Ekrem BAYDAR Abbas Getti Bize Gendi
Tarih : 2007-10-01
Tüm Yazılar

Ekrem BAYDAR



Bir önceki yazımda “üç mezar bir türkü” diye bir başlık atmış, fakat duygularım beni başka yere götürmüştü. Bende siz değerli okurlara bu türkünün öyküsünü daha sonra anlatacağım demiştim... Türkü bir Azeri türküsüdür. Doğum yeri İğdirmavadır. (Söğütlü mahallesi) Ben bu öyküyü yarım yamalak biliyordum. Sağ olsun Alirıza Bağane bana öykünün tamamını anlattı. Alirıza Bağane bugün tam (92) yaşında dimdik ayaktadır... Aklı başında yaşadığı olayları ve kendisine anlatılanları harfiyen aklında tutan İğdirmavanın en yaşlı ve en bilge kişilerinden biridir. Uzun yıllar Memurluk ve Muhtarlık yapmıştır. Şeytanın kulağına kurşun bu gidişle yüzü de devirir inşallah... Evet biz öykümüze dönelim... İğdirmava mezarlığının hemen girişinde yanyana üç mezar vardır. Şimdi kırılmış dökülmüş üç mezar. Bunlardan birinin üstünde kepek taştan bir koç heykeli, diğer ikisinin üstünde de hörgüçlü deve heykeli vardı, sarı taştan yapılmış... Bugün bakıldığında develerin boyun kısmı kırılmış, koç’da başka bir yere götürülmüştür. Bu mezarlardan biri Halit veya Hamit adında bir kişiye, biri Paşa adlı bir kişiye, biride Derviş adlı bir kişiye aittir. Bu kişilerin üçüde zamanın kanun kaçaklarındandır. Halit ile Derviş cinayetten, Paşa da Rus leçenliği yaralamaktan aranmaktadır. Paşa Küllük köyündendir. Azeridir. Derviş ile Halit ise yakın köylerin birindendirler. Kürttürler. Olay Ermenilerin yapmış olduğu Küllük köyü katliamından birkaç yıl önce gerçekleşmiş. Tahminen 1905-1908 yılları. Bu üç kanun kaçağı yakın çevre köylerin ve yaylacıların koruması altında bir müddet yaşamlarını sürdürürler. Arada birde Hanako dediğimiz, Han Agop’un bağına iner ihtiyaçlarını giderip giderlermiş. Han Agop Ermenidir. Mahallenin zengin ve de saygın kişilerinden biridir. Hanako o zaman bağlık, bahçelik bir yer. Bahçıvanı da Avenes adlı Ermenidir. Bu üç kaçak Han Agop’un (Hanako) bağına gelişlerinde hürmetle karşılanmakta ve en iyi şekilde ağırlanmaktadır. Söğütlü mahallesinin (İğdirmava) Abbas adlı bir kır bekçisi vardı. Abbas’ın torunları şuanda İğdirmavada yaşıyorlar. Bahçıvan Avenes ile Abbas işlerinden dolayı samimi iki arkadaştırlar. Yine birgün bu üç arkadaş acil ihtiyaçlarını karşılamak için Hanako bağına gelirler. O esnada Abbas’ta oradadır. Bu üç arkadaş kendi aralarında karar vererek Abbas’ı çay şekeri almak için şehre gönderirler. Abbas’ın dönüşü için birde fayton parası verirler. Abbas şehre giderken Halit, Paşa ve Derviş’te bir ağacın gölgesinde Han Agop’un karısı olan Hayganuş’un hazırladığı çayı yudumlayarak beklemeye başlarlar. Abbas şehre varır varmaz karakola giderek Halit, Derviş ve Paşa’nın şu anda Hanako bağında oldukları ihbarında bulunur. Şüphe kapmasınlar diye Abbas bir faytonla yola çıkarılır. Askerlerde faytonu uzaktan takip ederek gelip bağın etrafını sararlar. Ani bir baskınla çatışma başlar Halit ile Derviş bağda vurularak ölürken Paşa’da yaralı ele geçip bir süre sonra ölür. Paşa’nın ölmeden önce dudaklarında şu ilk mısralar dökülür. Abbas getti bize gendi Biz ne bilek bele fendi Allah yıksın bele kendi Zalim meni bağda vurdu Daha sonra bu kıtaya birkaç kıta daha eklenerek düğünlerde son yıllara kadar oyun havası ve türkü olarak çalıp okundu. Men Paşa’yam Küllük’lüyem İçinizde men dilliyem Leçenliği gülleliyem Zalim meni bağda vurdu Avenes’i gandırdılar Bağı dolandırdılar Faytonda çıra yandırdılar Zalim meni bağda vurdu Hıyavanda kutum galdı İçi dolu tütün galdı Bir çift balam yetim galdı Yaralandım yaroycan İki fayton gelir goşa Biri Halit biri Paşa Hayganuş otağı döşe Zalim meni bağda vurdu

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.