Iğdır Ticaret ve Sanayi Odası’nda yapılan sohbet toplantısına SERKA uzmanları ile birlikte ilin önemli girişimcileri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, çiftçiler ve besiciler katıldı. Yaklaşık dört saat süren toplantıda lojistik, tarım, hayvancılık, turizm, sanayi, ticaretin önündeki sorunlar ve çözüm yolları konuşuldu. İlk olarak önümüzdeki dönemde Türkiye ile İran arasında kurulması düşünülen ortak sanayi bölgesinin Iğdır’da kurulma olasılığı ele alındı. Başta Iğdır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı olmak üzere tüm katılımcılar Iğdır’ın Van, Hakkari ve Ağrı’ya göre üstün olduğu noktalara vurgu yaptılar.
Iğdır’ın üç ülkeye sınır olması, yılın 12 ayı üretim yapmaya uygun bir iklime sahip olması, Türkiye-İran-Pakistan demiryolunun geçecek olması (Bu hatta yapılacak bir ilave ile Organize Sanayi bölgesinde bir istasyon olacak.), havaalanının açılacak olması, doğalgaz sıkıntısının bulunmaması ,Türkiye’nin en büyük TIR filolarından birinin Iğdır’da bulunması, karayolu bağlantısının bulunması, sanayi üretimi için yeterli suyun bulunması en çok vurgu yapılan noktalar oldu. Tartışmalar sırasında hava kirliliği, yetişmiş personel sıkıntısı, birlikte iş yapma kültürünün bulunmaması, ilin siyasetçi ve bürokrasisinin koordineli hareket etmemesi gibi konular dezavantajlı noktalar olarak öne çıktı.
Günün üzerinde en çok söz alınan ikinci tartışma konusu ise karayolu lojistik üssü oldu. Iğdır gibi kayıtlı TIR sayısı 4000 civarında olan ve tüm Avrupa ve Asya’ya mal taşıyan 25 uluslararası şirkete sahip olan bir kentin lojistik üsse ev sahipliği yapabileceği vurgulandı. Özellikle Türkiye- İran Ortak Sanayi Bölgesi, demirden ipekyolu bağlantısı ile birlikte düşünüldüğünde böyle bir üssün lojistik firmalarının operasyon masraflarını önemli ölçüde düşüreceği sonucuna ulaşıldı. Ayrıca bu üssün içinde Iğdırlı lojistik firmalarının en büyük sıkıntısı olan tır karnesi verebilecek bir birimin de bulunabileceği vurgulandı. Ancak toplantıya katılan lojistik firması temsilcilerinden bazıları 25 ila 100 milyon dolar arasında bir yatırıma ihtiyaç duyacak olan lojistik üs yatırımını gerçekleştirecek çok ortaklı bir girişimin bulunmadığını söyledi. Böyle bir yatırımın başarısı konusunda kafalarında soru işaretleri bulunduğunu beyan ettiler.
Daha sonra lojistik firmalarının en büyük sıkıntısı olan ve Türkiye ile İran arasında çözüm bekleyen mazot farkı konusu tartışıldı. İran, topraklarını kullanan ve Orta Asya ülkelerine giden Türk tırlarından mazot farkı adı altında 800 ila 1600 Amerikan Doları arasında bir para talep etmektedir. Bu paranın taşıma maliyetlerini arttırdığı ve lojistiğimize önemli bir darbe vurduğu dile getirildi. Daha sonra bu sorunu aşmanın yolları konuşuldu. Bakü-Tiflis demiryolu bağlantısı ve Hazar geçişi ile birlikte alternatif bir güzergahtan tırların trenle taşınmasının İran’ı bu uygulamadan vazgeçireceği gibi tırlarımıza kota uygulayan ülkelerin kota uygulamalarının da aşılabileceği sonucuna ulaşıldı.
