AZERBAYCAN GAZETECİLİĞİNİN KURUCUSU BÜYÜK AYDIN BİLGE ADAM: HASAN BEY ZERDABİ

Tarih : 2019-06-22 / Kategori : Kültür & Sanat

AZERBAYCAN GAZETECİLİĞİNİN KURUCUSU BÜYÜK  AYDIN BİLGE ADAM: HASAN BEY ZERDABİ

Öğretim Görevlisi Sözer AKYILDIRIM
IGDIR ÜNİVERSİTESİ
       ‘’Dünyadaki milletler servetine, parasına, ordusuna göre değil, akıllı insanlarına, alimlerine, bilimsel gelişimine göre yükseliyor. Zekası, bilimi, aydınları güçlü olan milletler tarihte hep zafer kazanacaktır. Hacı Zeynelabidin TAĞIYEV’’

        Hasan  Bey Zerdabi ,gerek ülküleri gerekse icraatları açısından sadece Azerbaycan Türkleri tarafından değil;bütün Türk dünyası tarafından iyi tanınması ve anlaşılması gereken bir aydındır.Çarlık Rusya’sının hegemonyası altında yaşayan Azerbaycan Türkler’inin kendi benliklerini kaybetmemesi, ve insanca yaşaması için çalışmalar yapan aydınlar içerisinde bir sıralama yapıldığında şüphesiz  Hasan Zerdabi Bey en ön saflarda yer alır.Onun mücadelesinin temelinde cehalete karşı top yekun eğitim vardır.Hayatının her safhasında halkının  yediden yetmişe eğitilmesi için gayret göstermiştir.Halkına ulaşabilmek ve onları’’gaflet uykusundan’’uyandırmak için yaptığı çalışmalarda önüne çıkan engellerden yılmamış ve bu uğurda  kendine başka fırsatlar oluşturmayı bilmiştir 
         Hasan Bey Zerdabi,1837 veya 1842 yılında Azerbaycan’ın Göyçay kasabasının,Kür Irmağının kıyısısında bulunan Zerdab köyünde dünyaya geldi .Ailesi büyük  toprak sahibiydi.Dedesi Rahim bey bölgenin saygın,ileri görüşlü ,dinine bağlı insanlarındandı.Rahim beyin evi ,Tebriz’den aşıkları, Şirvan ve Şamahı’dan , gelen şairleri konuk ederdi . Babası Selim Bey Çar’ın ordusu’nda  askerdi. Annesi Menzer Hanım ,Karabağ Beylerinden  varlıklı bir ailenin kızıdır.Anne Menzer Hanım oğlu ,Hasan Bey’e,Ömer Hayyam’dan,Nizami’den ve Meşhedi Gencevi’den  rübailer okurdu.Hasan Bey İlk eğitimini  Zerdab’daki medresede tamamladı.Burada Farsça ve Arapça öğrenir.Medrese eğitimini sevmez,babası Selim bey oğlu Hasanı bir yıl sonra medreseden alır.Baba Selim Bey oğluna nasihat eder ve der ki :’’Mal mülk  babanın evladına verdiği eğitim ve terbiyedir.Bir insan ilim  öğrenip anladıkça kıymetsiz şeyler bile mücevhere dönüşür.Bildiklerini başka insanlara öğretirsen,ilim hazineye dönüşür.Sen de hazinenin sahibi olursun.İlim ,hayırseverlik ve güzel ameller çiftçilik gibidir.Ekilen tohumlar meyvesini istenilen yerde ve zamanda vermese de bir yerde mutlaka bar verir.Ekilenler bir gün biçilir,meyve verir.Sen biçmesen de oğlun kızın  bu ekinden faydalanır.Sen benim arzularımın ekincisi olacaksın’’
         Hasan Zerdabi 1852 yılında Şamahı şehrinde yeni açılan ve Rusça eğitim veren bir okula kayıt  olur.Başarılı bir öğrencidir. Dedesi   Rahim Bey 90’lı yaşlarda, babası Selim Bey  genç bir yaşta Karabağ  yaylalarında çıktığı bir av  partisinde, yüksek tansiyon sebebi  ile vefat eder. Başarılı bir öğrenci olan Zerdabi’nin  Şamahı da okul bitirme sınavında verdiği cevaplar Kafkas  Tahsil Dairesi Müdürü Baron Aleksandr Pavloviç Nikolay’ın hoşuna gider ve onu  devlet bursu ile Tiflis Lisesine göndermeyi teklif eder. Babası   vefat eden Hasan Zerdabi’yi ağabeyleri Tiflis’e göndermek istemezler.Aleksandr Pavloviç Nikolay okul bahçesindeki Hasan’ın ağabeyisi Mehrali Beyle konuşur,Tifliste bulunan akrabaları General Fereç Bey’i,Hasan’ın koruyucusu olarak seçtiğini söyler.General Fereç Bey , Baba Selim Beyin dayısıdır.Hasan Zerdabi 1858 yılında Tiflis Lisesine  kabul edilir.1861 yılında Tiflis lisesinden  gümüş madalya ile mezun olur.Tiflis Lisesinin, bu başarılı öğrencisi Moskova Devlet Üniversitesi  ,Fizik Matematik Fakültesinin Doğa Bilimleri Bölümüne kabul edilir.Zerdabi  10 Haziran 1865 yılında bu üniversiteden üstün başarı ile  mezun olur. 
         Zerdabi’nin  dünya görüşünün oluşması Moskova Üniversitesi’nde okuduğu yıllarda başlar.Bu dönemde Rusya’da çarlık yönetimine karşı gençlik hareketleri vardır.Bu hareketin ileri gelenleri Moskova’ da yaşamakta ve hareketli taraftarları olan gençlerde Moskova  Üniversitesi’nde okumaktadır.Hasan Zerdabi Bey,Rus toplumundaki devrimci demokrat yazarların,sosyal alanda  hizmet veren insanların fikirleri  ile derinden tanışıyor,tüm ilerici yeniliklere Azerbaycanda’da ihtiyaç olduğunu düşünüyordu.Çocukluktan güçsüzün tarafında olmak,adil karar vermek huyu,bugün aldığı bilgi ve oluşan bakış açısı onun içinde büyük arzuların uyanmasına neden olmuştu.Tüm bilim ve eğitim alanlarındaki ilerlemeleri Azerbaycan’da  uygulamak,memleketin gelişmesi için kendi gücünü,yeteneğini sarf etmek,bu işe gerekli katkıda bulunmak arzusu  ile yaşıyordu.Bilgilerini  gelecekte faydalı işlere çevirmek düşüncesi onu her gün daha fazla öğrenmeye sevk ediyordu.Hocası,dostu,eğitim aldığı fakültenin dekanı Davidov ona istediği kitapları bulmakta yardım ediyordu.
 
          Zerdabi Üniversite yıllarında devrin ileri gelen ilim adamlarıyla tanışır ve onların sohbetlerinde bulunur.Tarihçi Solovyovve yazar Pleşeyev’le iyi görüşür,onların evlerine sık sık misafir olur.Solovyov,Kafkaslar ve özellikle de İslam’la ilgili merak ettiklerini Zerdabi’ye sorar ve onun anlattıklarını not alır.
