Bu yazımızda sizlerle Namaz konusunu sınırlı ifadelerle paylaşmaya çalışacağım.
Kur’an-ı Kerimde, Namaz; Çok sayıda ayeti kerimelerle hatırlatılmaktadır. Önemi vurgulanmakta, devamlı kılınması, terk edilmemesi telkin edilmekte devam edildiğinde Namazın insan hayatına girmeye çalıştığı “ Çirkinlik ve yasaklanmış şeylerden” koruyacağı da belirtilmektedir. Namazın sosyal hayatı canlı tutmak için cemaatle kılınması hakkında önemi açıklanmaktadır. Namazda ihmalkâr, davranmanın veya kılmayanların, gösteriş için kılanlarının çabalarının da boşa çıkacağı din gününde Veyl ( adındaki cehennem çukuruna gidecekleri veya Veyl yazıklar olsun kendilerine) ifadesiyle Namaz kılmamanın cezasız kalmayacağı açıkça belirtilmektedir,
Namazın cezasının ağır olmasının esprisini mükâfatının çokluğu, güzelliği ile düşünmek gerekir.
Namaz Allah’a vuslat demidir. Onunla mülakat halidir ve ümmete küçük bir miraç olarak ikram edilmiştir. Kur’an-ı Kerim de “secde et ve yaklaş” (El Alak 19) Peygamberim (S.A.V) de “Namaz müminin miracıdır”(Buhari) buyurmuştur.
Cenabı Hakkın müminlere ikram ettiği Namazın bütün ibadetleri ihtiva etmesinden dolayı miraç olarak adlandırılmıştır. Her ibadette vuslat arayışı vardır. Allahın rızasını aramayı, huzurunda bulunmayı, secde etmeyi miraç olarak değerlendiren müminler kalb huzurundan dolayı sonsuz bir lütuf ummanına gark olurlar.
İnsan vücudunun secdeye en müsait bir şekilde yaratılmış olması Namaz ile insan arasında vaz geçilmez bağ kurmaktadır.
İbadet alışkanlığını kazanan insan namaz ile hayatını bütünleştirince manevi zevkten mahrum kalmayı asla arzu etmeyecektir.
Kâinatta yaratılan bütün varlıklar, güneş, ay yıldızlar dâhil her şey Allah-ı zikir halindedirler.Her varlığın kendi yaratılış fıtratına uygun Allah-ı zikir etmesi tabiidir. Melekler de Rükû, kıyam ve secde ile tespih ederler. Müminler günde beş vakit Namazı kılmakla Meleklerin güneş, ay ve yıldızlar dâhil bütün varlıkların zikir ve tefekkür heyecanını paylaşmış olurlar. Namaz huzurda huzur hali kazanmaktır.
Rabbimizin huzuruna çıkabilme nimeti de Namazla mümkün olmaktadır. Namaz bütün ibadetlerden önemlidir. Kıyamet günü kişinin hesaba çekileceği ilk amelinin Namaz olduğu hadis kaynaklarımızda nakledilmektedir.
Peygamberimiz (S.AV) “ Namaz gözümün nurudur” (Müsned) buyurarak Namazın ehemmiyetini açıklamıştır.
Namaz, dinin direği, Müslümanlığın alametidir. Ecir bakımından hiçbir ibadetle mukayese edilmeyen Namaz, müminle kâfir arasında açık iman alameti kabul edildiği gibi, Namaz, mümin ile mümin arasında da makam (Allaha yakınlık) açısından farklılık göstermektedir.
Namazdan uzak bir hayat yaşayan kimselerin dünya hayatı anlamsız ve bereketsiz olduğu kaynaklarımızda belirtilmektedir.
Allah dostlarının sevgisinden de mahrum kaldıkları, simalarında ilahi güzelliğin nurunun kalmadığı açıktır. “Nasıl yaşarsan o şekilde ölürsün” (Münavi) rivayetine göre; son nefesleri çok büyük bir tehlike arz eder ve ızdıraplı bir şekilde can verir. Kabirleri onları sıkar, cehennem çukuruna dönüşür. Kıyamette Cenab-ı hakkı kendilerine gazaplanmış olarak bulurlar, hesapları zor geçer, Namaz kılmadıkları için cehennemi hak ederler.
Mümin Namaz konusunda şeytanın hazırladığı tuzaklara düşmemeli, kendisini korumalı, Namazlarını günde beş vakit kılmalı, çeşitli sebeplerden dolayı kılamadığı namazlarını vakit geçirmeden kaza etmeli, ramazanı şerifin feyizli ve bereketli gecelerini fırsat olarak değerlendirmeli. Namaz kılmaya çoşku kazanmalıdır.
Peygamberimiz (S.A.V) “ Kim Namazı unutursa, onu hatırladığında hemen kılsın onun bundan başka keffareti yoktur” (Müslim) buyurması Namaz borcu ile bir kulun ahirete göçmemesi gerektiğini vurgulamıştır.
