Ekrem BAYDAR Sayın Başkanla Samimi Bir Sohbet
Tarih : 2014-05-30
Tüm Yazılar

Ekrem BAYDAR



              Belediye Başkanımız Sayın Murat Yikit’i, hem yakından tanımak, hem de kafamdaki ve Iğdır halkının kafasındaki bazı soru ve sorunlara tercüman olmak için makamında kendisini ziyaret ettim. Samimi ve dostane bir tanışmadan sonra sohbet etmeye başladık ve kendisine bazı sorular yönelttim.

             Bu soru ve aldığım cevapları da siz Sayın Yeşil Iğdır Gazetesi okuyucuları ve halkımızla paylaşmak istedim. - Sayın Başkan öncelikle seçilmişliğinizden dolayı sizi ve şahsınızda ekibinizi gönülden tebrik ediyorum. Biliyorum yorucu ve zorlu bir seçim geçirdiniz.

            Bu arada bana da değerli zamanınızı ayırdığınız için ayrıca teşekkür ederim. İzninizle öncelikle hemen şunu sorayım. Iğdırlıların çoğu sizi tanımıyor. Eskiler Yiğit ya da Yikit ailesini tanıyor da, yeni nesil pek tanımıyor. “ Murat Yikit kimdir?” Desem ne dersiniz? - Şunu derim kısaca; Murat Yikit; 1979 Aralık doğumlu, ilk ve ortaokulu, Doğubayazıt, Çorum ve Ağrıda, liseyi Aralık Lisesinde bitirdi.

           1996 yılında 9 Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdi. Bu fakülteden 2001 yılında mezun oldu. 2003 Yılından bu yana da Iğdır’da serbest avukatlık yapmaya başladı. 30 Mart yerel seçimden sonra da Iğdırlıların teveccühü ile de bu gün Iğdır Belediye Başkanı olarak görev yapmaktadır. Evli ve bir çocuk babasıdır. - Her başkan adayının olduğu sizin de Iğdır’a ve Iğdırlılara verilmiş bir takım sözleriniz ve vaatleriniz vardı.

           Bu söz ve vaatlerinizin arkasında mısınız, ya da ne kadarının arkasında olacaksınız? - Biliyorsunuz politika kelime anlamıyla çok söz demektir. Günümüzde de “ Bunlar boş laflardır.” diye argolaşmıştır. Biz bu yola çıktığımızda geçmiş politikacıların, dikkat ederseniz, klişeleşmiş bir tek sözünü, cümlesini bile kullanmadık. Her ne dediysek, o dediklerimizin arkasındayız, arkasında olacağız. Belki Iğdır’a deniz getirmeyeceğiz ama Iğdır’ı, ırkçı politikalarla, yandaş politikalarla, ötekileştirilmiş politikalarla, dil, din, Irk ve mezhep politikalarıyla kirlenmiş, kirletilmiş bir deniz olmaktan kurtaracağız. Iğdır’ın az çok sorunlarını biliyoruz ve bu sorunlara hâkimiz. Çalışmalarımız bu güne kadar taşınan, seksen yıllık ırkçı temeller üzerine değil düşünce ve fikir alışverişi üzerine yoğunlaşacaktır, ortak karar üzerinde yoğunlaşacaktır, kardeşlik ve her kesimin birliği üzerine yoğunlaşacaktır. Aksi takdirde geçmişteki belediyeciliklerle hiçbir farkımız olmaz. Ki; buda toplum üzerinde ve gelecekteki sosyal ve siyasi çalışmalar açısından derin yaralar açar. Bu yaralar da toplumu onarılması zor siyasi ve sosyal maceralara sürükler. Her ne kadar siyasi bir partiden seçilmiş olsak da, çalışmalarımız sosyal bir belediyecilik anlayışı ile sürdürülecektir. Çalışmalarımıza tüm Iğdırlıları ortak etmek istiyoruz. Hatta seçimdeki rakiplerimizin bile Iğdır için olumlu olan görüş ve düşüncelerinden de faydalanmak isteriz. Çünkü Iğdır hepimizindir ve biz, tüm Iğdır’ın, Iğdırlının belediye başkanıyız. - “ Sosyal bir belediyecilik anlayışı…” Demekle neyi kastediyorsunuz? - Şunu kastediyorum. Sosyalleşmeden sosyalleştirmek olmaz. Kişi sosyal bir toplumda, içinde yaşadığı sosyal ve kültürel ortamın kendisinden beklendiği şekilde davranmak zorundadır. Belediye bünyesinde, ekonomik, kültürel, sosyal ve eğitim çalışmaları yanında, meslek edinme kursları, istihdamı, gençlere ve çocuklara boş zamanlarını geçirecekleri etüt evleri, semt sahaları, vs gibi halktan da gelecek benzeri istekleri de dikkate alarak, o doğrultuda bir an önce çeşitli konularda çalışmalar yapmak ve bu çalışmalara ışık tutacak komisyonlar kurarak, vatandaşların, gençlerin, esnafların, çiftçilerin, vs gibi istek ve arzularına destek olmaya çalışmak sosyal, çağdaş ve yaşanabilir bir şehir haline gelmek sosyal bir belediyecilik anlayışıdır. Kısacası biz fark yaratmak istiyoruz, farklı olmak istiyoruz, Fark edilmek istiyoruz. - Ben ilk öğretmenliğime başladığımda, öğretmenlerimden edindiğim olumlu ya da olumsuz davranışları da dikkate alarak, kendi kendime ” Nasıl bir öğretmen olmalıyım.” Diye vicdanıma sormuştum. Öğrencilere de, “Nasıl bir öğretmen görmek istiyorsunuz?” Diye bir anket yapmıştım. Siz de ilk defa Belediye Başkanı oldunuz. Başkanlık döneminiz içinde nasıl bir başkan olmak islersiniz? Ya da, kendinizi vatandaşın yerine koyarak nasıl bir başkan görmek istersiniz? - Evet, yerinde ve sorulması gereken vicdani bir soru. Öncelikle bir belediye başkanı vicdanlı, ahlaklı, dürüst ve temsil ettiği bölge halkına karşı sorumlu olmalıdır. Belediye başkanı olan kişi, bir beldenin, bir kasabanın, bir şehrin, bir kentin ana damarıdır, omurgasıdır, bel kemiğidir, lokomotifidir. Temsil ettiği yerelin kurumsal anlamda en yetkili kişisidir. Bu anlamda, diğer toplum fertlerinden daha farklı