Cabbar ŞIKTAŞ Bayır Bucak Yalanları
Tarih : 2015-11-23
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



Bayır Bucak Yalanları

                Suriye'de 4 yılı aşkın süredir  devam eden iç savaş, öyle bir noktaya geldi ki, kimin eli kimin cebinde doğrusu anlaşılmaz oldu.

                Suriye'de 4 yıldır unutulan, evlerinden barklarından edilen, öldürülen Türkmenler bir anda hatırlanır oldular. "Bayır Bucak bölgesi Türkmen Dağı, (Alevi Dağı) bölgesinde  şiddetli çatışmaların olduğu, Rusya ve İran'ın desteklediği rejim güçlerinin, Türkmen dağını ele geçirdiği, Türkmenlerin çok zor durumda olduğu, bir anda basın yayın organları ile duyurulmaya ve ülkemizde Türkmenler yardım bekliyor manşetleri ile gündem yaratılmaya çalışıldığını görmekteyiz." Bunun suni bir algı yaratma projesi olduğunu düşünüyorum. Bu algı operasyonunu, Türk halkının psikolojik olarak hazırlanması ve Türk ordusunun Suriye'ye gireceğinin kanıtı olarak görülmektedir.

                Peki sormazlar mı?

                Rejim güçlerine karşı savaştığı iddia edilen Türkmenler kimler? 4 yıldır bunlar neredeydi? Bu güne kadar o bölgeye hiç mi saldıran olmamıştı?

                Bayır Bucak bölgesi Türkiye sınırı ve 4 yıldır şiddetli çatışmaların  yaşandığı bölgelerden birisidir. Peki bu çatışmalar yaşanırken bu Türkmen kardeşlerimiz neredeydi, ne haldeydi?

                Ansızın bir anda koro halinde bütün medya kuruluşlarına servis edilen ve "Türkmenler yardım bekliyor" haberi sizce ne kadar inandırıcıdır?

                Kılık kıyafetlerine bakınca, Türkmen'den  çok, Selefilere, El Kaidecilere, Işid'çilere, Cihatçılara   benzedikleri görülüyor. Zira bir kısmı Türkmen'de olabilir. Suriye devletine karşı savaşıyorsa, terör örgütleri ile birlikte hareket edip ülkesinin askerine kurşun sıkıyorsa, rejimini yıkmaya çalışıyorsa, elbette karşılığını görür.

                Yani ülkemizde PKK  ile savaşan Türk Askeri, kendi halkını mı katletmiş oluyor?

                Yani Türkiye'de diktatörlük mü var? Türkiye'de ülkeyi yönetenler geçmişten günümüze Kürt halkına zulüm mü ediyorlar? Bana göre kesinlikle değil. PKK yasaları hiçe sayarak silah zoruyla taleplerini kabullendirmeye çalışıyor. Bu ülkenin askerini, polisini, kamu görevlisini katlediyor. Devlet'te, devlet olma gereğini yerine getirerek karşılık veriyor.  Keşke ikisi de olmasa, çatışma olmasa, hiç kimse yaşamını yitirmese... Ama ortada bir çatışma var. Savaş hali var. Şu anda Güneydoğu'da Suriye'yi aratmayacak çatışmalar yaşanıyor. Şehirler, mahalleler harabeye çevrilmiş,  savaş alanına dönmüş durumdadır.

                Suriye'ye böyle yaklaşırsan, adama şöyle sorarlar.  Adı PKK'da olsa bu insanlar kendi vatandaşın. Niye kendi vatandaşlarını öldürüyorsun, katlediyorsun derler?

                Suriye'de başkaldıran terörist guruplara karşı Esad müdahale ettiğinde diktatör oluyor. Halkını katleden oluyor. Bizlerde PKK veya terör guruplarının herhangi birisine müdahale ettiğimizde, terörle mücadele etmiş mi oluyoruz?

                Bu yaklaşım tamamıyla çifte standart bir yaklaşımdır.

                Adil davranmak gerekir. Mesela, sözde Bayır Bucak Türkmenlerini savunuluyor, seslerine kulak veriliyor, onlara destek verilmesi gerektiği söyleniyor da, neden Irak Şia Türkmenleri için aynı şey söylenmiyor?

                Tuzhurmatu'da evinden barkından edilen, yurtları işgal edilen, öldürülen, katledilen Türkmenler, Türkmen değil mi?

                FOX haber sunucusu Fatih Portakal'ın da dediği gibi, "onlar Şia olduğu için mi kapılarımızı açmıyoruz"

                Ben mezhepçi değilim, ırkçı değilim,  ben insan odaklı bir anlayışa sahibim. Benim lügatimde iyi insan, kötü insan vardır.  Yaşanan bu olumsuzlukları gördüğümde, bazı insanların böylesine mezhep merkezli davranışlar sergilediklerine şahit olduğumda emin olunuz ki kahrediyorum.

                Hele ki üç kuruşluk dünya için, dilsiz şeytan olmayı tercih eden, hakkı söylemek yerine susarak yapılanları onaylayan, kişiliğini, benliğini yitirmiş bir yaklaşım ortaya koyan  "amorf" tipleri gördüğümde emin olunuz ki artık tahammül edemiyorum.

                Doğruları söylemek için illa da bir taraf olmanıza gerek yok, her nerede durursanız durun, ama sözünüz doğru olsun. Eleştirileriniz objektif olsun.

                IŞİD ilk çıktığında yazmaya başladım. Gerek sosyal medyadan ve gerekse yazmış olduğum köşe yazılarımla alakalı gelen eleştirileri hayretle okuyordum. Kimisi başımı keseceğini söylüyor, kimisi bedelini ödeyeceksin diyordu.

                O günlerde IŞİD'in Esad rejimine karşı mücadele verdiğini ballandıra, ballandıra anlatanlar, zaferlerini mübarek kılanlar, İstanbul'un göbeğinde bayram namazı kıldıranlar, yaralılarını Türkiye'de tedavi ettirenler, bu gün Işid'e terörist diyorlar. Ne kadar samimiler bilmem ama, terörist diyorlar işte...

                Fetullah Gülen Cemaatinin Iğdır ve Türkiye'de yaptığı zulümleri dile getirdiğimizde, bizleri neredeyse aforoz ediyorlardı. Fetullah Gülen'i utanmasalar halife ilan edeceklerdi. Onu eleştirenin ağzı gözü eğilir diyorlardı.

                Şimdi de Paralel terörist olarak arıyorlar.

                 İşte buraya yazıyorum, yarın ÖSO, Barzani ve Suriye ile savaşan bütün guruplar terörist ilan edilecektir. Ve bu gün ki koro da hep bir ağızdan tekrar edecektir.

                Bekleyip görmek en güzeli değil, en kolayıdır. 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.