Cabbar ŞIKTAŞ Korku, stres, gerilim dolu bir yıl
Tarih : 2014-12-28
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



2014 yılı iki gün sonra geride kalacak, hatırlayacağımız acı, gözyaşı, stres, gerilim, işsizlik, iflaslar 2015 yılı boyunca konuşacağımız konular olacaktır. Hatta 2014’te yaşadıklarımızı, 2015’te yaşayacaklarımızın ayak sesleri olarak da algılayabiliriz. Belki de daha beter bir yıl bizleri bekliyor desek abartı olmaz.

2014 yılına damga vuran hiç şüphesiz IŞİD terör örgü olmuştur. Irak ve Suriye’de insan başı kesen bu örgüt, tüyleri diken diken eden vahşetlerini korku salmak maksadıyla kameraya çekip dünya ya servis ettiler.

Psikopat ruhlu insanlar bu eylemlerden etkilenip bu örgüte katıldılar. Türkiye’den binlerce terörist bu örgüte katılarak insan başı kesmek içim eğitim aldılar. Vahşet resmen özendirildi. Katılım sağlayanlara maaş verip, katılımı çoğaltmayı başardılar. Hiç şüphesiz ülkemiz yöneticileri Esad devrilsin de nasıl devrilirse devrilirsin anlayışı ile IŞİD, El Kaide, El Nusra, Taliban gibi terör örgütlerine destek verdiler.  

Devlet içinde devlet olma yolunda ilerleyen, bir dönem istedikleri her türlü zorbalığı, haksızlığı, adaletsizliği Allah adına yapıyormuş gibi bir algı oluşturarak yapan ve ciddi bir taraftar toplayan Paralel cemaatin, yaptıkları karşılarına çıkmaya başladı ve hükumetle ters düştüler.

İnlerine gereceğiz diyen sayın Cumhurbaşkanı gerçekten de inlerine girdi. Ama inlerinde ciddi bir mesafe alınamadı. Sadece kamuoyunda bir algı yaratılarak Paralel yapılanmanın tehlikeli bir yapılanma olduğu, ABD’ye hizmet eden bir kuruluş olduğu, Fetullah Gülen’in insanların dini duygularını sömürdüğünü, din adına “ılımlı İslam modeli” ile İslam anlayışına aykırı davranışlar sergilediği ve bu yapılanmanın temel taşlarını yerinden oynattığı, ancak henüz sökemediği kamuoyuna gösterilmiş oldu.

Barış süreci tüm hızıyla ilerliyor.

Kim barışmaktan mutlu olmaz ki? Elbette herkes barış için üzerine düşeni yapmalı, gayret etmeli… İyi de bu nasıl barıştır ki her gün çatışma var.

IŞİD’in Kobani de yaptığı katliamları protesto etmek için yurt genelinde yapılan gösteriler, PKK’nın ve Kürt siyasi hareketinin en kötü kararıydı. Ülke genelinde binlerce masum vatandaş bu işten zarar gördü. Birçok kişi yaşamını yitirdi. IŞİD bu olaylar yaşanırken bıyık altından gülüyor, taraftar topluyoruz diyerek elini ovuşturuyordu.

Önce ki gün Cizre’de meydana gelen olaylar da yine IŞİD’in elini ovuşturmasına vesile teşkil etmiştir.

Güneydoğu ve Doğu ateş yumağı, “barış” var diye kimse kılını kıpırdatmıyor. Asker kışlada, Polis karakolda… Sokakta dolaşan bir tek üniformalı kolluk görevlisi göremezsiniz. PKK Doğu ve Güneydoğuda adı konulmayan Paralel devletini oluşturmuş durumda. Hükumet yetkilileri rica ile görüşmekte, kendilerini zor duruma sokan bu eylemlerinden vazgeçmelerini talep edilmekte ve vatandaş da kaderine terk edilerek tabi olmaya zorlanmaktadır.

2014 yılı öyle tozpembe olmadı. Acılar, çileler, sıkıntılar, ölümler, iflaslar, göçe zorlananlar, can güvenliği kalmadığı için hicret edenlerin sayısı hayli kalabalıktır.  Ama hükumete göre her şey çok güzel. Asayiş berkemal, huzur tavan yapmış durumda. Şüphesiz sokakta yaşayanlarla, yalancı cennetlerde yaşayanların durumu ve bakış açıları bir değildir.

Bir başbakan, muhalefet liderine “sıkıyorsa Tunceli’ye gidebilir misin?” diyorsa, yazdıklarımızın hiçbir hükmü kalmamış demektir.

Yani güvenli olmayan bir ülkeden muhalefet mi sorumludur?

Ülkede terör ve huzursuzluk varsa, güçlünün güçsüzü ezdiği bir ortam yaratılmışsa bunun sorumlusu muhalefet midir?

Bir ülkede uyuşturucu madde kullanımı ilkokul çağındaki çocuklara kadar inmiş ise bunun sorumlusu muhalefet midir?

Her köşe başını suç örgütleri, çeteler, illegal işlerle iştigal edenler, tefeciler, uyuşturucu satıcıları, mesken tutmuşsa, bunun sorumlusu muhalefet partileri midir?

Kolaycılıkla olmuyor. Gerçekleri görmelisiniz.

Barış mı? İstemeyenin gözü çıksın. Ama hem barışıyoruz deyip, hem de saldırıyor isek, bu nasıl barış diye sormazlar mı?

2014 yılını saraylarda değil, malikhânelerde değil, koruma ordularının gölgesinde değil, karanlık sokaklarda, hiçbir güvenliğin olmadığı mahallelerde, sokağa çıkarken akşam eve dönebilecek miyim kaygı taşıyanların şehrinde yorumlamak gerekir.

Şüphesiz okuyucu olarak sizler daha çok şey söylemek istersiniz. Benim aklıma gelen bunlar. Bu yazdıklarım bir fayda sağlar mı doğrusu bilmiyorum. Çünkü ülke genelinde o kadar çok şey yazılıp çiziliyor ki, bu yazılanlar karşılık bulmadığına göre, bizim yazdıklarımız da sanıyorum karşılık bulmayacaktır.

Her şeye rağmen ümidimizi yitirmiş değiliz. Bu toplumun aklıselimleri, mutlaka hoşgörüyü hâkim kılmak için ellerini taşın altına koyacak, yaşanan bunca olumsuzlukları haykırmaya başlayacaklardır.

 

Vicdanı suskun olan insanın, düşmandan farkı yoktur. 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.