özelliklere sahip olmalıdır. Her şeyden önce liderlik vasıfları olmalı, uzak görüşlü (vizyon) sahibi olmalı, kararlarında etkili olmalı, özellikle halkın içinde olmalıdır. Iğdır’daki sivil toplum örgütleri ile uyum içinde çalışarak birikmiş sorunlara çözüm bulma olgunluğunu göstermelidir. Topluma hükmetmek değil, hizmet etmek temel prensibi olmalıdır. Kendisine oy verenlerin değil vermeyenlerin de başkanıdır, yöneticisidir ve de temsilcisidir. Cinsiyet, bölge, dil, ırk, mezhep ayrımcılığı yapmayan, kolay ulaşılan biri olmalıdır. Bana oy verenler en iyileri, vermeyenler de toplumun en kötüleridir diye bir ilkel düşünce taşımamalıdır. İyiler ve kötüler, başkanın değil, toplumun değer yargılarıyla, hareket ve tavırlarıyla, kişisel veya toplumsal ilişkiler ile belirlenirler, benimsenirler veya dışlanırlar. Bir kesimin değil, herkesin ve her kesimin belediye başkanı olmalıdır. Hukuken de vicdanen de bu böyledir, böyle olmalıdır. - Evet, hepimizin ve tüm Iğdırlıların ortak arzusu da budur. -Eş Başkanlık nedir? Halkın kafasında bu konuda net bir bilgi yoktur. Buna bir açıklık getirebilir misiniz? - Eş başkanlı demek adından da anlaşılacağı gibi yerel yönetimlerde aynı yetkileri paylaşan ikinci kişi demek. Siyasi tarihimizde ilk defa partimiz, demokratik yerel yönetimlerde uygulanacak, bir eş başkanlık sistemi getirmiştir. Burada asıl amaç kadın erkek eşitliğini sağlamaktır. Erkek belediye başkanının yanına kadın, kadın belediye başkanının yanına da erkek belediye başkanı getirilmiştir. Bu bir anlamda kadınlarımızın varlığını kabul etmek ve onlara değer vermektir. Herhangi bir kurul veya toplantıya aynı yetkilerle, ikisinden biri başkanlık eder. Birinin yokluğunda diğeri aynı yetkileri kullanır. - Sizce, seçilmiş bir başkan ve de bir siyasetçi olarak Iğdır’ın en büyük sorunu nedir? - Sorun çok. Sosyal ve kültürel sorunların yanında, alt yapı sorunu var, su ve kanalizasyon sorunu var, park ve bahçeler sorunu var, yol, imar, çarpık yapılaşma, hava kirliliği, doğal gaz ve benzeri birçok sorunu vardır Iğdır’ın. Bunların zaman içinde hepsinin üstesinden gelinir. Bunların hiç biri bizim için çözülmeyecek sorunlar da değil. Bizi en çok zorlayacak en ağır sorun Iğdır’da yıllardır süregelen ve oy uğruna durmadan kaşınan ve neredeyse kangren haline gelen ırkçılık sorunudur, ötekileştirme sorunudur. Aman Kürt olmasın, aman Azeri olmasın sorunudur. Terekeme’den, Laz’dan, Göçmenlerden de söz eden yok zaten. Onlar sanki Iğdır’da yaşamıyor, Iğdırlı değillermiş gibi davranılıyor. Bir türlü, “ Ne olursa olsun, kim olursa olsun yeter ki adam gibi adam olsun.” demedik, diyemedik. Mazisi yirmi yıl olmayan ve her geçen yıl gittikçe ve seçimden seçime katmerleşerek devam eden Kürtçülük ve Azericilik üzerine kurulan ırkçılık politikası bizi hayli zorlayacak. - Siz de neticede ırkçı bir politikanın, daha doğrusu sadece Kürt oyları ile seçilmediniz mi? - Sorun da bu ya zaten! Irkçı bir başkan, sadece Kürtlerin Belediye Başkanıymışım gibi bir algı oluşuyor. Öyle algılanmak istemeyiz. Gönül isterdi ki; Azeri’den de Kürt’ten de kısaca her kes ve her kesimden oy alarak ortak aday olarak seçilmiş olsaydık. Ne yazık ki süreç ve seçmenin iradesi böyle uygun görmüştür, seçim sonucu böyle tecelli etmiştir. Uzun yıllardır Kürt’ün siyasi sermayesi Azeri varlığı, Azeri’nin de siyasi