Ekrem BAYDAR Tarihin Tekerrürü
Tarih : 2014-10-23
Tüm Yazılar

Ekrem BAYDAR



1914-2014 Evet; Tam yüz yıl sonra coğrafi bölgemizde tarih yeniden tekerrür ediyor. Osmanlının 1914’te çıkarmış olduğu tehcir kanunu neticesinde zorunlu göçe tabi tutulan Ermeniler, 1918 tarihinde çıkarılan yeni 

bir kanunla tekrar geri döndüklerinde, kendilerine ait olan ev ve yerlerin başka muhacirlerine verildiğini görünce ister istemez bir takım kargaşalar çıkardılar.

İşte bu kargaşaların bir kıvılcımı da o yıllarda Erivan’da, Nahçıvan’da yaşayan Özellikle Azeri ve diğer Müslümanlara sıçradı ve o kıvılcım çok büyük bir sosyal yangına dönüştü. Bu gün büyüklerimizin, KAÇAKAÇ (Kaç ha kaç) dedikleri olaylar da o gün başlamıştı. Rusların desteği ile Ermeni çetelerinin başlatmış olduğu zulüm ve baskıya dayanamayan Azerilerin bir kısmı İran’a sığınırken büyük bir kısmı da Türkiye’ye sığındı. Yani Iğdır’a yerleşti. 

Kimi Azeriler o göç esnasında bazı çeteci Kürtler ve Ermeniler tarafından soyulurken, malları ellerinden alınırken, kimi Azeriler de bazı Kürtler tarafından korunup kollandılar. O yıllarda oradan gelenlere O Taylı deniyordu. Yani Aras’ın öbür yakasından gelenler. İşte o yıllarda kimi annesini, kimi babasını, kimi anne kucağındaki yavrusunu, kimi kardeşini, amcasını, kimi baba, annesini, yaşlı dedesini O Tayda bırakıp kaçarken orada kalan birçok Azeri kadın ve genç kızlar, yaşlılar da Ermeni çetelerinin tecavüzüne uğradılar, katledildiler. Bu gün yüz yıl sonra Kürtler aynı Kaçakaçı yaşıyorlar Kobane’de, Rojava’da. Işid denen zalimler yüzlerce Kürt kadın ve kızlarına tecavüz etmekte, öldürmekte yakıp yıkmaktadırlar. Kadere bak ki; Birlikte yaşayan Azeri ve Kürtlerin yaşamları hep acı, hasret ve kederlerle doludur. Buna rağmen bazı siyasiler oy uğruna bu iki toplumu birbirine son yıllarda siyasi düşman ilan ettiler. 

Geçenlerde de, Kobane protestosu için ağızlarında salyalar akıtarak denemek istediler ama sağduyulu Azeri ve 

Kürtler buna fırsat vermediler. 

Günümüze baktığımızda bu günün de dünden farkı yoktur. Suriye’de, Irak’ta, Irak Kürdistan’ında yaşayan Kürtlerin, Şiilerin, Türkmenlerin yaşadıkları da yürekleri burkuyor. Dün Erivan’da, Van’da, Iğdır’da bazı Ermeni Çetelerinin yaptığı zulmü, katliamları, tecavüzleri, onlara yapılan zulüm ve katliamların dehşet verici görüntülerini bu gün Işid denen zalimler üstlenmişlerdir. Ancak, tarihin bu tekerrüründen ders almazsak bizlerin bu gününün dünümüzden hiçbir farkı olmayacak. Mahalli atasözümüzle, ” Soğan soğandır.” dercesine herkes, birbirine düşmanca bakacak, sevgi ve hoşgörülerimiz rafa kalkacaktır. 

 İşte benim korkum da tam burada başlıyor. Geçen gün Iğdır’da yaşanan nahoş olay beni oldukça tedirgin etti.

Iğdır sosyal yapısı ve coğrafi konumu olarak çok hassas bir yerdir. Yüzyıllardır bu bölgede Kürtler ve Azeriler birlikte yaşamışlar yaşamaya devam etmektedirler. Her iki toplum da Dünyada yaşanabilecek acı olaylara anında tepki gösterecek hassasiyete ve karaktere sahiptir. Çünkü her iki toplumda geçmişte çok acılar çekmiş ve acının, açlığın, yokluğun ve yoksulluğun, sürgün edilmenin ne demek olduğunu, yerlerinden yurtlarından edilmenin ne demek olduğunu herkesten çok daha iyi bilmektedirler. Dikkat edersek Kürtlerin 

olduğu yerlerde Azeriler, Azer’inin olduğu yerlerde Kürtler gayet rahat yaşamışlar, yaşamaktadırlar. Bütün bu ortak değerlere rağmen bazı politika bukalemunları, toplumsal kargaşa ve olaylardan siyasi rant elde etmeye çalışanlar, en ufak bir olayda her iki toplumu karşı karşıya getirmeye çalışanlar, Kürt Azeri ayrımı yaparak hayali korku yaratanlar vardır. Bunlarda ellerini ovuşturarak boşuna heveslenmesinler. Her iki toplumda yakın geçmişten çok büyük dersler almışlardır. Ve kimselerin oyununa gelmeyecek kadar da siyasi, politik ve sosyal tecrübeye ve olgunluğa sahiptirler. Kimsenin de gocunmasına gerek de yoktur. Bu gün Türklerin, Dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan Türklere gösterdiği hassasiyet neyse, Azerilerin İran’da Azerbaycan’da, Irak’ta, Türkiye’de ya da Dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan Azerilere gösterdiği hassasiyet neyse Kürtlerinde Irak’ta, Suriye’de, Rojava’da, Kobane de ya da dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan Kürtlere karşı gösterdiği hassasiyet odur. Üstelik bu duyarlılık siyasi değil, insani bir duyarlılıktır. Bir Müslüman’ın diğer bir Müslüman’a karşı gösterdiği duyarlılık neyse, Kürtlerin de gösterdiği odur. Hele hele olaylar sosyal ve dinsel trajediler taşıyorsa bu hassasiyetler daha da duyarlılık kazanır. Ne var ki; Bu duyarlılığı gösterirken, yıkmadan, kırıp dökmeden, birbirimizi üzecek olayları yaratmadan göstermeliyiz. Aksi durumda bizleri birbirimize düşürmek için tetikte bekleyen o kadar çok bukalemun var ki... Asıl tehlike de buradadır. Herhangi bir sosyal olayda, karar vermeden, dönüp dünümüze bakmakta fayda vardır. Unutmayalım, hepimizin sığınacağı bir tek liman vardır.

Türkiye...

  1. OSMAN 2014-10-23 19:04:11

    Hocam ağzına sağlık süper bir yazı

  2. ALİ AK 2014-10-31 09:03:08

    Hocam yazılarınız çok güzel ve etkileyeci.tşk.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.