Her ne kadar insanın doğasını anlamak için uğraşan alanlar kişiliği, yaşam boyu süregelen bir yapı olarak kabul etse de, kişiliğin temelinde ve gelişiminde çocukluk döneminin etkili olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Sosyal psikoloji alanında yapılan çalışmalar, ailenin çocuk ve onun kişiliğinin oluşumu üzerinde etkili olduğunu göstermiştir. Çocukluğun erken dönemlerinden itibaren çocukların çevrelerini tanımaya başladıkları ve bunun sonucu olarak çevreleri ile etkileşim içerisinde olduğunu görmekteyiz. Çocuk erken çocukluk dönemlerinden ilerledikçe yavaş yavaş beceriler kazanmaya ve davranışlarını denetim altına almaya çalışır. Bu evrede ailenin çocuğa olan tutumu bu davranış örüntülerini oluşturmasında ve gelişiminin bir sonraki evresine geçişinde oldukça önemli bir paya sahiptir. Çocukların gelişiminde etkili olan anne-baba tutumları bazı başlıklar altında gruplandırılabilir:
Otoriter Tutum: Bu tutumda çocuğun ilgisi, istekleri, duygu ve düşünceleri dikkate alınmadan sadece anne-babanın koyduğu kurallar yer almaktadır. Bu tür ailelerde eğitimde ceza verici bir yaklaşım benimsenmekle birlikte, anne-babalar çocuklarıyla görüş alışverişinde pek bulunmamaktadırlar. Anne-baba; ‘’Ben öyle istediğim için yapacaksın ve böyle davranacaksın’’ gibi yaptırımlarda bulunmaktadırlar. Böyle ailelerde büyüyen çocuklarda, güven duygusu sekteye uğrayabileceği gibi, yaratıcılık, hoşgörü gibi konularda da sıkıntılar görülebilmektedir. Ayrıca böyle ortamlarda yetişen çocuklar; anne-babanın bulunmadığı ortamlarda kendilerini boşlukta hissedebilmekle birlikte, bulundukları ortamda bir otorite arayışına girebilmektedirler.
Aşırı Hoşgörülü (Tavizkar) Tutum: Bu tutumda anne-babanın kabulü ve çocuğa olan ilgisi yüksek iken, çocuk üzerindeki kontrolü düşüktür. Saldırgan ve olumsuz tutumlarda dahil, çocuğun her tür davranışı hoşgörü ile karşılanmaktadır. Bu tutumda yetişen çocuklar, aile içinde anne-babasına hükmetmeye başlamakla birlikte, onlara çok az saygı gösterebilmektedirler. Bu çocuklar ilerleyen dönemlerde toplum kurallarına uymakta zorluk yaşamalarının yanında, arkadaş ortamında uyum konusunda da sıkıntılar yaşayabilmektedir.
İhmalkar Tutum: Bu anne-babalar çocuklarını çoğu zaman denetlememekle birlikte, onların davranışlarına sınır getirme ve onlarla yeteri kadar ilgilenme gibi konularda da ihmalkar davranışlar sergileyebilmektedirler. Bu aile tutumunda, çocuk çoğu zaman ailede yokmuş gibi davranılmakla birlikte, çocuk fiziksel ve duygusal olarak yalnızlığa itilmektedir. Bu çocuklar ilerleyen dönemlerde güven sorunu yaşayabilmenin yanında, sosyal ve dil gelişimlerinde de gecikmeler ortaya çıkabilmektedir.
Demokratik Tutum: Bu anne-baba tutumunda, aileler çocuklarından herhangi bir karşılık beklemeden, onları içten ve derin bir duyguyla sevmektedirler. Çocuklarının ilgi, duygu ve davranışlarını göz önünde bulundurup, kendi ayakları üzerinde durabilecek çocuklar olarak yetiştirmeyi amaçlamaktadırlar. Ayrıca aile bireyleri arası etkili bir iletişim olmakla birlikte, ‘Çocukta bizimle yaşıyor ve alacağımız kararlar onu da etkileyeceği için onun da söz hakkının olması gerekir.’ anlayışına sahiptirler. Bu tutum içinde büyüyen çocuklar, sosyal alanlarda yeterlilik, bağımsızlık, yardımseverlik gibi alanlarda olumlu fikirler beyan edebilen çocuklar olarak yetişmektedirler. Ayrıca demokratik bir aile ortamında büyüdüklerinden dolayı, diğer kişilere karşı duyarlı, kendine ve diğerlerine karşı saygılı ve sorumluluk sahibi bireyler olarak yetişmektedirler. Kötülüklerin son derece hüküm sürdüğü dünyamızda; hoşgörülü, yardımsever ve adil çocuklar yetiştirmemiz umuduyla…
Otoriter Tutum: Bu tutumda çocuğun ilgisi, istekleri, duygu ve düşünceleri dikkate alınmadan sadece anne-babanın koyduğu kurallar yer almaktadır. Bu tür ailelerde eğitimde ceza verici bir yaklaşım benimsenmekle birlikte, anne-babalar çocuklarıyla görüş alışverişinde pek bulunmamaktadırlar. Anne-baba; ‘’Ben öyle istediğim için yapacaksın ve böyle davranacaksın’’ gibi yaptırımlarda bulunmaktadırlar. Böyle ailelerde büyüyen çocuklarda, güven duygusu sekteye uğrayabileceği gibi, yaratıcılık, hoşgörü gibi konularda da sıkıntılar görülebilmektedir. Ayrıca böyle ortamlarda yetişen çocuklar; anne-babanın bulunmadığı ortamlarda kendilerini boşlukta hissedebilmekle birlikte, bulundukları ortamda bir otorite arayışına girebilmektedirler.
Aşırı Hoşgörülü (Tavizkar) Tutum: Bu tutumda anne-babanın kabulü ve çocuğa olan ilgisi yüksek iken, çocuk üzerindeki kontrolü düşüktür. Saldırgan ve olumsuz tutumlarda dahil, çocuğun her tür davranışı hoşgörü ile karşılanmaktadır. Bu tutumda yetişen çocuklar, aile içinde anne-babasına hükmetmeye başlamakla birlikte, onlara çok az saygı gösterebilmektedirler. Bu çocuklar ilerleyen dönemlerde toplum kurallarına uymakta zorluk yaşamalarının yanında, arkadaş ortamında uyum konusunda da sıkıntılar yaşayabilmektedir.
İhmalkar Tutum: Bu anne-babalar çocuklarını çoğu zaman denetlememekle birlikte, onların davranışlarına sınır getirme ve onlarla yeteri kadar ilgilenme gibi konularda da ihmalkar davranışlar sergileyebilmektedirler. Bu aile tutumunda, çocuk çoğu zaman ailede yokmuş gibi davranılmakla birlikte, çocuk fiziksel ve duygusal olarak yalnızlığa itilmektedir. Bu çocuklar ilerleyen dönemlerde güven sorunu yaşayabilmenin yanında, sosyal ve dil gelişimlerinde de gecikmeler ortaya çıkabilmektedir.
Demokratik Tutum: Bu anne-baba tutumunda, aileler çocuklarından herhangi bir karşılık beklemeden, onları içten ve derin bir duyguyla sevmektedirler. Çocuklarının ilgi, duygu ve davranışlarını göz önünde bulundurup, kendi ayakları üzerinde durabilecek çocuklar olarak yetiştirmeyi amaçlamaktadırlar. Ayrıca aile bireyleri arası etkili bir iletişim olmakla birlikte, ‘Çocukta bizimle yaşıyor ve alacağımız kararlar onu da etkileyeceği için onun da söz hakkının olması gerekir.’ anlayışına sahiptirler. Bu tutum içinde büyüyen çocuklar, sosyal alanlarda yeterlilik, bağımsızlık, yardımseverlik gibi alanlarda olumlu fikirler beyan edebilen çocuklar olarak yetişmektedirler. Ayrıca demokratik bir aile ortamında büyüdüklerinden dolayı, diğer kişilere karşı duyarlı, kendine ve diğerlerine karşı saygılı ve sorumluluk sahibi bireyler olarak yetişmektedirler. Kötülüklerin son derece hüküm sürdüğü dünyamızda; hoşgörülü, yardımsever ve adil çocuklar yetiştirmemiz umuduyla…