"TÜRK KÜLTÜRÜNDE AĞRI DAĞI" KONULU ULUSLAR ARASI SEMPOZYUMU

Tarih : 2008-06-30 / Kategori : Genel Haber

  Türk kültüründe Ağrı dağı uluslar arası sempozyum ikinci gününde de devam etti. Kültür sarayında yapılan sempozyumda konuşmacılar Ağrı dağını çeşitli yönleri ile anlattılar
 Prof. Dr. Oktay Belli ,  " MÖ II. ve I. Bin Yılında Ağrı Dağı Bölgesinin Arkeolojisi konusunda yaptığı slayt gösterisi eşliğindeki sunumunda şunları söyledi:

 "Türk olmaktan, Türkiye cumhuriyeti topraklarında yaşamaktan, Atatürk ilke ve inkılapları çerçevesinde büyümekten gurur duyuyorum. Bu Anadolu toprakları ve Ağrı dağı bir medeniyet merkezidir. Ağrı dağına ilk olarak Kafkaslardan Huriler gelmiştir. Sonrada Urartular. Ermeniler bu bölgede yaşamamışlardır. Fakir bir topluluktu. Daha sonra Urartuluların yaptıklarının üstüne konmuşlardır. Kimse Ağrı dağında Ermeni izini aramasınlar. Sonradan gelerek buraya yerleşmişlerdir. Bu bölgeyi karış karış gezdim tek bir ermeni eseri yoktur. Bunu dünya bilim adamları da söylüyor. Ararat kelimesi ile Ermenilerin bir alakası yoktur. Ermeniler Ağrı dağına Masis diyor. Araştırmacılar ve seyyahlar ise Ararat diyorlar. Çünkü Tevrat'ta geçen bir kelimedir. Kesinlikle Ermenilerle bir alakası yoktur. Ağrı dağı bir tarih abidesidir. Maalesef burada yapılan mezarlar kaçak olarak kazılmıştır. Mezarlarda altın arayanlara şunu söyleyebilirim ki bu mezarlarda altın yoktur. Çünkü Huriler  ve Urartulular demiri bulmuşlardır demir çağıdır. Mezarlarda demirden çıkan demir bilezik ve küpeler olur."
Atatürk üniversitesi Kazım Karabekir eğitim fakültesi coğrafya bölümü öğretim görevlilerinden Yrd. Doç. Dr. Mete Alım, "Coğrafi Özellikleri Bakımından Ağrı Dağı   "  konulu sunumunda Ağrı dağı ve coğrafi konumuna değinerek. "Ağrı dağı'nın %65'i Iğdır %35 'i Ağrı ilinde dir..Buna rağmen maalesef Ağrı dağı Ağrı dili ile anılıyor. Bunun düzeltilmesi lazım. Ağrı dağına Eğri dağ, Nuh 'un Dağı, Büyük Ağrı, diyenlerde vardır. Ağrı adının Şamanizm devri Türkçesinden gelme olasılığı yüksektir. Ermenilerin buranın kendi ülkelerinin merkezi olduğu iddiası Yahudi kutsal kitaplarında Hıristiyanlıkta Nuh gemisinin bu dağa indiği inancı  Ağrı dağının hem dini hem de siyasi yönden önemini artırmıştır. Bu dağa tırmanışları artırmıştır. Bunları iyi değerlendirerek turistleri bu bölgeye çekebiliriz. Yatırımların yapılması lazım. Eski vali Mustafa Tamer zamanında başlatılan çalışmalar durmuştur. İnanç turizmi olarak Ağrı dağından faydalanılabilinir. Eko turizm yapılabilir. Yöre halkı bilinçlendiri lebilir." dedi.
       Tartışma kısmında mimar mühendis Orhan Ağırkaya, " Ağrı dağının tarihi eserleri taşarlı sökülüp götürülüyor kimse buna neden sahip çıkmıyor " dedi.
 Prof. Dr. Elfine Sıbgatullına'da bu soru üzerine, “Bu dağa sizler sahip çıkacaksınız. Keşke burada vali, belediye başkanı, yetkililer olsaydı. Turizme açılması konusunu dinleseydi" dedi. Prof. Dr. İsmail Doğan'da, “Maalesef bu toplantıda kendimiz konuştuk kendimiz dinledik. Iğdırlı bu toplantıya neden ilgi göstermedi. Anlamış değiliz. Iğdırlı olarak Ağrı dağını sahiplenmezseniz taşı da çalarlar dağı da" dedi.
Prof. Dr. Önder Göçgün, "Dede Korkut Hikâyelerinde, Bir 'Destan Unsuru' Olarak Ağrı Dağı" konulu sunumunda Dede korkut hikaylerinde Ağrı dağı isiminin sık sık geçtiğine vurgu yaparak şunları söyledi: "Milli kültür tarihimizin edebiyatımızın en esaslı yapı taşlarından ve zengin destan belgelerimizin önde gelenlerinden Dede Korkut kitabında açıkca ifadesini bulan nice şehit kanlarının bedeli olan Ağrı dağı, Türk milletinin engin tarihi mekanlarından birisi niteliği ile öz malımızdır. Ve yüce Atatürk'ün gösterdiği aydınlık hedefler doğrultusunda daima sahip bulunmamız gereken yüksek ulusal bilincimizle sonsuza kadar öz malımız olmaya devam edecektir."
 Iğdır meslek yüksek okulu müdürü  Turgut Öcal, " Türk Edebiyatında Ağrı Dağı", Prof. Dr. Kâzım Yetiş "Memleketçi Edebiyat Çerçevesinde Dağ ve Ağrı Dağı Şiirleri" konusunda bilgi vererek Ağrı dağının şiir ve edebiyatta önemli bir yeri olduğunu vurguladılar. Prof. Dr. Kâzım Yetiş, Ağrı dağını memleket edebiyatında  entellektüel yaklaşımla şiirlerde, romanda, müzikde, ideolojik olarak değil gerçek manada işlenmesi gerektiğini" söyledi.
Doç. Dr. Eflatun Neimetzade " Müzik ve Tiyatro Dünyasında Ağrı Dağı" nı da anlatırken şunları söyledi: "Ağrı dağı Türk dünyasının onur abidesidir. Türk milletinin kültür ve sanat zenginliğini tüm milletin kültür ve sanat zenginliğini sentez halinde tüm dünyaya tanıtmamız yönünden guru ve kıvanç duyuyoruz.. Ağrı dağı şiirlerde  romanlarda ve musikilerde de yerini almıştır. Ağrı dağına sahip çıkalım onu sahiplenelim. Bu güzel sempozyumu maalesef Iğdırlıların sahiplenmediğini gördüm. Salonun boş olması beni rahtsız etti. Böyle bir organizasyonun fiyasko ile sonuçlanması bizleri üzmüştür. Bu organizasyonun bu hale gelmesinin sorumlusu kimlerdir bilmiyorum. Sorun Iğdırda, Iğdırlılar Ağrı dağına sahip çıksın. Ermenistan'ın her yerinde Ağrı dağının resmi bulunuyor. Ermeniler Türk sınırlarını tanımıyor. Topraklarımızda gözü var. Bazı Kars'lı tüccarlar Ermenistan sınır kapısı açılsın diye imza topluyor. Bu kapının açılması demek Karabağ toprağının kayıp edilmesi, Türk dünyasının umutlarının kayıp olması demektir." dedi.
Belediye Başkanı Nurettin Aras'ta, “benim cesedimi çiğnemende kimse kapıyı açamaz. Ne zaman işgal ettiği topraklardan çekilir o zaman açılır. Iğdırlı Azerbaycan'ın yanında olmuştur. Bundan sonrada olacaktır. Ağrı dağında Iğdırlı piknik yapmaya gidemiyor. Korkuyor. Çünkü terör vardır." dedi.
Prof. Dr. Ebulfez Amanoğlu " Iğdır'da son senelerde kültür konularının gündeme gelmesi çok güzel. Atatürk Kültür Merkezi Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlı kalarak inkılaplarını sık sık Türk Cumhuriyetlerinde konuları ele alarak sempozyum oluşturulması çok güzel. Iğdır için en önemli olan bir üniversitenin kurulması. Iğdır için çok büyük bir önem taşımaktadır. Iğdır'ın Oba, Hakmehmet köylerinde 1918 yıllarındaki Ermenilerin yaptığı katliama sebep Soykırım Anıtı'nın dikilmesi Iğdır insanını geçmişine ne kadar sadık olduğunu ve yapılan katliamların unutulmadığını göstermektedir.
Prof. Dr. Hüseyin İSMAİLOĞLU “Ermeni edebiyat tarihi yoktur. Hangi milletin boyunduruğu altına girmişseler o milletin sanatını örf ve adetlerini almışlardır. Örneğin bizim sarı gelinin kendilerine ait olduğunu iddia etmektedirler. Ermenilerin tanınmış şairinin yazdığı bir şiirde ey ay ben seni çok seviyorum fakat sen benim düşmanımın bayrağındasın ey ağrı dağı ben seni karım gözümde görüyordum ama sen benim düşmanımın toprağındasın ifadesini kullanmaktadır. Buda gösteriyor ki Ermeniler kendilerinin olmayan Ağrı dağına göz dikmişlerdir. Bunun hayalini kuruyorlar.
Prof. Dr. Elfine Sıbgatullına, "Birinci Cihan Savaşı Dönemi Rusça Gazetelerde Ağrı ve Iğdır" konulu sunumunda," "Kars" gazetesi bölgenin folklorunu toplamak, o eserleri Rusçaya çevirmek ve araştırmak amacı ile de çok yazı bastırmış. Kağızman, Kızıl Çahçah, Ardahan kulesi, Ağrı Dağı v.b.yer adları ile ilgili rivayet ve efsanelere, aşık edebiyatı örneklerine yer vermiş. Ermeni düğünü, yezidilerin hayatından parçalar da etnografik özelliklere sahip enteresan makalelerdendir. Ağrı dağın etrafında" adlı büyük yazısında (NN 3,4,5,6,17 (ocak ayı) 1915.) "Reç" (Petrograd) gazetesinin muhabiri S. Kondruşkin 1914. yılın aralığı sonunda Iğdır'dan Doğubayazit'e yaptığı yolculuğunu anlatıyor. Atlarla Iğdır'dan Doğubeyazıt'e Rus ordusunun gittiği yoldan gidiyorum, der yazar. Rus askeri Çingil'i aşarak Doğubayazit'i almış. Yazar Doğubayazıt'te, Diyadin, Karakilise-Alaşkert, Dutah geçidini, Ağrı dağı etrafındaki köylere yerleşmiş halkın ve esirlerin durumundan bahsediyor.
'Ağrı dağının tam eteğinde karlı yerlerde kalabalık göze çarpıyor. Yaklaşıyoruz ... bunlar Türk esirleriymiş, 77 Türk askeri arasında bronz yüzlü Kürtler, külrengi Araplar, siyah Türkler, büyük dudaklı zenciler var. Hepsi çıplak ayaklı, imkansız kiyafetliler, zavallılar... Eğer birisi sahnede bu şekilde savaşı göstermeye kalkışsaydı, ona eleştiri yapanlar, yani savaşın dehşetinin o kadar da olmadığını, sahnede abartıldığını söyleyenler bulunurdu. Herkesin yüzü üzgün, herkes kırgın ve aciz durumda'.
'Rus askerleri diyorlar ki, geceleri bu esirlerle beraber kalamazlar; çünkü Araplar, Kürtlere, Kürtler de Türklere zulüm yapıyorlar. Savaş yüzünden birbirlerine giren bu halkların durumu çok acı vericidir. Bu askerler Dutah'ta esir olmuşlar. Bağdat'tan 4 ay önce çıkıp bu taraflara 4 ay yüreyerek gelmişler. Araplar hükümetin verdiği birer çift ayakkabılarını yitirmiş olup, şimdi karlı buzlu yerde yalın ayak basıp durmaktaydılar. Bu aç ve çıplak askerler bir ağızdan savaşı istemediklerini anlatmaktaydılar...'Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz, Birinci Cihan savaşı sırasında çıkmış Rusça gazeteleri araştırarak, Kars, Sarıkamış, Ardahan, Iğdır, Ağrı tarihi ile ilgili enteresan belgelere ulaşmak mümkündür. Biz burada çok kısa ve özet şeklinde verdiğimiz haberlerde Rus, Ermeni, Gürcü asıllı yazarların bu bölge ile ilgili anlattığı çeşitli malumatları ve kendi bakışlarını yansıtmaya çalıştık. İleride bu konu üzerinde daha geniş kapsamda araştırmalar yapılırsa, bölge tarihi için daha çok faydalı sonuçlara ulaşılacak diye ümit ediyoruz."         
             Dr. Yusif Seferov, Azerbaycan Folklorunda Nuh'un Tufanı ve Ağrı Dağı Efsaneleri konusuna değinerek “Bugün Nahcıvanda Nuh tufanını bilmeyen yoktur. Efsaneye göre Nuhun gemisi Nahcıvan'da ki Kara yılan dağındadır. Hangi Dağda olduğu önemli değildir. Bugün Ermeniler Türk Dağı olan Ağrı dağını sahiplenmek istiyorlar. İşgal ettikleri Türk yurdu Erivan da Ağrı dağı'nın hayalini kuruyorlar. Ağrı dağı Nahcıvan, İran, Türkiye ve Ermenistan'dan görünüyor. Bu dağ Türkiye topraklarındadır ve Türk dağıdır. Bütün dünya bunu böyle bilsin " dedi.

Facebook Beğenenler

Yorum yapılmadı!

Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.