Mezhep çatışması çıkarmak için can atıyorlar
        7 Haziran seçim öncesi bu kadar aleni mezhep savaşı çıkarmak için uğraşılmıyordu. Gerçi tepedekiler bu ayrımı zaman zaman yapıp, sonra da paralel bu işleri yaptı deyip sıyrılsalar da, 1 Kasım seçimi sonrasında inanılmaz bir hırçınlaşma gözle görülür oldu.
        Malumunuz ülkemizde terör olayları hat safhaya ulaşmış durumda. Güneydoğu'da PKK ile mücadelede nerdeyse her gün şehit vermekteyiz. Şehirler savaş alanına dönüşmekte ve sivil halk ciddi anlamda bu durumdan muzdariptir.
        Elbette ateş düştüğü yeri yakmıyor,  hepimizin yüreğini yakıyor. Polisimiz, askerimiz nereden geldiği belli olmayan kurşunlarla şehit edilirken, bölge halkı evlerini terk etmekte ve iki ateş arasında yaşamlarını yitirmektedirler.
        Terörün soğuk yüzünü yıllardır PKK ile yaşayan halk, şimdilerde toplu katliamlara yönelen Işid terör örgütü ile başı fena halde derde girmiş durumdadır.
        Bir zamanlar bu örgüte "Sünnilerin öfkeli çocukları" yakıştırması yapıp, Suriye'de Esad'a karşı savaşsınlar diye sırtlarını sıvazlıyorduk. Bir zaman sonra bu kişilerin birer psikopat olduğunu, bunların Sünnilik gibi İslam gibi bir dertlerinin olmadığını, para karşılığı "Allahu Ekber" deyip insanları katlettiğini, insan başı keserek İslam'a hizmet ettiklerini sanan birer zavallı olduklarını anladık ama geç anladık. Reyhanlı'da, Diyarbakır'da, Ankara'da, İstanbul'da yaptıkları katliamlarla ülkemize karşı duydukları kini ortaya koyan bu örgütlerin ne kadar vahşi olduklarını hepimiz gördük, şahit olduk.
        Bu örgütlere eleman temin eden, sözde din adamı, sözde akademisyen, sözde aydın, sözde yazar  harici "cahillerin" bu ülkeyi yeni bir iç çatışmaya sürüklemeye çalıştıklarını hepimizin görmesi gerekir.
        Özellikle İran ile Suudiler arasında başlayan gerginlikten yola çıkarak, Vahabileri savunan ve İran'ı mezhepçilik yapmakla suçlayan bir grup, özellikle Ortadoğu'da yaşanan olayları kendi nefsi düşüncelerine göre değerlendirerek, bir Şia düşmanlığı sergilemekte ve bu düşmanca tavırlarını televizyon ekranlarında ve gazete manşetlerinde ifade etmektedirler.
        İslam düşmanı İsrail, ABD ve müttefiklerine bu güne kadar tek laf etmeyen, edemeyen, kuyruk kıvıran sözde alim, akademisyenler ne hikmetse 35 yıldır İran'a uygulanan ambargolar kalkmasını müteakip inanılmaz bir saldırıya geçmiş, İran üzerinden dünya üzerinde yaşayan 450 milyon Şia'ya "Yavuz" reçetesi gereklidir diyerek telafisi mümkün olmayan bir densizliğe imza atılmıştır.
        Ne demek Yavuz? 
Yavuz demek, Alevilerin, Şiaların başını kesmek demek. Yani bugünki Işid'in sözde kalem tutanı. Bu kalem tutanlar, Işid'e terörist temin etmekte, onları Sünnilerin tatlı çocukları gibi lanse etmeye çalışmaktadırlar. Bu densizler Sünni dünyaya ihanet içerisindedirler. Sünniliği Işid'le aynı kefeye koyma çabasındadırlar. Bugün "Yavuz" göndermesi  yapanlar, yarın emin olunuz ki "Yezid" göndermesi yapacaklardır.
        Olayı fazlaca yazmanın pek faydasının olacağını sanmıyorum.
        Ben sadece öncelikle halkımızın, Sünni'siyle, Şia'sıyla, Alevi'siyle, Türk'üyle, Kürd'üyle sağduyulu olması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Yavuz'un karşısına Şah İsmail'i çıkarmak Müslümanları çatışmaya sürüklemekten öteye götürmez.  Bu halk artık çatışmaları kaldıracak ruh haline sahip değildir. Kurtuluş Savaşı'ndan bu yana hep çatışma halinde. Hiç rahat yüzü görmedi. Yoruldu, usandı, bıktı... Artık rahat yaşamak istiyor.
        Sevgili ülke yöneticileri; sizler, bizlerin doğumdan ölüme kadar her halimizden sorumlusunuz.  Şu anda devlet televizyonları da başta olmaz üzere, birçok yayın kuruluşunda mezhep savaşı çıkarmak için tellallık yapılmaktadır. Bunu görmemeniz, duymamanız imkansızdır.
        Bu duruma bir an önce el koymalı, Diyanet işleri başkanlığı konuyla alakalı hutbeler okutmalı, toplumu ayrıştırmaya çalışanlara hadleri bildirilmelidir.
       Bu ülke hepimizindir. Bu ülkede yaşayan Aleviler ve Şialar bu ülkenin asıl unsurlarıdır. Kimse kimseyi yok hükmünde göremez ve öyle de davranamaz. Bizleri oy uğruna ötekileştirmek, "Yavuz" reçetesi ile başımızı kesmek, sanırım Müslüman'a yakışmayacak bir anlayıştır. Bu anlayışa karşı olduğunuzu ortaya koymalı, en kısa zamanda bu hadsizlere hadlerini bildirilmelisiniz. Devletin resmi kanalı olan TRT'den, özel kanallardan ve gazetelerden bu gibi yayınları yapanların hesabının sorulması ümidi ile, yaşasın Sünni-Şia  kardeşliği diyorum.

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.