Cabbar ŞIKTAŞ IĞDIR BAŞKANLIK SİSTEMİNİ TARTIŞIYOR
Tarih : 2015-12-11
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



IĞDIR BAŞKANLIK SİSTEMİNİ TARTIŞIYOR

                Geçtiğimiz hafta çok değer verdiğim bir sosyolog arkadaşım ziyaretime geldi. Uzun uzun sohbet ettik ve aramızda ki samimiyete dayanarak hemen konuya girdi Sosyolog arkadaşım Alaaddin Yanardağ bey...  "Iğdır Başkanlık Sistemini Tartışıyor" isimli bir panel düzenlemek istediklerini söyledi.  Panel'in fikir babasının da Iğdır Vali Yardımcısı Mevlüt Özmen olduğunu belirtti.  Konuşmacılardan birisinin de benim olmamı istedi. Gazeteci gözüyle Başkanlık sistemini ve Parlamenter sistemi değerlendirmemi talep etti.

                Sosyolog arkadaşım Alettin beye yaptığı bu tekliften ötürü teşekkür ettim ve şöyle dedim. 

                Ben bir akademisyen değilim. Parlamenter sistemi ve Başkanlık sistemini tartışmaya katılacak olan kişinin en azından, konuya vakıf, söylediğini bilen, birikim sahibi birisi olması gerekir. Kaldı ki ben başkanlık sistemini mi savunacağım, yoksa, parlamenter sistemimi savunacağım? Şayet katılacak olsam ben Parlamenter sistemi savunurdum,  ama artık savunulacak bir tarafı kalmamıştır. Ülke halkının %50'si Başkanlık sistemini desteklediği için Ak Partiye oy vermiştir. Madem çoğunluğa tabi olunacak, benim Parlamenter sistemi savunmam neye yarar.

                Başkanlık sistemine karşı olup, Parlamenter sistemi  savunan siyasi iradeye baktığımızda, bu güne kadar savundukları ideolojiyi bu halka anlatamamış, benimsetememiş, çoğunluğu yanlarına çekemedikleri görülmüştür.  Hal böyle olunca sırf muhalefet etmek için muhalefet etmenin bir manası olmadığını düşünüyorum. Maden halk istiyor, destek vermesek de bekleyip görmeyi tercih etmek daha doğru olur diye düşünüyorum.

                Başkanlık sistemiyle ilgili geri kalan %50 halkın kaygısı nedir mesela?  Tek adamlık az gelişmiş ülkelerde diktatörlüğü doğurur kaygısı değil mi?  Bu halkın %50'si ise Başkanlık sistemini istiyor ama, peki bunu ne yapacağız?

                Birde öyle diktatörlük falan olacağını artık sanmıyorum... Çünkü 13 senedir  görüldü, denendi  ve benimsendi ki 1 Kasım seçiminde Ak Parti'ye %50 oy verildi.  Demek ki bunca senedir kötü yönetim olsaydı eğer alınan oylar düşerdi.  Düşmediğine göre ülke halkının %50'si  tek adamlık yönetim anlayışını benimsemişler ki, 1 Kasım'da Ak Parti'ye %50 oy verdiler.  Bu artış "başkanlık sistemine" evet diyoruz anlamına gelmiyor mu?  

                Kaldı ki ülkemiz de adı konulmamış bir Başkanlık sistemi yürürlüktedir zaten. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, şu anda devlet başkanı gibi hareket etmekte, dünya liderleri de Sayın Erdoğan'ı muhatap almaktadırlar.

                1 Kasım seçimlerinin ardında da bu iş aslında resmileşti. Ak Parti'yi yöneten ve Başkanlık sistemi isteyen bir Liderin kurduğu partiye ülke halkı %50 oy vermiştir. Bu verilen oylar ne anlama geliyor?  Biz senin başkanlık sistemini onaylıyoruz anlamına gelmez mi?

                Muhalefet etmek için muhalefet edilmez.

                Benim ülke gündemini yorumlamada ki bakış açım Iğdır ölçeğindedir. Yaşadığım bölge burası ve haliyle bakış açım da Iğdır kadar olur. Tek adam sisteminin yarattığı gerilimler hepimizin ömründen bir parça alıp götürdü. Korkum odur ki tek adamlık gücünü yükleyeceğimiz Sayın Erdoğan'ın, bu gücü sınırsız kullanıp, acımasızlığa dönüştürmesidir.

                Belki kendi aklında böyle bir acımasızlık yoktur ama, ülke halkı içinde "kıl" olacak kadar küçülebilen insan yapısı, doğru yolda gideni bile yolundan çıkarır diye düşünüyorum.

                Lakin 13 yıldır Parlamenter sistem var da ne eksildi, ne arttı.

                Parlamenter sistem, çok partili bir sistemdir, yasama, yürütme, yargı bağımsız olsalar da, bir birilerine karşı sorumludurlar. 13 yılda bu sorumluluk birçok kere bay pas edilmiş olmasına rağmen, mecliste temsil yeteneği olan Ak Parti dışında ki siyasi partiler bu ihlallere karşı nasıl bir adım atmış, nasıl bir yaptırım uygulayabilmiş veya toplumu bu olumsuzluklarla ilgili ne kadar aydınlatabilmişlerdir.

                Yukarıda da beyan ettiğim gibi, adı konulmamış bir başkanlık sistemi zaten fiiliyatta hayata geçirilmiştir. Sadece şu an yapılmak istenen bunu resmileştirmektir.

                İşte bunu tartışmaya açıyor Vali Yardımcısı Özmen

                Kendisi Başkanlık sistemini savunacak olan Özmen'in, bu konuda yeterli bilgi birikimi olduğuna hiç şüphem yoktur. Hakeza kendisi bir dönem siyasete de atılmış ve Ak Partiden aday adayı olmuşlardı.

                Sevgili okuyucular.

                Ben bir akademisyen değilim, ama bir aptalda değilim. Gidişatı görebiliyor, yorumlayabiliyorum. Bu gün ülkemizin içinde bulunduğu ahval ve şerait'i biliyor, anlıyor değerlendiriyorum.

                Güçlü bir hükümetimiz var.

                Ancak komşularımızla da  ciddi sorunlarımız var.

                Fevri davranmak, hislerimizle gelişmeleri değerlendirmek, argo'da kullanılan tabirle "ringolaşmak"  hem sizi, hem bizi uçuruma götürür.

                Unutulmasın ki, o iç savaşların yaşandığı ülkelerde bizim gibiydi. Her şeyleri tıkırındaydı. Huzurluydular. Güvendeydiler. Bir sabah bomba, silah, çığlık sesleriyle uyandılar ve bir daha gözlerine hiç uyku girmedi. Gözlerini kapadıkları gün, öldükleri gün olmuştu artık... Bu  acı feryatlar şu anda bile hepimizin kulaklarını tırmalamaktadır. Evsiz, barksız,  kimsesiz, ıssız sokaklarda başlarını sokacak bir yer aramaktadırlar.

                Tüm bu trajedileri yaşamak istemiyorsak eğer, yarınlarımızı daha doğru şekillendirmemiz gerekmektedir.

                Eğer ki ülkemizin kurtuluşu, huzuru, barışı, geleceğe güçlü adımlarla yürümesi başkanlık sistemiyle mümkün  olacaksa evet bende Başkanlık sistemi diyorum. Yok eğer başkanlık sistemi bizleri bu gün ki halimizden alı koyacaksa iyi düşünmek gerekir diye düşünüyorum. 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.