6 Kasım 2020 tarihinde Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Adalet Muradov hocanın önderliğinde internet ortamında düzenlenen ve moderatörlüğünü değerli dostum ve meslektaşım Dr. Elşen Bağırzade’nin yaptığı “yuvarlak masa” toplantısında, “Vatan Muharebesinin Ahalinin Hayat Memnuniyetine Beklenilen Etkileri” konusu değerlendirildi. Benim de konuşmacı olarak katıldığım bu toplantıdan derlediğim bilgiler ve kendimin yaptığı incelemelere göre, Karabağ zaferinin tamamlanması sürecinde ve sonrasında aşağıdaki toplumsal ve ekonomik etkiler yaşanabilecektir.
Azerbaycan’da “milli kimlik” oluşumu 1918’de oluşmuş ancak 1920’de bu durum sekteye uğramıştır. Daha sonra 1991 yılında SSCB’nin dağılması ile milli kimliğin tamamlanması mümkün olmuşsa da, Karabağ’ın işgal edilmesi bu süreci sekteye uğratmıştır. İşte 27 Eylül 2020 tarihinde Ermenilerin sivillere saldırması sonucu Azerbaycan tarafından başlatılan karşı taarruzla, Azerbaycan’ın milli kimlik sahibi olması süreci tamamlanmaktadır. Bunun özellikle geleceğe yönelik çok büyük etkileri olacaktır. Çünkü güçlü bir milli kimliğe sahip ülkeler aynı zamanda güçlü bir iktisadi ve toplumsal yapıya da sahip olmaktadırlar.
Karabağ topraklarının haksız yere işgaline son verilemediği için uluslararası düzeyde adalet duygusu zayıflamıştı. Karabağ’daki adalet Azerbaycan’ın kendi ordusu tarafından sağlanarak geleceğe yönelik toplumsal ve iktisadi yaşamın etkinleşmesine olumlu katkılar yapacaktır.
Karabağ savaşında Azerbaycan’ın verdiği şehitlerden dolayı acılar yaşansa da, kazanılan topraklar Azerbaycan Türklerinin mağrur, onurlu duruşlarını devam ettirmelerine ve toplumsal bütünleşmelerine çok önemli katkı yapmaktadır. Bu durumu Ermenilerin sivillere yönelik saldırdığı Gence, Berde, Terter, Tovuz gibi kentlerde sivil insanlarla yapılan röportajlarda açık bir şekilde görmek mümkündür. Yapılan röportajlarda hemen herkes, “ölümden korkmuyoruz, kaç kişi ölürse ölsün yeter ki topraklarımız azat olsun” ifadelerini kullanmaktadırlar.
Azerbaycan nüfusunun onda birinin (yaklaşık 1 milyon) kaçkın durumunda olduğu bilinmektedir. Geri alınan topraklar ile bu nüfusun ve tüm Azerbaycan’ın topraklarına kavuşma ümidi ve güveni yeşerecek ve toplumsal olarak moral ve motivasyon artacaktır.
Halkın devlet başkanına ve Azerbaycan ordusuna güveni artacağı için “toplumsal sosyal sermaye” oluşacak ve bu durum çalışma ve üretime olumlu yansıyacaktır. Böylece, vatanı sahiplenme ve vatan toprakları uğrunda ölümü seve seve göze alabilen askeri ve ekonomik yapısıyla güçlü bir toplum yapısı oluşacaktır. Halk-devlet bütünleşmesi olumlu etkilenerek yaşam memnuniyet düzeyi artacaktır.
Azerbaycan ve Türkiye halkının yaklaşık 30 yıldır toprakların geri alınması ümit ve beklentisi gerçekleştiği için her iki ülkede de geleceğe yönelik beklenti ve ümitler olumlu etkilenecektir.
Azerbaycan’da “toprağı işgal altında olmayan bir toplum olma” psikolojisi insanları mutlu edecek ve vatan sevgisinin yükselmesine sebep olacaktır.
Türkiye ve Azerbaycan’ın Ermenistan’ın saldırgan ve işgalci tutumunu birlikte dünyaya anlatma çalışmaları artacak ve iki ülkenin birlikteliğinin toplumsal düzeyde olumlu etkileri yaşanacaktır.
İktisadi açıdan ise özet olarak aşağıdaki etkiler görülebilecektir.
Bilindiği gibi, ülkelerin gelişmelerinde etkili olan 4 temel unsur vardır. Bunlar; sahip olunulan doğal kaynakların miktar ve kalitesi, işgücünün miktar ve kalitesi, sermaye miktarı ve teknoloji düzeyidir. İşte yaklaşık 20 bin kilometre karelik bir alandan oluşan, çok büyük zengin mineral kaynaklarına sahip olan, elektrik enerjisi üretimi potansiyeli, su kaynakları ve tarımsal üretim potansiyeli ve alternatif enerji kaynakları ile Karabağ’da yıllık yaklaşık 10 milyar dolarlık bir üretim yapılacaktır. Bu üretim miktarı Ermenistan’ın toplam yıllık milli geliri, Azerbaycan’ın ise toplam milli gelirinin beşte biri kadardır.
Ermenistan işgal ettiği Karabağ topraklarında şimdiye kadar yaklaşık 400 milyar dolarlık bir tahribat yapmıştır. Ancak bu tahribatı Türkiye ve Azerbaycan birlikte yaklaşık 2-3 yıl içerisinde giderecekk güçtedirler. Özellikle kentlerin yeniden inşa edilmesinde, inşaat sektöründe dünya üçüncüsü konumunda olan Türkiye’nin bu tahribatı kısa sürede gidereceğini söylemek mümkündür.
İşgal edilen Karabağ topraklarından Azerbaycan’ın diğer kentlerine göç edenler için şimdiye kadar Azerbaycan devleti sağlık ve eğitim harcamaları hariç yaklaşık 180 milyar dolar harcama yapmıştır. Bu insanların topraklarına geri dönmesi ülke ekonomisini rahatlatmasının yanında ek üretimle de refah düzeyinin yükselmesine katkı yapacak ve işsizlik sorunu yaşanmasını önleyecektir.
Türkiye ve Azerbaycan’a hem dünya hem de Türk Dünyası nezdinde güven artacağı için her iki ülkenin dış ticareti olumlu etkilenecek ve yeni etkili işbirliklerinin ortaya çıkmasına sebep olabilecektir. Özellikle Türkiye’nin ürettiği İHA ve SİHA’lara büyük bir talep patlaması beklenmelidir.
Özellikle Azerbaycan tarafından Türkiye’nin hem savunma sanayi ürünlerine hem de diğer sektörlerdeki üretimlerine olan talebinin en az iki kat artması beklenmelidir. Azerbaycan halkı, savaş sürecinde Türkiye’nin verdiği kardeşlik desteğinin farkında olarak taleplerini tamamen Türk ürünlerine yönelteceklerdir. Virüs sonrası dönemde ise bu etkinin Turizm sektörüne de fazlasıyla yansıması beklenmelidir.
Karabağ’ın coğrafi konumu küresel ısınmanın ilerlemesi durumunda dünyanın yaşanabilir önemli merkezlerinden birisi olmasına sebep olabilecektir. Bu nedenle, bölge topraklarına özellikle Türk dünyasından insanların yerleşmesine kolaylık sağlanmasının düşünülmesi anlamlı olacaktır. Bu hem güvenlik açısından hem de karşılıklı bağların güçlenmesi açısından yerinde olacaktır.
Savaş sonrası Karabağ’a yönelik ciddi bir turizm talebi olabilir. Türkiye ve Azerbaycan hem Karabağ’a yönelik turizm talebini değerlendirmede hem de sınır bölgelerde ortak projeler üzerinde çalışabilir. Örneğin, Ağrı Dağı’nın turizm açısından değerlendirilmesi çalışmalarına Nahcivan’da dahil edilerek ortak kazanç yolları oluşturulabilir.
