Modern dünyada iyi komşuluk ve samimi dostluk, tüm ülkelerin ihtiyaç duyduğu tartışılmaz bir kavramdır. Bu kavramın temelinde siyasi güven yer alırsa, ekolojik dengenin genel ilkelere dayanarak korunması ise, çeşitlendirilmiş yönlerinden biri olarak kabul edilir. Hakkında bahsettiğimiz, küreselleşen dünyada her kesi rahatsız eden sorunlardan biri bölgemizdeki su kaynakları da dahil olmak üzere, doğal floraya karşı kayıtsızlık ve bazı durumlarda sorumsuzluk ve düşmanlık vakalarıdır. Kaynağı Ermenistan topraklarında bulunan sınıraşan nehir statüsüne sahip olan Okçuçay'ın real durumu, kendisine yönelik düşmanlık düzeyi, açık bir çevre terörü faaliyetidir.
Şu anki Ermenistan'ın Kafan ve Kacaran madencilik atıklarıyla son derece kirlenmiş olan Okçuçay’ı, hal hazırda sanki endüstriyel atık toplayıcısı olarak hizmet vermektedir. Bu sular arıtılmadan doğrudan nehre boşaltıldığından ve kirlilik seviyesi normdan çok daha yüksek olduğundan onun su kaynaklarının Azerbaycan topraklarında kullanılması uygun görülmemektedir. Okçuçay'ın kirlenmiş bileşimi, insan sağlığı için ölümcül, sudan beslenen tüm hayvan ve bitki florası da dahil olmak üzere, doğanın diğer canlıları için genetik yıkım sınırına ulaşmıştır.
Komşu ülkeler unutmamalıdır ki, Okçuçay Güney Kafkasya'nın ikinci büyük Nehri olan Araz nehrine akmaktadır. Sonuç olarak, nehirdeki kirlilik seviyesi, Aras nehrinin su kaynaklarının kalitesi üzerinde doğrudan zehirli bir etkiye sahiptir. Kür nehrinin en büyük sağ kolu olan Aras nehri, Ermenistan ile bir başka sınıraşan nehirdir ve Azerbaycan'ın ekilebilir arazisinin sulanmasında çok önemli bir rol oynamaktadır. Ancak nehirdeki su kalitesinde ciddi bir değişiklik nedeniyle, hane halkı ve tarımsal ihtiyaçlar için kullanımı son derece tehlikelidir.
Azerbaycan’ın resmi kaynaklarından alınan bilgilere göre, nehir suyu ve dip çökellerin analizi, Azerbaycan Ekoloji ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı'nın talebi üzerine Almanya'nın uluslararası düzeyde akredite edilmiş SGS laboratuvarında gerçekleştirilmiştir. Okçuçay nehrinden alınan su örneklerinin test sonuçları, yüzey sularında yüksek düzeyde ağır metaller, özellikle demir, bakır, manganez, molibden, çinko, krom, nikel ve diğerlerinin yüksek içeriğini ortaya çıkarmış, hatta çökel örneklerinde tehlikeli maddelerin konsantrasyonunun normdan çok daha fazla olduğu ve nehrin kirlilik seviyesinin kritik olduğu tespit edilmiştir.
Kirlilik kaynağı ekolojik felaketin eşiğinde olan Okçuçay’ın Ermenistan'da sanayi ve madencilik işletmeleri ile bu hale getirilmesi Azerbaycan'a yönelik otuz yıllık işgalcilik politikasının ve yağmalanarak tahrip edilen topraklarda işlenen çok kapsamlı soykırımların devamıdır. Bilindiği üzere, Zengezur bakır-molibden fabrikasının hisselerinin çoğu Alman CRONIMET Mining AG (%60) şirketine aittir. en büyük madeni olan Kacaran madenini yönetmektedir. Ne yazık ki, şirketin bölgedeki uluslararası standartları karşılamayan faaliyeti geniş bir alanda ekoloji bir felaket yaratmıştır. Okçuçay’ına dökülen atık su, maden atıklarının boşaltılması, nehrin suyunun doğal bileşimini tamamen değiştirerek kullanılamaz hale getirdi.
Alman CRONIMET firmasından temelini Okçuçay’ın acımasız kirliliği sonucunda işlediği ekoloji teröre son versin. Doğal kaynakların, aynı zamanda, madencilik ürünlerinin işletilmesi ile uğraşan tüm şirketler, dünyanın hangi ülkesinde faaliyet gösterdikleri fark etmezsizin, çevre temizliğinin korunması ile ilişkili uluslararası sözleşmelerin şartlarına uymakla yükümlüdürler. Açıkça belirtiyoruz ki, Okçuçay’ın yok edilmesi çevresel terörizm eylemidir ve bu nedenle Ermenistan hükümeti ve Alman “CRONIMET” şirketi uluslararası hukuka eşit seviyede sorumluluk taşıyorlar.
Özellikle belirtmek isteriz ki, Hazar Denizi havzasında nehirler dahil, toplam 153 balık türü vardır ve bunlardan 81 türü endemiktir, yani gezegenin hiçbir yerinde bulunmazlar ve sadece Hazar Denizi'nde yaşarlar. Hazar denizinin Azerbaycan kesiminde yaklaşık 90’a kadar balık türü vardır. Hazar denizinde kalıntı ve endemik 6 Mersin balığı türü vardır: bölge, Rus mersin balığı, Kür mersin balığı, uzun burunlu ve çeko balığı. Bu istatistiksel gösterge, Okçuçay'ın bir bütün olarak kirli suyu, bu nehrin Aras nehri vasıtasıyla ağzi sayıla bilen Hazar denizindeki canlı floraya yaratmış olduğu tehlikenin düzeyini tanımlamayan en güçlü gerçektir. Hazar'ın kıyı ülkelerinin bu su terörüne kayıtsız kalmaya hakları yoktur!
Birleşik Milletler Örgütü’nün doğanın, aynı zamanda su kaynaklarının korunumasunda sorumluluğu olan kurumları öncüllüğünde, bu alanla ilgili faaliyette bulunan uluslararası kuruluşlara sesleniyoruz: Dünyanın farklı yerlerinde, gerek ülkeler içinde, gerekse de ülkeler arasında tatlı su kaynaklarının korunması, muhafazası ve işletilmesi müzakere, hatta münakaşa kaynağı olduğu bir zamanda Okçuçay’a olan düşmanca tavır doğa florasına karşı maksatlı bir soykırım olarak görülmeli, Ermenistan hükumetinden ve Almanya’nın “CRONIMET Mining AG” firmasından tatlı su kaynaklarının korunması için uluslararası sözleşmelere uyulması talep edilmelidir.
Birleşik Milletler’in gıda güvenliği ile ilgili kurumları tatlı su kaynaklarına karşı kayıtsız kalmaları su kıtlığı gibi küresel krize neden olacağına ait rapor yayması durumunda Ermenistan hükumetinin ve Almanya’nın “CRONIMET Mining AG” şirketinin Okçuçay’a karşı işlediği ekolojik terör görmezden gelinemez!
Hemen karşımızda Ermenistan’da bulunan Metsamor Nükleer Santrali'nin Iğdır'da kanser vakalarının artmasına neden olmaktadır.
Ermenistan Hükümeti’nin 14 Ocak tarihinde gerçekleşen oturumunda 2040 yılına kadar Ermenistan’ın Enerji alanında kalkınmanın stratejik programı onaylandı.
Programda yer alan ifadelere göre Ermenistan Metsamor nükleer santralinin faaliyet süresi 2026 yılından sonra da uzatılması hedefleniyor ve yeni nükleer santrali inşa etme niyetinden vazgeçilmiyor.
Bilindiği üzere Aras Nehri Iğdır Ovası’nın da can damarıdır. Dolayısıyla Aras Nehrinin kirletilmesi Iğdır’a da büyük bir zarar vermektedir.
Ermenistan terör eylemlerinden artık vaz geçmelidir. Iğdır-Azerbaycan Dil, Tarih ve Kültür Birliğini Yaşatma ve Destekleme Derneği
Şu anki Ermenistan'ın Kafan ve Kacaran madencilik atıklarıyla son derece kirlenmiş olan Okçuçay’ı, hal hazırda sanki endüstriyel atık toplayıcısı olarak hizmet vermektedir. Bu sular arıtılmadan doğrudan nehre boşaltıldığından ve kirlilik seviyesi normdan çok daha yüksek olduğundan onun su kaynaklarının Azerbaycan topraklarında kullanılması uygun görülmemektedir. Okçuçay'ın kirlenmiş bileşimi, insan sağlığı için ölümcül, sudan beslenen tüm hayvan ve bitki florası da dahil olmak üzere, doğanın diğer canlıları için genetik yıkım sınırına ulaşmıştır.
Komşu ülkeler unutmamalıdır ki, Okçuçay Güney Kafkasya'nın ikinci büyük Nehri olan Araz nehrine akmaktadır. Sonuç olarak, nehirdeki kirlilik seviyesi, Aras nehrinin su kaynaklarının kalitesi üzerinde doğrudan zehirli bir etkiye sahiptir. Kür nehrinin en büyük sağ kolu olan Aras nehri, Ermenistan ile bir başka sınıraşan nehirdir ve Azerbaycan'ın ekilebilir arazisinin sulanmasında çok önemli bir rol oynamaktadır. Ancak nehirdeki su kalitesinde ciddi bir değişiklik nedeniyle, hane halkı ve tarımsal ihtiyaçlar için kullanımı son derece tehlikelidir.
Azerbaycan’ın resmi kaynaklarından alınan bilgilere göre, nehir suyu ve dip çökellerin analizi, Azerbaycan Ekoloji ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı'nın talebi üzerine Almanya'nın uluslararası düzeyde akredite edilmiş SGS laboratuvarında gerçekleştirilmiştir. Okçuçay nehrinden alınan su örneklerinin test sonuçları, yüzey sularında yüksek düzeyde ağır metaller, özellikle demir, bakır, manganez, molibden, çinko, krom, nikel ve diğerlerinin yüksek içeriğini ortaya çıkarmış, hatta çökel örneklerinde tehlikeli maddelerin konsantrasyonunun normdan çok daha fazla olduğu ve nehrin kirlilik seviyesinin kritik olduğu tespit edilmiştir.