Eğitim yıllarında Pleşeyev’in derneği’nde yer alması ona özgürlüğü anlatan şiirleri dinlemesi için ortam yaratmakla beraber,hem de Fransız Ütopik Sosyalistlerinin ve eğitimcilerinin fikirleri ile tanıştırıyordu.Hasan Zerdabi  edebiyat meraklısı olarak bu dernekte sürekli yer alıyor,hayallerini aşıp taşan sınırlarını geçerek Azerbaycan’ı baştan başa aydınlar,tahsilliler ülkesi gibi  hayal etmeye çalışıyordu.Dernekte Profesör Pleşeyev, onu güzel şiirler yazan  Vera Solovyova adlı kızla  tanıştırır.Hasan Zerdabi Veraya aşık olur,kızda Zerdabi’yi sever.Vera aynı zaman da Rektör Solovyov’un kızıdır.İdealist  bir genç olan Zerdabi, Solovyov’un kızı ile  evlendiği takdirde hem geleceğe yönelik ideallerinden vazgeçmek durumunda kalacağını hem de bu davranışının  halkı tarafından hoş karşılanmayacağını düşünerek,eğitimini tamamladıktan sonra Üniversitede kalması  yönündeki teklifleri reddeder ve halkına hizmet etmek üzere vatanına döner.
1865,TİFLİS,’’Mejevaya Palata’’
Hasan Zerdabi ,Üniversiteyi bitirdikten sonra Tiflis’te,Toprak İdaresi’nde göreve başlar.Fakat işler Hasan Bey’in istediği gibi gitmez.Büyük toprak sahipleri köylülerin elindeki malı mülkü,onların haberleri olmadan üstlerine geçirdiklerini görür.Eğitimsiz bırakılmış,okuması yazması olmayan yoksul köylüleri  ve onların çaresizliğini gördükçe üzüntüsü bir kat daha artar.Bu durum çalıştığı kurumda hoş karşılanmaz.Dayısı General Fereç Beyin koruması altında olduğundan  kimse ona dokunamaz.General Fereç ,Hasan Beyle gelen şikayetler üzerine konuşur.Nasihat eder.O verilmek istenen mesajı alır.Hasan Bey haksızlığa,zulme tahammül edemez.Kısa sürede yerel köylüler tarafından çok sevilir.Onu köylüleri Çarlık yönetimine  karşı itaatsizliğe çağırmakta,insanları devletin kanunlarına karşı gelmeye,Mejevaya Palata’nın  yönetimi ile karşı karşıya  getirmeye çalışmak,geniş devrimci bildiriler yayımlamakla suçluyorlardı.İş öyle bir hal aldı ki, Ferec Bey’i Zakafkasya Valiliğine çağırıp uyarırlar.Hasan Zerdabi Bey 1865 de göreve başladığı Mejeveya Palata’daki görevinden 1866 yılında istifa eder ve Tiflisten ayrılır.
Hasan Zerdabi Bey 28 Şubat 1868 tarihinde Guba’da mahkeme katibi olarak  çalışmaya başlar.4 Ekim 1868 tarihinde işine  son verildikten sonra bir müddet bağımsız mahkeme vekilliği yapan Zerdabi Kasım 1869 da Bakü ,Realnı Lisesine Tabiat Tarihi Öğretmeni olarak atanır.Hasan  Bey ruh itibariyle millet feadisi,bilimsel  gelişimi, hakkı ,adaleti yayan bir bilim adamıydı.Onun  halkına,insanlarına anlatmaya çalıştığı şeyler bin yılların  gelişmesine,insanlığın yükselişine dayalı,denemelerden başarıyla geçmiş bilgiler topluluğuydu.O her defasında şunları söylüyordu :Bilim,okul,maarif olmadan hiçbir millet tarihi gelişmeye kavuşamaz.
Hasan Bey gerek Guba’da ,gerekse Bakü’de görev yaptığı yıllarda kamu kurumlarında ki yozlaşmayı görmüş,vicadanı bu haksızlığa hep karşı çıkmıştır. Güçlülerden yana işleyen,yoksulu ezen bürokrasiye,Mahkemelerin ,zengin toprak sahiplerinin yanın da ve onların lehinde kara vermelerine direnmiş,hatta evi kurşunlanarak  göz dağı verilmeye çalışılmıştır.O hiçbir zaman tehditlerden yılmamıştır.