Beş vakit namazın her biri ayrı ayrı kıymet ve değer taşımaktadır. İnsan için bin bir fayda ve hikmeti görülen namazın ruh ve beden üzerinde etkileri sayısızcadır. Cuma Namazı ayrıca ümmet için şiar kabul edilen bir namazdır. Namazlara bağlı nafileler ile bağlı olmayan nafileleri de kılmak da ayrıca önemlidir. (Teravih, kuşluk, teheccüd gibi)
Namazlarda huşu sahibi olmak mükâfatı kat be kat artıracağı, namaz için aranan önemli bir husustur. Huşuu olmayan namazın Namaz kabul edilmeyeceği hakkında görüşler mevcuttur.
Namazların vaktinde kılınmasına, imkânlar dâhilinde camide ve cemaatle kılınmasına ayrıca ehemmiyet vermek gerekir. Zira Namaz kılmak nedeniyle, Camiler, minareler, külliyeler inşa edilmekte, İlim, irfan dersleri verilmekte, toplumda, canlı bir hayat görülmektedir. Cemaat için Namazlara gidildiğinde sokaklara hakkın hâkim olduğu müşahede edilmektedir.
Namazı terk etmek veya ihmalkâr davranmak için hiçbir haklı ve geçerli mazeret kabul edilmez Peygamberimiz (S.A.V) ümmet açısından en çok önemli gördüğü ibadetin Namaz olduğu vefatından öncede her fırsatta “Namaz… Namaz…”diye buyurmuştur.
Sonuç olarak: Namaz İslamın emridir. Farzdır, terk edilmesi günahtır, inkârı küfürdür. Dünya ve ahret hayatı için sayısızca faydaları olduğu belirtilmektedir. Ramazan ayı nedeniyle Namazlara devam ederek aile bireylerimizi de Namaz kılmaya yönlendirmek görevimizdir. Ruh ve beden açısından sağlıklı bireylerden oluşan toplumlarda sağlıklı olmaktadır. Namaz bu açıdan önemli görünmektedir. Allahın huzuruna çıkaran en güzel ibadet olduğu düşünüldüğünde, Namazı, Farzı sünnet ve menduplarıyla beraber huşu içinde kılmak gerekir. “Geçmiş günahlara keffaret olan Namaz kurtuluşa ve huzura davet eder” Çünkü Namaz, bizatihi huzurdur, huzurda durmaktır.
Cüneyt KULAZ
İl Müftüsü
Kur’an-ı Kerimde, Namaz; Çok sayıda ayeti kerimelerle hatırlatılmaktadır. Önemi vurgulanmakta, devamlı kılınması, terk edilmemesi telkin edilmekte devam edildiğinde Namazın insan hayatına girmeye çalıştığı “ Çirkinlik ve yasaklanmış şeylerden” koruyacağı da belirtilmektedir. Namazın sosyal hayatı canlı tutmak için cemaatle kılınması hakkında önemi açıklanmaktadır. Namazda ihmalkâr, davranmanın veya kılmayanların, gösteriş için kılanlarının çabalarının da boşa çıkacağı din gününde Veyl ( adındaki cehennem çukuruna gidecekleri veya Veyl yazıklar olsun kendilerine) ifadesiyle Namaz kılmamanın cezasız kalmayacağı açıkça belirtilmektedir,
Namazın cezasının ağır olmasının esprisini mükâfatının çokluğu, güzelliği ile düşünmek gerekir.
Namaz Allah’a vuslat demidir. Onunla mülakat halidir ve ümmete küçük bir miraç olarak ikram edilmiştir. Kur’an-ı Kerim de “secde et ve yaklaş” (El Alak 19) Peygamberim (S.A.V) de “Namaz müminin miracıdır”(Buhari) buyurmuştur.
Cenabı Hakkın müminlere ikram ettiği Namazın bütün ibadetleri ihtiva etmesinden dolayı miraç olarak adlandırılmıştır. Her ibadette vuslat arayışı vardır. Allahın rızasını aramayı, huzurunda bulunmayı, secde etmeyi miraç olarak değerlendiren müminler kalb huzurundan dolayı sonsuz bir lütuf ummanına gark olurlar.
İnsan vücudunun secdeye en müsait bir şekilde yaratılmış olması Namaz ile insan arasında vaz geçilmez bağ kurmaktadır.
İbadet alışkanlığını kazanan insan namaz ile hayatını bütünleştirince manevi zevkten mahrum kalmayı asla arzu etmeyecektir.
Kâinatta yaratılan bütün varlıklar, güneş, ay yıldızlar dâhil her şey Allah-ı zikir halindedirler.Her varlığın kendi yaratılış fıtratına uygun Allah-ı zikir etmesi tabiidir. Melekler de Rükû, kıyam ve secde ile tespih ederler. Müminler günde beş vakit Namazı kılmakla Meleklerin güneş, ay ve yıldızlar dâhil bütün varlıkların zikir ve tefekkür heyecanını paylaşmış olurlar. Namaz huzurda huzur hali kazanmaktır.
Rabbimizin huzuruna çıkabilme nimeti de Namazla mümkün olmaktadır. Namaz bütün ibadetlerden önemlidir. Kıyamet günü kişinin hesaba çekileceği ilk amelinin Namaz olduğu hadis kaynaklarımızda nakledilmektedir.
Peygamberimiz (S.AV) “ Namaz gözümün nurudur” (Müsned) buyurarak Namazın ehemmiyetini açıklamıştır.
Namaz, dinin direği, Müslümanlığın alametidir. Ecir bakımından hiçbir ibadetle mukayese edilmeyen Namaz, müminle kâfir arasında açık iman alameti kabul edildiği gibi, Namaz, mümin ile mümin arasında da makam (Allaha yakınlık) açısından farklılık göstermektedir.
Namazdan uzak bir hayat yaşayan kimselerin dünya hayatı anlamsız ve bereketsiz olduğu kaynaklarımızda belirtilmektedir.
Allah dostlarının sevgisinden de mahrum kaldıkları, simalarında ilahi güzelliğin nurunun kalmadığı açıktır. “Nasıl yaşarsan o şekilde ölürsün” (Münavi) rivayetine göre; son nefesleri çok büyük bir tehlike arz eder ve ızdıraplı bir şekilde can verir. Kabirleri onları sıkar, cehennem çukuruna dönüşür. Kıyamette Cenab-ı hakkı kendilerine gazaplanmış olarak bulurlar, hesapları zor geçer, Namaz kılmadıkları için cehennemi hak ederler.
Mümin Namaz konusunda şeytanın hazırladığı tuzaklara düşmemeli, kendisini korumalı, Namazlarını günde beş vakit kılmalı, çeşitli sebeplerden dolayı kılamadığı namazlarını vakit geçirmeden kaza etmeli, ramazanı şerifin feyizli ve bereketli gecelerini fırsat olarak değerlendirmeli. Namaz kılmaya çoşku kazanmalıdır.
Peygamberimiz (S.A.V) “ Kim Namazı unutursa, onu hatırladığında hemen kılsın onun bundan başka keffareti yoktur” (Müslim) buyurması Namaz borcu ile bir kulun ahirete göçmemesi gerektiğini vurgulamıştır.
Beş vakit namazın her biri ayrı ayrı kıymet ve değer taşımaktadır. İnsan için bin bir fayda ve hikmeti görülen namazın ruh ve beden üzerinde etkileri sayısızcadır. Cuma Namazı ayrıca ümmet için şiar kabul edilen bir namazdır. Namazlara bağlı nafileler ile bağlı olmayan nafileleri de kılmak da ayrıca önemlidir. (Teravih, kuşluk, teheccüd gibi)
Namazlarda huşu sahibi olmak mükâfatı kat be kat artıracağı, namaz için aranan önemli bir husustur. Huşuu olmayan namazın Namaz kabul edilmeyeceği hakkında görüşler mevcuttur.
Namazların vaktinde kılınmasına, imkânlar dâhilinde camide ve cemaatle kılınmasına ayrıca ehemmiyet vermek gerekir. Zira Namaz kılmak nedeniyle, Camiler, minareler, külliyeler inşa edilmekte, İlim, irfan dersleri verilmekte, toplumda, canlı bir hayat görülmektedir. Cemaat için Namazlara gidildiğinde sokaklara hakkın hâkim olduğu müşahede edilmektedir.
Namazı terk etmek veya ihmalkâr davranmak için hiçbir haklı ve geçerli mazeret kabul edilmez Peygamberimiz (S.A.V) ümmet açısından en çok önemli gördüğü ibadetin Namaz olduğu vefatından öncede her fırsatta “Namaz… Namaz…”diye buyurmuştur.
Sonuç olarak: Namaz İslamın emridir. Farzdır, terk edilmesi günahtır, inkârı küfürdür. Dünya ve ahret hayatı için sayısızca faydaları olduğu belirtilmektedir. Ramazan ayı nedeniyle Namazlara devam ederek aile bireylerimizi de Namaz kılmaya yönlendirmek görevimizdir. Ruh ve beden açısından sağlıklı bireylerden oluşan toplumlarda sağlıklı olmaktadır. Namaz bu açıdan önemli görünmektedir. Allahın huzuruna çıkaran en güzel ibadet olduğu düşünüldüğünde, Namazı, Farzı sünnet ve menduplarıyla beraber huşu içinde kılmak gerekir. “Geçmiş günahlara keffaret olan Namaz kurtuluşa ve huzura davet eder” Çünkü Namaz, bizatihi huzurdur, huzurda durmaktır.
Cüneyt KULAZ
İl Müftüsü