Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

Haykırdı, ak tolgalı beylerbeyi "İlerle!"
Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle

 

Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan…
 Okuduğum mısralar, hepinizin de bildiği gibi milli şairlerimizden Yahya Kemal Beyatlı'nın şaheserlerinden birisine aittir.. Asıl adı Ahmet Agâh olan şairimiz, 2 Aralık 1884'de Üsküp'te doğdu. Babası bir süre Üsküp'te Belediye başkanlığı yapmış Nişli İbrahim Naci Bey, annesi ise Nakiye  hanımdır.
 Kültürlü bir aileye mensup olması, onun dönemine göre iyi bir eğitim almasını sağlamıştır. Üsküp'te başlayan okul hayatı, Selanik'te devam etmiş, daha sora İstanbul'a gelerek büyük bir şöhrete sahip Vefa Lisesini bitirmiştir.
Milli şairimiz o yıllarda birçok aydın gibi, rejim muhaliflerinin toplanma adresi olan Jön Türklere katılmış, takip edildiğini anlayınca da diğer arkadaşlarının bulunduğu Paris'e gitmiştir Tam dokuz yıl kaldığa Paris'te boş durmamış, siyasal bilgiler eğitimi almıştır. Bu arada tarih ve millet bilinci yönünden de kendisini gelişmiştir.
Osmanlı devletinde iktidar değişikliği olup meşrutiyet ilan edildikten sonra, yurduna dönen büyük şairimiz, 1915-1918 yılları arasında bugünkü İstanbul Üniversitesinde profesör olarak çalışmış, medeniyet tarihi, batı edebiyatı ve Türk edebiyatı derslerini okutmuştur.
 Yahya Kemal, milli meselelerde çok hassastır. Şairimiz, İstiklal savaşına başından beri desteklemiş ve cesaret dolu yazılar yazmıştır. Bu yazıları İleri, Tevhid-i Efkâr gazeteleri ve Dergâh dergisinde yayımlanmıştır. Yazıları ile çok geniş kesimleri etkilemiş, milli mücadelenin dalga dalga yayılmasında çok önemli etkileri görülmüştür. Milli mücadelenin en kritik döneminde Ankara'ya gelerek, Hakimiyet-i Milliye gazetesinde başyazar oldu.
Milli şairimiz, Kurtuluş savaşından sonrada ülkeye hizmetten bir an olsun geri durmamıştır. Kurtuluş savaşımızın sona ermesinin ve zaferimizin uluslararası belgesi olan Lozan anlaşması görüşmelerine,  Türk heyetinde danışman sıfatıyla bulunmuştur. 1923'de Urfa milletvekili olmuş, 1926'da Varşova, sonra da Madrid, en sonunda da Lizbon elçiliklerinde bulunmuştur. Bir dönem de Pakistan büyükelçiliği yaptı. Ömrünü adeta milletine adayan büyük şairimiz, geride birçok hizmetlerle dolu bir maziyi bırakarak 1 Kasım 1958 tarihinde bizlere veda etti. Bakın bu sonsuz vedayı ne güzel ifade etmiştir şairimiz…
 Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol…..
  Yahya Kemal, şiirlerinde zengin bir fikir ve dünya görüşü ortaya koymuştur. Yahya Kemal'in fikirlerini kavramadan şiirlerinin anlaşılmayacağı gerçektir. En belirgin yönü şiire ve kendi şairliğine duyduğu saygıdır. "Mısra benim namusumdur" sözünü sık sık tekrarlamıştır şairimiz. Ona göre Türk milletinin oluşunda ve milliyet anlayışının gelişmesinde başlıca unsurlar olan tarih, vatan, ırk, din, dil ve güzel sanatlar üzerinde durmuştur. Yahya Kemal'e göre vatan; "Hiç bir zaman bir nazariye değil, bir topraktır. Milleti millet yapan bütün değerlerin toplandığı, vücut bulduğu yerdir vatan. Şiirlerini adeta âşık olduğu İstanbul Türkçesi ile yazan şairimiz, "Bu dil ağzımda annemin sütüdür" mısrası ile dile verdiği önemi ortaya koyar.
       Yahya kemal Beyatlı, şiirlerinde vatan, aşk, mücadele ve İstanbul gibi konuları işlemiştir. Geride ayrı ayrı birer şaheser olan şiirler, makaleler, yazılar bırakan büyük şairimiz, kubbede hoş bir seda bırakanlar kervanına katılarak tarihteki müstesna yerini almıştır…
  Neslihan Gül AKYILDIZ
  İnönü ilköğretim Okulu
  Kompozisyon İl Birincisi

Tweet