Azerbaycan'ın dış dünyadaki sözcüsü, savunucusu, haklarının gasp edilmemesi için mücadele edeni anlamına gelen Diaspora teşkilatı, yıllar sonra ilk defa Dünya Azerbaycanlılarının 4. Kurultayına beni de davet ettiler.
            Doğrusunu söylemek gerekirse, bu kurultaya ben, hem Azerbaycan  Kars Başkonsolosluğu ve hem de İstanbul Türkiye Azerbaycan Derneği Başkanı Sayın Sefer Karakoyunlu aracılığı ile davet edildim.
            Bu güne kadar niye davet edilmediğimi kendi iç dünyamda sorgulamış olsam da, davet edilmediğim için hiç sitem etmedim. Neden beni davet etmediler deyip  muhalefet etmedim. Sonuçta hizmetin sınırı ve alanı yoktur. Eğer gerçekten Azerbaycan haklı meselelerine hizmet etmeyi ilke edinmişsek, bunu her alanda, her platformda, yerine getirmemiz gerekmektedir. Bunu kişisel bazda böyle değerlendirmeli, böyle algılamalı ve böyle eylemleştirmeliyiz.
            Azerbaycan Diaspora bakanlığının 5 yılda bir dünya genelinde bulunan Azerbaycan Türklerini bir çatı altında buluşturma, istişare etme, yapılması gereken iş ve işlemlerle ilgili karar  alma noktasında çok geniş kapsamlı bir toplantı yapıldığını, bu güne kadar gitmesem de biliyordum.
            Bilindiği gibi Ermeni diasporası  yıllardır ABD, İngiltere başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde, ürettikleri kendi yalanlarını doğru  kabul ettirme çabası içerisindedirler.  Ermeni diasporasının kuruluş felsefesi yalan ve iftira üzerine kurulu olduğundan 24 Nisan 1915 olaylarını gündemde tutup, Türkiye'yi Ermeni soykırımı yapmakla suçlamaları, yakın tarihimiz 1992 yılında  Karabağ'da yaptıkları barbarlık ile tam bir tezat oluşturmaktadır.
    Hem 24 Nisan yalanlarıyla Türkler bizleri katletti diyorlar, hem de Hocalı'da, Kelbecer'de, Şuşa'da, Ağdam'da, Fuzuli'de yaptıkları katliamları yok saymaya, dünya kamuoyundan saklamaya  çalışıyorlar. 
Tarih boyunca Ermenilerin ne mal olduğu, nasıl bir ihanetkar millet olduğu tescillenmiş bir gerçektir. Bu gerçek ışığı altında, Ermeni diaspora teşkilatlarının kuruluş felsefesinin yalan ve iftiradan ibaret olduğunu, Türk düşmanlığı yapmak üzere kurulduğunu,  varlığını Türk düşmanlığı üzerine şekillendirdiğini artık herkes bilmektedir.
            Azerbaycan Diasporası ilk bakışta Ermeni diasporasına alternatif olarak kurulmuş gibi gözükse bile, gerçekte bu aşağılık insanların şer ve yalan dolu yaşam felsefeleri ile kesinlikle paralellik oluşturmamakta ve tamamen dünya genelinde bulunan Azerbaycanlıların birlik ve bütünlüğünü sağlamaya yönelik bir yapı oluşturduğunu ve bu yapının doğal çalışma alanları içerisinde realiteleri de kamuoyuna duyurmaya yönelik çaba sergiledikleri bir gerçektir.
            Azerbaycan diasporası kuruluş ve yaşan felsefesini Ermeni düşmanlığı üzerine inşa etmemiştir. Zira böyle bir kuruluş felsefesi olsa, söylemleri nefsi olacağından belki gerçeklerden uzaklaşmış olur. Ancak Azerbaycan diasporası sosyal, kültürel, aktüel alanlarda ön plana çıkmış, toplumun sorunları ve sıkıntıları ile hemhal olmuş, çözüme odaklı bir anlayış ortaya koymaktadır. 
    Ama bunun yanında elbette ki Ermine Diasporasının ve Taşnak partisinin faşizan, barbar, vahşi davranışlarını da, saklamaya çalıştıkları gerçek yüzlerini de dünya kamuoyunun bilgisine sunmaktadırlar.
            1992 yılında Karabağ'a gitmez üzere yola çıktım ve  Azerbaycan'a gittiğim... O tarihlerde iktidarda Ayaz Muttalibov vardı. 
    Karabağ'a gitmek istediğimizi Bakü Muhabirimiz Rehber Beşiroğlu aracılığı ile ilgili makamlara ilettik ve uygun görülmedi.         Bende Şehitler Xıyabanı'na gelen şehit aileleri, gazilerle görüşüyordum.  Yaralı gaziler, Ermenilerin savaş kurallarını tamamen ihlal ettiğini, insanlık dışı işkenceler yaptığını, ele geçirdikleri asker, sivil kişilerin uzuvlarını kestiklerini, hamile kadınların karınlarını deştiklerini, yaşlı, kadın, çocuk dinlemeden vahşice katlettiklerini anlatıyorlardı.
            Hem dinliyor, hem ağlıyordum.
            Iğdır'da Ermeniler tarafından katledilen Türklerin hikayelerini yaşlılarımızdan dinlediğimde, çoğu zaman anlam veremezdim. Bu kişiler insanlıktan hiç mi nasip almamışlar der, içimde büyüyen Ermeni düşmanlığına engel olamazdım.  Bilindiği gibi Iğdır'da yüzlerce, belki de binlerce insanı tandır damlarında, camilerde, evlerde topluca katleden Ermenilerin bu vahşiliklerini yıllar sonra Karabağ'da yapacakları ve benim de bunu canlı şahitlerinden işiteceğim hiç aklıma gelmezdi.
            İşte bu gerçekleri anlatmak, dünya kamuoyuna yalan ve iftira dolu enformasyon  yayan Ermenilerin bu çabalarını boşa çıkarmak için Azerbaycan diasporası  üzerine düşen çalışmaları yürütmekte ve gereğini yapmaktadır. 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası