Cansız gövdeleri,
Yamaçlara bırakıldığı an Varan çoktu tepenin ardına
Toprakta kalanlar ise sıra sıra Hasan, Ali, Ramazan’dı
Geride kalan hatıra…”
Çağın koşullarına, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak ancak tarih bilinciyle mümkündür. Türk milletinin her ferdi, yaşadığı hayatın geçmişte edinilen tecrübelerin bir sonucu olduğunu bilir.
Bu bakış açısıyla gazilerinin ve şehitlerinin hatırasını canlı tutar. Onların yazdığı destanı sonraki nesillere aktarır. Böylece Türk olmanın şuurunu ve gururunu çocuğuna da öğretir.
Milletimizin kahramanlıklarının en şanlılarından birisi ve bize zaman olarak en yakını Milli Mücadelemizdir. Türk insanı kendine yakışan zaferi, burada da elde etmeyi bilmiştir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün etrafında kenetlenerek, onun rehberliğine inanarak bağımsızlığına göz dikenleri vatanından kovmuştur.
Bu mücadelede gazilik ve şehitlik şerefine ulaşan atalarımızın destanı hala anlatılır, kahramanlık türküleri hala söylenir.
Bulunduğumuz coğrafya tarihin en kanlı savaşlarına, en karmaşık siyasi oyunlarına sahne olmuştur. Bu olumsuzluklar etrafımızda sürüp gidiyor. Böyle olmasına rağmen milletimiz ülkesini bir istikrar ve güven ortamı haline getirmeyi başarmıştır. Gazi yahut şehit olmaya hazır milyonlarca ferdiyle bu huzur, bu sükûn sürecektir.
Kahramanlığı ve hürriyet tutkusunun yanında, milletimizin bir üstün özelliği de sahip olduğu vefa duygusudur. Bize Türkiye Cumhuriyetini emanet eden gazi ve şehitlerimize gösterdiğimiz hürmet bundandır.
“Hürriyet ve İstiklal Benim Karakterimdir” diyerek Milli Mücadeleyi başlatan Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’e, Sakarya Meydan Savaşından sonra, 19 Eylül 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce “Gazilik” unvanı verilmiştir. Büyük Öndere gazilik unvanının verildiği 19 Eylül tarihinin ülkemizde gaziler günü olarak kutlanmasına karar verilmiştir. Bu karar devletimizin ve milletimizin gazilerimize verdiği önemin, onlara duyulan minnet ve şükran duygularının ifadesidir. Ülkemiz toprakları bulunduğu bölge ve stratejik konumu nedeniyle tarih boyunca daima düşmanların hedefi haline gelmiştir. Tarih boyunca hür ve bağımsız olarak yaşamış olan Yüce Türk Milleti canından aziz bildiği kutsal vatan topraklarını hedef alan her saldırıyı binlerce şehit verme ve gazi olma pahasına korumasını bilmiştir. Dün, Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Kore’de, Kıbrıs’ta vatanın müdafaası ve dünya barışı için şahadete ulaşan ve gazi olarak dönen kahraman evlatlarımız, bugün ülkemizin birlik ve beraberliği bozmak için fırsat arayan dış güçlerin desteklediği kanlı terör örgütüne karşı ülkemizde mücadele yürütmektedir. Bu mücadelede yüzlerce evladımız şehit olurken, yüzlercesi de gazilik mertebesine ulaşmaktadır. Herkes Bilmelidir ki; Her ne şekilde olursa olsun, vatanımızın bütünlüğünü hedef alan güçler, kahraman güvenlik güçlerimiz ve vatansever Türk insanının mücadele azmi ve kararlılığı karşısında yok olmaya mahkûmdurlar.
Şehit ve gazilerimizi her zaman minnet duygusuyla anmak bizim boynumuzun borcudur.
Iğdırlı şehit ve gazilerimizi hatırlamak ve genç kuşaklara aktarmak üzere 2008 Yılında “IĞDIR’LI ŞEHİT VE GAZİLERİMİZ” isimli bir kitap hazırladım. Bu kitapta Kurtuluş Savaşında, Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Kore’de, Kıbrıs’ta ve Terör Mücadelesinde şehit ve Gazi olan Iğdırlılar ile ilimizde görev yaparken şehit ve gazi olanların biyografileri ve özgeçmişleri bulunmaktadır. Bu tür yayınlar gençlerimiz tarafından desteklenmeli ve yeni çalışmalar yapılmalıdır.
“Ağabey” diyordu Astsubay Zülfikar, “geçen gün kız arkadaşımla gezdim biraz ve kimse bacağımın takma olduğunu anlamadı. “Ağabey” diyordu, “biraz daha uğraşırsam belki bisiklet bile sürebilirim.” Küskün ve kızgın değildi sesi, pişman ve aciz de değildi. Gururlu ve biraz pusluydu sadece, bisiklet sürebilse yeterdi. Koşmayı, atlamayı, denize girmeyi feda etmişti vatanı için. Bacağını payanda yapmıştı, Kemerburgaz’ın da üzerinde bulunan Türk egemenlik örtüsüne.
Türk insanı gazi veya şehit olan atasını en derin duygularla anmaktadır ve anacaktır. Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanı verilişinin yıldönümünü ve Gaziler Gününü kutluyoruz. Bu vesileyle aramızdan ayrılmış gazi ve şehitlerimizi rahmetle anıyor, tüm gazilerimizi saygıyla selamlıyorum.
