Cabbar ŞIKTAŞ Hastanelerde Sorumsuzluk
Tarih : 2016-10-01
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



Hastanelerde Sorumsuzluk

                Uzun zamandır Annemin rahatsızlığı sebebiyle sık sık hastanelere gidip gelmekteyim. Iğdır, Erzurum, Kars hastanelerini yılda üç beş kez dolaşıyor, annemin derdine derman arıyorum.

                Mesleğim gazetecilik, gittiğim her hastanede  hem olumlu, hem de olumsuzlukları gözlemlemek benim için istem dışı bir durum. Zaman zaman bu tespitlerimi kaleme döküyor, yetkililerin dikkatini çekmeye çalışıyorum.

                Önceki hafta Cuma günü Iğdır'dan Erzurum Bölge Araştırma Hastanesine sevk edildik, Ambulans'la hastane aciline giriş yaptık, Acilin önünde hastayı alacak tek bir kişi bile yoktu,  Ambulans şoförü ve sağlık görevlisi hastayı indirip acile giriş yaptılar. Kapıda görevli yoktu ama Doktorların ilgi ve alakası maksimum düzeydeydi. Gastrolojiye  yatış verdiler. Servise çıktık yine her şey güzel... Bir gün sonra taburcu ettiler. Pazartesi tekrar gelin yeniden yatış yapın, tomografi, ultrasonografi çekelim dediler. Pazartesi aciliyet arz etmediği için özel arabamla gittim. Yine acilden giriş yapmam gerekiyordu. Annem yaşlı, bel ve ayaklarından ameliyatlı olduğu için yürüme güçlüğü çekiyor.  Acilin önüne özel araç girişine izni vermiyorlar. Mecburen Acilin parkına çektim. Tekerlekli sandalye alıp acile götürecektim. Acilde maalesef ne tekerlekli sandalye, ne sedye, ne de hastayı karşılayacak, yönlendirecek, yardımcı olacak bir tek kişi bile yoktu! Yaklaşık 10 dakika Acil'den yardım istedim kimse umursamadı. Tekerlekli sandalyeler üst katta dediler. Acille oranın arası karmakarışık bir gidişle yaklaşım 300 metre... Bulana da aşk olsun, sandalyeyi alabilene de... Neyse ki tekerlekli sandalyelerin dağıtıldığı yeri buldum. Ama sandalye bulamadım. Görevliye "peki ne olacak, hastam arabada kaldı, nasıl indireceğim deyip" serzenişte bulunundum.

                İdari amire gittim, durumu izah ettim. İnsan yerine bile koymadı ve bir memura yardımcı olun dedi ve başladı yanındakilerle laklaka... 10-15 dk. bekledim. Güya bana yardımcı olacak memurun ben hiç umurunda bile değildim. Ve patladım. Memura, sonrada sesimize gelen güvenlik amirine: "Burası nasıl yönetiliyor. Bu hastanenin adı bölge hastanesi, tüm bölge halkına böylemi hizmet ediyorsunuz. Yok diye bir şey olamaz. Benim hastam ölümcül olsa arabanın içinde can verecek, bir görevli bulup müdahale ettiremeyeceğim demek ki, bu basiretsizliği Erzurum'lu olan Sağlık Bakanı Recep Akdağ görmüyor mu?" tarzında serzenişte bulundum ve yine hiçbir sonuç alamadan gerisin geriye arabamın yanına gittim.

                Anneme; "anne kusura bakma tekerlekli sandalye yokmuş mecbur yürüyeceksin" dedim. Başladık yürümeye, Hastaneye varışımızın üzerinden  bir saati aşkın bir zaman geçmişti ki, biz acile girdik ve işlemlerimizi yaptırıp servise yöneldik. Yine bir dilenci gibi tekerlekli sandalye soruyorum, sedye istiyordum. Ama kimsenin ne umurundaydım, ne de ben gibi bir dertleri vardı.

                Orada şunu anladım. Devlet her türlü hizmeti vatandaşı için yapmış. Şu an da Erzurum'da 750 yatak kapasiteli devasa bir yatırım yapılıyor. Ancak işletmeci, idareci, yönetici zafiyeti hat safhada. Kimsenin daha iyi hizmet verme gibi bir derdi yok. Yöneticilerin tek dertleri yerlerini korumak, makamlarının mutluluğunu, sınırsız yetkilerinin keyfini çıkarmaktan başka bir işleri bulunmamaktadır.

                Akşam oldu, Annem serviste yatıyordu. Yanında ablam vardı. Erzurum'lu arkadaşlarım Selim Alacakanat aradı çaya davet etti. Gittim yine her zaman ki gibi ekip toplanmış günün yorgunluğunu çay içerek, sohbet ederek atıyorlardı.

                Ak Parti İl Başkanı kıymetli arkadaşım Fatih Yeşilyurt'ta her zaman ki gibi aynı ekiple beraberdi.  İçeri girdim, hal hatır ve annemin durumunu sordular. Bende başladım yaşadıklarımı anlatmaya... Hastanelerin içinde bulunduğu durumu izah etmeye... Hastanelere "vip" gidip geldiğimiz için birçok şeyi görmediğimizi,  kantinlerde fahiş fiyatla satılan ürünlerden tutunda, güvenlik, hasta refakatçilerinin, temizlik işçilerinin, bilgi işlem görevlilerinin, kadrolu memurların hepsi için demesek de, büyük bir çoğunluğu için denilebilecek bir zafiyetin olduğunu, özellikle acillerde hastayı karşılayacak, yardımcı olacak hiç kimsenin bulunmadığını İl Başkanı Fatih Yeşilyurt'a anlattım.

                Başkan Yeşilyurt'ta dinledi ve telefonunu alıp Sağlık Bakanı Recep Aktağ'ı yanımda aradı ve söylediklerimi aynen Bakan beye iletti.

                Bakan Recep Akdağ'da: "Bu dediklerinizle ilgili hemen şimdi inceleme yaptırıyorum. Ülke genelinde sağlıkta yapmış olduğumuz devrimleri, basiretsiz yöneticilerin, işini kaytaran görevlilerin heba etmesine müsaade etmeyiz. Dediklerinizi hemen dikkate alıyoruz, mümkünse halk gözüyle birde rapor tutulsun ve ülke genelinde bu konularla ilgili çalışma başlatıyorum" dedi.

                Ben yılda belki bir, üç, beş, belki hiç gitmeyeceğim hastaneye, ama milyonlarca halkımız her gün sağlık hizmeti almak için, tedavi olmak için hastanelere gitmekte, hizmet almaktadır. İnanın Doktorlar içinde çok az sayıda görevini ihmal eden çıksa da, yönetim ve şirket elemanı tarzında çalışanlar daha çok görevlerini ihmal ediyorlar. Zaten hangi hastaneye girerseniz girin, görevini kimin ihmal ettiğini anında anlarsınız.

                Her hastane acilinin önünde 4-8-12 sayısını bilemem ama bir manga bekletilebilir. Hasta yakını arabasını park ederken, o görevliler hemen müdahale edip hastayı içeri alsalar. Yol iz bilmeyen, gariban, yaşlı, kimsesizlere yol gösterseler fenamı olur.

                Yüce Rabbim kimseye hastalık vermesin.  Verirse Hastanesiz, doktorsuz etmesin.

                İlgi ve alakasından ötürü, Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ'a, Erzurum Ak Parti İl Başkanı Fatih Yeşilyurt'a ve iş adamı arkadaşım Selim Alacakanat'a teşekkür ederim. 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası