Cabbar ŞIKTAŞ Bu ülke batarsa, hepimiz boğuluruz
Tarih : 2016-09-19
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



Bu ülke batarsa, hepimiz boğuluruz.

            ABD ve batı ülkemizi dize getirmek için tüm kozlarını oynuyorlar. 
Suriye, Irak ve Ortadoğu politikası Türkiye ve İran'ı yok etmek üzere kurulmuş bir tuzaktı.  Bu tuzağa komşu İran düşmedi, Türkiye ise Ahmet Davutoğlu, Bülent Arınç, Hüseyin Çelik ve bilumum FETÖCÜLERİN oyunu ile bu tuzağa maalesef ki düştü. 

            Ülkemize akın eden Suriye'lilere milyar dolarlar harcayarak bu bedeli ödedik, ödüyoruz. Suriye'lilerin arasına karışıp gelen IŞİD, EL NUSRA, PKK ve benzeri terör örgütlerinin yaptığı eylemlerle bu bedeli ödedik, ödemeye devam ediyoruz.

            15 Temmuz öncesi bu durum Cumhurbaşkanı tarafından fark edildi ve önlem olarak Davutoğlu kapı dışarı edildi. 15 Temmuz sonrası da ülkemiz dört bir koldan ihanetçilerin saldırısına uğramaya başladı.

            ABD, FETÖ, IŞID, EL NUSRA, PKK, PYD, AVRUPA hep birlikte ülkemize hem sıcak, hem de soğuk savaş açtılar. Etrafımız ateş çemberi, her gün çatışma var, her gün ölüm var.  

            Durum aslında çok vahim, belki daha da vahim olacak, ama ülkenin aklı selim Türk'ü, Kürd'ü, Sünni'si, Şia'sı-Alevi'si, Sağcı'sı, Solcu'su, sevgi dolu Müslüman'ı birlik içinde bu şer güçlerin amaçlarına ulaşmalarına izin vermeyeceklerdir. İnancımız bu yöndedir. Çanakkale ruhu ile, kurtuluş savaşında kenetlenip onum omuza savaşan bu ülkenin halkı elbette boyun eğmeyecek, teslim olmayacaktır.

            Bu gemi Allah korusun batarsa bizim de sonumuz Suriye, Irak, Afganistan gibi olur.

            Böyle olmak istemiyorsak birlik içinde olmalıyız. 

            Fitnecilere, şeytanlara, iki yüzlülere, dili başka kalbi başka olanlara geçit vermemeli, pirim vermemeliyiz. 

            Hükümeti idare eden Başbakan ve Bakanların şehirlerin durumunu kendi partili yöneticilerinden değil, halktan, mülki idareden ve diğer siyasi partilerden sormalıdırlar. 

            Çünkü kendi partilileri sadece günü kurtarmak, iktidarın nimetlerinden yararlanmak, iktidarın gücüyle kurumlarda hava atıp emir vermekle meşguller. Onların rahatını bozmaya hiç gerek yok, ne partilerine oy  verirler, ne partilerine birilerini kazandırmak için çabalarlar. Onların tek dertleri etliğe sütlüğe dokunmadan, günlerini gün etmek, kendi ikbal ve istikballerini korumaktır.

            Ülkemizi yok etmeye, köşeye sıkıştırmaya çalışan ABD, BATI ve İSRAİL, FETÖ, IŞİD, PKK, PYD'ye  lanet okumak, karşı durmak, eleştirmek  Ak Parti il teşkilatına çok uzaktır.

            15 Temmuz'da ha bire foto paylaşıp demokrasi savunuculuğu yapanlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanındayız diyenler, Erdoğan'ın IŞİD ve PKK ile mücadelesinde gıklarını bile çıkmamaktadır.

            Buyurun hepsinin facebook sayfasını kontrol edin bakalım bir şey bulabilecek misiniz?  Ama kapalı kapılar ardında öyle bir kükrer, öyle bir kahramanlık naraları atarlar ki, görende sanacak ki Iğdır il genel meclis üyeliği yaptığı zaman HDP'lileri her gün dövüp meclise sokmuyordu.

            Orda burada dedikodu yapacağınıza ülkenin içinde bulunduğu bu olumsuzluğu da değerlendirin. Fikir beyan edin. Eyleme dökün Ahmet Tutulmaz bey...

            "İMAM"lar, oldu "MOLLA"

            Yıllardır FETÖ'ye kalemşorluk yapanlar, FETÖ imamlarının saygınlığını artırmak için üstüne basa basa İMAM diye hitap ederlerdi.

            Şimdi ise 15 Temmuz öncesi ve sonrasında FETÖ'nün imamları söylemini bir anda  değiştirip MOLLALARI demeye başlamışlar. 

            Neden biliyor musunuz? 

            Çünkü Sünni din alimlerine İMAM diye hitap edilir. 

            Şia din alimlerine de MOLLA diye hitap edilir. 

