Azerbaycanlı uzman: ‘‘İki kardeş ülkenin aynı safta yer alması bölgeye istikrarın gelişinin adım sesleri’’

Tarih : 2020-08-05 / Kategori : Genel Haber

Azerbaycanlı uzman: ‘‘İki kardeş ülkenin aynı safta yer alması bölgeye istikrarın gelişinin adım sesleri’’

Azerbaycanlı uzman: ‘‘İki kardeş ülkenin aynı safta yer alması bölgeye istikrarın gelişinin adım sesleri’’

‘‘Ve özellikle şunu vurgulamak istiyorum: bu dayanışmaya ve ittifaka karşı gelmek isteyenler Türk ulusunun ve Türk milli kimliğinin düşmanlarıdır ”

Uluslararası ilişkiler uzmanı Doç. Dr. Xaliq Şükürovla bölgedeki son durumu, Türkiye Azerbaycan ilişkilerini, yapılan ortak askeri tatbikatları konuştuk.

-Sayın hocam, bölgedeki son sıcak gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Öncelikle şundan başlamalıyız ki, Kafkasya bölgesi dünyanın gerek özel jeopolitik koşulları, gerekse de politik, tarihi, güvenlik, askeri ve sosyopsikolojik sorunları açısından dünyanın en sorunlu ve aynı zamanda en dikkatçekici coğrafyalarından birisi olduğu için dünyanın tabiri caizse kalbi bu bölgede çarpıyor. Bölgede çıkarları bulunan tüm güçler ufak bir hareketlenmede dikkatlerini hemen bu bölgeye doğru konuşlandırıyorlar. Aslına bakılırsa, dünyada Soğuk Savaş bitse de, bu bölgede hala Soğuk Savaş’ın temel öğesi olan jeopolitik stratejik ve güvenlik rekabetler sürmekte ve bölgedeki ilişkilerin düzenlenmesinde önemli etken olarak kendisini göstermektedir. Kafkasya bölgesinde gelişen her bir olayı, Karabağ sorunu da dahil olmakla, bölge ülkeleri arasındaki ilişkileri, bölgesel sorunları ve krizleri, bu sorunlara ve krizlere yönelik izlenen politikaları incelerken bizler şimdiye kadar olayın çözümüyle ilgili politikalarda bölge gerçekleri ve gereklilikleriyle değil, uluslararası sistemdeki gelişmeler ve bölgedışı güçlerin rol ve mevcudiyetine göre şekillendirildiğini görüyoruz. Karabağ problemi bölgede anlaşmazlık meydana geldikten hemen sonra uluslararası bir ivme kazandı ve çözümü de karmaşık bir hale geldi. Çünkü bu sorunun, bazı analistler bu sorunu anlaşmazlık görüyorlar ki, bu ta başından yanlıştır, çözümünde ilgisi olan devletler olaya hiç kuşkusuz yıllarca kendi çıkarları doğrultusunda bakıyorlar ve bu da sorunun yıllarca sözde yürütülen diplomatik faaliyetlere, uluslararası örgütlerin vermiş olduğu kararlara, çıkardığı yasalara rağmen, olayın çözümüne olumlu bir ilerleme kaydedememesine neden oldu.

12 Temmuz’da Ermeni ordusunun Tovuz bölgesine başlattığı saldırıyı sadece bölgesel konjektür açısından değerlendirmek oldukça yanlış ve basit olacaktır. Burda hiç kuşkusuz bölgede ve dünyada gelişen olayların, yaşanan süreçlerin etkisi oldukça büyüktür. Türkiye’nin bölgede ve genel anlamda dünyada yeni bir dış politika uygulama başlatması Ermenistan’ın Tovuz bölgesine başlatmış olduğu saldırının, 2016’dan sonra meydana gelen en şiddetli çatışma olarak kayıtlara geçmesine neden oldu. Üstelik taraflar arasında sorunun başladığı 1988’den bu yana çatışmanın Azerbaycan-Ermenistan sınırında yaşanması bir anda dünyanın dikkatini çekti. Lakin saldırının yapıldığı Tovuz diğer sebeplerle de dikkat çeken bir bölge.

-Nedir bu diğer sebepler? Biraz açar mısınız okurlarımız için?

