İkinci dünya savaşı yıllarında Türkiye''de iç siyasette önemli olaylar yaşanmaktaydı. Bunlardan en önemlisi olan Türkçülük-Turancılık Davası, uzun zaman ülke gündemini işgal etmiş ve etkisi günümüze kadar sürmüştür.
Dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu 4 Ağustos 1942 tarihinde meclise hitap ederken sunduğu konuşmada ''Biz Türküz, Türkçüyüz, bizim için Türkçülük bir kan davası olduğu kadar, bir vicdan bir kültür meselesidir.'' diyor. Ama söylediği sözlerin hepsi havada kalıyor, tersi uygulanıyordu. Saraçoğlu Milli Eğitim Bakanlığına dönemin solcularından H.Ali Yücel''i, Bakanlığına ve üniversite kadrolarına da aynı görüşün temsilcilerini atıyordu.
Hüseyin Nihal Atsız, Başbakan Şükrü Saraçoğlu''na 2 açık mektup yazar. Orhun dergisinde yazdığı bu iki açık mektup; başta H.Ali Yücel olmak üzere bütün solcuları endişeye düşürüyor; Ali Yücel''in teşvikiyle Ulus gazetesinin başyazarı Falih Rıfkı Atay, Atsız''ı mahkemeye veriyor. 26 Nisan 1944 günü mahkemenin ilk celsesi başlar. Ardından ikinci duruşma günü olan 3 Mayıs 1944 günü Ankara''da Atsız''a destek olmak üzere mahkeme salonunu tıklım tıklım dolduran Türkçü gençler; milliyetçi sloganlar eşliğinde adliyeden Ulus''a kadar yürüyerek, gösteri yaparlar. Aralarından birçoğu yaralanır, birçoğu da gözaltına alınır. Bununla beraber yeni olayların çıkmasından korkan hükümet, güvenlik tedbirlerini daha da arttırıyor.
3 Mayıs 1944 günü gerçekleşen ikinci celsede mahkeme tekrar davayı 9 Mayısa erteliyordu. Bu ertelenen tarihte; Atsız kaldığı otelde tutuklanır, ardından ülke genelinde Türkçü avına başlanıyor. Zeki Velidi Togan, Fethi Tevetoğlu, Necdet Sancar ve büyük dava adamı Alparslan Türkeş gözetim altına alınıyor. Nihal Atsız''ın dergisi olan Orhun kapatılıyordu.
Devrin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Atatürk döneminde fırsat bulup uygulayamadığı Türkçülük karşıtlığını, o tarihlerde uygulamaya koyuyordu. İsmet İnönü 19 Mayıs Gençlik ve Spor bayramında halka şöyle seslenir: ''Turancılar, Tük Milletini, bütün komşuları ile onarılmaz bir surette düşman yapmak için birer tılsım bulmuşlar. Bu kadar şuursuz ve densiz fesatçılara Türk milletinin mukadderatını kaptırmamak için Cumhuriyet rejimi bütün tedbirlerini kullanacaktır.
Bütün iftiralara, tehditlere, şantajlara rağmen, 3 Mayıs 1947''de ki celsede; mahkeme tutuklu bulunan 23 Türkçü için beraat kararı veriliyor ve adalet hak ettiği yeri buluyordu.
Kendilerine dünya görüşü olarak Türk milletinin varlığını, değerlerini sürdürmesini, yükselmesini esas alan Türk milliyetçileri açısından 3 Mayıs 1944 tarihi bir bayramdır ve her yıl coşkuyla bayram olarak kutlanmaktadır. Bu bayram artık Türkiye sınırlarını aşmış dünya üzerinde kendisini Türk kabul eden ve içinde Türklük bilinci olan herkes tarafından daha çok katılımla ve bilinçli bir şekilde kutlanmaktadır.
3 Mayıs 1944 tarihi bir dönüm noktasıdır.
3 Mayıs 1944 tarihi; milli ve sivil uyanışın adıdır.
3 Mayıs 1944 tarihi bir doğuştur.
3 Mayıs 1944 tarihi kutsal bir inancın sembolüdür.
Taviz verilmeyecek kadar kutsal... Türkçülük şuurunu yaşayanların; ırkının yüksek değerini bilip, Türkün kudretini -Güneşin doğuşu, gibi- bekleyenlerin TÜRKÇÜLÜK TOYU kutlu olsun.
Iğdır Türk Eğitim-Sen
Kaynak: Haber Merkezi