         Öğrencilik yıllarında aşık olduğu hocası Solovyev’in kızıyla,ülküsü  uğruna evlenmekten vazgeçen Zerdabi artık evlenmesi gerektiğini düşünür.Fakat evleneceği kız mutlaka eğitimli,aydın ve kendi ideallerini destekleyecek biri olmalıdır.Dönemin şartları dikkate alındığında kendi vasıflarına uygun bir kızla evlenmesinin zorluğu ortadadır.Zerdabi bir gün Kavkaz gazetesindeki bir haberden;Tiflis’te bulunan Kutsal Nina adlı kız okulundan mezun olanların arasında,Nalçik-Ter şehrinde doğan ve Balkar Türkleri’nden olan  Hanife Hanım Abayeva’nın olduğunu öğrenir.Bu haber üzerine Tiflis’e giden Zerdabi,Hanife hanımı bularak tanışır ve ona gelecekle ilgili fikirlerini anlatır.Hanife hanımın da aynı görüşte olduğunu  öğrenen Zerdabi ona evlenme teklifinde bulunur.Bu teklifi kabul eden Hanife        Hanım nikahtan sonra Zerdabi’yle birlikte Bakü’ye gelir.
       Hasan Zerdabi ,Realn Lisesinde okuyan öğrencilerinden oluşan bir grup öğrencisini Bakü’yü ziyaret eden ,Mirza Fethali Ahundzade ile tanıştırır,sohbet ederler.Hasan Zerdabi, Azerbaycan Türkleri arasındaki toplumsal yozlaşma ,cehalet ve yobaz din adamlarının  Müslümanlık adına okumaya ,aydınlamaya karşı olduklarından söz eder.Müslüman halkın Ermeni ,Gürcü ve Yahudiler tarafından nasıl sömürüldüklerini örneklerle anlatır.’’Bakü’nün  Pazar sokağının yukarı başında ünlü merhemci Ağa Erzuman adlı birisi’’Merhem’’ adında bir dükkan açtı.Müslüman kadın neresi ağrıyorsa,onun yanına gidiyor.O da parayı alıyor ve herkese aynı merhemi satıyor.Müslüman oldukları için,bu kadınlar sonrasını düşünmeden,bedenlerine’’doktor eli’’değmesin diye bu dolandırıcı kişinin  yanına gidiyorlar.Ondan  hayli aşağıda Gerbiyan adlı  bir Ermeni doktor hasta kabul ediyor.Ona muayene olmak isteyen zengin Azerbaycanlı insanların akın akın oraya gittiğini görünce şaşkınlıktan yerimde donup kaldım.Bu dolandırıcı Ermeni yanına gelen tüm hastalara aynı ağrı kesiciyi iğneyi vurarak gönderiyordu.Cahil insanlar da binbir zahmetle kazandığı paralarını onun Haçik adlı yardımcısının cebine boşaltıyorlar.Ben bu şehirde(Bakü’de) rastladığım hangi derdi anlatayım?Kirada yaşadığım evin yanındaki komşum üç ayın gelini olmuş on yedi yaşındaki kız sancıdan kıvrana kıvrana kalmıştı.Kocası erkek doktorun ona bakmasına izin vermedi.On yedi yaşındaki kız  gözlerimizin önünde acı içinde öldü.İnsan cahilliğinden doğan belanın getirdiği mutsuzluk kimseyi uyandırmıyor ki.Eğer okumuş kızlarımız olsaydı,onların arasından bir hekim de çıksaydı,elbette böyle olaylar olmazdı.Kime diyorsam oğlunu kızını okut,diyor ki hangi parayla ve nasıl?
         EKİNCİ GAZETESİ 22 TEMMUZ 1875
         Hasan Zerdabi Bey;Hayır cemiyeti,tiyatro ve öğretmenlik yoluyla ulaşabildiği halka daha fazla hizmet etmenin yollarını arar.Uzun süre zihni Türkçe bir gazete çıkarma fikri ile meşguldür.Gazete çıkarmanın ne kadar zor bir iş olduğunun farkındadır,Zerdabi,inatla halka doğruların anlatılması gerektiğine ve kendisini anlayan insanların sayısının zamanla artacağına inanmaktadır.Bunun gerçekleşmesi için halkın ana dilinde çıkacak bir gazeteye  ihtiyacı vardır.Zerdabi Türkçe gazete çıkarmak için izin almak üzere başvurur ise de uzun süre buna muvaffak olamaz.En sonunda Bakü Valisi Staroselski’nin sansür konusunu üzerine alması ve yol göstermesi sonucunda gazete çıkarmak üzere izin almayı başarır.Ekinci gazetesinin amacı köylüleri eğitmek köy tarımını  geliştirmenin  belli yollarını anlatmaktı ve bu da Zerdabinin en büyük hayaliydi , o da gerçekleşmişti.Böylece Azerbaycan’da Türkçe  yayınlanan ilk gazete olan Ekinci’nin 22 Temmuz 1875 tarihinde birinci sayısı çıkar.Ekinci sadece Azerbaycan’nın değil,Rusya Türkleri arasında yayınlanan ilk Türkçe gazete olma özelliğini de taşımaktadır.Gazeteye Rusya’nın birçok bölgesinden olumlu tepkiler gelir.İstanbul’dan,Zerdabi’nin bizzat aldığı hurufatla önceleri iki haftada bir çıkan Ekinci’nin 400’e yakın abonesi olur.Gazete çevresinde devrin ileri gelen aydınlarını toplamayı başarır.Seyit Azim Şirvani,Asker Ağa Gorani,Ali Ekber Heyderi,Necef  Vezirov,Mirza Fetali Ahundov,Ahsenü’l Gavaid(Hacı Muhammed Sadık),Mirze Hesen Efendi Elgederi vb.bir çok aydının yazıları ve desteğiyle gazete bütün zorluklara rağmen kabul görür.
        Ekinci,özellikle Vali Staroselski’nin Bakü’den ayrılmasından sonra zor günler geçirir.Gazete üzerindeki  baskı ve sansür günden güne artar.Nihayet Eylül 1877 de Ekinci kapatılır.Böylece çok uzun mücadelelerle neşredilen ve devam ettirilen Ekinci’nin yayın hayatı sona erer. Ekinci  (EKİNÇİ’) gazetesi 1877 yılında başlayan Osmanlı-Rus savaşında gazetenin Türkleri desteklemesi gerekçe gösterilerek Çarlık yönetimi tarafından kapatılır. Bu durum Zerdabi ve mücadele arkadaşlarını derinden etkiler.O artık Çarlık yönetimi nezdinde sakıncalı bir şahıstır.Her yerde takip edilir hakkında sürekli rapor tutlur.Zerdabi,Ekinci’nin kapatılmasından sonra okulda da zor günler geçirir ve istifa etmesi istenir. Bakü valisi Puzin, Hasan Beye, şehirde nefes aldırmak istemiyordu. Polis onu Bakü’den uzaklaştırmak için ya Yekatarinador Lisesi’ne gitmesini ya da hemen istifa etmesini ister.Zerdabi bu baskıya dayananamaz ve 11 Kasım 1878 tarihinde okulda ki görevinden  de istifa eder.Okuldaki görevinden de ayrıldıktan sonra hiç kimse ona iş vermeye cesaret edemez.Ekonomik sıkıntıya daha fazla  dayanamayan  Hasan Zerdabi Bey,1879 yılının sonlarında,1896 yılına kadar ikamet edeceği doğduğu köy olan Zerdab’a gider.
         İDEALLERİ UĞRUNA YAŞAYAN ADAM :
         Gazetesini kapatıp, öğretmenlikten de uzaklaşarak Zerdabi’yi engelleyeceğini sanan yöneticiler çok kısa süre sonra yanıldıklarını anlamışlardır.Çünkü o hangi şartlar ve ortamda olursa olsun ideallerinden vazgeçmemiştir.Köyünde kaldığı 16 yıl boyunca gördüğü bütün haksızlık ve yanlışlıklarla mücadele etmeye devam etmiştir.Bu mücadelede karşısında hükümet memurları,yerli beyler ve  bağnaz din adamları olmuştur.Onların gücünden ve nüfuzundan asla çekinmeyen yazar her türlü tehlikeyi göze alarak mücadelesine devam etmiştir.Özellikle insanların dini duygularını istismar eden,bundan da kendilerine menfaat temin eden ve nüfuz sağlayan din adamlarına karşı çok yoğun bir mücadele örneği sergilemiştir.Zerdabi yalnızca çocukların değil,halkında eğitilmesi taraftarıdır.Onun ortaya koyduğu,cahilliğe karşı topyekun eğitim,kadın hakları,din istismarcılarına ve haksızlığa karşı mücadele,vatanseverlik,Türk dünyası birliği gibi fikirleri,bugünde geçerliliği olan ve tartışılan konulardandır.
           Hasan Zerdabi 28 Kasım 1907’de Bakü’de vefat eder. O inatla halka doğruların anlatılması gerektiğine ve kendisini anlayan insanların sayısının zamanla artacağına inanmaktaydı. Kırgınlıkları ve üzüntülerini Hayat gazetesine yazdığı bir yazıda şöyle dile getirmişti:
         ‘’Günümüz dünyasında bilimsel eğitime önem vermek gerekir. Medeni ülkelere baktığımızda onların her geçen gün nasıl ileri gittiklerini görüyoruz. Bilime sahip olanlar geri kalmış toplumların ellerindeki malın sahibi olurlar. Biz gelişime direnirsek, onlar efendi bizler de onların yanında ya işçi ,ya da kiracı oluruz.
Peki, ne yapmalıyız? Herkesi çağırıyorum, gelmiyorlar, gösteriyorum, görmüyorlar, anlatıyorum, anlamıyorlar. Sonunda anladım ki onları yüksek sesle çağırmaktan başka ilacımız yoktur. Sözlerimi dinleyenlerden hiç anlayan olmaz mı? Bir çeşmenin altına koyduğunuz sert bir taş, birkaç yıl sonra suyun döküldüğü yerden oyulur.Bunun gibi doğru söz de anlayışı kıt insanın beynini deşer ve etki eder.
Her yıl, on okurdan birisi okudukları şeyi anlarsa onların sayıları yıldan yıla artar. Suyun önünü tutan bend oyuklardan yıkılır. Düşmanın düşmanlığı, dostun dostluğu ve dostu gören yolun doğruluğu anlaşılmış olur’’
 
Hasan Zerdabi,Azerbaycan halkının bağrından çıkan bilge bir adamdı.O ailesi için değil halkı için doğan ulu bir ataydı.Ölümü bütün Türk dünyasında derin üzüntüyle karşılanmıştır.Son menziline gönderilen Hasan Beyin’in  cenaze törenine,ömrü boyunca kalbinde ağırlığını taşıdığı,derdini çektiği insan seli eşlik etmiştir.Hasan Zerdabi Melikov Bey, Bakü’de Bibi heybet’te toprağa emanet edilmiştir.
Hasan Zerdabi Bey bir Ekinçi’idi.Azerbaycan’da bir tohum ekmişti ve bu tohum yeşererek vefatından on bir yıl sonra bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti oldu.Daha sonra yeşeren bu fidanlar köklü çınarlar oldu ve 1991 yılında ikinci kez  Azerbaycan Devleti  Bağımsızlığını  ilan etti.Azerbaycan Devleti var oldukça o tohumu eken Hasan Zerdabi Bey ismi unutulmayacaktır.