-Biliyorsunuz, yıllardır bölgede çıkarları bulunan uluslararası güçler bu coğrafyada nüfuz sağlama mücadelesi veriyorlar ve bu mücadele de konuyu farklı boyutlara da taşıyor. Dağlık Karabağ sorununun en ilginç yanı uluslararası teşkilatların aldığı kararların bir yaptırım olarak bugüne kadar bir netice vermemesidir ki, bundan Azerbaycan ve Azerbaycan’ın can dostu, hep yanında olan güç olan Türkiye oldukça rahatsız. Azerbaycan Cumhurbaşkanı sayın İlham Aliyev de konuyla alakalı rahatsızlığını ve AGİT’in artık hiçbir şekilde işeyaramaz bir kurum olduğunu defalarca dile getirdi. Problemin çözümünde arabuluculuğa çalışan devletlerin de stratejileri, bu devletlerin konuyu nasıl ve hangi ciddiyetle değerlendirdikleri de artık gözönündedir. Bu yüzden gerek Azerbaycan, gerekse de dünyanın ve bölgenin yeni dengesel gücü konumunda bulunan Türkiye bölgesel düzenin Yukarı Karabağ ve etraf bölgelerden geçtiğinin farkındalar ve çalışmalarını bölgede istikrarın sağlanması için daha da artırıyorlar. Dünya kamuoyu herzaman olduğu gibi Tovuz’a yapılan saldırılarda da çifte standart uyguladı ve Tovuz bölgesinin önemini gözardı etti. Tovuz bölgesini değerlendirirken, hiç kuşkusuz o bölgenin en önemli projelere ve karayollarına ev sahipliği yaptığını unutmamamız gerekiyor. Uzmanların Gürcistan üzerinden batıya açılan kapı olarak değerlendirdikleri Tovuz’a yapılan saldırı Türkiye’de son dönemlerde mevcut olan ve giderek artan istikrara ve Devlet başkanı sayın Recep Tayip Erdoğan’a halkın güvenini sarsmak, Libya’da, Suriye’de ve diğer bölgelerde masaya yumruğunu vuran Türkiye’yi etkisiz hale getirmek amacını gütmekteydi. Tovuz’a yapılmış saldırı, Azerbaycan’ın siyasal ve ekonomik istikrarına yapılmış saldırı olduğu gibi, aynı zamanda projelerde payı olan diğer devletlere de, onların çıkarlarına da saldırmak anlamına gelmelidir. O nedenle Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan bu olaya sert tepkisini dile getirdi ve saldırıyı “Ermenistan’ın çapını aşan” bir olay olarak değerlendirdi. Haklıdır da. Çünkü, Türkiye haklı olarak bu konuda Azerbaycan’ın yanında durdu ve Azerbaycan Türkiye kardeşliğinde yeni bir sayfa açılmış oldu böylece. Bakınız, Türkiye sadece sayın Cumhurbaşkanı nezdinde değil, bütün devlet erkanı nezdinde Azerbaycan’ın yanında oldu ve bu kardeşliğin, bir millet, iki devlet olmanın verdiği özgüveni tekrar dünya kamuoyunun dikkatine sunmaktır. Siz ne yaparsanız yapın, biz hep biriz, beraberiz, olaya aynı objektiften bakıyoruz. Şuan Azerbaycan’da iki kardeş ülkenin gerçekleştirmiş olduğu tatbikat da bunun açık ve net göstergesi.

-Şuan Azerbaycan’da iki ülkenin ordusunun hava ve kara tatbikatleri gerçekleştiriliyor. Bu tatbikatla ilgili neler düşünüyorsunuz?

- Azerbaycan ile Türkiye Cumhuriyetleri arasında askeri işbirliğiyle alakalı sözleşmeye uygun olarak her iki devletin kara ve hava kuvvetlerinin katılımıyla Azerbaycan’da gerçekleştirilen genişkapsamlı savaş taktikli tatbikatı Azerbaycan’ın ve Türkiye’nin savaş gücünü ortaya koyuyor ve bu iki devletin dayanışma içinde olduğunu bir daha dosta ve düşmana kanıtlıyor. Biz Azerbaycan’da bu konularda yıllarca özveriyle çalıştık ve herzaman şunu söyledik: bölgedeki dinamiklerin artık Türkiye’nin ve Türk dünyasının elinde olma zamanı geldi de geçiyor. Sayın cumhurbaşkanlarımız gerek İlham Aliyev, gerekse de sayın Recep Tayip Erdoğan bölgedeki konjektürün ve jeopolitik dengelerin ciddi anlamda farkındalar ve bunu da herzaman birbirilerine verdikleri desteklerle de kanıtlamışlardır. Askeri ve güvenlik konusunda iki kardeş ülkenin beraber aynı safta yer almaları bölgeye istikrarın gelişinin adım sesleridir. Artık Ermenistan’ı destekleyen güçler bunu anladıkları için bu denli rahatsızlar. Ama hiç önemli değil. Biz de onların çifte standartlarından yeterince rahatsız olduk otuz sene boyunca. Varsın, biraz da onlar rahatsız olsunlar…

-Türkiye Azerbaycan dayanışmasına ve beraber güç oluşturmasına Azerbaycan’daki politikacıların bakışı nasıl?

- Cumhurbaşkanımız sayın İlham Aliyev’in söylediği gibi, devletin güçlenmesini istemeyen iç güçler var ki, onlar dış güçlerin çıkarlarına hizmet ediyorlar, onlar ve destekleyen güçler bundan oldukça rahatsızlar. Bu güçlere bizler 5.kol diyoruz, o güçler bu konudan çok rahatsızlar.Türk halkının tarihinde herzaman böyle içimizden olan ihanet güruhları olmuştur. özellikle şunu vurgulamak istiyorum: bu dayanışmaya ve ittifaka karşı gelmek isteyenler Türk ulusunun ve Türk milli kimliğinin düşmanlarıdır

-Hocam, dış güçler bu birliğe karşı gelebilecekler mi ?

-Tarihsel gereksinimlerin karşısını almak mümkün değildir, er ya da geç Türk devletleri ittifakı kurulacaktır ve şükürler olsun ki, artık bu ittifakın temelleri atılmaktadır. Üzülerek söylemeliyim ki, bu ittifaka içten ve dıştan karşı çıkanlar mevcuttur. Artık öyle bir tarihi gereksinim mevcuttur ki, bizlerin biraraya gelmekten öte bir yolumuz yoktur. Ve üzerine basa basa tekrardan şunu vurgulamak istiyorum: bu dayanışmaya ve ittifaka karşı gelmek isteyenler Türk ulusunun ve Türk milli kimliğinin düşmanlarıdır. Biz bu düşmanlarımızdan temizlenmek zorundayız.

 

Söyleşi: Oktay Hacımusalı

 

Facebook Beğenenler

Yorum yapılmadı!

Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.