Iğdır’ın en önemli geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılıktaki gerileme günün en çok konuşulan konusu oldu. Nahçivan ile Iğdır arasında yapılan mazot ticaretinin tarımsal üretimde gerilemeye neden olduğu üzerinde uzlaşıldı. Sınır ticaretinin getirdiği kazanç tarıma ve hayvancılığa olan ilgiyi Iğdır’da azaltmış. İlin küçükbaş ve büyükbaş hayvan mevcudu düşmüş, meyvecilik ve sebzecilik geri plana itilmiş. Sınır ticareti ile ilgili olumsuz bir düzenlemenin Iğdır ekonomisine darbe vuracağı bu nedenle tarım ve hayvancılığın ilde tekrar canlandırılması gerektiği konuşmacılarca gündeme getirildi. Bunun için Iğdır’da modern tarım tekniklerinin kullanılabilmesi ve arazilerde sanayiye dönük tarım faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi , özellikle toprak kalitesinin daha iyi durumda bulunduğu Melekli-Çalpala arasında kalan bölgelerde ivedilikle arazi toplulaştırılması (Toprak Reformu ) yapılması, Iğdır’da başta Tarım İl Müdürlüğü olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşların meyveciliği daha yüksek miktarda desteklemesi gerektiği , halen ilde tarıma dayalı üretim yapan kuruluşların en büyük probleminin hammadde yetersizliği olduğu , özellikle sanayide hazır alım garantisi olan Kayısı , Şeftali ve Elma gibi meyvelerin bölgede daha çok üretimini tetikleyecek bedelsiz fidan dağıtılması gibi çalışmaların devlet katkısı ile bu güne kadar yapılmaya çalışılandan daha yüksek miktarlarda yapılması, hayvancılık ile ilgili teşviklerden yararlanmak için devletin koyduğu 50 hayvan sınırının mümkünse 15 ila 20 arasına çekilmesi, süt ve et ırkı olarak bölgeye uyumlu ve verimli türlerin seçilmesi, örtü altı üretimin çeşitlendirilmesi (çiçekçilik gibi.), arazilerin PH ve tuzluluk sorununun giderilmesine yönelik çalışmaların yapılması, sözleşmeli ekimin özendirilmesi katılımcılarca önerildi.
Iğdır’ın turizm potansiyeli ele alınan son konu oldu. Özellikle bölgemizdeki geceleme sayısının en çok olduğu Iğdır’ın gerçek anlamda dört ve beş yıldızlı otele sahip olamaması katılımcılarca eleştirildi. Havaalanının açılmasıyla il turizminin daha da hareketleneceği ve modern otellere duyulan ihtiyacın artacağına vurgu yapıldı. Nahçivan ve İranlı turistlerin ildeki otellerde yaptıkları gecelemelerin arttırılması için ek yatırımlara ihtiyaç duyulduğu belirtildi ve Iğdır’da eğlence sektörünün turizme hareket getirebileceği görüşü dile getirildi. Turizm konusunda üzerinde durulan diğer bir konu da ilde büyük bir alışveriş merkezinin bulunmaması oldu. Katılımcıların hepsi Iğdır’ın büyük bir alışveriş merkezini kaldırabileceğini ve turistlerin İstanbul’a yönelen alışverişlerinin de bu merkez aracılığıyla giderilebileceğini vurguladılar.
İlki Iğdır’da yapılan Serka Sohbetleri Ağrı, Ardahan, Iğdır ve Kars’ın merkezi ile ilçelerinde de gerçekleştirilecek.
Iğdır’ın üç ülkeye sınır olması, yılın 12 ayı üretim yapmaya uygun bir iklime sahip olması, Türkiye-İran-Pakistan demiryolunun geçecek olması (Bu hatta yapılacak bir ilave ile Organize Sanayi bölgesinde bir istasyon olacak.), havaalanının açılacak olması, doğalgaz sıkıntısının bulunmaması ,Türkiye’nin en büyük TIR filolarından birinin Iğdır’da bulunması, karayolu bağlantısının bulunması, sanayi üretimi için yeterli suyun bulunması en çok vurgu yapılan noktalar oldu. Tartışmalar sırasında hava kirliliği, yetişmiş personel sıkıntısı, birlikte iş yapma kültürünün bulunmaması, ilin siyasetçi ve bürokrasisinin koordineli hareket etmemesi gibi konular dezavantajlı noktalar olarak öne çıktı.
Günün üzerinde en çok söz alınan ikinci tartışma konusu ise karayolu lojistik üssü oldu. Iğdır gibi kayıtlı TIR sayısı 4000 civarında olan ve tüm Avrupa ve Asya’ya mal taşıyan 25 uluslararası şirkete sahip olan bir kentin lojistik üsse ev sahipliği yapabileceği vurgulandı. Özellikle Türkiye- İran Ortak Sanayi Bölgesi, demirden ipekyolu bağlantısı ile birlikte düşünüldüğünde böyle bir üssün lojistik firmalarının operasyon masraflarını önemli ölçüde düşüreceği sonucuna ulaşıldı. Ayrıca bu üssün içinde Iğdırlı lojistik firmalarının en büyük sıkıntısı olan tır karnesi verebilecek bir birimin de bulunabileceği vurgulandı. Ancak toplantıya katılan lojistik firması temsilcilerinden bazıları 25 ila 100 milyon dolar arasında bir yatırıma ihtiyaç duyacak olan lojistik üs yatırımını gerçekleştirecek çok ortaklı bir girişimin bulunmadığını söyledi. Böyle bir yatırımın başarısı konusunda kafalarında soru işaretleri bulunduğunu beyan ettiler.
Daha sonra lojistik firmalarının en büyük sıkıntısı olan ve Türkiye ile İran arasında çözüm bekleyen mazot farkı konusu tartışıldı. İran, topraklarını kullanan ve Orta Asya ülkelerine giden Türk tırlarından mazot farkı adı altında 800 ila 1600 Amerikan Doları arasında bir para talep etmektedir. Bu paranın taşıma maliyetlerini arttırdığı ve lojistiğimize önemli bir darbe vurduğu dile getirildi. Daha sonra bu sorunu aşmanın yolları konuşuldu. Bakü-Tiflis demiryolu bağlantısı ve Hazar geçişi ile birlikte alternatif bir güzergahtan tırların trenle taşınmasının İran’ı bu uygulamadan vazgeçireceği gibi tırlarımıza kota uygulayan ülkelerin kota uygulamalarının da aşılabileceği sonucuna ulaşıldı.
Iğdır’ın en önemli geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılıktaki gerileme günün en çok konuşulan konusu oldu. Nahçivan ile Iğdır arasında yapılan mazot ticaretinin tarımsal üretimde gerilemeye neden olduğu üzerinde uzlaşıldı. Sınır ticaretinin getirdiği kazanç tarıma ve hayvancılığa olan ilgiyi Iğdır’da azaltmış. İlin küçükbaş ve büyükbaş hayvan mevcudu düşmüş, meyvecilik ve sebzecilik geri plana itilmiş. Sınır ticareti ile ilgili olumsuz bir düzenlemenin Iğdır ekonomisine darbe vuracağı bu nedenle tarım ve hayvancılığın ilde tekrar canlandırılması gerektiği konuşmacılarca gündeme getirildi. Bunun için Iğdır’da modern tarım tekniklerinin kullanılabilmesi ve arazilerde sanayiye dönük tarım faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi , özellikle toprak kalitesinin daha iyi durumda bulunduğu Melekli-Çalpala arasında kalan bölgelerde ivedilikle arazi toplulaştırılması (Toprak Reformu ) yapılması, Iğdır’da başta Tarım İl Müdürlüğü olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşların meyveciliği daha yüksek miktarda desteklemesi gerektiği , halen ilde tarıma dayalı üretim yapan kuruluşların en büyük probleminin hammadde yetersizliği olduğu , özellikle sanayide hazır alım garantisi olan Kayısı , Şeftali ve Elma gibi meyvelerin bölgede daha çok üretimini tetikleyecek bedelsiz fidan dağıtılması gibi çalışmaların devlet katkısı ile bu güne kadar yapılmaya çalışılandan daha yüksek miktarlarda yapılması, hayvancılık ile ilgili teşviklerden yararlanmak için devletin koyduğu 50 hayvan sınırının mümkünse 15 ila 20 arasına çekilmesi, süt ve et ırkı olarak bölgeye uyumlu ve verimli türlerin seçilmesi, örtü altı üretimin çeşitlendirilmesi (çiçekçilik gibi.), arazilerin PH ve tuzluluk sorununun giderilmesine yönelik çalışmaların yapılması, sözleşmeli ekimin özendirilmesi katılımcılarca önerildi.
Iğdır’ın turizm potansiyeli ele alınan son konu oldu. Özellikle bölgemizdeki geceleme sayısının en çok olduğu Iğdır’ın gerçek anlamda dört ve beş yıldızlı otele sahip olamaması katılımcılarca eleştirildi. Havaalanının açılmasıyla il turizminin daha da hareketleneceği ve modern otellere duyulan ihtiyacın artacağına vurgu yapıldı. Nahçivan ve İranlı turistlerin ildeki otellerde yaptıkları gecelemelerin arttırılması için ek yatırımlara ihtiyaç duyulduğu belirtildi ve Iğdır’da eğlence sektörünün turizme hareket getirebileceği görüşü dile getirildi. Turizm konusunda üzerinde durulan diğer bir konu da ilde büyük bir alışveriş merkezinin bulunmaması oldu. Katılımcıların hepsi Iğdır’ın büyük bir alışveriş merkezini kaldırabileceğini ve turistlerin İstanbul’a yönelen alışverişlerinin de bu merkez aracılığıyla giderilebileceğini vurguladılar.
İlki Iğdır’da yapılan Serka Sohbetleri Ağrı, Ardahan, Iğdır ve Kars’ın merkezi ile ilçelerinde de gerçekleştirilecek.