HÜZNÜN SESİ BİR ŞAİR: FATMA ARAS

Tarih : 2023-05-10 / Kategori : Kültür & Sanat

HÜZNÜN SESİ BİR ŞAİR: FATMA ARAS

 DİZDAR KARADUMAN
Âşık tarzı halk şiiri geleneğini özümsediği ve başarıyla kullandığı heceyle yazdığı  şiirlerden oluşan ilk kitabı Saklıyım (2008)’ dan sonra, insanın  özgürlüğünü kısıtlayan bütün olumsuzlukların imlendiği ikinci kitabı olan Göğü Azalan Kuşlar(2012) gelmişti okurların önüne. Bu kitapta serbest şiire evrilen ve modern şiir dilini rahatlıkla kullanan bir Fatma Aras vardı. 

 Üçüncü şiir kitabı Ağrılı Beklemeler’de(2015) modern şiir dilini kendine özgü bir ustalıkla kullanan, zaman zaman da onun açmazlarına düşen; biçim, biçem ve yapısıyla, sesi, içerik ve anlamıyla, özgün imgeleri, insani duyarlığı ve eksik olmayan hüznü ile harmanlanmış bir Fatma Aras şiiriyle buluşmuştuk.  Dördüncü kitabı Söz ve Hançer(2017) de ise serbest şiirlerle birlikte heceden ve halk şiiri geleneğinden bir türlü kopamayan bir Fatma Aras yine okurun karşısına çıkıyordu. Çünkü onun şiirini asıl besleyen doğup büyüdüğü Doğu Anadolu’nun Kars, Iğdır yöresinin  âşık tarzı sözlü şiir geleneğiydi. Bu şiir geleneği, manileri türküleri, halk hikâyeleriyle Fatma Aras’ın kanına canına işlemiş, onun şiirinin asıl kaynağı olmuştu. 

Fatma Aras,  2021 yılında Klaros Yayınları’ından çıkan Türküler Kan Damlası adlı kitabının önsözünde şiir geçmişinin kaynağını şöyle açıklıyordu: “Ben türkülerle büyüdüm. Şiiri de türkülerden öğrendim.”  Bu anlamda Fatma Aras, yaşadığı bölgenin kültürünün sözlü verimleri olan türküleri unutmuyor, çünkü çocukluğundan beri ninnilerle, manilerle, ağıtlarla büyümüş, onlarla yoğrulmuş bir şiir geleneğinden geliyor. Serbest şiirle tanışıncaya kadar onlardan beslenerek şiirinin alt yapısını oluşturmuş iki binli yıllara kadar. Bu türkülerde insana dair her şeyi buluruz. yaşanılan acılar, aşklar, ayrılıklar, yoksulluklar, savaşlar, doğal felaketler, ölümler hep dile getirilir. Sözgelimi; “Aras’ı ayırdılar / Gumunan doldurdular / Men senden ayrılmazdım / Zülmünen ayırdılar” türküsünde yaşanan acıların trajik insani boyutunun tarihselliğini de görebiliriz.
İkiz Acılar(Şubat 2019), Fatma Aras’ın Kaos Çocuk Parkı Yayınları’ndan çıkan beşinci şiir kitabı.  Kitaptaki şiirlerin tümü serbest ölçüyle yazılmış. Veysel Çolak, kitabın arka kapağında: “ Fatma Aras tıkır tıkır işlediği sanılan toplumsal yaşantının içerdiği kaostan yola çıkarak yazıyor şiirlerini.” diye onun şiirleriyle ilgili bir değerlendirmede bulunuyor.  İkiz Acıları’n sayfalarını çevirdikçe bu saptamanın ne denli doğru olduğu görülüyor.  Kitabın ilk şiiri Kanatan Sunak’taki(s.9) “gözlerim bulut sağdı durmadan / gece duvar örüldü, sabahlar çatlatıldı… /…baktım ne de çok kanamışım kalbimin sunağında.” dizelerinde yüreği acılarla dolu   mutsuz bir şiir öznesinin izleri görülüyordu. 
Fatma Aras’ın altıncı şiir kitabı,  Temren Yayınları’ndan 2020’de çıkan Olduğu Gibi. Toplam elli şiirin yer aldığı kitap, şairin babasına adanmış.  Şimdiye dek yayımlanan şiir kitaplarından yapı, biçim, biçem ve içerik yönünden farklı bir kitap, Fatma Aras,  bu kitabında bireyden topluma kadar yalnızlığın, acının, hüznün ve karamsarlığın şiirini işliyor. Daha çok da şair özne olarak kendi içine dönüyor ve : “ İçimdeki acıya gözlerim hep çerçeve” diyerek yaşadığı acıların derin hüznünü çocukluk ve gençlik döneminin hiç kapanmayan yaralarını, engellenmişlik, törelerle kuşatılan aile ve çevre baskısı, iletişimsizlik,  sevgisizlik, karşılık göremeyen aşklar yüzünden karamsar bir şiir öznesinin içinde bulunduğu psikoloji hissediliyor çoğu şiirlerinde. “ Yüzümü döndüğüm yöne kara yağmur yağıyor Kayboldu umut şehrimiz, kuşlar da yok…. / Kendimi aramaktan, kendime tırmanmaktan yoruldum.” diyen Fatma Aras, içinde bulunduğu çaresizliği ve yürek bezginliğini, ancak şiirle dışa vuracaktır. 
Fatma Aras’ın Şey Kitaptan çıkan 2023 basımı Herkes İçin Hüzün, yedinci şiir kitabı. Kitabın adı,  onun bütün kitaplarında ağırlığını hissettiren ve sık sık işlediği bir duygu halidir hüzün. Kitabın adı bana Hilmi Yavuz’un  “Hüzün ki en çok yakışandır bize.” dizesini hatırlattı. Özellikle doğu ve Ortadoğu coğrafyasında bireysel ve toplumsal acılarla yoğrulan bir hüzün yumağı sarmıştır bizim edebiyatımızı ve özel de şiirimizi.  Fatma Aras’ın da bu önceki kitaplarında sıkça gördüğümüz hüzün, bu kitabında sanki kitabın ana izleği olmuş. Bu duygunun şiirlerde bu denli egemen olmasının mutlaka şair öznenin yaşamının büyük bir payı olmalı diye düşünüyorum. Belki de en çok yaşanmışlıklarından biriktiregeldiği acıları, hüznün tezgahında dokuyarak şiirleştiriyor Fatma Aras. Belki de hüzünlenmeyi seviyor, onunla yaşamın tadını çıkarıyor bir anlamda.  Türkülerimiz, şarkılarımız, şiirlerimize baktığımızda hayatın diyalektik bütünlüğü içinde bireyin ve toplumun yaşadığı acılar, daha çok hüzünle dile getirilirmiştir. Fatma Aras’ın şiirine de yakışıyor hüzün, bir anlamda şair özneyle özdeşleşiyor. Belki de hem birey hem  toplum olarak seviyoruz hüzünlenmeyi, hüzünlü halleri.,, 
Fatma Arası’n da şiirine sinmiştir bu hüzün bulutu. “ Yaşamın tadı tuzu kaydı gitti avcumda / her adımda bir hüzne takılırım / dağ yerinden oynadı, bulaklar kurudu / bir savaşın ortasında kayıp bir kız korkusu/ içte ölüm, dışta yaşam / coşkularım parçalandı / karanlığa benziyordu gülüşler.” ( İnsan Alası, s.7.) 
Doğup büyüdüğü dağını, taşını, karını, suyunu havasını, toprağını, çiçeğini, böceğini özlediği öz yurdu Iğdıra özlemi bitmez şair öznenin. Çünkü her ne kadar uzun yıllardan beri İzmir’de yaşasa da büyük kentin insanı ezen, boğan yalnızlaştıran ve insan ilişkilerinin iyice sığlaştığı, dostlukların, vefanın adının bile sadece çıkar aracına dönüştürüldüğü günümüzde eski anılarına hüzünle sığınmakta bulur çareyi. “aynı yolda, aynı içe yolcuyuz / görülmedi bendeki Iğdır özlemi / Şimdi yalın ayak, şemsiyesiz İzmir’de / kuşlar gitmiş, hüzünler  birbirine çarpıyor.”( Iğdır Özlemi,s.10) dizeleriyle yalnızlığını hüzünle yoğuruyor şair özne.
Fatma Aras’ın şiirlerinde hüzün öylesine yoğundur ki mutlaka bir şiirinin içine yerleşir, oradan kokusunu hissettirir okuruna. “ İşte ben, yanık yüzlü yeryüzü, unutma / Elim tenha, yolum tenha gurbetçi / babasız bir çocuğun hüznünü öpüyorum / akşam sabaha karışır üstüme çöker gece…” ( Yaşam, s. 13) dizelerinde de şair, duygu yoğunluğunu hüzünle harmanlayarak okuruna da geçirmek ister. 
Onun şiirlerine sinen hüzün içseldir. Tıpkı Cemal Süreya’nın Fotoğraf başlıklı şiirinde derinden hissedilen içsel ince bir hüzün duygusunun insanı etkileyen lirizm kokuşlu Fotoğraf şiirinin şu dizelerinde görüldüğü gibi “Durakta üç kişi / Adam, kadın ve çocuk / Adamın elleri ceplerinde / Kadın çocuğun elini tutmuş / Adam hüzünlü / Hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü /  Kadın güzel /  Güzel anılar gibi güzel / Çocuk / Güzel anılar gibi hüzünlü / Hüzünlü şarkılar gibi güzel” 
İngiliz yazar ve sanat eleştirmeni John Berger: “Şiir ise kanayan yaraya seslenir.” der.  Fatma Aras’ın şiirlerinde yaşanılan acılarla içi içe geçmiş bir hüzün karşılar bizi “ Acıların biri geldi biri gitti / sazlıklar ayaklandı / benliğimiz eridi bin derdin potasında //… yalnızlığım bıçaklandı sokakta / bir dudağın ucunda kayboldu gülücükler / bir aşk daha eskitildi / ay da su da titriyor / içimde kentler, köyler tutuşmuş / havar havar “ ( Havar,s.29) diyen dizelerinde  feryat eden çığlık atan Fatma Aras karşılar bizi. Bu yüzden onun acıyla yoğrulan hüznü hiç bitmez duyarlı yüreğinde. Yalnızlığı, aşkı, töreyi, umutsuzluğu, insana karşı yitirilen güveni,  ayrılığı, ölümü, kentte sıkışıp daralan insanı  hep hüzün şemsiyesinin gölgesinde dile getirir durmadan. Bunları dile getirirken, ben özne üzerinde hareketle bütün bu yaşanılan acıları, sıkıntıları ve hüznü  genelleştirerek toplumsal bir sorun haline dönüştürür zaman zaman.  Tıpkı Nâmık Kemâl’in: “Bâis-i şekvâ bize hüzn-i umumidir Kemâl / Kendi derdi gönlümün billah gelmez yâdına” 
Fatma Aras, canını yakan, kendisini sürekli rahatsız eden her şeyi çoğu kez kendi içinde hep saklı tutuyor. Bu anlamda şiir, onun kendisini ifade etmede tek sığınacağı en güvenilir limanı oluyor. İçinde sürekli yanan ateşi, daha çok doğa ve doğaya ait nesneler aracılığıyla anlatmayı yeğliyor. Böylece insandan doğaya aktarma yoluyla sözcüklere yan ve mecaz anlamlar   kazandırabiliyor. Bunu da daha çok benzetme, değişmece, kişileştirme ve eğretilemlerle şiir diline dönüştürüyor. “ Önümüzde kanat açar ateşten kaçan kelebek / yaprağını üşüten çiçekle içli dışlı / sular, sevgili sular, girdap hazırlıyor bize / oysa ne çok istemiştim, / korkusuz dağların göğsünde, çürümeden ölmeyi” (s.17, Karanfil Tufanı)
Şairin şiirlerindeki karamsar ruh halinin patetik bir dille işlendiğini görüyoruz. Şiir toplamına baktığımızda bunu en çok kullandığı sözcüklerden de anlayabiliyoruz. Söz gelimi;  gece, karanlık, acı, hüzün, keder, sıkıntı, yıkıntı, korku, yokluk, hiçlik, yurtsuzluk, ihanet, boğulmak, kanamak, çığlık, dağlamak, cehennem, sancı, yara, kan, intihar, ölü, mezar, gömmek,….gibi sözcükler şair öznenin içinde bulunduğu ruh halini de yansıtıyor şiirine.   “Hızlandı dağları aşındıran fırtına / her kayadan bir parça kan sızıyor hayata / işte dünya! İşte sancı ve hiçlik” (İnsan ve İsyan,a.52)  
Şiir bir aşkınlık halidir, kendinden geçmedir. Fatma Aras da  şiirle besliyor kendini, her yazdığı şiir, her kitap onun yeniden yaşama tutunmasına sağlıyor. Şiir onun ruhunu besleyen, en önemli gıda. Onunla yaşamı anlam kazanıyor, onunla kendini ifade ediyor, onunla arınıyor, onunla bir Anka misali yeniden doğuyor. Kısaca şiir, onun hayata tutunmasının biricik sebebi oluyor. Fatma Aras’ın bu kitabındaki şiirler,  bir anlamda onun iç beninin  fotoğrafının şiirlerle anlatılması, kısaca şair kimliğinin bir resmi gibi karşımıza çıkıyor. 
Fatma Aras’ın şiirindeki hüzün, çocukluk ve gençlik yıllarındaki aile ortamı, törenin özellikle kadına yönelik baskıları ve büyük kentin kıskacında yalnızlaştırılan ve kendine çekilen insanın yaşadıklarının sanki bir iç dökümüyle çizilen bir siyah beyaz fotoğraf karesini andırıyor okura. Şair özne, kendini ve yaşadığı o ince hüznü dile getirmekten alamıyor kendini “Hangi şehre gitsem bir aşkın ölüsü / sular durgun, ışıklar desen zayıf / yaralar beni geçmiş / bir cehennem kuşandı göğsümün ortasında  // Yaşamın aynasına bakarak / saçlarım hüzne uzuyor.” ( İki Kollu Bir Nehir, s.19)  diyerek okurunu hüznün güzelliğini duyumsatır âdeta.  Her hüzün aslında biraz da bizim hüznümüzdür aslında.  Fatma Aras’ın Herkes İçin Hüzün kitabını biraz da bunun için önemsiyorum, hangimiz hüzünden nasibimizi almadık ki,,, Yolu açık , okuru çok olsun kitabın diyorum sevgili Fatma Aras, nice kitaplara eklensin bu kitabında…
                        
                                         06.02.2023 / Bornova
                            (Cüneyne Dergisi sayı 4 Mayıs- Haziran 2023)

Facebook Beğenenler

Yorum yapılmadı!

Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası