Cabbar ŞIKTAŞ Canlı bombalar
Tarih : 2016-07-07
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



Canlı bombalar

     Türkiye'deki intihar saldırıları listesi

         Bayram, seyran dinlemeyen gözü dönmüş canilerin yaptıkları katliamları  araştırmak istedim. Sadece ülkemizde yapılan vahşi saldırıları  derlemeye çalışırken,  "Vikipedi Özgür Ansiklopedi" diye bir site çıktı karşıma ve aynen şu ifadeleri yayınlıyordu. Bende kopyalayıp yapıştırdım.  

            "Türkiye'de günümüze dek; 20'si PKK, 8'i Irak ve Şam İslam Devleti, 4'ü Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi, 4'ü Kürdistan Özgürlük Şahinleri, 3'ü ise el-Kaide'nin Türkiye yapılanmasına mensup kişiler tarafından olmak üzere 39 intihar saldırısı gerçekleşti. Bu saldırıların -9 Mart 2003 ve 25 Mayıs 2012'teki saldırılardan yaralı kurtulan birer saldırgan dışında tamamında intihar eylemcileri hayatını kaybederken, 24 saldırıda eylemci dışında da ölenler oldu ve toplamda eylemciler de dâhil 420 kişi öldü. Saldırıların 14'ü İstanbul, 5'i Ankara ve Hakkâri, 4'ü Adana, 3'ü Van, 2'si Bingöl ve Gaziantep, 8'i ise AğrıAntalyaBursa, DiyarbakırKayseriSivasŞanlıurfa ve Tunceli illerindeydi. Bu saldırıların yanısıra, ikisi PKK biri ise Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi mensubu olan eylemciler tarafından düzenlenmesi planlanan saldırılar, farklı sebeplerden ötürü eylemcilerin üzerindeki patlayıcıların infilak etmesi sonucu gerçekleştirilemedi ve eylemciler hayatlarını kaybetti.

            Ülkedeki ilk intihar saldırısı 30 Haziran 1996'da, PKK tarafından Tunceli'de gerçekleştirildi. Askerî personelin hedef alındığı saldırı, 8 askerî personelin ölümüyle sonuçlandı. 25 Ekim 1996'da Adana'da, yine PKK tarafından gerçekleştirilen ve polisleri hedef alan ülke tarihindeki ikinci intihar saldırısında, ilk kez bir sivil hayatını kaybetti. 1 Aralık 1998'de Lice'de, PKK'ya mensup bir eylemcinin markete düzenlediği saldırıda ilk kez sivillerin yoğunlukta olduğu bir yer hedef alındı. 24 Aralık 1998'de bir PKK mensubunun Van'da düzenlediği saldırıda, ülkedeki intihar saldırılarında ilk kez bir çocuk hayatını kaybetti. PKK üyelerinin gerçekleştirdiği ilk 7 intihar saldırısında kadın eylemciler kullanılırken 20 Mart 1999'da Başkale'deki saldırıyla birlikte erkek intihar eylemcileri de eylem gerçekleştirmeye başladı. Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi, 3 Ocak 2001'de İstanbul'da, örgüt adına ilk intihar eylemini düzenledi. 15 Kasım 2003'te El-Kaide'nin Türkiye yapılanması, kendi adına ülkedeki ilk intihar saldırısını düzenlerken İstanbul'daki iki ayrı hedefe birkaç dakika arayla gerçekleştirilen saldırılarda ilk kez bomba yüklü araçlar kullanıldı ve ilk kez ibadet yerleri hedef alındı. 20 Kasım'da aynı örgüt, yine birkaç dakika arayla İstanbul'daki iki ayrı hedefe aynı yöntemle saldırdı. İlkinde 28, ikincisinde ise 31 can kaybının yaşandığı saldırılar, o zaman için ülkede en çok ölüme sebebiyet veren saldırılar konumundaydı. 6 Ocak 2015'te, ilk kez Irak ve Şam İslam Devleti örgütü ile bağlantısı bulunan bir kişi tarafından İstanbul'da bir intihar eylemi düzenlendi. Aynı örgüte bağlı olan bir eylemci, 20 Temmuz 2015'te Suruç'taki saldırıda 34 kişinin ölümüne sebep oldu. 10 Ekim 2015'te Ankara'da iki kişi tarafından üç saniye arayla infilak ettirilen patlayıcılar sebebiyle 102 kişi yaşamını yitirdi ve bu olay, ülke tarihinin en çok ölümle sonuçlanan intihar saldırısı olarak tarihe geçti. 17 Şubat 2016'da Ankara'da, ülkede ilk kez Kürdistan Özgürlük Şahinleri mensupları tarafından bir intihar saldırısı gerçekleştirildi. 28 Haziran 2016'da İstanbul'daki Atatürk Havalimanı'nda gerçekleştirilen saldırıda ilk kez bir havalimanı hedef alındı.

