Siyaset
Yayınlanma: 16 Aralık 2013 - 07:11
Iğdır Milletvekili Dr Sinan OĞANın Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Rekabet Kurumunun 2014 Yılı Bütçe Konuşması
“Iğdır’dan Türkiye’ye giren araçları didik didik edip Iğdır’lı vatandaşımızı perişan ettiniz.Buradaki kontrol neden Gürbulak’ta, Esendere’de yapılmıyor, neden başka sınır kapılarında yapılmıyor?” MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın konuşması “Sayın Başkan, değerli Milletvekilleri, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Rekabet Kurumu’nun halihazırda görüşülmekte olan 2014 yılı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi grubu adına söz almış bulunmaktayım. Gazi meclisimizi saygıyla selamlıyorum. Konuşmama başlamadan önce Onuruyla, şerefiyle, fedakârlıkla görevini ifa etmiş olan şehit Gümrük ve Tekel Bakanımız Gün SAZAK Bey’i rahmet ve minnetle anarak sözlerime başlamak istiyorum. Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye’den kaçakçılık manzaralarını tabii ki çoğaltabiliriz. Yıllardır mecliste demekten artık dilimizdeki tüy bitti hala İran ile aramızdaki Boralan Sınır Kapısı’nı açmadınız. Dilucu da TOBB tarafından modernize edilecek umarız ki, Dilucu Sınır Kapısı da ranta kurban edilmeden yenilenir. Tabii yenilenmesi de yetmiyor, orada çalışan personelin can güvenliğini de sağlamanız lazım. Devletin gümrük kapısında devletin memurunun can güvenliği yoksa iktidarınız da artık bu ülkede hükmü kalmamış demektir. Boralan’ı açamayan hükümetinizin kapı kapı dolaşan; ama hiçbirinden somut bir sonuç alamayan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu daha dün Ermenistan’a kapı açmaya gitti. Sayın Davutoğlu’nu ermenistan’da yuhaladılar, bayrağımızı yaktılar. Ama Düşişleri Bakanımız hiçbirşey olmamış gibi yine güzel mesajlar vermeye devam etti. Her yerden Türkiye’ye kaçak mal akarken Iğdır’dan Türkiye’ye giren araçları didik didik edip Iğdırlı vatandaşımızı perişan ettiniz. Buradaki kontrol neden Gürbulak’ta, Esendere’de yapılmıyor, neden başka sınır kapılarında yapılmıyor? Konuyla ilgili araştırma önergesi sunduk meclise sizden hala tık gelmedi. Iğdır’ın suçu nedir? Size oy vermemek mi? Asılsız soykırım iddialarıyla tüm dünyada Türkiye karşıtı propaganda yürüten Ermeniye kapınız açık, teröriste kapınız açık, kaçakçıya kapınız açık; ama nedense benim Iğdırlı hemşerime kapıları kapatmışsınız. Iğdır da göreceksiniz, size iktidarınıza kapısını bu yerel seçimde de kapatacaktır. Bilindiği gibi, ülkemizde sınır kapımızın birçoğunun durumu içler acısı. Gümrük kapıları bir ülkenin vitrinidir, yabancılara merhaba denilen ilk yerdir, gümrükler bir ülkenin namusudur. Gümrük kapılarımız Afrika ülkelerindekiler gibi olmayı hak etmemektedir. Geçtiğimiz yıl Iğdır’daki Dilucu Gümrük Kapısının rezalet halini buradan dile getirmiştim. Aradan geçen bir yıl süre zarfında bir arpa boyu yol alamadınız. Iğdır’daki Gümrük Binası aynı durumda… Burada bir hususu tekrar ve yeniden meclis kürsüsünden dile getirmek istiyorum. Iğdır Üniversitesi’ndeki yolsuzlukları buradan meclis kürsüsünden defalarca dile getirdiğimiz halde neden şimdiye kadar herhangi bir işlem yapılmadı. Bunu sormak istiyorum. Milli