sermayesi Kürt varlığı olmuştur. Birimizin varlığı diğerimize siyasi sermaye olmamalıdır. Bu makûs talihi yıkacağız. Iğdır bunu hak etmiyor. Biliyorum, bu seçim sonucu Kürtleri sevindirmiş bazı Azeri kardeşlerimizi üzmüştür. En azından seçim sonrası atmosferde kısa bir süre bu böyle olmuştur, Ancak bu böyle devam etmeyecektir. Yaptığımız ve yapacağımız çalışmalarımız neticesinde Azerilerin de sevgisini ve güvenini kazanacağız. Irkçı olmadığımızı, sadece Kürtlerin değil, onlarında ve tüm Iğdırlıların da Belediye Başkanı olduğumuzu göstereceğiz. Iğdır iyisi ile kötüsüyle, sevinci ve üzüntüsü ile hepimizindir. Aynı sofrayı, aynı masayı, aynı düğünü, aynı taziyeyi ve aynı mezarlığı paylaşıyor isek, sorunlarını da, sevincini ve üzüntüsünü de, Kürt, Azeri demeden paylaşacağız, paylaşmak zorundayız. Iğdır her şeyi ile hepimizindir, hepimize yeter. Iğdır’daki bu çirkin, kokuşmuş, geleceğimize yayılan ırkçılıktan kurtulduğumuz gün, Iğdır da tüm sosyal siyasal ve kültürel sorunlarından kurtulmuş olacaktır. Önce insan olacağız sonra Kürt veya Azeri oluruz. - Evet, sizin de dediğiniz gibi insan olmadıktan sonra Azeri olsan ne yazar, Kürt olsan ne yazar. Önemli olan önce insan olmak ve insani her türlü değer ve davranışı göstermek gerekir. Belediyenin asli görevlerinden olan ve her zaman belediyeyi ve zabıtayı zora sokan bir sorunun çözümünden bahsetmek istiyorum. Rahmetli Mecit Hun 1950’li yıllarda yerel bir gazetede, “Doğubayazıt Caddesine belediye hizmeti gitmiyor.” Diye bir yazı yazmış. Bu yazıyı genelde yol ve kaldırım işgalinin, şehir içi temizliğinin belediyece dikkate alınmadığı ve ilgilenilmediği şeklinde yorumlamış. Rahmetli Ali Asker Aşırım, radikal bir kararla şehir içerisinde dolaşan at arabalarının şehre girmesini ve dolaşmasını yasaklamıştı. İlkönce bazı tepkiler aldıysa da, rahatlık ve temizliği gören halk daha sonra memnuniyetini belirtmeye başladı. Bu gün de, genelde tüm vatandaşların şikâyetçi olduğu bir konu var. Şehir içindeki kaldırımların geçilemez olduğu ve bazı esnaflarca işgal edildiği, seyyar sergi, satıcı ve trafik yoğunluğundan yayaların rahatsız olduğu, bu konuda zabıtanın görev yapamaz olduğu, temiz bir görünümün olmadığı, vs, şeklinde… Sizin de bu ve benzeri konularda radikal kararlarınız olacak mı? Siz şehir içi kaldırımları yayalara vermeyi düşünüyor musunuz? Yoksa kaldırımlar ve şehir içi yollar sergicilere ve esnaflara mı verilecek. Bu konularda birtakım çalışmanız olacak mı? - Biz başta ne dedik! Amacımız Iğdır’ı temiz ve yaşanabilir bir şehir haline getirmektir. Kanunların belediye ve belediye zabıtalarına tanıdığı bazı yetki ve sorumluluklar vardır. Yol, kaldırım, meydan işgali, kaçak yapı, gecekondu denetimi, gayri sıhhi yiyecek satış ve iş yerlerinin denetimi, temizlik, vs. gibi görevleri vardır. Kabul etmek gerekir ki bu konulardaki şikâyetler sadece Iğdır’da değil, başta büyük şehirler olmak üzere tüm belediyelerde yaşanmaktadır. Belediyenin koyduğu yasakları uygulamak, belediyenin huzurunu bozan, men ve yasakları uygulamak yetkisi kanunen zabıtaya verilmiştir. Belediye zabıtası mücavir alan içerisinde o yerin düzenini, o yerde yaşayan halkın huzur ve sağlığını, belediyeye yönelik suçların işlenmesini önleyici tedbirleri almakla sorumlu özel güvenlik kuvvetleridir. Ne var ki, zabıta ekiplerimiz bu konuda hayli sıkıntılar yaşamaktadırlar. Fiziksel şiddet, tehdit ve güvenlik gibi sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Hatır gönül işinden ziyade vatandaşlarımız ve bazı esnaflarımız da bu durumda gerekli hassasiyeti göstermemektedirler. Temiz bir sokakta yürümek. Temiz ve rahat bir cadde, yol ve kaldırımda yürümek, sağlıklı bir yerden sağlıklı gıda tüketmek hepimizin ortak arzusudur. Bu konuda belediyeyi, vatandaşı ve zabıta teşkilatını zora sokacak tedbirleri alırken mümkün olduğu kadar kimseyi de üzmemeye kırmamaya özen göstereceğiz. Aynı yaklaşımı ve hassasiyeti de vatandaşlarımızdan bekleriz. Biz yerel kamu hizmeti veren bir kuruluşuz. Bir hukuk devletinde eşitlik ilkesinden ayrılmamalıyız. Her türlü kamu çalışmalarımız bu temel üzerine olacaktır. - Bu çalışmalarınızda karar alma süreçlerine halkı da katma gibi bir düşünceniz var mı? - Yerel yönetimlerde karar alma süreçlerine halkın katılımını sağlamak ve Iğdır’ın kalkınma gelişimini sağlamak için kurulacak olan kent ya da şehir konseyini daha aktif bir çalışmaya yönlendirerek, Iğdırlı olmayı ve Iğdırlı hemşericiliğini geliştirmeği amaçlıyoruz. Bu konuda her türlü etkinliği ve çalışmayı halkımızla paylaşacak ve ortak kararları alarak hayata geçirmeyi amaçlıyoruz. Tüm enerjimizi ırkçılığa, bölücülüğe değil, Iğdır’ın kent olması yolunda, birlikte yaşama ve yaşlanma yolunda harcayacağız. - Bu çalışmalarınızda seçildiğiniz siyasi parti mi, yoksa hukuk mu daha çok ön planda olacak? - Bu sorunuz tereciye tere satmak gibi bir soru oldu. Ben öncelikle bir hukuk adamıyım, elbette öncelikle hukuk… Başta da dediğim gibi, ben her ne kadar bir siyasi bir partiden seçilmiş olsam da, ben Iğdır’ın ve tüm Iğdırlıların belediye başkanıyım. Parti olarak ta kişi olarak ta aksi bir davranış her zaman bize ters düşer. Bu konuda hiçbir vatandaşımızın şüphesi olmasın. Ayrı ayrı koltuklarda otursak ta, aynı geminin yolcularıyız. Bunu unutmamak gerekir. - Peki, çok teşekkür ederim. Sorulacak o kadar çok soru var ki… Şimdilik bunlarla yetinelim. Değerli zamanınızı ayırdınız. Tekrar teşekkür ederim. Ayrılmadan önce Iğdır’a ve Iğdırlılara bir mesajınız var mı? - Ben de size teşekkür ederim. Bütün Iğdırlıları ve Iğdır da yaşayan herkesi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Bize güvensinler. Yanımızda olsunlar. Yaptığımız her yanlış ta bizi uyarsınlar. Bu kapı tüm Iğdırlılarındır, Iğdır’da ikamet eden herkesindir. Ve her zaman kapımız onlara açıktır. Asla ulaşılmayan değiliz, olmayacağız. Tekrar selamlar. Ben de sizi şahsım ve tüm Iğdırlılar adına selamlıyorum. Bir daha görüşmek dileği ile… Ekrem BAYDAR

  1. can 2014-06-06 18:23:42

    samimi bir sohbet :D

  2. Aysel karabagli 2014-06-15 09:53:33

    Cok samimiyetsiz bir sohbet olmus,cunku herkes bu bolge uzerinde oynanan oyunlari biliyor.

  3. Aysel karabagli 2014-06-15 09:57:50

    Cok samimiyetsiz bir sohbet olmus,cunku herkes o bolgede yapilmak isteneni biliyor.Ekrem beyin de bu insanlari sirin gosterme cabasindan cok rahatsizim.

  4. meheme 2014-06-22 12:02:00

    Barış içerisinde, eşit ve kardeşçe yaşayabilmemiz, birbirimizi daha iyi anlayabilmemiz için bu ve benzeri sohbetlerin çoğalması gerekiyor, Sn.Baydar'a gerçek gazeteciliğin gereğini yaptığı için şükranlarımı sunuyorum.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası