticarette, kirvelikte, kız alıp vermede, dostluk ve arkadaşlıkta Türkiye'ye model olan bu şehrin, bu birlikteliğin ebediyete kadar devam edeceğinden hiç şüphemiz yoktur.
            Iğdır dışında olan hemşerilerimiz, Iğdır'a daha çok mesai harcasalar, yarınlar daha da güzel olacaktır. Ufakta olsa Iğdır'a yapacakları yatırımlar halkımızın motivesini daha çok artıracaktır. Yapacakları güç birliği, iş ortaklıkları bu şehrin göç veren değil, göç alan bir şehir olmasını sağlayacaktır.
            Danışma ve uyarı meclisimiz olmalı...
            -Yanlış yapanlara karşı uyarı mekanizması çalıştırılmalıdır.
            -Kendi başına buyruk hareket edenler mutlaka uyarılmalıdır.
            -Kollektif anlayışın hakim kılınması için önerilerde bulunulmalıdır.
            -Toplum içerisinde maddi-manevi sıkıntıya düşmüş insanlarımız tespit edilip, onurları gözetilerek sorunlarının çözümü sağlanmalıdır.
            -Gelecek vaat eden ancak imkansızlıklar içerisinde olan çocuklarımızla ilgilenen birimlerimiz oluşturulmalıdır.
            -Birlikte kararlar verilip, birlikte çözüm arayışları bulunmalıdır.
            -Her birey sorumluluğunun bilincinde olmalı, gerektiğinde elini taşın altına koymalıdır.
            -Toplumun kanaat önderleri olmalı, ağsakkallarının sözlerine itibar edilmelidir.
            -Kısacası olgunluk şiarımız, duyarlılık ilkemiz, hoşgörü kültürümüz, dayanışma yaşam tarzımız olmalıdır...  

Tweet