Eğitim Bakanı’na elden dosyayı verdim. Buradan Savcıları, YÖK’ü, Devlet Denetleme Kurumu’nu, Cumhurbaşkanlığını göreve çağırdım. Bütün kanıtları ile Iğdır Üniversitesi’nde yapılan yolsuzlukları buradan dile getirdiğimiz halde hala bir girişimde bulunulmuyorsa siz de bu yolsuzluğa ortaksınız demektir. Değerli milletvekilleri, Gümrük Bakanlığı’na bağlı Rekabet Kurumu’nun bütçesi hakkında konuşacağız. AKP’nin rekabet anlayışı sakattır. Acaba siz rekabeti, Milliyetçi Hareket Partili iş adamlarını MİT’e fişleterek mi sağlayacaksınız? Rekabet Kurumu’nun görevlerine de baktığımız zaman görülmektedir, bu kurum adı üzerinde adil bir mekanizmanın oluşturulması ve piyasanın denetimini yapmak için faaliyet göstermektedir. Ne yazık ki, bu kurum içerisinde de ayrımcılık almış başını yürümüştür. Bölücülüğünüzü her yerde mükemmel bir şekilde sergiliyorsunuz. Ne yazık ki, daha kendi çalışanları arasına tarafgir bir tutum sergileyen bir kurum var karşımızda. Sırf sizin gibi düşünmüyor diye, çalışanlara neden bu şekilde davranıyorsunuz. Rekabet Kurumu’ndaki ilgili birimler acaba bazı sendikaların başında “Türk” kelimesi bulunduğu için mi çalışanların taleplerine karşı duyarsız kalıyorlar. Unuttuysanız tekrar hatırlatayım; o bakanlıkta çalışan 14.876 personelin hepsi sizin memurunuzdur, sadece AKP’ye oy verenler değil. Rekabet Kurumu’nun amacı Kanun’un 20. Maddesinde Rekabet Kurumu’nun niçin teşkil edildiğini açıklamaktadır: “Mal ve hizmet piyasalarının, serbest ve sağlıklı bir rekabet ortamı içinde teşekkülünün ve gelişmesinin teminini sağlamak… Kusura bakmayın AKP iktidarı döneminde siz varlığı ile yokluğu pek hissedilmeyen bir kurumsunuz. Türkiye’de binlerce küçük esnaf var. Peki, bu iktidar ne yapıyor. Her bulduğu boş alana AVM yapıyor. Peki, siz hiç bu iktidara sordunuz mu, AVM yaparak, uluslararası markaları getirerek küçük esnaf karşısında haksız rekabete sebep oluyorsunuz. Bakkalı, terziyi, ayakkabıcıyı kim koruyacak. Neredeyse her mahalleye yaptığınız AVM’ler sayesinde hiç siftah yapmadan tezgahı kapatan esnaflarımızın durumunu hiç merak ettiniz mi? Rekabet Kurumu Başkanı Sayın Nurettin Kaldırımcı web sayfasındaki mesajında diyor ki, “Bir Suşi ustasının yetişebilmesi için en az 20 yıla ihtiyaç vardır!” Sayın Başkan siz Japon Mutfağının ürünü olan Suşi ustasını değil, mantar gibi yayılan AVM’ler içerisinde açılan FastFood’lar sayesinde kapanma noktasına gelen Türk mutfağının leziz yemeklerini sergileyen Kuru Fasulyeyi, Biber Dolmasını, Karnıyarığı, Taş Köfteyi, Bozbaş’ı yapacak ustaları düşünmek zorundasınız. Siz rekabet ortamını sağlamanız gerekiyor değil mi? Peki, bu medya alanındaki anti rekabet ortamı nedir? TMSF'nin Devletin gücüyle medyaya sahip olması Uzun süre elden çıkarmaması Rekabete aykırı değil mi? Ayrıca bu basın kuruluşlarının yandaşlara peşkeş çekilmesine neden seyirci kalıyorsunuz? Rekabet Kurumu ceza veriyor ama tahsil ettiği hemen hemen yok denecek ölçüde. Kestiğiniz cezaların ne kadarını tahsil ettiniz? Edemediyseniz sebebi nedir? Türk Telekom hakkında fiber optik kablolardaki hakim durumunu kötüye kullanıyor iddiasına ne diyorsunuz? Tabii ki, garip bir durum daha var. Devlet, memurlarının