Cabbar ŞIKTAŞ Muharrem ve Aşura'nın Kısa Özeti
Tarih : 2014-10-26
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



            KAMERİ AYLAR VE MANALARI
            Soru: Kameri ayların isimleri ve anlamları nelerdir? Cevap: MUHARREM: Kameri ayların birincisidir. Araplar bu ayda savaşmayı yasakladıklarından bu aya Muharrem adı verilmiştir.
            Soru: Kameri ayların isimleri ve anlamları nelerdir?
            Cevap: MUHARREM: Kameri ayların birincisidir. Araplar bu ayda savaşmayı yasakladıklarından bu aya muharrem adı verilmiştir.
            SAFER: İkinci aydır. Bu ay içinde bir kabîle başka bir kabîle ile savaşacak olsa Araplar onu dümdüz ve boş hale getirdiklerinden bu isim verilmiştir.
Bu ayda Mekke halkı şehri boşaltarak yolculuğa çıktıkları için bu ismin verildiği de söylenmiştir.
            RABÎUL-EVVEL: Üçüncü aydır. Ve onu RABÎU`L-ÂHİR takip eder. Bu iki aya rabî (buhar) denilmesindeki sebep: Araplar bu aylarda develerini ot ve yeşilliklerinden faydalanması için salıvermelidir.
            CÜMADA’EL-ÛLA :(veya cemaziye`l evvel) Bu beşinci aydır. Onu CUMADA’L ÂHİRA :(veya cemaziye`l âhir) takip eder. Bu iki ayda soğuklar şiddetlenip suları dondurduğundan (donma manasına gelen CUMADÂ adı verilmiştir. Müennes olan (Arapça da dişilik alameti taşıyan) yalnız bu iki ay vardır. Çünkü (CÜMADA) kelimesi ancak müennesler için kullanılan FUALÂ ölçüsündedir.
            RECEP: Araplar bu ayda tanrılarına saygı gösterdikleri ve savaşı helal saymadıkları ve Araplarca kutsal sayılan diğer aylardan ayrı bir sırada bulunduğu için RECEBÜ`L-FERD(=TEK VE YALNIZ RECEP) de denilir. Diğer mukaddes sayılan aylar –sıra ile-Zü’lka’de, Zü’l-hicce, muharremdir. Bunla arka arkayadır. Recep ise tektir.
            ŞABAN: Sekizinci aydır. Bu ayda kabileler su aramak yahut yağma ve savaş yapmak için etrafa dağıldıklarından (ayrılma ve dağılma manasına gelen) ŞABAN adı verilmiştir.
            RAMAZAN: Şiddetli sıcak günler ve şiddetli güneş vakaları bu ay içinde meydana geldiğinden bu aya(kızgın ve şiddetli sıcak demek olan) RAMAZAN adı verildiği nakil edilmiştir.
            ŞEVVAL: Onuncu aydır. Sütler bu ayda azaldığı için bu ismi almıştır.
            ZÜLKA’DE : (11. aya) böyle isim verilmiştir. Çünkü Araplar bu ayda oturur, sefere ve savaşa çıkmazlardı.
            ZÜLHİCCE: Bu ay kameri yılın son ayıdır. Araplar bu ayda hacca kasıt ve niyet ettiklerinden(kastetmek anlamında olan) bu isim verilmiştir. (bu bölüm iktibastır)
            Araplarda, Kameri aylar böyle sıralanmaktadır.
            Yani Muharrem ayının 10. gününün adı da AŞURA'dır. 
            Muharrem ayında  Kufe'ye gitmekte olan, Hz. Peygamberin torunu, Hz. Ali ve Hz. Fatıma'nın oğlu Hz. İmam Huseyin (as)'ın yolu Kerbela denilen çölde Muaviye oğlu Yezit lanetlisi tarafından kesilerek, beraberinde bulunan 72 kişiyle birlikte bu ayın 10. günü, AŞURA günüde, katledilmiş, şehit edilmişlerdir.
            Muaviye, Hz. Ali ile savaşan daha sonra Oğlu İmam Hasan'ı zehirleterek şehit eden, Halifelik koltuğunu hile ve zorla işkal eden birisiydi. Kendinden sonra Halifeliği oğlu Yezit'e devretmişti.
            İçki içen, Maymun oynatan Oğlu Yezit, halifeliğini ilan ettikten sonra, halifeliğini meşru göstermek, hak olduğunu ilan etmek için biat almaya başladı.
            Hz. Hüseyin, Yezit'e biat etmeyeceğini açıklamıştı.
            Yezit illa da Hz. Hüseyin'in biat etmesini istiyordu. Hz. Hüseyin'in hak'tı.  Hakk'ında Hz. Hüseyn'in ile birlikte olduğunu biliyordu. Yani Peygamber evladı Hz. Hüseyin'in Yezit'e biat etmemesi halinde, hilafetinin bir anlamı olmayacağını biliyordu.
