Ancak, 19. yüzyılın başlarından itibaren, İngiltere, Rusya ve Fransa’nın teşvikiyle Osmanlı Devleti’nin doğusunda bir Ermenistan devleti kurmak için faaliyetlerde bulunmuşlardır. Hınçak ve Taşnak Sutyan isimli Ermeni komitalarının kurulmasıyla da Anadolu’nun çeşitli yerlerinde isyanlar çıkarmışlardır. Bunlardan en önemlisi 1894-1896 yılları arasında olanıdır. Ancak zamanında alınan tedbirlerle bu büyük isyan bastırılmıştır.
Nihayet, Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı sırasında Doğu Anadolu’da Ruslarla savaşa girmesinden faydalanan Hınçak ve Taşnak Sutyan teşkilatlarının önderliğinde Ermeniler, Rus birliklerine yardım ve yataklık etmekle kalmayıp, yüzyıllardır beraber yaşadıkları, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda Türk ve Müslüman insanımızı da katletmişlerdir. Bunun üzerine Osmanlı Hükûmeti,24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni komitelerini kapatmıştır. Ermeni çevrelerinin her yıl sözde “Ermeni soykırımının yıl dönümü diye andıkları 24 Nisan, işte bu komitecilerin tutuklandığı tarihtir. Osmanlı idaresi bunun ardından 27 Mayıs 1915 tarihinde bir “Tehcir Kararnamesi” (Yer Değiştirme) çıkarma mecburiyetinde kalmışlardır.
Ermenilerin sevk ve iskân uygulamasının “sözde soykırım” olarak tanınması için yoğun gayret gösterdiğini, bu kapsamda 24 Nisan'ı bütün dünyada "soykırım günü" ilan ederek âdeta sanal bir bellek ve suni bir tarih oluşturulmak istemişlerdir. "Ermeni vatandaşların zorunlu göçe tabi tutulmasını 'sözde soykırım' olarak birçok ülkeye resmen kabul ettirmişlerdir. Bu ülkelerin sözde soykırımı kabul etmesi, aynı şekilde ABD'li yöneticilerin 1915 olaylarına ilişkin 'soykırım' ifadesini kullanması, tarihî gerçekleri inkâr etmek ve çarpıtmaktan başka bir anlam taşımamaktadır.
Ermeni çetelerinin gerçekleştirdikleri terör faaliyetlerine rağmen bu eylemlerin masum ve mazlum olarak gösterildi , "Yaşanan olaylar, Ermenilerin propagandaları sonucu Batı kamuoyunda ‘sözde Ermeni katliamı’ olarak çarpıtılmıştır. Ermenilerin tek taraflı propagandalarının etkisiyle Osmanlı Devleti hakkında olumsuz portre çizilirken Ermenilerin Türklere yönelik katliamları ise göz ardı edilmiştir."
Birinci Dünya Savaşı yıllarında Ermeni isyanlarının had safhaya çıkmıştır. "Ermeni çeteleri, Ruslarla iş birliği yaparak Osmanlı ordusunu arkadan vurmuştur. Bu da bir gerçektir. Bunun üzerine Osmanlı Devleti, 24 Nisan 1915'te Ermeni komitalarını kapatmıştır.
27 Mayıs'ta ise Muvakkat Sevk ve İskân Kanunu çıkartarak, Doğu Anadolu'da yaşayan Ermenilerin ülkenin diğer bölgelerine sevk ve iskânını gerçekleştirmek durumunda kalmıştır. Bu bir mecburiyet, son derece gerçekçi bir uygulamadır." Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin yenilmesiyle ortaya çıkan tabloda büyük güçlerin, kendi çıkarları doğrultusunda bölgede nüfuz ve hâkimiyetlerini tesis etmeye çalışmışlardır. "Ermeniler ise Osmanlı topraklarının bir bölümünü de içine alacak şekilde Büyük Ermenistan kurmayı amaçlamıştır. Ermeniler, büyük güçlerin desteğini alabilmek için her türlü manipülasyon ve propagandaya başvurarak yoğun lobi faaliyetleri yürütmüşlerdir. Birinci Dünya Savaşı sonrası, ABD'deki lobi gruplarından destek alan Ermeniler, İngiltere'nin de teşvikiyle kurulması planlanan Büyük Ermenistan için ABD mandasını talep etmişlerdir. Ermenilerin bu dönemde Doğu Anadolu Bölgesinde yaptıkları katliamlar Ulusal basın ve bilim adamları önünde açılarak ispat edilmiştir. Toplu mezarlardan biri olan Oba Köyü Toplu Mezar Yeri. Iğdır’da 13 Eylül 1919 Yılında Ermeni çetelerince toplu olarak katledilen Türklere ait toplu mezardır. 