Ekrem BAYDAR İKİ DUYARLI İNSAN
Tarih : 2007-10-01
Tüm Yazılar

Ekrem BAYDAR



25.10.2005 tarihli Posta gazetesinde tesadüfen gördüğüm bir yazı beni çok duygulandırdı. Çaldıranda 1. Tabur komutanı Binbaşı Hakan Eroğlu, her gün gördüğü manzaranın etkisiyle arkadaşı Dr. Muzaffer Çetingüç'e bir yazı yazmış, Dr. Muzaffer bey de, o yazıyı Mehmet Ali Birant'a göndermiş. Şöyle diyor Binbaşı Hakan Eroğlu; "Ben 64 köyü, 27 mezrası, 5 mahallesi olan Çaldıran denen yerde görev yapıyorum. Burada halk fakir, yoksul ve de zavallı. Çocuklar ise yarı çıplak, ayaklarında terlik, bakımsız üstü başı perişan ve de mutsuz bir şekilde okula gidiyorlar. Bu çocuklar her gün görev yaptığım birliğin çöpünü karıştırarak karınlarını doyuruyorlar. Arta kalan diğer yemek atıklarını da poşetlere koyup evde umutsuzca bekleyen ailelerine götürüyorlar. Buradaki çocukların, kırık bir kurşun kaleme, yırtık bir deftere, kullanılmış bir silgiye bile ihtiyaçları var. Ne olur, gelin bu çocuklara sahip çıkalım, sahip çıkın; Biz çıkmazsak başkaları sahip çıkacak. Bu çocukların yarınlarından endişeliyim"; diyor. Hakan binbaşı Yerden göğe kadar haklısın binbaşım. Ne yazık ki onların durumlarını, asker görüyor, öğretmen görüyor, sivil görüyor da, o insanların seçtikleri siyasiler görmüyor, göremiyorlar. Gördükleri ve yaptıkları bir tek şey vardır. O da, o insanların, saf, temiz duygularını, kendi çirkin duygularına alet ederek kullanmak. Ve o çocuklar aydınlanıncaya kadar da kullanmaya devam edecekler. Sadece Çaldıran’da mı var bu çocuklar? Elbette hayır. İstanbul'da var, İzmir'de var, Ankara'da var, Kars'ta var, Iğdır'da var. Var da var... Tabi ki hepsine yetişemeyiz, hepsini kurtaramayız. Ancak hiç olmazsa çevremizde olup bitenlere karşı duyarlı olalım. Duyarlı olanlara destek olalım, olalım ki, insan olduğumuzun farkına varalım. Bu duyarlılığın en güzel örneklerinden birini de sayın valimizin eşi, Aysel Hanımefendi göstermiştir. Büyük çabalar sarf ederek köy hizmetlerinin eski binasını, köyden gelen, gelip de gidemeyen, gidip de gelemeyen, servis parasını vermekte zorlanan kız öğrencilerimizin barınabilecekleri yurt haline getirmiştir. Hafta sonu köyüne giden gidiyor. Gitmeyen de yine orda kalıp dersine çalışıyor. Yemeğini yiyip kahvaltısını yapıyor. Atatürk Lisesinden her gece bir öğretmen onlarla birlikte kalıyor. Onlara etüt yaptırıyor. Bazılarımız da "kimin malını kime veriyor" Devletin binaları değil mi? diyormuş. Haklısınız elbette devletin malıdır. Dün de devletin malı idi yarında olacak. Önemli olan orada atıl durumdaki o binaları bir şekilde faydalı kullanılabilir hale getirmektir. Günü gün gibi yaşamaktır. Devletin her türlü imkânlarını halkın hizmetine sunmaktır. Bunun için de vicdan gerek, yürek gerek, yükseklere çıkıldıkça aşağıdakilere bakıp alçalmasını bilmek gerek. Her şeyden önemlisi biraz duyarlı olmak gerek. Sayın Aysel Hanımefendiyi bu davranışından dolayı kutlayanlar oldu mu bilemem; Ama ben, Hanımefendiyi ve Hanımefendinin şahsında bu olayda emeği geçen herkesi gönülden kutluyorum. Alkışlıyorum. Aysel Hanımefendi; O kız çocuklarının yüzündeki gülücükler, gözlerindeki umutlar, sizin yüzünüzden hiç eksik olmasın. Yüzünüz ak, bahtınız hep açık olsun. Ne baba olmak çocuğumuzun eline para vermektir, ne de anne olmak, bir çocuğu karnında büyütmektir. Her şeyden önemlisi, onları yüreğimizde büyütmektir. Sağ olasın Erkan Binbaşı, sağ olasın Aysel Hanımefendi.

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası