20 Ocak 1990 tarihinde Sovyet ordusunun Bakü’de yaptığı bu katliam Azerbaycan halkının bağımsızlık mücadelesini bastırma girişimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaşanan bu kanlı olayın altındaki aslı amaç Azerbaycan Türklerinin artan bağımsızlık taleplerinin bastırılmak istenmesi ve dağılma sürecine giren Sovyetlerin gittikçe sertleşen tavrıyla bölgeyi Azerbaycan Türklerinden temizleme çabasıydı.
Öte yandan o yıllarda Dağlık Karabağ silahsız bir hale getirilmiş -Azerbaycan Türklerinde bulunan av tüfeklerine dahi el konulmuş- ve ilerleyen süreçlerde Ermeniler tarafından işgaline ortam hazırlanmıştı. Böyle bir ortamda, Ermenistan’ın ve Dağlık Karabağ’daki ayrılıkçı Ermenilerin Azerbaycan’a karşı toprak iddiaları halkta öfke uyandırmıştı. Sovyetler ise Ermenileri destekleme politikasını devam ettirmektedir. Azerbaycan Türkleri bağımsızlık isteyerek meydanlara inmişti. Sovyetler ise bu bağımsızlık ateşini engellemeye kararlıydı. Azerbaycan halkının bağımsızlık mücadelesini engellemek isteyen Sovyetler Birliği 19 Ocak’ta olağanüstü hal ilan ederek, Azerbaycan halkının mücadele azmini kırmak istemiştir. 19 Ocak’ı 20 Ocak’a bağlayan gece 35 bin kişilik güç tanklarla birlikte Azerbaycan’da yaşayan Rus ve Ermenilerin can güvenliğini bahane ederek Bakü’ye girdi. Tanklar Bakü’ye girdiklerinde önce Azerbaycan’ın dünyayla bağını kesmek, ilan edilen olağanüstü halden insanların haberdar edilmesini engellemek için iletişim olanakları engellendi. Sovyet tankları o gün Bakü’ye girdiklerinde bir orduyla değil sivil, silahsız halkla savaştılar. Karşılarına kim çıktıyla gözlerini bile kırpmadan katlettiler. O dönemki fotoğraflara baktığımızda insanların nasıl acımasızca katledildiğini, tankların arabaların yanı sıra ambülansları bile nasıl ezdiğini görebiliyoruz. Sovyetler insanları katlederken aynı zamanda ambulanslara bile ateş açmış; hastanelerin elektriklerini kesmek için trafolara bile saldırmıştır.
Bu katliam sonucunda 147 kişi hayatını kaybetmiş, 744 kişi yaralanmış, 841 kişi tutuklanmış ve 5 kişi kaybolmuştur. 20 Ocak 1990 tarihinde Bakü’de Kızıl Ordu ve Ermeniler tarafından gerçekleştirilen insanlık dışı katliam Türk milletinin yüreğinde kanayan yara insanlık tarihinde bir leke bırakmıştır.
Azerbaycan Türklerinin vatan aşkı ve bağımsızlık için göstermiş olduğu bu kararlılık bugünkü Azerbaycan'ın temellerini atmıştır.
“Karanfilin Ağladığı Gece” 20 Ocak Bakü Katliamı olarak bilinen bu elim hadiseler, aynı zamanda “Karanfilin Ağladığı Gece” olarak anılmaktadır. Katliamdan sonra, Azerbaycan sokaklarındaki kanların üzerine karanfil atılması sonucu katliam karanfille özdeşleşmiş ve 19 Ocak’ı 20 Ocak’a bağlayan gece karanfilin ağladığı gece olarak anılmaya başlanmıştır.
“Karanfil şehit kanı,
Ağla karanfil ağla.
Ağla ilet meydanı,
Ağla karanfil ağla.”
20 Ocak Bakü Katliamı’nın Türkiye’ye Yansımalarına ve Türkiye’deki Tepkiler
Bu kanlı olayın ardından kardeş Azerbaycan’a destek mitingleri, Türkiye’nin birçok ilinde organize edilmiş, yüz binlerce insan Bakü’deki Sovyet vahşetine itiraz ederek meydanlara çıkmıştır. İstanbul Taksim’de büyük bir miting düzenlenmiş, insanlar meydanlara dökülmüştür. Yine aynı şekilde Iğdır’da ve Aralık ilçesinde 20 Ocak Bakü Katliamı protesto edilmiştir.
O dönemde iletişim araçları günümüzdeki gibi gelişmemişti. Sınırlar kapalıydı. Haberleşme kısıtlıydı. Özellikle Aralık ilçesi Nahçıvan’a sınır olduğu için bazı bölgelerinde Azerbaycan radyosunu dinleme şansı vardı. Gelişmeler radyodan takip ediliyor ya da Azerbaycan’daki eş, dost veya akrabayla kısıtlı da olsa telefonla görüşerek bilgi alınıyordu.
Katliamın duyulmasının ardından önce Aralık ilçesinde bir yürüyüş düzenlenmişti. Daha sonra ise 25 Ocak 1990 günü Iğdır’da büyük bir miting... 25 Ocak günü halk ellerinde Türkiye ve Azerbaycan bayrakları ile akın akın meydanlara toplandı. Miting alanı Azerbaycan’a destek, Sovyetlere protesto sözlerinin yazıldığı pankartlarla donatılmıştı. Dünya basınının da bu mitingi takip edeceği öğrenilince katliamı dünyaya duyurmak için İngilizce pankartlar dahi hazırlanmıştı.
On binlerce insanın toplandığı mitinge Erzurum’dan, Ağrı’dan, Doğubayazıt’tan, Kars’tan, Taşlıçay’dan insanlar da gelerek Azerbaycan’da yaşanan insanlık dışı katliama sessiz kalmamıştı. “Azerbaycan Türk’tür Türk kalacak”, “Yol verin geçelim Azerbaycan’a” “Ordu Bakü’ye” sloganları atılıyordu. Iğdır’da düzenlenen bu tarihi miting ile Azerbaycan’ın acısına ortak, bağımsızlık ateşine kıvılcım olunmuştu.
Dönemin gazetelerine bakıldığında ise, Azerbaycan’da yaşanan olaylar ve Türkiye’nin buna karşı olan tutumu konulu manşetlere rastlanmaktadır. Sadece insanlar değil gazeteler de bu kanlı olaylara sessiz kalmayarak bu vahşeti manşetlerine taşımışlardır.
İlham İle Ferize: Kahramanlık ve Sevgi Destanı
O kara gecede yaşananlar ve bir sevgi destanı yüreğimizi dağlıyor. Bu destan İlham ve Ferize Allahverdiyeva’ya ait…
Rus silahlı kuvvetleri Bakü’ye girdiğinde halk sokağa çıkmış, tankların üzerine yürümüş, bu savaşa bir dur denilmesini istemişti. Onlardan biri de İlham’dı… İlham bir tankın önünde durmuş “Ateş etmeyin. Herkes silahsız. Bu zulme bir dur deyin” dese de Sovyet askerleri tarafından vurulmuştu. Ne annesi ne de eşi Ferize olanlardan bir haberdi.
İlham hastaneye kaldırıldı, ameliyata alındı. Her şey yolundayken Sovyet askerleri elektrik trafosunu hedef aldı ve tüm şehirde hastane de dahil olmak üzere elektrikler gitti. Artık İlham için yapacak bir şey kalmamıştı. Hastaneye koşan Ferize ise eşinin ölümünün ardından bu acıya dayanamamış, hayatına son vermişti. O sebeple Azerbaycan’da Sevgililer günü İlham ile Ferize’nin evlilik yıldönümleri olan 30 Haziran’da kutlanmaktadır.
Son olarak, Bahtiyar Vahapzade ise, 20 Yanvar'ı şöyle anlatıyor: “Söylenenlere göre, Cumartesi günü Azerbaycan doğum evlerinde dünyaya göz açan her 10 çocuktan 8’i erkektir. Allah o gece ölen gençlerimizin yerini doldurdu. Çünkü, Allah bizimledir. Hak nerdeyse, Allah da ordadır!” Her ne kadar acı dolu olsa da 20 Ocak Azerbaycan’ın şanlı bir sayfasıdır! Kahramanlığın, bağımsızlığın simgesidir. 20 Ocak 1990, Azerbaycan halkının şeref günü olarak tarihe altın harflerle yazılmıştır.
Bir defa yükselen üç renkli Azerbaycan bayrağı hiçbir şart altında inmeyecektir.Bağımsızlık uğruna canlarından geçen tüm şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.
İlteriş Kağan TAŞKINSU
TÜRKAZDER Iğdır Şubesi Başkanı
Öte yandan o yıllarda Dağlık Karabağ silahsız bir hale getirilmiş -Azerbaycan Türklerinde bulunan av tüfeklerine dahi el konulmuş- ve ilerleyen süreçlerde Ermeniler tarafından işgaline ortam hazırlanmıştı. Böyle bir ortamda, Ermenistan’ın ve Dağlık Karabağ’daki ayrılıkçı Ermenilerin Azerbaycan’a karşı toprak iddiaları halkta öfke uyandırmıştı. Sovyetler ise Ermenileri destekleme politikasını devam ettirmektedir. Azerbaycan Türkleri bağımsızlık isteyerek meydanlara inmişti. Sovyetler ise bu bağımsızlık ateşini engellemeye kararlıydı. Azerbaycan halkının bağımsızlık mücadelesini engellemek isteyen Sovyetler Birliği 19 Ocak’ta olağanüstü hal ilan ederek, Azerbaycan halkının mücadele azmini kırmak istemiştir. 19 Ocak’ı 20 Ocak’a bağlayan gece 35 bin kişilik güç tanklarla birlikte Azerbaycan’da yaşayan Rus ve Ermenilerin can güvenliğini bahane ederek Bakü’ye girdi. Tanklar Bakü’ye girdiklerinde önce Azerbaycan’ın dünyayla bağını kesmek, ilan edilen olağanüstü halden insanların haberdar edilmesini engellemek için iletişim olanakları engellendi. Sovyet tankları o gün Bakü’ye girdiklerinde bir orduyla değil sivil, silahsız halkla savaştılar. Karşılarına kim çıktıyla gözlerini bile kırpmadan katlettiler. O dönemki fotoğraflara baktığımızda insanların nasıl acımasızca katledildiğini, tankların arabaların yanı sıra ambülansları bile nasıl ezdiğini görebiliyoruz. Sovyetler insanları katlederken aynı zamanda ambulanslara bile ateş açmış; hastanelerin elektriklerini kesmek için trafolara bile saldırmıştır.
Bu katliam sonucunda 147 kişi hayatını kaybetmiş, 744 kişi yaralanmış, 841 kişi tutuklanmış ve 5 kişi kaybolmuştur. 20 Ocak 1990 tarihinde Bakü’de Kızıl Ordu ve Ermeniler tarafından gerçekleştirilen insanlık dışı katliam Türk milletinin yüreğinde kanayan yara insanlık tarihinde bir leke bırakmıştır.
Azerbaycan Türklerinin vatan aşkı ve bağımsızlık için göstermiş olduğu bu kararlılık bugünkü Azerbaycan'ın temellerini atmıştır.
“Karanfilin Ağladığı Gece” 20 Ocak Bakü Katliamı olarak bilinen bu elim hadiseler, aynı zamanda “Karanfilin Ağladığı Gece” olarak anılmaktadır. Katliamdan sonra, Azerbaycan sokaklarındaki kanların üzerine karanfil atılması sonucu katliam karanfille özdeşleşmiş ve 19 Ocak’ı 20 Ocak’a bağlayan gece karanfilin ağladığı gece olarak anılmaya başlanmıştır.
“Karanfil şehit kanı,
Ağla karanfil ağla.
Ağla ilet meydanı,
Ağla karanfil ağla.”
20 Ocak Bakü Katliamı’nın Türkiye’ye Yansımalarına ve Türkiye’deki Tepkiler
Bu kanlı olayın ardından kardeş Azerbaycan’a destek mitingleri, Türkiye’nin birçok ilinde organize edilmiş, yüz binlerce insan Bakü’deki Sovyet vahşetine itiraz ederek meydanlara çıkmıştır. İstanbul Taksim’de büyük bir miting düzenlenmiş, insanlar meydanlara dökülmüştür. Yine aynı şekilde Iğdır’da ve Aralık ilçesinde 20 Ocak Bakü Katliamı protesto edilmiştir.
O dönemde iletişim araçları günümüzdeki gibi gelişmemişti. Sınırlar kapalıydı. Haberleşme kısıtlıydı. Özellikle Aralık ilçesi Nahçıvan’a sınır olduğu için bazı bölgelerinde Azerbaycan radyosunu dinleme şansı vardı. Gelişmeler radyodan takip ediliyor ya da Azerbaycan’daki eş, dost veya akrabayla kısıtlı da olsa telefonla görüşerek bilgi alınıyordu.
Katliamın duyulmasının ardından önce Aralık ilçesinde bir yürüyüş düzenlenmişti. Daha sonra ise 25 Ocak 1990 günü Iğdır’da büyük bir miting... 25 Ocak günü halk ellerinde Türkiye ve Azerbaycan bayrakları ile akın akın meydanlara toplandı. Miting alanı Azerbaycan’a destek, Sovyetlere protesto sözlerinin yazıldığı pankartlarla donatılmıştı. Dünya basınının da bu mitingi takip edeceği öğrenilince katliamı dünyaya duyurmak için İngilizce pankartlar dahi hazırlanmıştı.
On binlerce insanın toplandığı mitinge Erzurum’dan, Ağrı’dan, Doğubayazıt’tan, Kars’tan, Taşlıçay’dan insanlar da gelerek Azerbaycan’da yaşanan insanlık dışı katliama sessiz kalmamıştı. “Azerbaycan Türk’tür Türk kalacak”, “Yol verin geçelim Azerbaycan’a” “Ordu Bakü’ye” sloganları atılıyordu. Iğdır’da düzenlenen bu tarihi miting ile Azerbaycan’ın acısına ortak, bağımsızlık ateşine kıvılcım olunmuştu.
Dönemin gazetelerine bakıldığında ise, Azerbaycan’da yaşanan olaylar ve Türkiye’nin buna karşı olan tutumu konulu manşetlere rastlanmaktadır. Sadece insanlar değil gazeteler de bu kanlı olaylara sessiz kalmayarak bu vahşeti manşetlerine taşımışlardır.
İlham İle Ferize: Kahramanlık ve Sevgi Destanı
O kara gecede yaşananlar ve bir sevgi destanı yüreğimizi dağlıyor. Bu destan İlham ve Ferize Allahverdiyeva’ya ait…
Rus silahlı kuvvetleri Bakü’ye girdiğinde halk sokağa çıkmış, tankların üzerine yürümüş, bu savaşa bir dur denilmesini istemişti. Onlardan biri de İlham’dı… İlham bir tankın önünde durmuş “Ateş etmeyin. Herkes silahsız. Bu zulme bir dur deyin” dese de Sovyet askerleri tarafından vurulmuştu. Ne annesi ne de eşi Ferize olanlardan bir haberdi.
İlham hastaneye kaldırıldı, ameliyata alındı. Her şey yolundayken Sovyet askerleri elektrik trafosunu hedef aldı ve tüm şehirde hastane de dahil olmak üzere elektrikler gitti. Artık İlham için yapacak bir şey kalmamıştı. Hastaneye koşan Ferize ise eşinin ölümünün ardından bu acıya dayanamamış, hayatına son vermişti. O sebeple Azerbaycan’da Sevgililer günü İlham ile Ferize’nin evlilik yıldönümleri olan 30 Haziran’da kutlanmaktadır.
Son olarak, Bahtiyar Vahapzade ise, 20 Yanvar'ı şöyle anlatıyor: “Söylenenlere göre, Cumartesi günü Azerbaycan doğum evlerinde dünyaya göz açan her 10 çocuktan 8’i erkektir. Allah o gece ölen gençlerimizin yerini doldurdu. Çünkü, Allah bizimledir. Hak nerdeyse, Allah da ordadır!” Her ne kadar acı dolu olsa da 20 Ocak Azerbaycan’ın şanlı bir sayfasıdır! Kahramanlığın, bağımsızlığın simgesidir. 20 Ocak 1990, Azerbaycan halkının şeref günü olarak tarihe altın harflerle yazılmıştır.
Bir defa yükselen üç renkli Azerbaycan bayrağı hiçbir şart altında inmeyecektir.Bağımsızlık uğruna canlarından geçen tüm şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.
İlteriş Kağan TAŞKINSU
TÜRKAZDER Iğdır Şubesi Başkanı