Son Haberler
- ÇALIŞMA BAKANI PROF. DR. VEDAT IŞIKHAN IĞDIR’DA
- Çanakkale Zaferi'nin 109. Yılı Iğdır’da anıldı
- NAHÇIVAN’IN KURULUŞUNUN 100. YIL FOTOĞRAF SERGİSİ IĞDIR’DA AÇILDI
- DENETİMLİ SERBESTLİK KURSİYERLERİNE BUDAMA EĞİTİMİ
- BİK ERZURUM ŞUBE MÜDÜRÜ TAHSİN ŞAHİN’DEN GÖREV ZİYARETİ
- İL JANDARMA KOMUTANLIĞI TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ GÜZERGAHLARI İLE AFİŞ-PANKART ASILABİLECEK YERLERİ BELİRLEDİ
- İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ GÜZERGAHLARI İLE AFİŞ-PANKART ASILABİLECEK YERLER,
- TAZİYE VE TEŞEKKÜR MESAJI
- TAZİYE TEŞEKKÜR MESAJI
- Taziye Teşekkür Mesajı
- ÜLKÜ BAŞKAN PROJELERİNİ TANITTI
- Karakoyunlu'dan Ülkü Öcal'a Destek
- Vekil Cantürk Alagöz ve Ülkü Öcal Sanayi Sitesini Ziyaret Etti
- IĞDIR’DA OY VERME SAATİ 07.00-16.00 OLARAK UYGULANACAK
- ULAŞTIRMA BAKANI ABDULKADİR URALOĞLU’NA MUHTEŞEM KARŞILAMA
Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu
kıskanırmış...Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için
ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya
yanaşmamış.. "Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı"
dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki,at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış:
"Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi.Krala
satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın.Şimdi ne paran var, ne de
atın" demişler...İhtiyar: "Karar vermek için acele etmeyin" demiş."Sadece at
kayıp" deyin, "Çünkü gerçek bu.Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz
karar.Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz
bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç.Arkasının nasıl geleceğini kimse
bilemez." Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler.Aradan 15 gün geçmeden
at, bir gece ansızın dönmüş...Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi
kendine.Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş.Bunu gören
köylüler toplanıp ithiyardan özür dilemişler."Babalık" demişler, "Sen haklı
çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin
için, şimdi bir at sürün var.." "Karar vermek için gene acele ediyorsunuz" demiş
ihtiyar. "Sadece atın geri döndüğünü söyleyin.Bilinen gerçek sadece bu. Ondan
ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç.Birinci cümlenin
birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?"
Köylüler bu defa açıkça ihtiyarla dalga geçmemişler ama içlerinden "Bu herif
sahiden gerzek" diye geçirmişler...Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye
etmeyeçalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini
temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler
ihtiyara."Bir kez daha haklı çıktın" demişler. "Bu atlar yüzünden tek oğlun,
bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok. Şimdi
eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın" demişler. İhtiyar "Siz erken
karar verme hastalığına tutulmuşsunuz" diye cevap vermiş."O kadar acele etmeyin.
Oğlum bacağını kırdı.Gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar
doğru. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı
size asla bildirilmez." Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile
saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış.
Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri
askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş,
giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş. Köylüler,
gene ihtiyara gelmişler... "Gene haklı olduğun kanıtlandı" demişler. "Oğlunun
bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler, belki asla köye
dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış
meğer..." "Siz erken karar vermeye devam edin" demiş, ihtiyar. "Oysa ne
olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda,
sizinkiler askerde... Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şnssızlık
olduğunu sadece Allah biliyor." Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlamış:
"Acele karar vermeyin.Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar
vermekten kaçının. Karar; aklın durması halidir.Karar verdiniz mi, akıl
düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur.Buna rağmen akıl,insanı daima karara
zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar.Oysa
gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar.Bir kapı kapanırken,
başkası açılır.Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta
olduğunu görürsünüz."
Yorum yazabilirsiniz.
Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.