1/ 2 Mart 1986 Yılında kar yağışı altında 10 saatlik bir kazıdan sonra Ermeni çetelerince katledilen 90 Türk vatandaşına ait kafa ve iskelet kemikleri ortaya çıktı. “Tandır Damı Katliamı” gerçek boyutlarıyla ortaya çıkmıştır.Diğer toplu mezarlardan biri de katledilen Türklere ait köylülerin Uzun Hüseyin Kuyusu dedikleri Hakmehmet Köyü Toplu kuyu-mezardır. Iğdır’da 5–7 Ekim 1999 tarihlerinde düzenlenen “21.Yüzyıla Girerken Tarihe Dostça Bakış: Türk-Ermeni İlişkileri Uluslararası Sempozyumu” çerçevesinde gerçekleştirilen kazı çalışmalarına 6 Ekim’de başlanmış ve çalışma şartlarının güçlüğü nedeniyle kazı 7 Ekim’de de sürdürülmüştür. Kazı çalışmaları Atatürk Üniversitesinden Arkeolog Prof. Dr. Cevat BAŞARAN, Dr. Ali YALÇIN TAVUKÇU, ile Arş. Gör. Ertan KÜÇÜKEFE ve Hacettepe Üniversitesi’nden Antropolog Yard. Doç. Dr. Yılmaz ERDAL’dan oluşan teknik ekip tarafından yürütülmüştür., İtalyan Tarih Bilimci Prof. Dr. Stefeno TRİNKHESE, Avusturyalı Tarih Bilimci Prof, Dr. Eric FAYCIL ve BCC Televizyonu’nun da bizzat katılımıyla toplu mezar kazısı iki gün sürmüş, 83 kişiye ait kafatası ve iskelet kemikleri çıkarılmıştır.Açılan diğer bir Toplu Mezarlardan biri de Tuzluca İlçesi Gedikli Köyüdür. Kazısı 27 Mayıs 2003 tarihinde Türk ve yabancı bilim adamı ve basın mensupları önünde gerçekleştirildi. Kazının henüz başlarında ortaya çıkan görüntü kazıda bulunan yerli ve yabancı gözlemcilerin hafızasından oldukça uzun bir süre kaybolmayacak gibiydi. Manzara, katliam sırasında biri üç yaşında diğeri yedi yaşlarında iki çocuğuna sarılmış ve Ermeniler tarafından kafatası ikiye ayrılmış anne ve çocuklarının iskeletlerinin görüntüsüydü…Yaptığım çalışmalarda dinlediğim görgü tanıkların ifadesinden yola çıkarak 6 adet Toplu Mezarın bulunduğu yerleri tespit ettim. Bunlar da açılırsa Ermenilerin ne kadar zalim oldukları, Türkler Ermenilere değil de, Ermenilerin Türklere soykırım ve katliam yaptıkları ortaya çıkacaktır. Haber: Ziya Zakir ACAR
Haber Merkezi
Nihayet, Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı sırasında Doğu Anadolu’da Ruslarla savaşa girmesinden faydalanan Hınçak ve Taşnak Sutyan teşkilatlarının önderliğinde Ermeniler, Rus birliklerine yardım ve yataklık etmekle kalmayıp, yüzyıllardır beraber yaşadıkları, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda Türk ve Müslüman insanımızı da katletmişlerdir. Bunun üzerine Osmanlı Hükûmeti,24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni komitelerini kapatmıştır. Ermeni çevrelerinin her yıl sözde “Ermeni soykırımının yıl dönümü diye andıkları 24 Nisan, işte bu komitecilerin tutuklandığı tarihtir. Osmanlı idaresi bunun ardından 27 Mayıs 1915 tarihinde bir “Tehcir Kararnamesi” (Yer Değiştirme) çıkarma mecburiyetinde kalmışlardır.
Ermenilerin sevk ve iskân uygulamasının “sözde soykırım” olarak tanınması için yoğun gayret gösterdiğini, bu kapsamda 24 Nisan'ı bütün dünyada "soykırım günü" ilan ederek âdeta sanal bir bellek ve suni bir tarih oluşturulmak istemişlerdir. "Ermeni vatandaşların zorunlu göçe tabi tutulmasını 'sözde soykırım' olarak birçok ülkeye resmen kabul ettirmişlerdir. Bu ülkelerin sözde soykırımı kabul etmesi, aynı şekilde ABD'li yöneticilerin 1915 olaylarına ilişkin 'soykırım' ifadesini kullanması, tarihî gerçekleri inkâr etmek ve çarpıtmaktan başka bir anlam taşımamaktadır.
Ermeni çetelerinin gerçekleştirdikleri terör faaliyetlerine rağmen bu eylemlerin masum ve mazlum olarak gösterildi , "Yaşanan olaylar, Ermenilerin propagandaları sonucu Batı kamuoyunda ‘sözde Ermeni katliamı’ olarak çarpıtılmıştır. Ermenilerin tek taraflı propagandalarının etkisiyle Osmanlı Devleti hakkında olumsuz portre çizilirken Ermenilerin Türklere yönelik katliamları ise göz ardı edilmiştir."
