Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Iğdır Şubesi Başkanı Orhan Severli’nin başkanlığında düzenlenen basın açıklamasına Iğdır Şehit Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Ahmet Akdeniz, Iğdırlı Bin Dokuz Yüz Yetmiş Dört Kıbrıs Harekâtına Katılanlar Dayanışma Derneği Başkanı İsmet Tağal, şehit aileleri ve gaziler katıldı.Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Iğdır Şubesi Başkanı Orhan Severli, yapmış olduğu basın açıklamasında şunları kaydetti:
“Asil milletimiz, kıymetli vatandaşlarımız, değerli basın mensupları,
Öncelikle Sarıkamış’ta, yüz on yıl önce ‘beyaz ölüm’ün destanını yazan yetmiş sekiz bin şehidimizi minnetle anıyor, tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.Bugün burada, şehit aileleri ve gaziler olarak yaşadığımız acıları, yüreğimizde yanan ateşi anlatmak için toplanmadık. Çünkü bir şehit annesine, oğlunun postallarına çiçek ektiren; bir şehit babasına, evladının fotoğrafı karşısında geceyi sabahlatan; şehit eşinin canının yarısını toprağa koyuşunun, umutları elinden alınan şehit çocuklarının yarım kalışının hiçbir tarifi yok.Biraz tarih konuşalım mesela: Çanakkale’yi, Kurtuluş Savaşı’nı, Sarıkamış’ı, Kıbrıs’ı ve şehitlerimizi konuşalım. Alp ve Alperen olanları, önce yiğit olup şüheda olan kahramanları, sınırlarımızı nasıl çizdiğimizi, vatanın her karışının şehit kanlarıyla sulanışını konuşalım.Mesela, Mehmet Akif’in;
‘Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı.’
dizelerini hatırlayalım.Hatırlayalım ki utanmadan, üzülmeden, düşünmeden, bebek katili özgür kalsın, ev hapsi verilsin diyenlere, İmralı canisini ülke gündemine sokup, barış elçisi gibi ilan edenlere hatırlatalım diye toplandık.Çok mu geriye gittik?
O zaman kırk üç yıldır yaşadıklarımızı, verdiğimiz şehitlerimizi konuşalım.
Bir vatan evladının toprağa nasıl düştüğünü, kaç kurşun yediğini, naaşlarının ne kadar sürede ailelerine ulaştığını konuşalım mesela. Ödedikleri bedeli konuşalım.Oğuz Kaan Usta’yı, Dua Bey Onur Öztürkmen’i, Şehit Semih Özbey’i konuşalım. Videosunda yutkunduğu anı unuttunuz mu bu kadar çabuk? Onu konuşalım mesela.Hadi, onlar askerdi, serden ve yardan geçmişlerdi. Şehit Polis Fethi Sekin’i, Şehit Savcı Hakan Kılıç’ı, Şehit Öğretmenler Necmettin Yılmaz ve Aybüke Yalçın’ı, eli kanlı terör örgütünün menfur saldırılarında hayatını kaybeden sivil vatandaşlarımızı konuşalım. Zira hatırlamanıza ihtiyacımız var!Ya da hadi gelin, iki bin on üç yılında yaşanan sözde “çözüm süreci”ni konuşalım. Akil insanları, kazılan hendekleri, sokaklara kurulan bariyerleri ve o süreçte yitirdiğimiz sekiz yüzün üzerinde şehidimizi… Terörle el sıkışılmayacağını, masaya oturulmayacağını nasıl acı bir şekilde tecrübe ettiğimizi hatırlayalım.Ya da eli kanlı bebek katilinin meclise davet edilir edilmez, ‘tek anladığımız dil bu’ dercesine yaşattığı Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi (TUSAŞ) saldırısını, TUSAŞ şehitlerimizi konuşalım. Bu kadar kısa sürede unutmuş olamazsınız.Terörle mücadelede verdiğimiz yedi bin yüzü asker, dokuz yüzü polis, bin beş yüzü korucu, iki yüzü öğretmen, savcı, imam şehidimizi; kırka yakın kundakta katledilen bebekleri, beş bin sivil şehidimizi anlatmak, hatırlatmak için toplandık.Şehit aileleri ve gaziler bu zamana kadar siyasetin bir parçası olmadı, bundan sonra da bir parçası olmayacaktır. Şehit aileleri ve gazilerin en büyük arzusu terörün bitmesidir. Aynı acıyı hiçbir ailenin yaşamamasıdır. Ancak bunu yapmanın yolu bebek katiline özgürlükten geçmemelidir. Gazi Meclis bir teröriste çiğnetilmemelidir. Bu aziz vatan, atalarımızın mirası olduğu kadar, şehit evlatlarımızın da emanetidir. Bu unutulmamalıdır.Türk’ün töresinde vatana ihanetin affı yoktur. İslam’ın şiarında da zalime merhamet, mazluma ihanettir.Bizleri kardeşi mesabesinde gören Sayın Cumhurbaşkanımızın Samsun’da, ‘Şehitlerimizi, gazilerimizi rahatsız edecek hiçbir işimiz olmadı. Ne yaptıysak şehit ve gazilerimizin bize gösterdiği istikametten asla ayrılmadan yaptık’ sözleri, bundan sonraki süreçte bizim için senettir.Ya silahlarını gömecekler ya da silahlarıyla gömülecekler… Üçüncü bir yol yok.” şeklinde konuştu.Iğdır Şehit Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Ahmet Akdeniz yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Ben iki şehit babasıyım. Kırmızı çizgimiz olan maddelerden eli kanlı terör örgütü özgürlüğe davet edilemez, genel af kabul edilemez, bebek katili Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne getirilerek konuşturulmasına müsaade etmiyoruz. Terörle mücadeleye yönelik yapılan yasa değiştirilmeyecektir. Suçu aktif olanlara af kabul olunmaz.Bizlere Devlet Övünç Madalyası verildi. Şimdiye kadar gururla taşıdığımız madalyalarımızı bu sürecin sonuna kadar takmayacağız.” dedi.Daha sonra konuşan Şehit Babası Asker Kara şunları ifade etti:
“Ben Asker Kara, Şehit Fatih Kara’nın babasıyım. Devlet Bahçeli’nin ‘Terör gelsin, Meclis’te konuşsun’ açıklamasına çok içerledim. Eğer terör gelip Meclis’te oturup konuşacaksa benim oğlum Fatih Kara, Mardin’de, Diyarbakır’da, Afrin’de, Barış Pınarı’nda, Zeytin Dalı Harekâtı’nda, Süleyman Şah Türbesi’nde, İdlib’de neden şehit düştü?Benim evladım orada altı yıl savaştı. Eğer gelip Meclis’te oturacaklarsa, oğlum oralarda ne arıyordu? Gerekirse ben de vatan için, toprak için, millet için canımı feda eder, bayrak için şehit olurum. Ama terörün gelip orada Meclis’te konuşması içimizi yaktı.Bir şehit babası olarak ben buna çok üzüldüm. Oğlumun şehit olmasına bu kadar üzülmedim. Ama o konuşmaya çok üzüldüm.” dedi. Iğdırlı Bin Dokuz Yüz Yetmiş Dört Kıbrıs Harekâtına Katılanlar Dayanışma Derneği Başkanı İsmet Tağal ise şunları söyledi:
“Ben bu talihsiz açıklamayı protesto ederek konuşuyorum. Biz bin dokuz yüzlü yıllardan bu yana vatanı, milleti ve namusu için şehit olanları incitenleri ve otuz beş yıldır başımıza bela kesilen bu örgütlerin yaptığı katliamları unutacak kadar cahil değiliz.Soruyoruz o kişiye: ‘Gel Meclis’e konuş’ diyorsunuz. Meclis’te neyi konuşacaksınız efendim? Siz bu beladan vazgeçin, işinizi bırakın, sadeleşin, gelin vatandaş olarak yaşayın. Dağı bırakın diyorsunuz. Bu dağdaki insanlar kime ne yapmıştı?Şehit yakınları ve gaziler şu an Iğdır’da tedirginler. Madem ki siz bunu yapacaktınız, madem ki siz bu işi görecektiniz, iki evladını şehit veren babayı neden konuşturmadınız? Kolunu veren gaziyi neden konuşturmadınız? Türkiye genelinde onlarca şehit yakını ve gaziler var; bunların görüşünü almadınız.Siz bu kadar duyarsız mısınız? Yoksa bizleri mi duyarsız sandınız? Biz tek kelime söyleyeceğiz: Eğer biz bu vatan için kan dökmüşsek, eğer evladımızı, kardeşimizi, çocuğumuzu vermişsek, kolumuzu kaybetmişsek, biz saygı istiyoruz.Türkiye’nin anahtarını bile verseniz, benim acımı dindiremezsiniz. Çünkü ben evladımı vermişim. Hayatının baharında olan çocuğumu vermişim. Çocuğum, gelinim, torunum sahipsiz kalmış. Anne evlatsız kalmış.Bunları dikkate almadan konuşan bir kişiye saygı duymamız mümkün değildir. Bu konuda bizlerin görüşü alınarak ortak bir fikirle bir yol bulunmalıydı. Affetmek değil, suç işleyenlerin cezasını çekmesi sağlanmalıdır.Bu kadar şehit verdik, gazilerimiz var; siz bu insanları nasıl görmezden gelirsiniz? Böyle bir durumda, duyarlı insanlara sesleniyorum: Şehitlerimize, gazilerimize, onların ailelerine sahip çıkalım.”Başkan İsmet Tağal konuşmasını bitirirken, yakasındaki şeref madalyasını çıkararak şunları söyledi:
“Ben de arkadaşlarıma destek amaçlı şeref madalyamı çıkarıyorum. Bu işler sonuçlanana kadar takmayacağım.”Bu konuşmaların ardından, Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Iğdır Şubesi Başkanı Orhan Severli, Iğdır Şehit Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Ahmet Akdeniz ve Iğdırlı Bin Dokuz Yüz Yetmiş Dört Kıbrıs Harekâtına Katılanlar Dayanışma Derneği Başkanı İsmet Tağal, yakalarındaki şeref madalyalarını çıkararak tepki gösterdi.Recep Polat
“Asil milletimiz, kıymetli vatandaşlarımız, değerli basın mensupları,
Öncelikle Sarıkamış’ta, yüz on yıl önce ‘beyaz ölüm’ün destanını yazan yetmiş sekiz bin şehidimizi minnetle anıyor, tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.Bugün burada, şehit aileleri ve gaziler olarak yaşadığımız acıları, yüreğimizde yanan ateşi anlatmak için toplanmadık. Çünkü bir şehit annesine, oğlunun postallarına çiçek ektiren; bir şehit babasına, evladının fotoğrafı karşısında geceyi sabahlatan; şehit eşinin canının yarısını toprağa koyuşunun, umutları elinden alınan şehit çocuklarının yarım kalışının hiçbir tarifi yok.Biraz tarih konuşalım mesela: Çanakkale’yi, Kurtuluş Savaşı’nı, Sarıkamış’ı, Kıbrıs’ı ve şehitlerimizi konuşalım. Alp ve Alperen olanları, önce yiğit olup şüheda olan kahramanları, sınırlarımızı nasıl çizdiğimizi, vatanın her karışının şehit kanlarıyla sulanışını konuşalım.Mesela, Mehmet Akif’in;
‘Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı.’
dizelerini hatırlayalım.Hatırlayalım ki utanmadan, üzülmeden, düşünmeden, bebek katili özgür kalsın, ev hapsi verilsin diyenlere, İmralı canisini ülke gündemine sokup, barış elçisi gibi ilan edenlere hatırlatalım diye toplandık.Çok mu geriye gittik?
O zaman kırk üç yıldır yaşadıklarımızı, verdiğimiz şehitlerimizi konuşalım.
Bir vatan evladının toprağa nasıl düştüğünü, kaç kurşun yediğini, naaşlarının ne kadar sürede ailelerine ulaştığını konuşalım mesela. Ödedikleri bedeli konuşalım.Oğuz Kaan Usta’yı, Dua Bey Onur Öztürkmen’i, Şehit Semih Özbey’i konuşalım. Videosunda yutkunduğu anı unuttunuz mu bu kadar çabuk? Onu konuşalım mesela.Hadi, onlar askerdi, serden ve yardan geçmişlerdi. Şehit Polis Fethi Sekin’i, Şehit Savcı Hakan Kılıç’ı, Şehit Öğretmenler Necmettin Yılmaz ve Aybüke Yalçın’ı, eli kanlı terör örgütünün menfur saldırılarında hayatını kaybeden sivil vatandaşlarımızı konuşalım. Zira hatırlamanıza ihtiyacımız var!Ya da hadi gelin, iki bin on üç yılında yaşanan sözde “çözüm süreci”ni konuşalım. Akil insanları, kazılan hendekleri, sokaklara kurulan bariyerleri ve o süreçte yitirdiğimiz sekiz yüzün üzerinde şehidimizi… Terörle el sıkışılmayacağını, masaya oturulmayacağını nasıl acı bir şekilde tecrübe ettiğimizi hatırlayalım.Ya da eli kanlı bebek katilinin meclise davet edilir edilmez, ‘tek anladığımız dil bu’ dercesine yaşattığı Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi (TUSAŞ) saldırısını, TUSAŞ şehitlerimizi konuşalım. Bu kadar kısa sürede unutmuş olamazsınız.Terörle mücadelede verdiğimiz yedi bin yüzü asker, dokuz yüzü polis, bin beş yüzü korucu, iki yüzü öğretmen, savcı, imam şehidimizi; kırka yakın kundakta katledilen bebekleri, beş bin sivil şehidimizi anlatmak, hatırlatmak için toplandık.Şehit aileleri ve gaziler bu zamana kadar siyasetin bir parçası olmadı, bundan sonra da bir parçası olmayacaktır. Şehit aileleri ve gazilerin en büyük arzusu terörün bitmesidir. Aynı acıyı hiçbir ailenin yaşamamasıdır. Ancak bunu yapmanın yolu bebek katiline özgürlükten geçmemelidir. Gazi Meclis bir teröriste çiğnetilmemelidir. Bu aziz vatan, atalarımızın mirası olduğu kadar, şehit evlatlarımızın da emanetidir. Bu unutulmamalıdır.Türk’ün töresinde vatana ihanetin affı yoktur. İslam’ın şiarında da zalime merhamet, mazluma ihanettir.Bizleri kardeşi mesabesinde gören Sayın Cumhurbaşkanımızın Samsun’da, ‘Şehitlerimizi, gazilerimizi rahatsız edecek hiçbir işimiz olmadı. Ne yaptıysak şehit ve gazilerimizin bize gösterdiği istikametten asla ayrılmadan yaptık’ sözleri, bundan sonraki süreçte bizim için senettir.Ya silahlarını gömecekler ya da silahlarıyla gömülecekler… Üçüncü bir yol yok.” şeklinde konuştu.Iğdır Şehit Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Ahmet Akdeniz yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Ben iki şehit babasıyım. Kırmızı çizgimiz olan maddelerden eli kanlı terör örgütü özgürlüğe davet edilemez, genel af kabul edilemez, bebek katili Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne getirilerek konuşturulmasına müsaade etmiyoruz. Terörle mücadeleye yönelik yapılan yasa değiştirilmeyecektir. Suçu aktif olanlara af kabul olunmaz.Bizlere Devlet Övünç Madalyası verildi. Şimdiye kadar gururla taşıdığımız madalyalarımızı bu sürecin sonuna kadar takmayacağız.” dedi.Daha sonra konuşan Şehit Babası Asker Kara şunları ifade etti:
