Ekrem BAYDAR OLDUĞU GİBİ GÖRÜNMEK
Tarih : 2007-10-01
Tüm Yazılar

Ekrem BAYDAR



"Göründüğün gibi değil, olduğun gibi görün" Bu söz, kendisiyle barışık, kendisinden emin, maddi, manevi, hatta makam, mevki yönüyle de yükseldikçe, aşağılara bakan, baktıkça nereden, nereye geldiğini gören kişiler için geçerlidir. Hele hele bu tür kişilerin geçmişiyle ilgili sohbetleri dinledikçe, onların kendilerini olduğu gibi ortaya koyarak, yaşamlarından örnekler vermesi bir başka haz veriyor insana, insanlara...

Ya göründüğü gibi olanlar, ha, Ya onlar! Onlar, burunları havada, kendilerini yükseklerde gören, halkı gözünde ise, alçak yerlerden daha alçak, vicdanı ile cüzdanı arasında sıkışıp kalan, geldiği yerle değil, bulunduğu yerle avunan, kendisini- bir başka kendi- göstermeye çalışan, bir de devletin kendisine verdiği yetki gücünü, kendi gücü gibi gösterip avunmaya çalışan zavallılardır.

Iğdır, il olduğu günden bu yana birkaç vali görmüştür. Hepside birbirinden değerli olan bu sayın valilerimizin, şüphesiz ki birbirlerinden üstün olan tutum ve davranışları vardı. Ancak; Ben iddia ediyorum ki hiç birini bu günkü valimiz Sayın S. Saffet Karahisarlı kadar samimi, duyarlı ve de duygusal görmedim. Sayın valinin başkanlığında birkaç toplantıya katıldım. Bu toplantıların tamamı da eğitim ve öğretim ağırlıklıydı. İtiraf edeyim ki hiç birinde bu günkü kadar etkilenmemiş ve duygulanmamıştım. Sayın Vali Karahisarlı, o kadar içten, o kadar samimi, o kadar kendinden emin, başı dik, onurlu, gururlu, nereden nereye geldiğini buğulu gözlerle anlatırken, duygulanmamak, haz duymamak elde değildi. O anda salonda birden başlayan alkış sesleri de zaten benim ne kadar haklı olduğumu gösteriyordu. Üstelik Sayın Valinin öğretmen kökenli oluşu, kanımca onu biraz daha duyarlı ve duygusal hale getirmiştir. Görme özürlü üç kardeşi, milli Eğitim Müdürümüz Sayın Recep Sezer Beyle birlikte Iğdır'dan alıp, İstanbul da bir okula yerleştirdiklerini anlatırken sevinçten gözleri parlıyordu her ikisinin de… Daha çok, daha daha çok özürlü, özürsüz okuma çağında olup ta okula gidemeyen çocukları istiyorlardı bizlerden. Bütün bir ömrü bir güne sıkıştırmanın heyecanı ile bu çocukları bulup bir an önce getirmemizi isterken, şefkatin ve merhameti insan olma onurunun heyecanını paylaşmak istiyorlardı bizlerle. Sokakta, çarşıda, pazarda dolaşan ya da ayakkabı boyacılığı yapan çocukları görünce, hemen kolundan tutup okula göndererek masraflarını üstlenen bir Vali ve bir Milli Eğitim Müdürü… İnsanları din, dil, ırk mezhep, cinsiyet farkı gözetmeksizin kucaklayıp bulundukları yere, bulundukları sosyal yüksekliğe çıkarmaya çalışan iki önemli ve duyarlı yönetici…

Bu duyarlı, sorumlu, samimi ve hoşgörülü davranışlar karşısında baş eğiyor ve alkışlıyorum. Sayın Valinin sorusu üzerine söz alıp bulunduğum bölgenin sosyal, ekonomik, kültürel yapısını, o bölgenin yokluk ve yoksulluk içinde debelenip durduklarını anlatmaya başladığım anda Sayın Vali Karahisarlı sözlerimi yarıda kesip, ne demek istediğimi anladığını belirterek, kendisine ve kendi çocukluğuna geri döndü." Sizi anlıyorum hocam" diyerek başladı anlatmaya! "Bakın değerli arkadaşlarım, biz altı kardeş babamızı kaybettikten sonra öksüz büyüdük. Bir tek isteği olmuştu annemden, o da şuydu.- Bak Ayşe; ne olursa olsun çocuklarımızı okut, onları okut- olmuştu. Biz altı kardeş bir göz kerpiç damda yıllarca kaldık. Yağmurda ve karda damımız akmasın diye çıkar üzerini taş silindirle sıkıştırırdık. Bir göz evde, altı kardeş. Allaha şükürler olsun ki hepimiz okuduk Kimimiz vali, kimimiz öğretmen, kimimiz vali eşi olduk. Bu gün dünya kadınlar günüdür. Şimdi ben bu yaşta annemin koynuna girip yatmak istiyorum." Deyince biraz duygulandı, gözleri buğulandı, ağlamamak için zor tuttu kendisini. Sonra bana dönerek sözlerini tamamlamaya çalıştı. "Evet, sevgili hocam duyarlılığınızı anlıyorum. Ancak bu konuda mazeret kabul etmiyorum. Kerpiçten yapılmış bir tek odada altı kardeş yoksulluk içinde okumuş ve ben bu gün Vali olmuşsam, bu çocuklarımızın da okuyup vali, öğretmen, doktor olmamaları için hiçbir sebep yoktur." Ne yapayım şimdi ben? Bu duyarlı, samimi, nerden nereye geldiğini gururla, onurla, başı dik anlı açık anlatmaya çalışan, yükseldikçe aşağıyı unutmayan bu samimi davranış karşısında baş eğip alkışlamasam da ne yapsam? Evet, Sayın Valimiz S. Saffet Karahisarlı ve Milli Eğitim Müdürümüz Sayın Recep Sezer duygularını bizlerle paylaştılar. Ben de siz değerli okurlarla paylaştım. Ben payıma düşeni aldım. Umarım sizler de almışsınızdır. Gelin hepimiz bu duygulara ortak olalım. Ne dersiniz?

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası