TÜRKİYE VE AZERBAYCAN EDEBİYATINDA “AĞRI DAĞI”

Tarih : 2020-06-01 / Kategori : Eğitim

TÜRKİYE VE AZERBAYCAN EDEBİYATINDA “AĞRI DAĞI”

Doç.Dr. Zülfiyye İSMAYIL
AMEA Nahçivan Bölümü

Giriş
               Türkiye’nin Doğu ucunda, Iğdır ve Ağrı ilinin sınırları içerisinde yer alan Ağrı
Dağı᾿nın tarihi ve kültürel özelliklerini Türkiye ve Azerbaycan’nın Kandaş yazarları
şiirlerinin diline füsunkar bir biçimde yansıtmaktadırlar. Bu mevzuya muracat
etmemiz tesadüfi diğil, çünki Ağrı dağ Türk milletinin ortak değerlerinin
göstergesidir. Kültürümüze canlılık kazandıran en değerli unsurların başında şairler
ve onların kalem ürünleri yer almaktadır. Bu bağlamda Türkiye - Azerbaycan şiir
edebiyatı sanki bir ağacın iki dalı gibi şunun mayvesi hepimize helal. Bu Dağının
kendine özgün nitelikleri Kardeş Kalemlerle berrakliğa ulaşmıştır. Tebliğde
inceleyeceğimiz şiirlerde gerçekten birer Ağrı Dağ tablosu görülmektedir.

Dağlar mevzusu poeziyada en çok muracat olunan ezeli ve ebedi mevzudur.
Şairler bu konumdan hiç bir zaman yan geçe bilmir. Okunan her bir şiirde Ağrı
Dağı᾿nın bir başka görünümü izlenilmekte.

Dağ her hangi bir şaire göre bambaşka bir anlam ifade eder. Düşünce ve
duyumun en parlak örneğini yaratan, çok sevilen usta yazar-şair Haneli KERİMLİ
için Ağrı Dağı dertdaştır. O, 1996 yılında Türkiye᾿nin Doğu bölgesine geldiğinde Ağrı
Dağı᾿nı yakından görme fırsatı yakalar. Kalemiyle çoğu zaman ağrı-acı yeşerten şair
13 kıtalık şiirinin adını Ağrı Dağ koyar. Bu şiir, yaratıcı şairin ürettiği, nesnesiyle tam
anlamıyla hemhal olduğu bir esere eşsiz bir örnektir. Şair sanki yıllardan beri içinde
sakladığı milletinin dert-serini paylaşmaya dert ortağı arıyordu ve bulmuşken
haykırarak, bazen inleyerek, bazense öfkelenerek sitem ediyor. En mahrem ve kutsal
sırlarını anlatıp içini döker. Şairler için terennüm, vasf objektifi olan Ağrı dağla
dertleşen şair onun da ağrısını ağırlamağa amadedir.
Ağrı dağı ağır eller ağrısı,

2

Gelmişim ağrını ağırlamağa (3, 70).
Uzun yıllara dayanan hasretin poetik ifadesi bu mısrada dile gelir:
Sane yol gelirdim ne vahtan beri
Yolumu kesmişdi sarı dikenler (3, 70).
Şu bend özlemin, umudun, öfkenin içinde bir süs öğesidir. Konkret tarihi şeraitdeki
olayların benzersiz bedii obrazını yaradarak:
Sana kovuşmakçin yıllardan beri
Vermişem neçe yol deryaca kanlar (3, 70). – yazıyor.
Şair çizdiği Ağrı dağının, bu taş mucuzesinin tarihsel taleyini göz önünde
bulundurarak büyük milletimizin geşdiyi maşakketli yolun zorunluluğunu çok dolgun
ifade edtmektedir:
Ucanın, meğrurun ezelden beri
Çekilmez başından dumanı, çeni.
Büyüklük özü de bir dertmiş, dağım,
İçi özün yakar, çölü düşmeni (3, 70).
Ağrı Dağ motifinin ötesi – dağın ardı, ihmal edilmiş gerçekliklerin mekanıdır.
Bu meziyyetler imgelenilerek obrazlı duyguyla sunulur:
Ağrıdağ, zamanın rengi sürüşken,
Haklı haksızlaşıb, haksız haklanıb.
Arkasız milletin, arkasız elin
Varlığı, yokluğu Allaha galıb…(3, 71)
“Türkün türkten başka dostu yoktur” ilke ruhunun acıkca duyulduğu şu
mısralarda nigarançılık hüküm sürür. Dönemin tüm ideolojik gel-gitleri, sarsıntıları,
arayışları şiirine sinmiştir denilebilir. Dolayısıyla, şiir Ağrı Dağ᾿ını poetik
terennümünden çok, Azerbaycan ve Türkiye dostluğunu sembolu gibi
değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, bu şiir dağlara değgin hitaben yazılan yeni
poetik düşüncelerin başlanğıcı olmakla eşdeğer bizi aydınlığa, doğanın güzelliğine
bir tuğla eklemeye, yapıcı olmaya çağıran aydınlıkçı, didaktik şiirlerdendir.
İnsanın dağlığı, umudu, bitmeyen bir kaynak gibi besler ve bu umut dolu oluş
dağın verili sözüdür. Dağ, içinde başka dağlar gizler, tüketilemezdir. Yurt sevgisi,
bağımsızlık arzusu dağın olmazsa olmazıdır. Yaşamı onlarsız nitelendirilemez.
Nahçıvan edebiyat camiasında “Ağrı dağı” mevzusuna en çok müracat eden

3
şairlerden biri de Vaqif MEMMEDOV᾿dur. Şairin bu mevzuya daha geniş yer
vermesinin, müracat etmesinin önemli nedenlerinden biri, belki de birincisi şairin
dünyaya göz açtığı ve erginliğe eriştiği Sederek köyünün coğrafi bakımdan Ağrı
dağına en yakın mesafede (7-8 km) yerleşimi ve yılın tüm fesillerinde başı karlı Ağrı
dağı᾿nın ezemetli görünümü şairin hafızasında ebediyen hek olunmasıdır. Şairin
“Ağrı dağı” mevzusunda şiirlerinden örneklerin tahliline geçmezden önce onun
Türkiye basınında neşr olunan «Unutulmaz Bayburt anılarım» adlı irihacimli bedii-
publisistik yazısından aşağıdakı parça dikkat çekmektedir: “Dünyaya gözümü açtığım
yıllarda; dağlara, derelere, tepelere doğru tırmandığımda, ufukta ilk dikkatimi çeken
Türkiye tarafında bulunan ve köyümüzün her tarafından çok açık bir şekilde görünen
Ağrı Dağı olmuştur. Yılın her döneminde tepesi karlı olan Ağrı Dağı... Belki de, Ağrı
Dağı, hiç bir diyardan bizim köyden göründüğü gibi azametli, vakur ve yakın
görünmüyordur diye düşünürdüm...
Yine o yıllarda “Köroğlu” destanını okurken, Köroğlu’nun, İstanbul, Erzurum,
Erzincan ve Kars seferlerinde adı geçen yerlerin Türkiye tarafında olduğunu çocukça
da olsa tasavvur edebiliyor, adı geçen tüm yerlerin, Çamlıbel’in ve Köroğlu’nun tüm
izlerinin gözümün önündeki Ağrı Dağı’nın arkasında olduğunu bilirdim.
Çocukluk yıllarımda yılın tüm zamanlarında saatlerce düşünüp hayallere
dalardım: Sovyet rejiminin sert dayatmaları ve dalgaları arasında alçalmayan Ağrı
Dağı, efsunlu ve tılsımlı bir uzaklık olduğu gibi, özlem duyulan denizler gibi yuva
kurmuştu yüreğimde... Öyle ki, Türkiye’ye ve Türk dünyasına ilk sevgim Ağrı
dağından başlamıştı diyebilirim...” (12)
Doğduğu toprağın coğrafiyasını mükemmel bilen, hem de branşı tarihçi olan
şair “Sederek kalesi” şiirinin sadece bir bendinde aynı kalenin kadim tarihinden,
yağılara karşı kahraman mücadilesinden, hem de coğrafi bakımdan nerede
yerleşmesinden söz açmaktadır ki, hemin kıtayla de bu kalenin Ağrı dağın
yakınlığında yerleşdiği belirtmektedir:
Bu kalenin özü kadim, yüzü ağ,
Zirvesinde yağılara yer azdır.
Bu kalenin bir yanında Ağrıdağ,
Bir yanı da İrevandır, Arazdır... (9, 59)

4

Bu gün Azerbaycan topraklarının coğu hissesini işkal ederekten komşu
topraklarında da gözü olan menfur ermenilerin iç yüzünü bir hayli önce gören Vaqif
Memmedov 25 yıl bundan önce –yani 1985 yılında şovinist ermeni yazıçısı Zori
Balayan᾿ın “Ocak” kitapını okuduktan sonra ermenilerin menfur niyetini ifşa
ederken, onların bir çok yer adları gibi Ağrı dağı᾿nın adını değişmek iddialarından da
söz eder:

Gezdiği budağı doğrayır onlar,
“Dost” deyip od vurur yada-yakına.
“Ağrı” eşidende ağrıyır onlar,
“Ararat” deyirler Ağrı dağına... (10, 69)
1991 yılında Azerbaycan özgürlüğüne kovuşandan sonra kardeş Türkiye ile
yollar açılırken Türkiye᾿den gelen ilk konuklar vasıtasıyla kardeş ülkeye şiirle selam
gönderen Vaqif Memmedov sovyetler döneminde Azerbaycan᾿ın sinesinde olan ağrı-
acıların, derdlerin Ağrı dağı boyda olduğunu kayd etmekle, kardeş ülkeye taraf
uzanan bir cığırı da büyük teselli sayır:
Ağrı dağı boyda dağlıyık biz de,
Bize tesellidir cığır da, iz de.
Yegin yol gözleyir Kara deniz de
Gedende bizlerden salam aparın (11, 52).
Şair ayni fikri 1990 yıllarının başında Nahçıvan Özerk Cümhuriyeti᾿nin,
dolayısıyla şairin doğduğu Sederek köyünün ermenilerin vahşi tecavüzüne meruz
kaldığı zamanlarda savaş mevzusunda yazdığı “Çöreyim yanır” adlı şiirinde de
vurgulamaktadır:

Tahıl zemisine düşman od atıb,
Yanır, tabağımda çöreyim yanır.
Alov dilimleri lap erşe çatıb,
Ele bil cızhacız yüreyim yanır…
Düşmen od üstüne od atır yine,
Gör biz ne haydayıq, o ne haydadır…
Dözerik, dözmüşük biz döne-döne,
Onsuz da ağrımız Ağrı boydadır…(10, 10)
Dağlar – dostluktur, onurdur, çekilen çiledir, yalnızlıktır, özlemdir, umuttur.

5

Görkemli şair Hüseyin RAZİ “Ağrı dağ” şiirindeki tarihin sınağından
defalarca yüzü ak çıkan Ağrı dağ Atatürk onurunun göstergesi, erenlerin sengeridir:
Çıkıb göyün qübbesinden bak beri,
O Atatürk geyretinin lengeri.
Milyon –milyon merd igidin sengeri,
Neçe-neçe döyüşlerde sınanmış (4, 131).
Emosyanal şair aşağıdaki mısrada macazi manada cif olup ayrı-ayrı dayanan
dağın poetik önemini açıyordu:
Taleyimiz, tarihimiz yanaşı,
Qoşa dağlar vüqarında dayanmış (4, 131).
Bu arada bahsı geçen muhteşem dağ tarihi şahısların anıtı gibi
simgelenmektedir:
Dede Korkut boylarının özülü,
Yunis İmre şeri kimi düzülü (4, 131).
Asırlar boyunca insanları hüsnüne hayran bırakan Ağrıdağ bu defasında siyasi
görünümü ile sert bir sunumda sergilenmekte:
Göz tikmesin qametine her yeten,
O vetendir, ecdadıma bir veten.
Sürünse de dövresinde duman, çen,
Od ürekli bir halq üçün yaranmış (4, 131).
Bütövlük motivinin ön mövqede yer aldığı aynı adlı şiir Ağrıdağ᾿ın tarihi-
felsefi derkine, deqiq hertaraflı teqdimine yönelmektedir. Ağrı Dağ şiirler serisinde
hem mevzusuna, hem de orijinal bedii ifade hususundan dolayı yenidir.
Aşık şiirinin diliyle Ağrı Dağı᾿na yazılanlar o kadar capcanlı ki, insan ruhunu
hayrette bırakır. Tabiat lövhelerinin yer aldığı Dağlar silsileli şiirlerin füsunkar
örneğini yaratan Dede Elesger “Şah dağı” şiirinde Ağrıdağı dağların padişahı
adlandırarak, hak ettiği ünvanı bariz bir biçimde vurguluyor. Bu şiir samimi hiss ve
duyguların gözel terennümü ve övgüsüğle bizden çok ötede ve kutsaldır:
Men gezmişem Qafqazyanı,
Heqq seni bir helq eleyib;
Ağrı dağı padişahdı,
Seni vezir helq eyleyib (1, 149);

6

Bir asırdan aşkın süre yaşayan XIX yüzyılın yaşdaşı Kızılvenkli Aşık Alı Ağrı
Dağı en çok vasf eden, şanına tecnis yazıp, goşmalar goşan ozandır. Bu mısrada
benzetmenin eşsiz örneğini yaratır;
Havalanıp erş yüzüne kalkırsan
Dağların sultanı ner Ağrı dağı.
Payızın, baharın olup zimistan
Senden eksik olmaz kar, Ağrı dağı (8, 380).
Ali Işık Kars ise tüm benzerlikleri içine alan şiirinde Ağrı Dağ᾿ın heybetini
Han diye dile getirir:
Evlerimiz Garangunun başında
Sular ahar han Ağrının tuşunda
Ceyenni cengelli göller başında
Menim erzem yara verildi durna (5, 156).
Ağrı Dağının güneyinde yer alan Doğubayazıt ovası kuzeyindeki Iğdır ovası ve
Sürmeli çukuruna göre yüksektedir. Yani dağın kuzeyindeki ova güneydekinden
yüzlerce metre aşağıdadır. Bu görüntüler Zeynelabidin MAKAS’ın Sürmeli
Çukuru’yla ilgili konuların geçtiği şiirlerine apaydı görülen malzeme
oluşturmaktadır:
Ağrı᾿dan doğar güneşi.
Bulunmaz dünyada eşi.
Altındır torpağı, taşı
Vefalı yar Sürmeli᾿nin (8, 377).
Durğut AUŞAR᾿a göre Feleklere daha yakın olan dağ dekoratif bir ötedir
yaşananın içinde öte, tanrısala yaklaştıran yerdir;
Beyazit altında Zengezur bağı
Türküstan elidir arslan yatağı
Eflaka ser çekmişler Ağrı dağı
Türk elinin öz yatağı (5, 140).
Kaleme gencliğinden beri sahiplik yapan Elhan YURDOĞLU mevzuya
müvafik yeni ifade tarzı, benzetme aramış ve örnek mısrada buna müveffek
olmuşdur:
Ağrıdağ güneşe salanda perde,
Bahıb hez alasan “Dede nanbende”e,
Sürü ahşam çağı gelende kende,
Meler quzuların neğmesi gözel (7, 16).

7

Özgürlük, güzellikler mekanı olan Ağrıdağ dinamik ve hayatvericidir, tanınmış
şair Muhtar QASIMZADE᾿nin poemasının bazı makamlarındaysa engelleyicidir:
Kalkıp şükr etdiler onlar Allaha,
Dalğalar gemini yormadı daha...
Ağrıya deydi döndü;
Kemkiye deydi döndü.
Haçadağa süründü (6, 98).
Türk ve dünya kültüründe Ağrı Dağının özel bir yeri vardır. Gerek yurdumuz
gerekse yakın doğu kültürlerinde, Ağrı Dağı ile ilgili pek çok efsane geliştirilmiştir.
Osman TÜFEKÇİ᾿nin “Ağrı Dağı, başın neden dumanlı?” şiirinde açığa
kovuşmaktadır:
Halkın dilinde sen bir efsanesin,
Sanki koskaca misafir hanesin,
Yurdumun içinde sen bir tanesin
Söyle, Ağrı Dağı, başın neden dumanlı? (13)
Ağrı Dağının doruğu çok uzaklardan ve geniş bir alandan görülür. İran,
Azerbaycan, Van, Kars, Iğdır ve Bitlis’den açık havalarda yüksek yerlerden
bakıldığında bu görkemli dağ görülebilmektedir. Bu icazkar, muhteşem görüntünü
Memduh KILIÇ (Çağlayan) “Ağrı destanı” şiirinde bir tuval gibi çizerek gözler
önüne sermektedir. Örnek mısradaki dağ Doğu Anadolu᾿da il ve ilçelerin adıyla
özdeşleşecek kadar önemli yer tutar:
Hakkımdır yurdumu tarif edeyim,
Kılayım bir türlü beyanın Ağrı,
Söylesin işitim duanın Ağrı.
Doğubayazıt’tır en baş kazası
Sürüler besler serin yaylası,
Hele Diyadin’in o Kaplıcası,
En iyi gezilecek seyranın Ağrı (14).
Ağrı Dağının eteklerinde özellikle güney doğu eteğindeki inek vadisi denilen
yerde her biri yüzlerce hayvan alabilecek genişlikte bir çok mağara oluşmuştur, bu
mağaralar hayvan yetiştirilenlerce barınak olarak kullanılmaktadır. Daha aşağılarda
Hallaç köyü yakınında bir de buz mağarası vardır. Coğrafi görüntüler Süleyman
BÜYÜKDAĞ᾿ın Ağrı dağıyla ilgili şiirlerinde gözükmektedir.
Ağrı eteğinde bir ova gördüm,

8

Dağlar arasında yeşil göz kimi,
Karşı karşıyadır Ağrı, Elegez,
Dostunu özleyen kış ve yaz kimi (8, 377).
Büyük Ağrı’nın dört bin metre yukarılarında her zaman kar bulunur, takke
biçiminde doruğu örten karın bir kısmı buzuldur. Genişliği on iki kilometreye varan
buz aynı zamanda Türkiye’de mevcut az sayıda buzullar arasında en büyük olanıdır.
Ağrı dağının yamaçlarında Su kaynağı bulunmaz, yukarılardan akıp gelen kar ve
yağmur suları vardır ki bunlar fazla aşağılara inmez. Çok yağış almasına rağmen
çatlaklar ve andezit yapı Suyu hemen emer. Sıcak yaz günlerinde bilhassa dağın
güney yamacı bir çöl gibi olur, sadece dağın eteğindeki, dip kısmındeki köylerde
kaynak ve sazlık suları vardır. Şu coğrafi bilgilere dayanan özellikleri ve içacıtıcı
görüntüleri kalem diliyle Mehmet Sabri Kılıç “Ağrının derdi çok buzu erimez!” (19)
şiirine dolaysıyla yansıtmıştır. Kanaatımızca, bu yazarın ana branjının coğrafiya
olmasından kaynaklanmaktadır. Yukarıda verilen tahlillere yakın düşüncelere genc
yazar Ayhan Dağhan᾿nın “Türkiye’de Ağrı var, üreğimde ağrı var” ve rusca
yazılan “Agrı qora” (19) – şiirlerinde de rastlanmaktadır.
Ağrı Dağı, Doğu Anadolu'nun, özellikle Ağrı vilayetinin simgesidir. Ağrı dağı
yöresinde tarihin çeşitli devirlerinde yaşayan kavimler, bu görkemli dağa kutsal bir
yapı gibi bakmışlardır. Bu kutsallığı Mehmet Ali Gökhan “Böyle bir tarihin var
senin Ağrı” şiirinde özenerek dile getirmiş ve müceffer bir dürr gibi mısralara
dizmişdir:
Nuh tufanından evveldir yaşın,
Tarihlerden belli volkandır başın,
Alaca bulaca çatlamış kaşın,
Öyle bir devranın var senin Ağrı (14).
Ağrı, İran, Kafkasya ve Anadolu üçgeninin tam ortasında bulunduğundan
zaman zaman değişik devletlerin kontrolünde olması tarihi bir gerçektir. 4. yüzyıldan
fazla Osmanlı Devletinin milli sınırları içende kalmıştır. Bahs ettiğimiz dağın ayırıcı
nitelikleri Hamdi ORUÇ᾿un “Ağrı Dağ” şiirinde kendi ifadesini ve resmini
mükemmel bir şekilde kafiyelere dökmektedir:
Ağrı dağı aslan pençelim
Serhatlerimin güçlü bekçisi

9

Dualar ediyorum sana
Bükülmesin bileğin (16).
Ahmet Muhip DIRANAS’e, onun dağ şiirleri açısından baktığımızda, Ağrı
şiiri hemen olumsuzlanacak bir şiir gibi görünüyor. Altı sayfalık bu şiiri, aa bb
düzeninde uyaklanmışdır. Ayrıca her parmak için ayrı ayrı birer şiir yazmıştır: “Baş
Dağ”, “Şahadet Dağ”, “Orta Dağ”, “Yüzük Dağ”, “Serçe Dağ”. Yurt sevgisiyle dolu
şehitlerin çabalarını yaşatmak için kartallar dağların yücelerine anıtlar dikerler. “Ağrı
Dağı Bildirisi” şiirinde bu kartallar somutlaşır. Askerler, Ağrı Dağı’nın tepesine
bayrak dikerler. Zaten dağlar, onun için dalgalanan bayraktır:
Aşağı yer uçurum, yukarısı gök uçurum
Tanrıya mı varıyorduk, özgürlüğe mi bilinmez.
Yaşamamızı bir ululuğa döktük mü, dökmedik mi,
Ağrı dağına çıktık mı, çıkmadık mı?
Peki Kurmay Binbaşı Cevdet Sunay, Amerika’ya nasıl gidersin söyle,
Şu ikili anlaşmaları silmeden
Kaldırmadan yaban ellerini yurt üzerinden, ta Mustafa Kemal…
Söyle dağlar özgürlük demektir unuttuk mu unutmadık mı,
Ağrı dağına çıktık mı çıkmadık mı? (18)
Dört mevsim boyunca zirvesi karla örtülü Ağrı Dağının bütün dünyaya ün
salmasının başka sebepleri şunlardır. Ağrı, Avrupa’nın bütün zirvelerinden yüksektir,
bu dağın bir özelliği de, yek pare bir kütle halinde birden bire yükselmesidir. Himalay
ve Antlar gibi ulu dağlarda yükselme tabaka tabaka olduğu için tek başına birden
yükseliveren Ağrı Dağının heybetinden mahrumdurlar. Dünyanın belki en muazzam
bu dağ manzarası şair İsmayil MALATYA᾿nın “Ağrı Dağ” şiirinde
görüntülenmektedir:
Ağrı dağı tektaş yüzük gibi göz kamaştırır
Başında bulunan kar Ağrı dağı,
Sanki gelinlerin duvağı olmuş
Kopuk kopuk bulutlar Ağrı dağı.
Bütün dağlara tepeden bakarsın
Türüm türüm reyhan, kekik kokarsin,
Ayrılanı hasretinle yakarsın
Kim demiş, benzerin var Ağrı dağı (17).

10

Ağrı aynı zamanda dünyanın sayılı dağlarındandır. Nuh tufanına ve Nuh
gemisi aramalarına konu olduğundan özellikle yabancı dağcıların ve din adamlarının
ziyaretgahı olmuştur. Ağrı Dağının Türk tarihinde ve Edebiyatında da müstesna bir
yeri vardır. Bu Dağla bağlı İsmet ÖZTÜRK’ün şüphesiz halen tazeliğini günümüzde
de koruyan “Ağrı Dağından uçtum” şiiridir ki, bunun da yazılmasına çok ilginc olay
sebebiyet vermişdir.
Ağrı dağından uçdum
Çayır çimene düşdüm
Ne belalı başım var
Vefasız yâre düşdüm.
Ah Ağrı᾿dır Ağrı᾿dır
Yüreğimiz dağlıdır (15).
Bütövlük ve bölünmezlik anlamlı şiirler yazan, Tebriz hasretiyle tutuşan
acılarını poetik dille Ağrılı dağa benzeten, milletin kurur ve onurunu dağ
ihtişamından yüce tutan, bedii duyumunda uzakgören ve de duygusallıktan yoksun
sert ve mücahidcesine şiirler yazan Telman KAHRAMANOV mahlasını Ağrıdağ
(2) yazarak bu dağa hayranlığının ispatını mühürlüyor.
İki kartal yuvası gibi Ağrı dağları efsanelere en çok konu olan dağdır.
“Geçimsiz iki bacı” efsanesi, “Adem ile Havva efsanesi”, “Nuh’un Gemisi” efsanesi
bunların en çok bilinenleridir. Bu efsanelere dayanarak mısralar söyleyen Aşık
Şemkir, Aşık Şenlik ve başka Ozanlar bu yuvayla, efsanelerle ilgili şiir ve manilerin
en mükemmel örneğini yaratmışlar.
Bizi millet yapan değerlerimizden biri de şarkılarımız, manilerimiz,
türkülerimizdir. Çoban ALİ’nin “Ağrı Dağın eteğinde” şiiri iki Kardeş Devletin
düğün ve merasimlerinde diller ezberi olan en vaz gecilmez türküsüdür.
Sonuc
Anadolu dağlarının başı sayılan bu dağ dünyamızın da belli başlı
dağlarındandır. Ağrı sadece Türkiye’nin en yüksek dağı değil aynı zamanda bölgenin
tarihi, coğrafyası, iklimi, folkloru ve toplum hayatı üzerinde büyük etkisi olan bir
tabiat harikasıdır. Bu dağ sır doludur, kültür doludur... Bu yüce dağın bağrında nice
efsaneler saklıdır. Dağ anaları, Kar adamları, dağ canavarları, Şahmeran ve aşk hikayeleridir... Özellikle mitolojik içerikli olanlar ve “Nuh’un gemisi” efsanesi halkın
hayal zenginliğinde şekillenerek kalıplara sokulmuştur. Yazar, Şair, Ozan, Aşık ve
Halk ağzı-dili olmayan bu koca dağı dillendirmiştir. Adem ile Havva’dan başlayıp
günümüze kadar devam eden bir çok dini, efsanevi, bazı toplumsal ve aşk olaylarına,
yukarıda adı geçen ve bahs edemediğimiz muhteşem şiirlere konu olmuştur.
Türkiye ve Azerbaycan edebiyatındaki Orta Doğunun çatısı olan Ağrı Dağ
mevzusunu inceleyerek çoğu sayda Soydaş ve Kardeş kalem ürünlerine rasladık. En
muazzam ve fesih olanlarını, fesleğen gibi kokan şiir incilerinin bir kısmını
incelemeğe çalıştık. Derlenmiş örneklerin hepsini sığdıramadık, çünkü tebliğin hacmi
bu kadarından fazlasına zemin oluşturmamaktadır. Makaleği Ağrı Dağı᾿na hitabla
sonuçlandırmak istiyorum:

KAYNAKLAR

1. Aşıq Elesger. Bakı, Yazıçı,1988, 183 s.
2. Ağrıdağ Telman. Bir gün menden sonra…Bakı: Avropa neşriyyatı, 2005, 256 seh.
3. Kerimli Haneli. Ay işığında (Şerler ve poemalar). Bakı, Yazıçı, 1998, 115 seh.
4. Razi Hüseyn – 80. Hatireler işığında. Bakı, Nurlan, 2004, 256 seh.
5. Caferoğlu Ahmet. Doğu illerimiz ağızlarından toplamalar (Kars, Erzurum, Çoruh,
İlbaylıkları ağızları) Ankara, 1995, 296 s.
6. Qasımzade Muhtar. Gülü helvet açan dünya. Nahçıvan , Ecemi, 2004, 168.
7. Yurdoğlu Elhan . Qızlar gözlerinde sevgi gizledir. Bakı, Şirvanneşr,2001, 94 seh
8. Iğdir kültürü . Iğdir belediyesi kültür yayinlari № 1, 398 s.
9. Memmedov Vaqif. Seçilmiş eserleri, III cildde, I cild, Bakı, Şirvanneşr, 2008, seh. 59,
10. Memmedov Vaqif. Sederek harayı, Bakı, Azerbaycan Tercüme Merkezi, 1994, seh. 69
11. Memmedov Vaqif. Seçilmiş eserleri. III cildde, II cild, Bakı, Şirvanneşr, 2008, seh. 52
12. “Bayburt postası» qezeti, Türkiye, Bayburt, 1/HII-2009
13. http://www.siirevim.com/siir/siir-6132-agri-dagi&sira=2
14. http://www.uyurgezer.net/agri-ile-ilgili-siirler-t159064.html
15. http://www.agrininsesifm.tr.gg/a%26.htm
16. http://www.siirevim.com/siir/siir-16959&sira=1
17. http://siirler.enguzelsozler.com/kategori/doga-siirleri
18. http://www.agrininsesifm.tr.gg
19. http://www.antoloji.com/agri/siirleri

Facebook Beğenenler

Yorum yapılmadı!

Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.