            Yıl açısından bakıldığında en çok saldırı, 8 intihar saldırısının gerçekleştirildiği 2016 yılı oldu. 188 can kaybının yaşandığı 2016 aynı zamanda intihar saldırıları sebebiyle en çok ölümün yaşandığı yıl oldu."

            BALIK HAFIZALIYIZ

            Çabuk unutan bir toplum olduğumuz için, okudukça anımsıyoruz. Bu ülkede nice katliamlar yapıldı, nice canlar yakıldı. Daha dün yıldönümüydü Başbağlar katliamının, önceki gün de yıldönümü olan Madımak katliamının o günkü ayak sesleri,  bu günkü  IŞİD'i işaret ediyordu aslında.  

            IŞİD ve benzeri terör örgütlerinin Türkiye'de hücre evlerinde çoğalması bir tesadüf değil elbette... Batı çalışma gurubunun şeriatçılarla mücadele eylem planı aslında bu günler görüldüğü için yapılıyordu. Sonrasında herşey değiştiği gibi ülkenin yönetimi de değişti. O gün, (istisnalar hariç) bu günün IŞİD, EL-NUSRA'cılarıyla mücadele eden ordu mensupları birer birer açığa alındı, ceza evine tıkıldı, hesap soruldu ve sonrada biz kandırıldık deyip salı verildiler.

            Artık ülkemizde Müslümanlar rahat nefes alıyorlar hamdolsun(!) Nasıl olsa siz hangi terör örgütüne eleman temin ediyorsunuz diye, hiçbir hücre evine sorgu sual sorulduğu yok.  Nasıl olsa, hatta ve hatta bu örgütlere elaman temin etmek, o örgütleri savunmak, kollamak, desteklemek pirim bile yapıyor.

            Yani yaptığınız işlerde radikal kararlar alarak üzerine giderseniz emin olunuz ki ülkemizde bombalar patlamaz.

            Ama biz ne yapıyoruz? Biz göstermelik işler yapıyoruz. Bomba patladıktan sonra hemen birkaç kişiyi tutuklayıp icraat yaptık diyoruz. Tabir yerindeyse toplumun gazını alıyoruz.

            Eminim gelişmeleri analiz eden yorumcuları sizlerde izlemiyorsunuzdur artık, bomba patlayınca, insanlar ölünce yorum yapan o kişiler, savsaklamaktan başka bir şey yapmıyorlar. Kimisi hükümete yaranmak için çırpınır, kimisi hükümete laf sokmak için çırpınır. Yani hiçbirisi objektif değerlendirme yapıp, doğruları ortaya koyma peşinde değildir.

            Hakeza ülke yönetimde bulunan Metiner gibi bazı basiretsizler, eylemciyi suçlayacağına, önlem alamayan yöneticileri suçlayacağına, nerdeyse suçsuz, günahsız ölen kişileri suçlayacak tavır içerisine giriyorlar.

            Ölümü bekleyen kuzular gibiyiz.

            Suriyeli iki terörist bomba yaparken patladı ve öldüler. Halen biz Suriyelilere vatandaşlık verme derdindeyiz. Ülke insanları tehdit altındayken, böyle açıklamaların yapılması, insanların daha çok demoralize olmasına neden oluyor. İnsanlarımızı rahatlatmamız gerekiyor. Bu rahatlığı hissetmeleri için de terörün her türlüsünün üzerine kararlılıkla gidilmesi gerekmektedir.  

            Yani her konuyu halka sormayı teklif ediyoruz da, vatandaşlık konusunu da referanduma sunup halka sormak gerekmez mi?  

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.