nasıl çalıştığını elbette ki, denetleyecektir; ama bunun bir mobbing uygulamasına varmaması gerekmektedir. Siz memurların odasını izlediğiniz kadar neden kaçakçıları izlemiyorsunuz? Ülkemizde neredeyse her şeyin kaçağı var. Kaçakçılık iktidarınıza da sirayet etmiş. Sayıştay Raporlarını kaçırarak siz de bir nevi kaçakçılık yapıyorsunuz. Sayıştay raporlarını neden sansürlüyorsunuz? Bilindiği gibi, sınır kapılarının modernizasyon çalışmaları Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından yürütülüyor. Kapıkule sınır kapısı 131 milyon liralık modernizasyonu karşılığında 20 yıl, Sarp sınır kapısı 40,7 milyon liralık modernizasyonu karşılığında 20 yıl, Hamzabeyli sınır kapısı 10,7 milyon liralık yatırım karşılığında 7 yıl TOBB tarafından işletilmesi kararlaştırıldı. Suriye’deki yanlış politikalarınız yüzünden kalbura dönen Cilvegözü’ndeki sınır kapısının 11,5 milyon liralık yatırım karşılığında 13 yıl, teröristleri davulla zurnayla karşıladığınız Habur sınır kapısının 17,9 milyon lira modernizasyonu karşılığında 15 yıl işletilmesi konusunda karar alındı. Şimdi madalyonun diğer yüzüne bakalım. 2006 yılında açılan Habur sınır kapısından yıllık öngörülen değer 1,1 milyon liraydı; ama 6 yılda elde edilen brüt gelir 78 milyon lira, bu kapı yani yılda 13 milyon lira kazanç getirmiş. Ya matematiğiniz zayıf ya da niyetiniz bozuk. Hiç kusura bakmayın; fakat bunun başka açıklaması yok! Başbakan Erdoğan’ın “Rifat Baba”sı sınır kapılarından, Davutoğlu’nun “Mesut Abi”si yani peşmerge Mesut Barzani Mersin Limanı’ndan ve kaçak sigaralardan köşeyi dönüyor, öte yandan Türk milleti zamlarla boğuşuyor. Küçük esnaf, AVM’lere terk edilmiş durumda! Değerli milletvekilleri, Hatay’ın Reyhanlı İlçesi Kuşaklı Köyü yakınındaki Suriye sınırında, 150’si atlı 1.150 kişilik kaçakçı grubuna müdahale eden askeri birliğe pompalı tüfekle ateş açıldı. Bir kez daha tekrar ediyorum; 1.150 kaçakçıdan söz ediyoruz değerli milletvekili arkadaşlarım. Atı alan Türk sınırını geçiyor, bir de üstüne üstlük Türk askerine ateş açıyor. AKP’ye helal olsun diyorum; bu kadar kaçakçıyı aynı anda herhalde dünyanın başka bir yerinde kimse bir araya gelemezdi. Daha birkaç gün önce, yine Suriye sınırında kaçakçılar 2’nci Hudut Alay Komutanlığı Hacıpaşa Hudut Karakol sorumluluk sahasında, Suriye tarafından 10 kişinin, Asi Nehri üzerinden bidonlar geçirerek, üç adet kamyona yükleme yaptığı tespit edildi. Dur ihtarına uymayan bu kaçakçılar yine askere ateş açtı. 120-130 araç ve 500-550 kişinin kaçakçılık yapmak maksadıyla aynı bölgede girişimlerde bulunulduğundan bahsediliyor. Değerli milletvekilleri, yerli malı haftasındayız; yerli malı yerle bir oldu sizin zamanınızda. Diğer yandan Gümrük depolarında çürüyen menkuller milli servet. Bunların kısa zamanda, ekonomik değerini kaybetmeden neden satışa sunulamıyor. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın Karaköy'deki binasından hayali ihracat, rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarına ait dosyalar skandal bir soygunla çalındı. Diğer yandan Gümrük Muhafaza memurlarının durumları diğer memurlara nazaran oldukça sıkıntılıdır. Gümrük Muhafaza memurları Emniyet Hizmetleri sınıfına dahil edilmeli veya Gümrük Muhafaza Hizmetleri Sınıfı ihdası ile kolluk kuvvetlerine tanınan bütün hak ve yetkilerle donatılmalıdır. Ülkemizin dış ülkelerle ilişkilerinde ve sınır kapılarının güvenliğinde son derece önemli görevler yapan Gümrük Muhafaza personeli, özlük haklarının yetersizliği, çok ağır çalışma koşulları, aile bütünlüğünü koruyamamak, kimi bölgelerde tehdit ve fiili kalkışmalara maruz kalmak gibi olumsuzluklar nedeni ile başka kurumlara geçiş yapmak veya moral/isteklendirme bakımında ağır bir karamsarlığa sürüklenmek durumunda kalmaktadır. Gidin bir İstanbul’a bakın, Türkiye’nin en büyük kentinde çalışan işçilerin azımsanamayacak bir kısmı kaçak. Türkiye yabancı kaçak işçilerin cenneti haline dönüştü. Çin’den bile gelen kaçak işçiler var. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken (Hatırlatalım, kendisi aynı zamanda AKİL adamdır) Türkiye’de kayıtdışı ekonominin yüzde 27 gibi çok yüksek bir seviyede olduğunu söylüyor. Bu arada kendisi akil iken terörün finansmanındaki en önemli unsurun kaçakçılık olduğunu ve kaçakçılığın bir an önce önlenmesi gerektiğini önermiş midir Akil raporunda? Palandöken, "Kaçakçılık, ne yazık ki Türkiye’nin en ciddi ekonomik ve sosyal sorunlarından biri haline geldi. Bugün Türkiye’de kayıt dışı ekonomi denince akla ilk gelen şeylerden biri kaçakçılık. Çaydan sigaraya, içkiden akaryakıta birçok üründe kaçak ticareti endişe verici boyutlara ulaştı. Örneğin; kaçak sigaranın Türkiye’ye yıllık vergi zararı 5 milyar lira, kaçak içki pazarı yıllık 6 milyar liraya dayandı, akaryakıtta kayıp 10 milyar lira seviyesinde. Ayrıca halkımız da bu dertten zarar görüyor. Meşru yollardan helal para kazanmaya çalışan dürüst esnafımız kaçakçılıktan ciddi yara alıyor; kaçak ürünler her gün yeni bir esnafın kapısına kilit vuruyor. Artık buna hep birlikte ‘dur’ demenin vakti." dedi. Her şey kaçak. Cep telefonu, akaryakıt, Çay, Sigara, İçki, Şeker, daha neler neler… Artık iktidarınız sayesinde küçükbaş ve büyükbaş hayvanlar da kaçak giriyor. Esnafı, memuru bitirdiğiniz yetmedi çiftçiyi de bitirdiniz. Hayvanlar dışarıdan kaçak giriyor, saman da resmi ithal ediliyor. Eee geriye ne kaldı yerli olarak. Memlekette herşey ya ihtal ya da kaçak. Böyle giderse hükümetiniz de zaten Amerika’dan ithaldi… AKP Hükûmetinin uyguladığı politikalar neticesinde kaçak işçiden cep telefonuna, sigaradan içkiye, çaydan şekere, akaryakıttan büyükbaş ve küçükbaş hayvana kadar tam bir kaçak cennetine dönüştürülmüştür. Sadece dışarıdan giren kaçak değil, içeriden de kaçak almış başını gidiyor. Güneydoğu Anadolu bölgemizde kaçak elektrik oranlarından haberdar mısınız? Türkiye genelinde elektrikte kayıp kaçak oranı yüzde 24.1’e ulaşırken, en çok kaçak elektrik kullanımı abone sayısı üzerinden hesaplandığında yüzde 81.6 ile Şırnak’ta. Mardin’de oran yüzde 76,1, Hakkari’de oran 74,9, Diyarbakır’ın kullandığı elektriğin yüzde 72,3’ü kaçak. Batman’da 70,1 oranında kaçak elektrik kullanılıyor. Bunlar hemen bu yılın başındaki veriler. Kaçağın bedelini suçu olmayan vatandaşlarımızın faturalarına yüklüyorsunuz. Güneydoğu’dan gidelim Akdeniz’e. Hatay’da sayenizde sınır kalmadı; oradan