            Hz. Hüseyin, Yezid'e atfen şöyle seslendi: "Sen Peygamber makamına liyakati olmayan birisin. Eğer ben sana biat edersem, İslam dini yok olur." dedi...
            Hz. Hüseyin, Yezit'in baskısı sonucu Medine'den, Mekke'ye, Mekke'den de, Kufelilerin yoğun daveti üzerine Kufeye hareket etti. Bu yolculuk 1 Muharrem günü başladı. Ve 10 Muharrem AŞURA günü yolu Yezit tarafından Kerbele çölünde kesilerek biat etmeye zorlandı.
            3 Gün boyunca kızgın güneş önünde aç ve susuz bırakıldılar. Buna rağmen Hz. Hüseyin biat etmedi ve şöyle haykırdı. "CEDDİM (yani dedem, babam) RESULULLAHIN DİNİ BENİM KANIMLA AYAKTA KALACAKSA EY KILIÇLAR DOĞRAYIN BENİ" dedi ve kıyam ederek savaştı.
            Yezit'in on binlerce ordusuna karşılık sadece 72 kişiyle verdikleri savaş sonrasında şehit oldular.
            O günden bu yana Ehlibet dostları Hz. Hüseyin'in matemini tutar, 1 Muharremden başlayarak 10 Muharrem AŞURA gününe kadar, Hz. Hüseyin'in yolculuk boyunca yaşadığı sıkıntı ve zorlukları hisseder ve bu dramatik olay karşısında ağlar, yas tutarlar.
            Matem süresince;  1 Muharremden başlayarak, 10 Muharreme kadar yas tutulur, düğün dernek yapılmaz. 10 Muharrem AŞURA gününden itibaren de 40 gün boyunca  düğün dernek tertip etmez ve yine yas tutarlar. Haliyle Muharrem ayı biter, SEFER ayına geçilir, ve Hz. Peygamberin vefatı da eklenince  toplam 2 ay boyunca düğün dernek yapmaz, yas tutulmuş olurlar.
            Dahaanlaşılır olması açısından kısa ve öz olmasına özen gösterdiğim yazımı şu başlıklar altında toparlayabiliriz.
            Muharrem,  ay ismidir.
            Aşura, gün ismidir.
            Kerbela, çöl ismidir.
            AŞURA günü, AŞURE tatlısı dağıtma günü değildir.
            AŞURA günü bayram günü değildir. Yas ve matem günüdür.
            AŞURA günü Nuh Peygamberin gemisinin karaya oturduğu gün değil, Yusufun Peygamberin Zindandan kurtulduğu gün değildir. Ya da Yunus Peygamberin balığın karnından kurtulduğu gün değildir. Bayram değildir, yas tutup, göz yaşlarının akıtıldığı, karalar bağlandığı bir gündür.
            AŞURA günü Hz. Peygamberin ve Ehlibeytinin ağladığı gündür.
            Hz. Hüseyin, Hz. Peygamber (saa)'ın torunu, Kızı Hz. Fatıma'nın oğlu, damadı, amcası oğlu, kendisinden sonra ilk Müslümanlığı kabul eden, ilim şehrinin kapısı, Resulullah'ın sırdaşı Allah'ın sevgili kulu Hz. Ali'nin oğlu ve Hz. Hasan'ın kardeşidir.
            Hz. Hüseyin, Peygamber evladı olmasaydı, böyle bir matem yapılır mıydı?
            Elbette Hz. Hüseyin'i bizim için aziz kılan, matemini 1400 yıldır hiç ara vermeden yad edişimizin sebebi Hz. Peygamber ve onun müstesna kimliğidir.
            Hz. Peygamber (saa) "Aranıza iki ağır emanet bırakıyorum, biri Allah'ın Kur'an'ı diğeri Eh-li Beytimdir, bu ikisi birbirinden ayrılmaz bir bütündürler." buyurmuşlardır.
            Yani Hz. Hüseyin'i bizim için aziz kılan, matemini 1400 yıldır yad etmemizin sebebi, Başta Hz. Peygamber (saa), Hz. Ali (as), Hz. Fatıma (as) ve Hz. Hüseyin o eşsiz şahsiyetidir.   
            İçinde bulunduğumuz yüzyılda sayısız katliamlar gerçekleştirilmiştir. Mesela yakın tarihimizde, Karabağ, Bosna, Filistin, Gazze, Lübnan, Rojava, Kerkük, Doğu Türkistan, Myanmar, Kobane ve birçok bölgede Müslümanlar katledilmekte ve en fazla bir asır yad edilen bu katliamlar daha sonra unutulmaktadır.
            Dünya'da hiçbir olay yoktur ki 1400 yıldır bu şekilden anılsın, yası ve matemi tutulsun.
            Şüphesiz bu Allah'ın bir mucizesidir.
           
             
 
 

  1. Cumhur Akbulut 2014-10-31 10:52:27

    ALLAH RAZI OLSUN CABBAR ABİ.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.