ÇOK EYLÜL’LER GEÇTİ -4-

Tarih : 2020-09-30 / Kategori : Kültür & Sanat

ÇOK EYLÜL’LER GEÇTİ -4-

Ne gelecek olan kış, ne hastalık, ne kuyruklar, ne karaborsa satılan gıda maddeleri halkı o denli rahatsız etmemişti. 
Kardeş kardeşi, komşu komşuyu, mahalle diğer mahalleliyi boğazlıyordu 1980 ihtilali öncesi. 
Çok Eylül’ler geçmiş, sayıca 5000 olarak telaffuz edilen genç beyinler, düşünen ilim adamları, gazeteciler, araştırmacı yazarlar, fikrini beyan eden düşünce adamları, sadece bir fikri beğenmenin cezasını çeken nice masum insanlar  öldürülmüş ve  1980, 12 Eylül olmuştu. 

Önce biri birini boğazlayan kurtla kuzular hapishanelerde çürürken, dışarıda artık yan yana, dost, arkadaş olmaya başlamışlardı. Sanki dünün racon kesen, hesap soran kişileri değildi bunlar. 
Bu durumdan şikayetçi olduğum yada istemediğim gibi bir şey anlaşılmasın asla. Anlatmak istediğim şu ki, bizdeki akıl neden düne yetmedi?, 
Şu yada bu şahsa kurşun at gel diyenlerin sözüne kandık?
Birbirimizi boğazlarken aklımız neredeydi? 
Bölünemeyen malımız neydi?
 Gayemiz güçlü bir Türk milleti, devleti idiyse neden bunu tabana kadar siyaset adı ile yayıp, sonra da “ya öl, ya öldür, ülkeyi kurtar, sahiplen” mantığını hemen kabul edip, kavgaya tutuştuk, bizi örgütleyenlerin sözü ile hiç tanımadığımız insanlara zulüm etmeye başladık.  
Sonuçta zararı gören bizim toplumumuz oldu. Ölenlerimiz  toprağa giderken, binlerce insanımız ise hapishanelerde, askeri sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanıyordu. 
Suçlu, suçsuz, katil, temiz, sağcı, solcu, iyi, kötü fark etmeden herkesi balık istifi gibi hapishanelere doldurmuş, iddianameler hazırlandıkça, mahkemeler sonuçlandıkça, yargının inisiyatifine göre cezalar veriliyordu. 
Asıl olayları yaptıranlar ihtilal öncesi haber almış olmalılar ki çoktan ülkeyi terk etmiş, Avrupa’ya kapağı atmışlardı bile. 
Hem sopayı yiyen, hem de ceremeyi ödeyenler saf, kaçma imkanı olmayan, olsa da vatan sevgisi ile gitmeyen, Türklük bağlamında dik duruşu olan çoğu gençlerdi. Zaten solda görünen ırkçı gurup ile sağda görünen cemaat ve tarikatlar (Fetö gibi) taraftar toplamaya, serpilmeye, güçlenmeye, devlete yerleşmeye çalışıyordu. Hiçbir olayda açıktan müdahil olmamaktaydılar.
1980 yılına kadar mahallesinden göç edenlerden Salih usta gibi il dışına gitmeyen, ilinden ayrılmayı kendine ar sayan aileler artık yasaklı bölgelerde olan evlerine, iş yerlerine dönmeye başlamışlardı.
Bombalama, kurşunlama, yağmalama saldırılarından sonra göç eden Yeşil Iğdır Gazetesi Matbaacılık 1955 yılından beri faaliyet gösterdiği eski binasını onararak tekrar dönmüştü. 
1983 yılı seçimlerinde Turgut Sunalp ipi göğüsler diye yorumlar yapılırken seçimlerden büyük farkla Turgut Özal’ın Anavatan partisi çıkmıştı. İlçemiz Veteriner hekimlerinden Kars ilinden aday gösterilen değerli siyasetçimiz Sabri Aras, Kars’tan güçlü  aile yapısı ile siyasetin duayenlerinden, tanınmış şahsiyet, eski milletvekili rahmetli Latif Aküzüm'ün oğlu, iki dönem Bakan olan kıymetli büyüğümüz İlhan Aküzüm milletvekili seçilmişlerdi. Hükümet marifetiyle açıktan memur atamaları da başlamıştı.
1983 yılından sonra gelişen siyasi konjöktüre göre ilçemizde doğu Iğdır sulama yatırımları başlamıştı.
Bu yatırımları alan şirketlerden bazıları, dostların da önerisi ile matbaa işlerini yaptırmak için Yeşil Iğdır’ı tercih etmişlerdi. Bu yatırımların sonucu matbaa işleri de açılmış ve  ekmek parası kazanmaya başlamıştık denilebilir.. 
Hiç durmadan bu firmalara el dizgileri ile cetvel hazırlayıp, işleri aksamasın diye iş yetiştirmeye çalışıyorlardı abimler.. 
Bana askerlik yolu gözükmüştü. 1977’de iş başında olan hükümet Eğitim Enstitülerine öğretmen alımı yapmış, ben 1978 de Iğdır Lisesinden mezun olduğumda diğer bir hükümet iş başına gelince ben Eğitim Enstitülerine de girememiştim. Girenler 45 günlük eğitimle  öğretmen olmuşlardı. Yapılacak bir şey yoktu. İşe de giremiyorduk askerlik engeli olunca. 
1982’nin 15 Martında askere gitmek istediğimizde bir hafta kadar askeri şube önünde geceler bile kuyrukta beklemiş ve asker olmuştuk. 20 ayı izin kullanmadan tamamlayınca terhis olmuş ve 1983 yılı sonunda Iğdır’a gelmiştim. 
İş ararken her ay birden çok memurluk sınavlarına giriyordum. 
1985 yılı başında (sebep olanlardan Allah razı olsun) atamam yapıldı ve memurluk hayatım başladı.
İlerleyen zamanda Gazetenin olduğu binanın yanındaki evleri kiralayıp, kalabalık aile olmamız ve yetersiz gelmesi nedeniyle evleri söküp, yaptırmaya başlamıştık. 
1980 öncesi dönemde çektiğimiz sıkıntılar bitti derken, 1993 döneminde gerek dini kisveye bürünerek, gerekse siyasi bir kanata sığınarak yelpazesini genişleten örgüt, gösteri, yürüyüş, geceleri şehre taciz ateşi, karakola saldırma, elektrik santralına roketle saldırma gibi şiddet eylemleriyle kendini göstermeye başlamıştı. 
Gazete olarak yine terörün hedefinde idik. 
Geceler saldırılara karşı nöbetleşe bina üzerinde beklemekteydik. Yeni yaptırdığımız binanın üzerine çıktığımızda bir kilometreye yakın alanı görebiliyorduk, çünkü kimse cesaret edemiyordu inşaat yaptırmaya, her taraf tek katlı evlerdi. Yalnız karacaların binası ve eski devlet hastanesi çok katlı idi. Bizim gibi yaptırmaya çalışanları da malının delisi görüyorlardı. 
Bazısının çamurları iz bırakmayınca kıskançlıklarından isimsiz dilekçe yazıyor ve çeşitli iftiralarla şikayet edip, karalamaya çalışıyorlardı. Bu da tutmamıştı,  ani baskınla binamızda yapılan aramada anlımız ak çıkmıştık bir kez daha.
Fakat bizim tekrar bölgeyi boşaltmamızı bekleyenlerin hayalleri bu kez boşa çıkmaktaydı. Çünkü artık lügatımız da ölüm vardı, gitmek yoktu. 
Bir gün izinsiz miting yapan örgüt taraftarlarının işyerlerini kapatın talimatına rağmen gazetenin açık olduğunu görenler içeri saldırmak istediler. Rahmetli Salih usta, rahmetli Abdül Meydo ve aileden birkaç kişi içeride hazır beklemekteydik. Aniden kapıda gözüken Ali ismindeki vatandaş (sonradan öğrendik ismini komşu köylerdenmiş) "burası Karakoyunlu'ların değimli" diye sordu? Bizde "evet" deyince toplanan kalabalığa döndü ve “ula burası bizim, herkes dağılsın” dedi ve sağolsun, bizi büyük bir beladan kurtarmıştı.
Yine şiddet olayları sırasında ses getirmek amaçlı basına yönelik saldırılardan birinde gazete binasının öğlen vakti camını kırıp içeri molotof attılar. Bizde ilimize yeni atanan öğretmen misafirimize teselli vermekte, sıkıntı olmadığını anlatmaya çalışıyorduk, Aniden molotoflu saldırı meydana geldi. Misafirlerde zarar görürken Gazete binasında yangını  zor söndürmüştük.
Zor yılların sonuna doğru, burada can pazarı olduğunu gören ve başka yerde arsa alıp taşınmamızı öneren Salih usta’nın talimatı üzerine yeni açılmakta olan vali yolu tarafına yönelmişti kardeşlerim. 
İlginç bir yapısı olan yer sahibi rahmetli  Muzaffer amca, yerinin fiyatını mark üzerinden söylemiş ve mark olarak isterim demişti. Çaresiz bir hafta kadar döviz büroları mark toplayıp ve ödeme yapılmıştı. 
Sonra hızla teknik bir çalışma ile inşaat başladı. 
İnşaat döneminde Vali Şemsettin Uzun inşaatları titizlikle inceliyor ve bozuk olan yerleri söktürüp yeniden yaptırtıyordu. 
Gazete binası olacak yerin inşaatına özenle bakmakta, her gelişinde eksik aramakta, bir mühendisten fazla detaylı bilgisi nedeniyle kontrolü elden bırakmamaktaydı.
2000 yılında bina bitmiş ve akabinde taşınmaya başlamıştık. 
Salih usta gazete binasının açılışına katıldı ve sonrasında kalp rahatsızlıkları artınca Erzurum Araştırma hastanesin de tedaviye alındı. 
1927 Yılından sonra başlayan hayat mücadelesinde azimle her zorluğun üstesinden gelen Salih usta şimdi kalbine yenik düşmekteydi.
Doktorlar “alın götürün, yapacak bir müdahale yok artık” dediklerindeki çaresizliğimizi bir Allah biliyor, birde biz.
Geldikten sonra bir ay kadar ancak yaşadı ve 20.7.2004 tarihi gece saat 03.30 sularında hayata gözlerini kapadı.
Geride; bir eş, 7 evlat, 18 torun, bir gazete, bir de şiirlerinden oluşan “Dert Ehli” kitabını bıraktı. 
Ve vatan sevgisiyle dolu,  temiz, dürüst, çıkarsız, kişilikli bir isim.. Fani dünyadan göç etti..
Karakoyunlu Aile kabristanlığında sevenlerinin katılımı ile toprağa verdik..
Mekanı cennet olsun.. Emir Şıktaş

Facebook Beğenenler

Yorum yapılmadı!

Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.