ülkeye giren silahlar ve Suriye’de kafa kesen, ciğer söken radikal gruplara yolladığınız silahlar acaba neyin nesi? Şimdi bir de araç kaçakçılığı çıktı. Yalnız eskiden dışarıdan lüks araçlar getirilip iç pazarda satılırdı. Bu bir yandan devam ediyordu. Buna ilave olarak Türkiye’de çalınan araçlar bu defa Suriye’ye geçirilip orada ucuz fiyata satılıyor. Ülkemizde kadın cinayetleri her geçen gün artıyor. Ne şekilde öldü diye inceliyorsunuz, kadına doğrulan silah da kaçak. Türkiye’de silah kullanılan asayiş olaylarında son yıllarda (2010-2012 yılları arasında) ele geçirilen silahların yaklaşık yüzde 80'i ruhsatsız. Bu rakamlar, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Daire Başkanlığı’nın rakamları. Kaçakçılık ülkemizi hangi noktalarda etkiliyor, görün diye söylüyorum bunları. Türkiye’nin başkentinde kaçak cep telefonundan kaçak sigaraya her şeyi bulmak mümkün, meclisin kapısından çıkıp birkaç dakika yürüyün bakın neler var. Türkiye’de kayıtdışı ekonomi gayrisafi milli hasılanın yüzde 27’si olmuştur. Türkiye’de AKP sayesinde en pahalı benzin kullanılmaktayken kaçak akaryakıttan vergi kaybı her yıl 12 milyar lira civarındadır. Sigara kaçakçılığı nedeniyle yıllık 5 milyar liralık vergi kaybı yaşanmaktadır. Terör kazanırken kaçakçılıktan Türkiye kaybetmektedir. Karadeniz de kaçakçılıktan muzdariptir. Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın memleketi Rize’de artık çay üreticisi kaçak çaydan yaka silker duruma gelmiş. Geçen yıl burada yaptığım bütçe konuşmasında Sayın Bakana kendi hemşerilerinin hazırladığı raporu okumuştum. Bu yıl bir rapor daha hazırlanmış, raporun adı: “Türk Çay Sektörü Güncel Durum Raporu”. Raporu hazırlayan Rize Ticaret Borsası, ne diyor biliyor musunuz? Çayın kaçakçıların gözdesi haline geldiğini ve son yıllarda kaçak çayda büyük artışlar yaşandığını söylüyor. Aynen aktarıyorum rapordan; “Kaçak çay sorununun çözümü, yine devletimizin elindedir. Çay kaçakçılığı sıkı güvenlik ve gümrük önlemleri ile çözülebilir. Eğer çay kaçakçılığına etkin bir şekilde müdahale edilmezse, Türk çay sektörünün geleceği karanlıktır.” Ben demiyorum, dikkat edin, kendi hemşeriniz diyor sayın Bakan. Geçen yıldan bu yana görüldüğü kadarıyla hiçbir şey değişmemiş. Muhalefete kulak vermiyorsunuz, tamam; ama bari kendi hemşerilerinize kulak verin de bu dert bitsin artık. Karadeniz’de sırtında bin bir cefayla çay taşıyan ablamın günahı nedir? Çoluğunu çocuğunu ektiği çaydan elde edeceği kıt kanaat gelirle okutacak olan çiftçi kardeşimin günahı nedir? Ayrıca iktidarınıza yakın bazı kişilerin Rize’deki Çay fabrikalarında kaçak çayın yerli çayla karıştırıldığı iddiası var! Kıymetli milletvekilleri, Geçtiğimiz yılki bütçe konuşmamda PKK’nın sınıra kaçak petrol boru hattı döşediği, yanına da bir rafineri kurduğunu söylemiştim. Aradan geçen süre zarfında boru döşeme işinde epey bir ilerleme olmuş. Bu yılki haberlerden öğreniyoruz ki, bu defa da zeytinyağı kaçakçılığı için boru döşemişler. Hatay Kıyıgören bölgesinde kaçakçıların yaptığı içi zeytinyağı dolu 450 metrelik boru hattı tespit edilmiş. Memleketimiz sınırlarından içeriye kaçak boruyu döşeyen döşeyene…”
Siyaset
16 Aralık 2013 - 07:11