Birinci Dünya Savaşı yıllarında Ermeni isyanlarının had safhaya çıkmıştır. "Ermeni çeteleri, Ruslarla iş birliği yaparak Osmanlı ordusunu arkadan vurmuştur. Bu da bir gerçektir. Bunun üzerine Osmanlı Devleti, 24 Nisan 1915'te Ermeni komitalarını kapatmıştır.
27 Mayıs'ta ise Muvakkat Sevk ve İskân Kanunu çıkartarak, Doğu Anadolu'da yaşayan Ermenilerin ülkenin diğer bölgelerine sevk ve iskânını gerçekleştirmek durumunda kalmıştır. Bu bir mecburiyet, son derece gerçekçi bir uygulamadır." Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin yenilmesiyle ortaya çıkan tabloda büyük güçlerin, kendi çıkarları doğrultusunda bölgede nüfuz ve hâkimiyetlerini tesis etmeye çalışmışlardır. "Ermeniler ise Osmanlı topraklarının bir bölümünü de içine alacak şekilde Büyük Ermenistan kurmayı amaçlamıştır. Ermeniler, büyük güçlerin desteğini alabilmek için her türlü manipülasyon ve propagandaya başvurarak yoğun lobi faaliyetleri yürütmüşlerdir. Birinci Dünya Savaşı sonrası, ABD'deki lobi gruplarından destek alan Ermeniler, İngiltere'nin de teşvikiyle kurulması planlanan Büyük Ermenistan için ABD mandasını talep etmişlerdir. Ermenilerin bu dönemde Doğu Anadolu Bölgesinde yaptıkları katliamlar Ulusal basın ve bilim adamları önünde açılarak ispat edilmiştir. Toplu mezarlardan biri olan Oba Köyü Toplu Mezar Yeri. Iğdır’da 13 Eylül 1919 Yılında Ermeni çetelerince toplu olarak katledilen Türklere ait toplu mezardır. 1/ 2 Mart 1986 Yılında kar yağışı altında 10 saatlik bir kazıdan sonra Ermeni çetelerince katledilen 90 Türk vatandaşına ait kafa ve iskelet kemikleri ortaya çıktı. “Tandır Damı Katliamı” gerçek boyutlarıyla ortaya çıkmıştır.Diğer toplu mezarlardan biri de katledilen Türklere ait köylülerin Uzun Hüseyin Kuyusu dedikleri Hakmehmet Köyü Toplu kuyu-mezardır. Iğdır’da 5–7 Ekim 1999 tarihlerinde düzenlenen “21.Yüzyıla Girerken Tarihe Dostça Bakış: Türk-Ermeni İlişkileri Uluslararası Sempozyumu” çerçevesinde gerçekleştirilen kazı çalışmalarına 6 Ekim’de başlanmış ve çalışma şartlarının güçlüğü nedeniyle kazı 7 Ekim’de de sürdürülmüştür. Kazı çalışmaları Atatürk Üniversitesinden Arkeolog Prof. Dr. Cevat BAŞARAN, Dr. Ali YALÇIN TAVUKÇU, ile Arş. Gör. Ertan KÜÇÜKEFE ve Hacettepe Üniversitesi’nden Antropolog Yard. Doç. Dr. Yılmaz ERDAL’dan oluşan teknik ekip tarafından yürütülmüştür., İtalyan Tarih Bilimci Prof. Dr. Stefeno TRİNKHESE, Avusturyalı Tarih Bilimci Prof, Dr. Eric FAYCIL ve BCC Televizyonu’nun da bizzat katılımıyla toplu mezar kazısı iki gün sürmüş, 83 kişiye ait kafatası ve iskelet kemikleri çıkarılmıştır.Açılan diğer bir Toplu Mezarlardan biri de Tuzluca İlçesi Gedikli Köyüdür. Kazısı 27 Mayıs 2003 tarihinde Türk ve yabancı bilim adamı ve basın mensupları önünde gerçekleştirildi. Kazının henüz başlarında ortaya çıkan görüntü kazıda bulunan yerli ve yabancı gözlemcilerin hafızasından oldukça uzun bir süre kaybolmayacak gibiydi. Manzara, katliam sırasında biri üç yaşında diğeri yedi yaşlarında iki çocuğuna sarılmış ve Ermeniler tarafından kafatası ikiye ayrılmış anne ve çocuklarının iskeletlerinin görüntüsüydü…Yaptığım çalışmalarda dinlediğim görgü tanıkların ifadesinden yola çıkarak 6 adet Toplu Mezarın bulunduğu yerleri tespit ettim. Bunlar da açılırsa Ermenilerin ne kadar zalim oldukları, Türkler Ermenilere değil de, Ermenilerin Türklere soykırım ve katliam yaptıkları ortaya çıkacaktır. Haber: Ziya Zakir ACAR