            Onun için FETÖ'nün İmamlarına, Molla deyip algıyı Şia Mollaları üzerine çevirmeye çalışıyorlar. 

            Bu fitneci gurup 14 yıldır Ak Pati'yi mezhep taassubu içine çeken, toplumun bir kesimini ötekileştiren zihniyetin ta kendisidir. 

            Bu zihniyet ne zaman ki Türkiye ile İran'ın ilişkileri iyileşse ve kendi fikirdaşları zora düşse, başlarlar böyle algılar yaratmaya... Şia düşmanlığını körükleyip, mezhep kargaşası  çıkararak  kendilerini kamufle etmeye çalışmaktadırlar.

            FETÖ ve saz arkadaşları aşırı taassupçu ve Sünniler. Durum böyle olunca kendilerini en iyi böyle kamufle edebilirler. Zira Fetullah Gülen bir hutbesinde "Cennetin yolu İran'dan geçse, ben etrafından dolanırım" diyen bir sülüklü, salyalı  değil miydi?    

            Bu IŞİD kafalı, FETÖ kafalı hainler İMAM, MOLLA değişiminde samimi değillerdir. Hakeza Kanal 7, AKİT Vakit, Nakit  gibi IŞİD-FETÖ kafalı zihniyetler bu ülkeyi her fırsatta mezhep çatışmasına sürüklemeye çalışmaktadırlar.

            Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti iktidarı ülkede huzuru tesis etmeye çalışılırken, bu ABD, İsrail, Suudi  şeytanlarının oyununa kışkırtmasına ve fitnesine alet olan, kalbi onlarla beraber atan fitne yuvalarının da susturulması gerekmektedir.

            Hiç şaşırmadım,  

            Böyle vefasızlığı ancak siz yapabilirdiniz. 

            Bir gün öncesine kadar can ciğer kuzu sarması olduğunuz kişiyi, bir gün sonra hiç tanımıyormuş gibi, "zaten biliyorduk, göz altına alınmasından bilgimiz vardı, genel merkeze de bildirmiştik" diyerek satmanız acayip bir durum. 

            Ak Parti İl Başkanı Ahmet Tutulmaz Iğdır Radyosunda konuşunca vallahi ben utandım.

            Ak Parti İl Başkanı Ahmet Tutulmaz ile Ak Parti İl Başkan yardımcısı İbrahim Akkuş aynı gece yine beraberlerdi. Gün içinde de bir aradaydılar. Sabah olduğunda İbrahim Akkuş gözaltına alındı. Oysa partisinin aktif başkan yardımcısı, iş yerini kendi iş yeri gibi kullanır ve görünürde yakın dostluk ilişkisi olduğu gözlemlenirdi.  İbrahim Akkuş  FETÖ/SODES davasıyla alakalı olarak göz altına alındığı günün ertesi Ahmet Tutulmaz radyodan açıklama yapıyor ve "bilgimiz dahilinde"dir diyor.

            Sormazlar mı adama, madem bilginiz dahilindeydi, niye ihraç etmiyordunuz?

            Madem bilginiz dahilindeydi niye 7/24 beraberdiniz?

            Sizin dostluk, arkadaşlık, vefa kriteriniz nedir acaba?

            Yazılanlara, söylenenlere sesiz kaldığınız gibi bu olaya da yorumsuz kalsaydınız yine saygıyla karşılardık. 

            Ne ilginç değil mi, daha dün demokrasi nöbetinde gösterdikleri başarıdan(!) ötürü plaket verdiklerinizden bazıları şimdi gözaltına alındı. 

            Demokrasi nöbetinde beraber selfii çektirdikleriniz de FETÖ'den ötürü gözaltına alındı ve hatta  tutuklandılar. 

            Ne hikmetse hep etrafınızdakiler göz altına alınıyor ya da tutuklanıyorlar. 

            Demek ki sizin hep bu kişilerle sıkı fıkılığınız var. 

            İlginç olanı takdirname verdiğiniz kişiler demokrasi meydanında sizinle selfii çektirenler. Bu da normaldir. Zaten siz meydana çıkmasaydınız FETÖ kesin darbe yapmıştı(!) Hele hele o sürekli öz çekim yaptırdığınız Mevlüt silahlanıp gelmeseydi,  Muhlis'le, Kaymakamlarla, beraber o pozları vermeseydiler Allah korusun darbe kesin olmuştu(!)

            Hatırlarsanız, devletin Valisi de şöyle demişti, "fotoğraf çektirmek sizi kurtarmaz." Sizde bu söze inat, hep o kişilerle fotoğraf çektiriyor, birlikte görüntü veriyordunuz.  

            Cumhurbaşkanı ve Başbakan'da Valilere dedi ki; "Bakan'da devreye girse TERÖRİSTLERİ affetmeyeceksiniz."  

            Şimdi siz bol bol TAKDİRNAME dağıtın bakalım sonu nereye varacak!!!  

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.