Yani tahminim 1974/75 yılları olmalı. Ben Iğdır Lisesi öğrencisiyim. 610 numaralı fen kolu b/c şubesindeydim. Ben edebiyat sever olmama rağmen fen koluna dahil edilmiştim. (Okul da edebiyat – fen kolu ayrışması sonradan yapıldığı için sınıf değişikliği olmuştu yanlış hatırlamıyorsam). Yalnız ortaokulu da lise binasında okuduğumuz için öğretmenlerin hemen hemen hepsi öğrencileri sima olarak tanımaktaydılar. Biz, ortaokulun 3 üncü sınıfında iken, ikinci yarısını yeni açılan Atatürk ortaokulunda okuduk ve ilk mezun biz olduk Atatürk ortaokulundan. Iğdır Lisesindeydik, öğrenci hareketlerinin başladığı yıllardı. Kimi zaman idarecilerin değişmesine tepki veriliyor, kimi zaman öğrencilere yapılan haksızlığa, bazen de adını sağ-sol koydukları gruplarından bazılarının ferdi sürtüşmeleri olmaktaydı. Bazen bu sürtüşmeler ırkçılık kimliğine büründürülmeye çalışılırdı. Kimi zamanda kendi özel sorunu olanlar, örneğin sevdiği kıza başka bir genç takılmışsa, mahallede eskiden kavga etmişlerse, vs. bu sıkıntılarını paylaşma çatısı olarak siyaseti, mekan olarak da Iğdır Lisesini tercih etmekteydiler. Yine aynı yıllarda Arabesk müzik ve bu şarkılara uygun yapılan duygusal filmler çok revaçta idi. Öyle ki Serhat, Güneş, Aras sinemalarından hangisi arabesk müziğin duayenleri Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay, Müslüm Gürses’ten film getirirlerse bir hafta ve günlük üç seans filmi oynatıyordu ve salon seyirciyle doluyordu.Böyle bir filmin oynadığı Serhat sinemasına bir tatil günü ben ve abimde gitmiştik. Duygusallık baya etkili olmuş olacak ki kendimizi dışarı atar atmaz eski su ambarı yolu olan ve birçok köklü ailelerin evlerinin olduğu caddede ben bir sigara yaktım. Abim H. Sabri Şıktaş askerlik dönüşüne kadar (1978/79 yılları olabilir) hiç sigara içmemişti. Ben sigaradan daha yudum almamıştım, o yıllarda evlerinin su ambarı yakınında olmasında dolayı aniden karşıdan okulumuz Türkçe öğretmeni rahmetli Tuncer Demirel hocanın geldiğini gördüm fakat derslerimize gelmediği ve yakinen de tanışmadığımız için görmezden gelip geçip gitmeyi düşünmüştüm galiba. Rahmetli Tuncer Demirel geçmeden tanımış olmalı ya da sigaraya karşı olduğundan bana hiçbir şey sormadan, sigara neden içiyorsun gibi bir söz söylemeden yanıma geldi ve bende neye uğradığımın şaşkınlığıyla toparlanmaya çalışırken bana bir tokat attı ve sessiz sedasız yoluna devam etti. Zaten tane olarak aldığım sigarayı yere atmış ve ezmiştim. İsmini bile sonradan öğrendiğim ve tanıdığım Srahmetli Tuncay Demirel öğretmenin öğrenciye sokakta tokat atması o dönemde uygun bir davranış sayılmaktaydı elbette. Fakat bende “sigara içme” uyarısından ders çıkarmamıştım ve 1990 yılı sonlarına kadar sigara içmeye devam etmiştim. Zaman zaman kısa aralıklarla da çok azda olsa kullandığım sigarayı bırakmayı denesem dahi bırakamamış ve devam etmiştim.
Otuz yıldan fazla bir süredir kullanmayı bıraktığım sigarayı, Ferdi Tayfur şarkısının “sigarasızda sabah olmuyor” dizelerini duyduğumda hatırlıyorum desem abartmış olmadığımı söyleyebilirim.
Haber Merkezi
Otuz yıldan fazla bir süredir kullanmayı bıraktığım sigarayı, Ferdi Tayfur şarkısının “sigarasızda sabah olmuyor” dizelerini duyduğumda hatırlıyorum desem abartmış olmadığımı söyleyebilirim.