“Ben Asker Kara, Şehit Fatih Kara’nın babasıyım. Devlet Bahçeli’nin ‘Terör gelsin, Meclis’te konuşsun’ açıklamasına çok içerledim. Eğer terör gelip Meclis’te oturup konuşacaksa benim oğlum Fatih Kara, Mardin’de, Diyarbakır’da, Afrin’de, Barış Pınarı’nda, Zeytin Dalı Harekâtı’nda, Süleyman Şah Türbesi’nde, İdlib’de neden şehit düştü?Benim evladım orada altı yıl savaştı. Eğer gelip Meclis’te oturacaklarsa, oğlum oralarda ne arıyordu? Gerekirse ben de vatan için, toprak için, millet için canımı feda eder, bayrak için şehit olurum. Ama terörün gelip orada Meclis’te konuşması içimizi yaktı.Bir şehit babası olarak ben buna çok üzüldüm. Oğlumun şehit olmasına bu kadar üzülmedim. Ama o konuşmaya çok üzüldüm.” dedi. Iğdırlı Bin Dokuz Yüz Yetmiş Dört Kıbrıs Harekâtına Katılanlar Dayanışma Derneği Başkanı İsmet Tağal ise şunları söyledi:
“Ben bu talihsiz açıklamayı protesto ederek konuşuyorum. Biz bin dokuz yüzlü yıllardan bu yana vatanı, milleti ve namusu için şehit olanları incitenleri ve otuz beş yıldır başımıza bela kesilen bu örgütlerin yaptığı katliamları unutacak kadar cahil değiliz.Soruyoruz o kişiye: ‘Gel Meclis’e konuş’ diyorsunuz. Meclis’te neyi konuşacaksınız efendim? Siz bu beladan vazgeçin, işinizi bırakın, sadeleşin, gelin vatandaş olarak yaşayın. Dağı bırakın diyorsunuz. Bu dağdaki insanlar kime ne yapmıştı?Şehit yakınları ve gaziler şu an Iğdır’da tedirginler. Madem ki siz bunu yapacaktınız, madem ki siz bu işi görecektiniz, iki evladını şehit veren babayı neden konuşturmadınız? Kolunu veren gaziyi neden konuşturmadınız? Türkiye genelinde onlarca şehit yakını ve gaziler var; bunların görüşünü almadınız.Siz bu kadar duyarsız mısınız? Yoksa bizleri mi duyarsız sandınız? Biz tek kelime söyleyeceğiz: Eğer biz bu vatan için kan dökmüşsek, eğer evladımızı, kardeşimizi, çocuğumuzu vermişsek, kolumuzu kaybetmişsek, biz saygı istiyoruz.Türkiye’nin anahtarını bile verseniz, benim acımı dindiremezsiniz. Çünkü ben evladımı vermişim. Hayatının baharında olan çocuğumu vermişim. Çocuğum, gelinim, torunum sahipsiz kalmış. Anne evlatsız kalmış.Bunları dikkate almadan konuşan bir kişiye saygı duymamız mümkün değildir. Bu konuda bizlerin görüşü alınarak ortak bir fikirle bir yol bulunmalıydı. Affetmek değil, suç işleyenlerin cezasını çekmesi sağlanmalıdır.Bu kadar şehit verdik, gazilerimiz var; siz bu insanları nasıl görmezden gelirsiniz? Böyle bir durumda, duyarlı insanlara sesleniyorum: Şehitlerimize, gazilerimize, onların ailelerine sahip çıkalım.”Başkan İsmet Tağal konuşmasını bitirirken, yakasındaki şeref madalyasını çıkararak şunları söyledi:
“Ben de arkadaşlarıma destek amaçlı şeref madalyamı çıkarıyorum. Bu işler sonuçlanana kadar takmayacağım.”Bu konuşmaların ardından, Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Iğdır Şubesi Başkanı Orhan Severli, Iğdır Şehit Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Ahmet Akdeniz ve Iğdırlı Bin Dokuz Yüz Yetmiş Dört Kıbrıs Harekâtına Katılanlar Dayanışma Derneği Başkanı İsmet Tağal, yakalarındaki şeref madalyalarını çıkararak tepki gösterdi.Recep Polat