HEP KAÇTIK, ÇÜNKÜ BİZ KATLİAM YAPMASINI BİLMİYORUZ

            Neden kaçtık biliyor musunuz? Çünkü biz insan öldürmesini bilmeyiz. Bizler katliam yapmasını beceremeyiz. Vicdanımız, insanlığımız,  yaratılanı öldürmemize izin vermez.  Hele ki suçsuz günahsız insanları katletmek bizim fıtratımızda yoktur.
            Bunun için kaçtık
            1992 Yılında, Şubat ayının 25'ini, 26'sına bağlayan gece de,  zemheri soğuk'un insanın iliklerini dondurduğunda, Ermeni çeteleri, Ermeni halkından oluşan Sovyet  ordusu birlikleri ile  girmişlerdi Hocalı'ya. Kasabada kalan 3 bin civarındaki savunmasız halk ne yapacağını bilmiyordu. Hiç silahları yoktu. Doğrusu böyle bir katliama uğrayacaklarını da düşünmüyorlardı.
            Dünyanın gözü önünde tarihin en kanlı olaylarından birisini yaşayacakları akıllarından geçmemişti ama yaşamışlardı. Hocalı'yı muhasaraya alan Ermeni çeteleri her taraftan ağır silahlarla saldırmaya başlamıştı.
            İnsanlar meçhule doğru kaçışıyor, Ermeni çeteleri de arkalarından ateş ediyorlardı. Yaşlı, kadın, çocuk hiç fark etmiyordu Ermeniler için, kimi yakalasalar işkence ederek katlediyorlardı.
            Gözleri öylesine dönmüştü ki, hamile kadınların karınlarını yarıp çocuğunu öldürüyorlardı. Ele geçirdiklerinin uzuvlarını kesiyorlardı. Feryat arşı inletiyordu ama dünyanın gözü önünde yaşanan bu vahşete dünya sadece seyirci kalmakla yetiniyordu.
            Tarihçiler daha iyi bilir ama benim bildiğim Türk tarihinde Türkler hiçbir zaman katliam yapmamışlardır. Savunmasız insanlara el kaldırmamışlardır. Yaşlı, kadın, çocuk savaş anında bile korunmuş, esir muamelesi bile ederken adaletle etmişlerdir.
            İşte bu kültürü ruhlarının her zerresinde hisseden Azerbaycan'lı Türkler'de bir zamanlar komşuluk ettikleri Ermenilere hainlik düşünmemişlerdi lakin onlar alçaklık edip öz komşularını katletmekten geri durmamışlardır.
            1992 yılında Karabağ olayı vuku bulduğunda Azerbaycan'da idim. Karabağ'a gitmek için  müracaat ettim, ortam çok kötü olduğu için gazeteci olarak gitmeme izin vermediler. Ancak ben de Şehitler Hıyabanında gazilerle, şehit yakınları ile görüşüyor yaşananları öğrenmeye çalışıyordum.
            Gazilerin, şehit yakınlarının, görgü tanıklarının dediklerinin hepsi doğruydu. Kahpece saldırıyorlardı. Hiçbir savaş kuralı tanımıyorlardı. Direk sivillere yönelik saldırıda bulunuyor, önlerine kim çıkarsa katlediyorlardı.
            Kışın zemheri soğuğunda dağlara kaçan yüzlerce yaşlı, kadın, çocuk donarak ölmüştü. Kurda kuşa yem olmuştu. İnsanlık ölmüş, yerini vahşet almıştı.
            HEP KAÇTIK
            Çünkü bizler katliam yapmasını bilmediğimizden kaçıyorduk. Merdi merdane, savaş kurallarına uyarak savaşacak cesaretleri olmayanlar, savunmasız insanlara saldırırlar. Ermeniler de tarih boyunca hep öyle yaptılar.
            Uygun zaman ve uygun zemin elde ettikleri anda bir akrep gibi fıtratlarının gereğini yapıyorlardı. Iğdır'da, Kars'ta. Ağrı'da, Van'da, Erzurum'da, Bingöl'de kısacası bu coğrafyada yaptıkları katliamlarda aynı Hocalı da olduğu gibiydi.
            Hep sinsice, en zayıf ve güçsüz anlar beklenilmiş ve katliam yapılmıştır.
            Ermenilerin Karabağ bölgesi Hocalı'yı, Ağdam'ı, Şuşa'yı, Kelbecer'i, Hankendin'i, Laçin'i, Fuzuli'yi, Zenginalan'ı, Cebrail'i, Gubadlı'yı işgal ettiklerinde, Azerbaycan henüz bağımsızlık ilan etmiş, ancak Moskova yanlısı Ayaz Muttalibov işbaşındaydı.
            Moskova yönetimi 20 Ocak hadiselerinden sonra Azerbaycan ile soğuk savaş başlatmış, Ermeniler üzerinden de sıcak savaşa girişmişlerdi.
            1992 yılında Azerbaycan'ın düzenli, eğitimli bir ordusu maalesef ki yoktu. Var olanlar Halk Cephesinin gönüllü milisleriydi. Düzensizdi. Yapılanmaya çalışsalar da Cumhurbaşkanı Ayaz Muttalibov ve hakimiyette olan Moskova yanlıları engel teşkil ediyorlardı.
            Ermeniler yine her zaman olduğu gibi en zayıf anı yakalamış, Moskova'dan her türlü desteğini alarak Azerbaycan'ın % 20'sine tekabül eden Dağlık Karabağ bölgesine saldırmışlardı.
            25 yıl önce yaşanan bu insanlık dışı olayın ardından, dünya Azerbaycanlıları tarafından 25 yıldır Hocalı katliamı dünya kamuoyuna duyurulmaya çalışılmakta, Ermenilerin yaptığı barbarlık anlatılmakta ve ne acıdır ki,  25 yıldır Karabağ bağımsızlığına kavuşturulamamıştır.
            Dünya'nın bir çok yerinde, özellikle de bizim coğrafyamızda, Ortadoğu'da  insanlar bir birini boğazlıyor, savaşıyorlar.
            Ülkemiz yıllardır hem terörle mücadele ediyor, hem de terörle mücadele etmek için sınır dışında savaşıyor. Savaşın her türlüsü kötüdür. Keşke hiç savaş olmasa, keşke insanlar hiç ölmese, öldürmese! Ancak kötüler için cehennem şart ise, azdan az, çoktan çok demekte gerekmektedir.
            Çünkü sen durursan, düşmanın gelecek, onun gelmesini beklemektense, gidip olduğu yerde imha etmek en doğrusudur.
            Ermeniler 25 yıldır her türlü diplomatik diyaloga rağmen Karabağ'ı terk etmediler. Dolayısıyla bundan sonra da bunun diplomasiyle çözüleceğine inancım kalmamıştır.
            Azerbaycan devleti, dünya Azerbaycanlı Türklerinin başının daha fazla aşağıda olmasını istemiyorlarsa şayet, tez zamanda Karabağ'ı geri almanın yollarını aramalıdırlar.
            Biz 25 yıldır savaş çıkmadan topraklarımızı terk edin diyoruz, eğer ki etmiyorlarsa, savaşsa savaş demeli topraklarımızı geri almalıyız.  
            Hocalı şehitlerini rahmetle yad ediyorum.
            Hocalı'yı unutmadık, unutmayacağız. 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.