Ziya Zakir ACAR
Yamaçlara bırakıldığı an Varan çoktu tepenin ardına
Toprakta kalanlar ise sıra sıra Hasan, Ali, Ramazan’dı
Geride kalan hatıra…”
Çağın koşullarına, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak ancak tarih bilinciyle mümkündür. Türk milletinin her ferdi, yaşadığı hayatın geçmişte edinilen tecrübelerin bir sonucu olduğunu bilir.
Bu bakış açısıyla gazilerinin ve şehitlerinin hatırasını canlı tutar. Onların yazdığı destanı sonraki nesillere aktarır. Böylece Türk olmanın şuurunu ve gururunu çocuğuna da öğretir.
Milletimizin kahramanlıklarının en şanlılarından birisi ve bize zaman olarak en yakını Milli Mücadelemizdir. Türk insanı kendine yakışan zaferi, burada da elde etmeyi bilmiştir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün etrafında kenetlenerek, onun rehberliğine inanarak bağımsızlığına göz dikenleri vatanından kovmuştur.
Bu mücadelede gazilik ve şehitlik şerefine ulaşan atalarımızın destanı hala anlatılır, kahramanlık türküleri hala söylenir.
Bulunduğumuz coğrafya tarihin en kanlı savaşlarına, en karmaşık siyasi oyunlarına sahne olmuştur. Bu olumsuzluklar etrafımızda sürüp gidiyor. Böyle olmasına rağmen milletimiz ülkesini bir istikrar ve güven ortamı haline getirmeyi başarmıştır. Gazi yahut şehit olmaya hazır milyonlarca ferdiyle bu huzur, bu sükûn sürecektir.
Kahramanlığı ve hürriyet tutkusunun yanında, milletimizin bir üstün özelliği de sahip olduğu vefa duygusudur. Bize Türkiye Cumhuriyetini emanet eden gazi ve şehitlerimize gösterdiğimiz hürmet bundandır.
“Hürriyet ve İstiklal Benim Karakterimdir” diyerek Milli Mücadeleyi başlatan Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’e, Sakarya Meydan Savaşından sonra, 19 Eylül 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce “Gazilik” unvanı verilmiştir. Büyük Öndere gazilik unvanının verildiği 19 Eylül tarihinin ülkemizde gaziler günü olarak kutlanmasına karar verilmiştir. Bu karar devletimizin ve milletimizin gazilerimize verdiği önemin, onlara duyulan minnet ve şükran duygularının ifadesidir. Ülkemiz toprakları bulunduğu bölge ve stratejik konumu nedeniyle tarih boyunca daima düşmanların hedefi haline gelmiştir. Tarih boyunca hür ve bağımsız olarak yaşamış olan Yüce Türk Milleti canından aziz bildiği kutsal vatan topraklarını hedef alan her saldırıyı binlerce şehit verme ve gazi olma pahasına korumasını bilmiştir. Dün, Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Kore’de, Kıbrıs’ta vatanın müdafaası ve dünya barışı için şahadete ulaşan ve gazi olarak dönen kahraman evlatlarımız, bugün ülkemizin birlik ve beraberliği bozmak için fırsat arayan dış güçlerin desteklediği kanlı terör örgütüne karşı ülkemizde mücadele yürütmektedir. Bu mücadelede yüzlerce evladımız şehit olurken, yüzlercesi de gazilik mertebesine ulaşmaktadır. Herkes Bilmelidir ki; Her ne şekilde olursa olsun, vatanımızın bütünlüğünü hedef alan güçler, kahraman güvenlik güçlerimiz ve vatansever Türk insanının mücadele azmi ve kararlılığı karşısında yok olmaya mahkûmdurlar.
Şehit ve gazilerimizi her zaman minnet duygusuyla anmak bizim boynumuzun borcudur.
Iğdırlı şehit ve gazilerimizi hatırlamak ve genç kuşaklara aktarmak üzere 2008 Yılında “IĞDIR’LI ŞEHİT VE GAZİLERİMİZ” isimli bir kitap hazırladım. Bu kitapta Kurtuluş Savaşında, Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Kore’de, Kıbrıs’ta ve Terör Mücadelesinde şehit ve Gazi olan Iğdırlılar ile ilimizde görev yaparken şehit ve gazi olanların biyografileri ve özgeçmişleri bulunmaktadır. Bu tür yayınlar gençlerimiz tarafından desteklenmeli ve yeni çalışmalar yapılmalıdır.
“Ağabey” diyordu Astsubay Zülfikar, “geçen gün kız arkadaşımla gezdim biraz ve kimse bacağımın takma olduğunu anlamadı. “Ağabey” diyordu, “biraz daha uğraşırsam belki bisiklet bile sürebilirim.” Küskün ve kızgın değildi sesi, pişman ve aciz de değildi. Gururlu ve biraz pusluydu sadece, bisiklet sürebilse yeterdi. Koşmayı, atlamayı, denize girmeyi feda etmişti vatanı için. Bacağını payanda yapmıştı, Kemerburgaz’ın da üzerinde bulunan Türk egemenlik örtüsüne.
Türk insanı gazi veya şehit olan atasını en derin duygularla anmaktadır ve anacaktır. Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanı verilişinin yıldönümünü ve Gaziler Gününü kutluyoruz. Bu vesileyle aramızdan ayrılmış gazi ve şehitlerimizi rahmetle anıyor, tüm gazilerimizi saygıyla selamlıyorum.
Ziya Zakir ACAR