Suna Valiyeva,Işığa Giden Yol,Truva Yayınları,İstanbul,2018,s.529
        Bkmkitap.com/hasan-melikzade-zerdabi-ve –ekinci-gazetesi.10.08.2018
 Suna Valiyeva.a.g.e.s.29
 Zerdabinin doğum tarihi tartışmalıdır.Hanımı,Hanife Melikova’nın kaleme aldığı’’Hasanbey Zerdabinin Tercümeyi Halı’’,Revolyosiya i kultura,sayı:6(Bakı:1939),s112,makalede 12 Kasım 1837 tarihinde doğduğu yazılmaktadır.
 Suna Valiyeva,a.g.e, s.20
Kafkasaya  Müslüman Aydınların Manevi Atası:Hasan Melikzade Zerdabi’nin Hayatı ve Fikirleri,Okan Yeşilot,OAKA Cilt,4,Sayı:7,ss.99,2009
 Okan Yeşilot,a.g.e
 Suna Valiyeva,a.g.e.s.40-44
 Suna Valiyeva.a.g.e.s-54
 Azerbaycan El Yazmaları Enstitüsü,Hasan Melik Zerdabi özel Arşivi ,sayı:68
 Okan Yeşilot.a.g.e.
 Suna Valiyeva,a.g.e.s70
 Sergey Mihayloviç Solovyov:Tarihçi(1820-1879)Moskova Devlet Üniversitesi’nin Rektörü(,1871 – 1877)
 Aleksey Nikolayeviç Pleşevyev:Şair ,tercüman,edebiyat eleştirmeni,pedegog
 Okan Yeşilot.a.g.e
 Suna Valiyeva.a.g.e.s.61
 İzzet Rüstemova,Hasanbey Zerdabi,s,60
 Mejevaya Palata:XIX Yüzyılda oluşturulmuş İdari Kurum
 Suna Valiyeva.a.g.e.s.127
 İzzet Rüstemov,Hasanbey Zerdabi.s.60
 Suna Valiyeva.a.g.e.s.138
 Suna Vaiyeva.a.g.e.s.180-181
 Hanife Melikova,Hasanbey Zerdabiinin Tercümeyi Halı,s.33
 Mirza Fethali Ahundov,yazar,filozof  modern Azerbaycan edebiyatının kurucusu
 Suna Valiyeva.a.g.e.s.197
 Hagani Memmedov,Azerbaycan Milli Harekatı(1875-1918,iller),Bakı;Sabah,1996,s.40.Ekinci’nin sade bir Azerbaycan Türkçesiyle yayınlanması Azerbaycan edebiyatı ve tarihi için çok önemlidir
 Staroselski Dmitri Semyonoviç,1872 -1876 yılları arasında Bakü Valiliği yaptı.Bu yıllara Zerdabi ile dost oldu ve Ekinci’nin yayınlanmasında ,büyük emeği oldu.
 Seyit Azim Şirvani,bütün ömrünü cehalet ve hurafeyle savaşarak geçirmiştir.20 Mayıs 1888’de Ramazanın 21.gününde Camide namaz çıkışında bıçaklanarak şehit edilmiştir.Mezarı’’Şah Handan’’mezarlığındadır.Kitabe-i seng-i mezarında kendi yazdığı beyti bulunmaktadır.’’Merg-i cismani ile sanma menim ölmeğimi/Seyyida ölmerem alemde sesim var menim
 Asker Ağa Gorani (1857-1910,)Aktör,yazar,tercüman,gazeteci
 Ali Ekber Heyderi:Ekinci’nin kurucularından.Önce Mohaçkale’de yaşayan yazar,sonra 1879’da Bakü’ye yerleşmiştir.
 Okan Yeşilot,Kafkasya Müslüman Aydınlarının Manevi Atası:Hasan Zerdabi’nin Hayatı ve Fikirleri, OAKA Cilt,4,s.102,2009
 İzzet Rüstemov,Hasan Zerdabi ,s.69-70
 Okan Yeşilot.a.g.e.116
 Suna Aliyeva,a.g.e.s,653

Facebook Beğenenler

Yorum yapılmadı!

Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.