Gelecekteki iktisadi ilişkileri şekillendirebilmek için hemen zafer sonrası Türkiye ve Azerbaycan “Kafkasya Ticaret Birliği” kurulması için çalışmalara başlamalı ve devamında bölge ülkelerini de ekleyerek bölgedeki ticari canlılığın lokomotifi olmalıdırlar.
Kars-Iğdır-Nahcivan tren yolu ivedilikle tamamlanmalıdır. Bu hem ekonomik, hem siyasi hem de savunma amaçlı gereklidir. Uzun dönemde Aşgabat’a bağlanması hedeflenerek ticari katkısı maksimize edilmelidir.
Türkiye-Azerbaycan ortaklığında “Bilim, Teknoloji ve Uzay çalışmaları” üzerinde yoğunlaşan ortak bir üniversite kurularak iki ülke potansiyelinin birlikte değerlendirilmesi sağlanmalıdır. Bu üniversite Türkiye’nin Iğdır ilinde veya Nahcivan’da olabileceği gibi başkentlerin birisinde de kurulabilir. Bu üniversite, gelişmiş ülkelerin ileri düzeyde araştırma yapan üniversiteleri özelliğinde organize edilmelidir. Bu olamıyorsa hiç olmazsa Azerbaycanlı ve Türkiyeli gençlerin “teknoloji geliştirme merkezi” şeklinde bir düzenleme ile ortak bir araştırma alanı mutlaka oluşturulmalı ve özellikle savunma sanayinde yoğunlaşan çalışmalar ilerletilmelidir. Türkiye’nin bu konuda katettiği aşama ciddi bir rehber olacaktır.
Karabağ Zaferi’nin masa aşamasında ise Türkiye’nin yer alması için şimdiden stratejiler hızlıca tamamlanmalıdır.
Sön söz: 08.11.2020 tarihi itibarıyla Şuşa’nın Ermenistan işgalinden kurtarılarak Azerbaycan topraklarına katılmasını tebrik ediyor;
Şuşa Karabağ’dır,
Karabağ Azerbaycan’dır,
Azerbaycan Türkiye’dir diyorum.
Azerbaycan’da “milli kimlik” oluşumu 1918’de oluşmuş ancak 1920’de bu durum sekteye uğramıştır. Daha sonra 1991 yılında SSCB’nin dağılması ile milli kimliğin tamamlanması mümkün olmuşsa da, Karabağ’ın işgal edilmesi bu süreci sekteye uğratmıştır. İşte 27 Eylül 2020 tarihinde Ermenilerin sivillere saldırması sonucu Azerbaycan tarafından başlatılan karşı taarruzla, Azerbaycan’ın milli kimlik sahibi olması süreci tamamlanmaktadır. Bunun özellikle geleceğe yönelik çok büyük etkileri olacaktır. Çünkü güçlü bir milli kimliğe sahip ülkeler aynı zamanda güçlü bir iktisadi ve toplumsal yapıya da sahip olmaktadırlar.
Karabağ topraklarının haksız yere işgaline son verilemediği için uluslararası düzeyde adalet duygusu zayıflamıştı. Karabağ’daki adalet Azerbaycan’ın kendi ordusu tarafından sağlanarak geleceğe yönelik toplumsal ve iktisadi yaşamın etkinleşmesine olumlu katkılar yapacaktır.
Karabağ savaşında Azerbaycan’ın verdiği şehitlerden dolayı acılar yaşansa da, kazanılan topraklar Azerbaycan Türklerinin mağrur, onurlu duruşlarını devam ettirmelerine ve toplumsal bütünleşmelerine çok önemli katkı yapmaktadır. Bu durumu Ermenilerin sivillere yönelik saldırdığı Gence, Berde, Terter, Tovuz gibi kentlerde sivil insanlarla yapılan röportajlarda açık bir şekilde görmek mümkündür. Yapılan röportajlarda hemen herkes, “ölümden korkmuyoruz, kaç kişi ölürse ölsün yeter ki topraklarımız azat olsun” ifadelerini kullanmaktadırlar.
Azerbaycan nüfusunun onda birinin (yaklaşık 1 milyon) kaçkın durumunda olduğu bilinmektedir. Geri alınan topraklar ile bu nüfusun ve tüm Azerbaycan’ın topraklarına kavuşma ümidi ve güveni yeşerecek ve toplumsal olarak moral ve motivasyon artacaktır.
Halkın devlet başkanına ve Azerbaycan ordusuna güveni artacağı için “toplumsal sosyal sermaye” oluşacak ve bu durum çalışma ve üretime olumlu yansıyacaktır. Böylece, vatanı sahiplenme ve vatan toprakları uğrunda ölümü seve seve göze alabilen askeri ve ekonomik yapısıyla güçlü bir toplum yapısı oluşacaktır. Halk-devlet bütünleşmesi olumlu etkilenerek yaşam memnuniyet düzeyi artacaktır.
Azerbaycan ve Türkiye halkının yaklaşık 30 yıldır toprakların geri alınması ümit ve beklentisi gerçekleştiği için her iki ülkede de geleceğe yönelik beklenti ve ümitler olumlu etkilenecektir.
Azerbaycan’da “toprağı işgal altında olmayan bir toplum olma” psikolojisi insanları mutlu edecek ve vatan sevgisinin yükselmesine sebep olacaktır.
Türkiye ve Azerbaycan’ın Ermenistan’ın saldırgan ve işgalci tutumunu birlikte dünyaya anlatma çalışmaları artacak ve iki ülkenin birlikteliğinin toplumsal düzeyde olumlu etkileri yaşanacaktır.
İktisadi açıdan ise özet olarak aşağıdaki etkiler görülebilecektir.
Bilindiği gibi, ülkelerin gelişmelerinde etkili olan 4 temel unsur vardır. Bunlar; sahip olunulan doğal kaynakların miktar ve kalitesi, işgücünün miktar ve kalitesi, sermaye miktarı ve teknoloji düzeyidir. İşte yaklaşık 20 bin kilometre karelik bir alandan oluşan, çok büyük zengin mineral kaynaklarına sahip olan, elektrik enerjisi üretimi potansiyeli, su kaynakları ve tarımsal üretim potansiyeli ve alternatif enerji kaynakları ile Karabağ’da yıllık yaklaşık 10 milyar dolarlık bir üretim yapılacaktır. Bu üretim miktarı Ermenistan’ın toplam yıllık milli geliri, Azerbaycan’ın ise toplam milli gelirinin beşte biri kadardır.
Ermenistan işgal ettiği Karabağ topraklarında şimdiye kadar yaklaşık 400 milyar dolarlık bir tahribat yapmıştır. Ancak bu tahribatı Türkiye ve Azerbaycan birlikte yaklaşık 2-3 yıl içerisinde giderecekk güçtedirler. Özellikle kentlerin yeniden inşa edilmesinde, inşaat sektöründe dünya üçüncüsü konumunda olan Türkiye’nin bu tahribatı kısa sürede gidereceğini söylemek mümkündür.
İşgal edilen Karabağ topraklarından Azerbaycan’ın diğer kentlerine göç edenler için şimdiye kadar Azerbaycan devleti sağlık ve eğitim harcamaları hariç yaklaşık 180 milyar dolar harcama yapmıştır. Bu insanların topraklarına geri dönmesi ülke ekonomisini rahatlatmasının yanında ek üretimle de refah düzeyinin yükselmesine katkı yapacak ve işsizlik sorunu yaşanmasını önleyecektir.
Türkiye ve Azerbaycan’a hem dünya hem de Türk Dünyası nezdinde güven artacağı için her iki ülkenin dış ticareti olumlu etkilenecek ve yeni etkili işbirliklerinin ortaya çıkmasına sebep olabilecektir. Özellikle Türkiye’nin ürettiği İHA ve SİHA’lara büyük bir talep patlaması beklenmelidir.
Özellikle Azerbaycan tarafından Türkiye’nin hem savunma sanayi ürünlerine hem de diğer sektörlerdeki üretimlerine olan talebinin en az iki kat artması beklenmelidir. Azerbaycan halkı, savaş sürecinde Türkiye’nin verdiği kardeşlik desteğinin farkında olarak taleplerini tamamen Türk ürünlerine yönelteceklerdir. Virüs sonrası dönemde ise bu etkinin Turizm sektörüne de fazlasıyla yansıması beklenmelidir.
Karabağ’ın coğrafi konumu küresel ısınmanın ilerlemesi durumunda dünyanın yaşanabilir önemli merkezlerinden birisi olmasına sebep olabilecektir. Bu nedenle, bölge topraklarına özellikle Türk dünyasından insanların yerleşmesine kolaylık sağlanmasının düşünülmesi anlamlı olacaktır. Bu hem güvenlik açısından hem de karşılıklı bağların güçlenmesi açısından yerinde olacaktır.
Savaş sonrası Karabağ’a yönelik ciddi bir turizm talebi olabilir. Türkiye ve Azerbaycan hem Karabağ’a yönelik turizm talebini değerlendirmede hem de sınır bölgelerde ortak projeler üzerinde çalışabilir. Örneğin, Ağrı Dağı’nın turizm açısından değerlendirilmesi çalışmalarına Nahcivan’da dahil edilerek ortak kazanç yolları oluşturulabilir.
Gelecekteki iktisadi ilişkileri şekillendirebilmek için hemen zafer sonrası Türkiye ve Azerbaycan “Kafkasya Ticaret Birliği” kurulması için çalışmalara başlamalı ve devamında bölge ülkelerini de ekleyerek bölgedeki ticari canlılığın lokomotifi olmalıdırlar.
Kars-Iğdır-Nahcivan tren yolu ivedilikle tamamlanmalıdır. Bu hem ekonomik, hem siyasi hem de savunma amaçlı gereklidir. Uzun dönemde Aşgabat’a bağlanması hedeflenerek ticari katkısı maksimize edilmelidir.
Türkiye-Azerbaycan ortaklığında “Bilim, Teknoloji ve Uzay çalışmaları” üzerinde yoğunlaşan ortak bir üniversite kurularak iki ülke potansiyelinin birlikte değerlendirilmesi sağlanmalıdır. Bu üniversite Türkiye’nin Iğdır ilinde veya Nahcivan’da olabileceği gibi başkentlerin birisinde de kurulabilir. Bu üniversite, gelişmiş ülkelerin ileri düzeyde araştırma yapan üniversiteleri özelliğinde organize edilmelidir. Bu olamıyorsa hiç olmazsa Azerbaycanlı ve Türkiyeli gençlerin “teknoloji geliştirme merkezi” şeklinde bir düzenleme ile ortak bir araştırma alanı mutlaka oluşturulmalı ve özellikle savunma sanayinde yoğunlaşan çalışmalar ilerletilmelidir. Türkiye’nin bu konuda katettiği aşama ciddi bir rehber olacaktır.
Karabağ Zaferi’nin masa aşamasında ise Türkiye’nin yer alması için şimdiden stratejiler hızlıca tamamlanmalıdır.
Sön söz: 08.11.2020 tarihi itibarıyla Şuşa’nın Ermenistan işgalinden kurtarılarak Azerbaycan topraklarına katılmasını tebrik ediyor;
Şuşa Karabağ’dır,
Karabağ Azerbaycan’dır,
Azerbaycan Türkiye’dir diyorum.