Kirlilik kaynağı ekolojik felaketin eşiğinde olan Okçuçay’ın Ermenistan'da sanayi ve madencilik işletmeleri ile bu hale getirilmesi Azerbaycan'a yönelik otuz yıllık işgalcilik politikasının ve yağmalanarak tahrip edilen topraklarda işlenen çok kapsamlı soykırımların devamıdır. Bilindiği üzere, Zengezur bakır-molibden fabrikasının hisselerinin çoğu Alman CRONIMET Mining AG (%60) şirketine aittir. en büyük madeni olan Kacaran madenini yönetmektedir. Ne yazık ki, şirketin bölgedeki uluslararası standartları karşılamayan faaliyeti geniş bir alanda ekoloji bir felaket yaratmıştır. Okçuçay’ına dökülen atık su, maden atıklarının boşaltılması, nehrin suyunun doğal bileşimini tamamen değiştirerek kullanılamaz hale getirdi.
Alman CRONIMET firmasından temelini Okçuçay’ın acımasız kirliliği sonucunda işlediği ekoloji teröre son versin. Doğal kaynakların, aynı zamanda, madencilik ürünlerinin işletilmesi ile uğraşan tüm şirketler, dünyanın hangi ülkesinde faaliyet gösterdikleri fark etmezsizin, çevre temizliğinin korunması ile ilişkili uluslararası sözleşmelerin şartlarına uymakla yükümlüdürler. Açıkça belirtiyoruz ki, Okçuçay’ın yok edilmesi çevresel terörizm eylemidir ve bu nedenle Ermenistan hükümeti ve Alman “CRONIMET” şirketi uluslararası hukuka eşit seviyede sorumluluk taşıyorlar.
Özellikle belirtmek isteriz ki, Hazar Denizi havzasında nehirler dahil, toplam 153 balık türü vardır ve bunlardan 81 türü endemiktir, yani gezegenin hiçbir yerinde bulunmazlar ve sadece Hazar Denizi'nde yaşarlar. Hazar denizinin Azerbaycan kesiminde yaklaşık 90’a kadar balık türü vardır. Hazar denizinde kalıntı ve endemik 6 Mersin balığı türü vardır: bölge, Rus mersin balığı, Kür mersin balığı, uzun burunlu ve çeko balığı. Bu istatistiksel gösterge, Okçuçay'ın bir bütün olarak kirli suyu, bu nehrin Aras nehri vasıtasıyla ağzi sayıla bilen Hazar denizindeki canlı floraya yaratmış olduğu tehlikenin düzeyini tanımlamayan en güçlü gerçektir. Hazar'ın kıyı ülkelerinin bu su terörüne kayıtsız kalmaya hakları yoktur!
Birleşik Milletler Örgütü’nün doğanın, aynı zamanda su kaynaklarının korunumasunda sorumluluğu olan kurumları öncüllüğünde, bu alanla ilgili faaliyette bulunan uluslararası kuruluşlara sesleniyoruz: Dünyanın farklı yerlerinde, gerek ülkeler içinde, gerekse de ülkeler arasında tatlı su kaynaklarının korunması, muhafazası ve işletilmesi müzakere, hatta münakaşa kaynağı olduğu bir zamanda Okçuçay’a olan düşmanca tavır doğa florasına karşı maksatlı bir soykırım olarak görülmeli, Ermenistan hükumetinden ve Almanya’nın “CRONIMET Mining AG” firmasından tatlı su kaynaklarının korunması için uluslararası sözleşmelere uyulması talep edilmelidir.
Birleşik Milletler’in gıda güvenliği ile ilgili kurumları tatlı su kaynaklarına karşı kayıtsız kalmaları su kıtlığı gibi küresel krize neden olacağına ait rapor yayması durumunda Ermenistan hükumetinin ve Almanya’nın “CRONIMET Mining AG” şirketinin Okçuçay’a karşı işlediği ekolojik terör görmezden gelinemez!
Hemen karşımızda Ermenistan’da bulunan Metsamor Nükleer Santrali'nin Iğdır'da kanser vakalarının artmasına neden olmaktadır.
Ermenistan Hükümeti’nin 14 Ocak tarihinde gerçekleşen oturumunda 2040 yılına kadar Ermenistan’ın Enerji alanında kalkınmanın stratejik programı onaylandı.
Programda yer alan ifadelere göre Ermenistan Metsamor nükleer santralinin faaliyet süresi 2026 yılından sonra da uzatılması hedefleniyor ve yeni nükleer santrali inşa etme niyetinden vazgeçilmiyor.
Bilindiği üzere Aras Nehri Iğdır Ovası’nın da can damarıdır. Dolayısıyla Aras Nehrinin kirletilmesi Iğdır’a da büyük bir zarar vermektedir.
Ermenistan terör eylemlerinden artık vaz geçmelidir. Iğdır-Azerbaycan Dil, Tarih ve Kültür Birliğini Yaşatma ve Destekleme Derneği